Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Mevlid Kandilinin Faziletleri nelerdir?

Mevlid Kandilinin Faziletleri nelerdir?

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
37
F-D Coin
19
Mevlid Kandilinin Faziletleri



Mevlit ; Mevlid, doğum zamanı demektir Mevlid gecesi, Rebiulevvel ayının 11 ve 12 günleri arasındaki gecedir
Peygamber efendimizin doğum günü, bütün Müslümanların bayramıdır

Mevlid Kandili (Kutlu Doğum)


Mevlid Kandili Nedir Anlamı data ; İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz Muhammed (sas) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü'levvel ayının 12 gecesi doğmuştur Bu kutsal geceye Mevlid Kandilidenir

O'nun doğduğu çağda dünyanın boyunca cehalet, acımasızlık ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık dehşet ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz ülkü gelmişti

Sevgili Peygamberimizin bildiri ettiği İslâm dini ile dünya aydınlandı, tek Allah inancı ile kalpler nurlandı Eşitlik, adalet ve kardeşlik geldi O'na inanan toplumlar hakiki huzura kavuştu O'nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için fazla uğurlu ve mübarek bir başlangıçtır

Bu gece, müslümanlar arasında yüzyılllardan beri büyük bir heyecan ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır Büyük Türk Alimi Süleyman Çelebi göre yazılan ve esas adı Vesiletün'necatolan mevlid kitabı O'nun doğumunu, üstünlüğünü ve mucizelerini en güzel bir şekilde dile getiren kıymetli bir eserdir

Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri hürmet ile dinlemek, O'nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç kuşkusuz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir

bununla birlikte, O'nun ahlâk ve fazilet doymuş hayatını öğrenmek ve kendimize misal edinmek öncelikle gelen görevlerimizdendir Esas o süre O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz
Yeryüzünü mânevî bir karanlık kaplamıştı

Mevcudat, beşerin gaddarlık ve vahşetinden az daha mâteme bürünmüştü Göz*yaşı döken gözler değil, ruh ve kalpler idi Kalp ve ruhların keder, çile ve gözyaşına âlem de iştirak etmiş, sanki umumî ağıt ilan edilmişti!

Yeryüzü saadetin, sevincin ve huzurun kaynağı olan “tev*hid inancından mahrumdu Küfür ve şirk fırtınası, ruh*ları ve kalpleri kasıp kavurmuştu Gö*nüllerde tek mâbud yerine, çoğu bâtıl ilâh yer almıştı! Hakikî sahibini arayan ruhların feryadı ortalığı çınlatıyordu

Insanlar, birbirini yiyen canavarlar misâli vahşîleşmiş, küfür, şirk, cehalet ve acımasızlık bataklığında boğulmaya yüz tutmuşlardı Zâlimin cefa kamçısı al*tında mazlum inim inim inler ayla gelmişti

Kâinat mahzun, varlıklar mahzun, gönüller mahzun ve simalar mahzundu

Akıl, ruh ve kalpleri mânevî kıskacı altına alıp olanca kuv*vetiyle sıkan bu küfür ve şirke, bu dalâlet ve cehalete, bu keder ve sıkıntıya beşerin daha artı katlanmasına Allah ’ın sonsuz merhameti şüphesiz müsaade edemezdi! Bütün bunlara son verecek bir zâtı, şefkat ve merhametinin bir eseri olarak elbette gönderecekti!

İşte, o zât geliyordu!

Dünyanın mânevî şeklini beraberinde getirdiği nurla değiştirecek benzersiz in*san, Allah ’ın Son Peygamberi geliyordu!

Cin ve inse ebedî saadetin yolunu gösterecek Hz Muhammed (asm) geli*yordu!

O Lahza…
Evren, hürmet ve haşyet içinde Efendisini beklemekte idi Her varlık, ken*disine kasten diliyle, hal ve hareketiyle bu emsâlsiz insana “hoşâmedîde bu*lunmak üzere sevinç içinde hazırlanmış durumda idi

Tarih: Milâdî 571, Nisan ayının yirmisi
Fil Vak ’asından elli veya elli beş gece sonradan
Kamerî aylardan Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi
Mekke ’de mütevazı bir konut Günlerden Pazartesi Süre, vakitlerin sultanı seher vakti
Bu mütevazı evde ve bu eşsiz vakitte heybetli ve özgün bir hadise vuku buldu: Kâinatın Efendisi Hz Muhammed (asm), dünyaya gözlerini açtı!
Bu göz açışla birlikte evren, sanki birdenbire elem ve mâtemini unutarak sürura garkoldu Karanlıklar, ânında nurla yırtılıverdi Kâinat, sevinç ve heyecan için*de yaklaşık olarak, “Doğdu ol saatte Sultanı Din Nura garkoldu semâvâtü zemin di*ye haykırdı

O vahşet devrinde âlem ufkundan bir güneş doğdu Bu güneş âhirzaman Peygamberi Hz Muhammmed Aleyhissalâtü Vesselam idi Tarihin seyrini, hayatın akışını değiştiren bu özgün durum, dünyayı yerinden sarsan değişimlerin en büyüğü idi

İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde yok, öteki varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı

Doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhi değişimin tecelli ettiği o gece neler oldu neler?

Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler

O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuşturdediler(1)

Bîr Yahudi İleri geleni Mekke'de Peygamberimizin doğduğu gece, içlerinde Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda,
Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?diye sordu
Bilmiyoruzdiye cevap verdiler
Yahudi, Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum!
Bakın, ey Kureyş topluluğu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doğdu Eğer yanlışım varsa, Filistin'in kudsiyetini inkâr etmiş olayım Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üstünde tüyler yer alan bir ben vardedi

Toplantıda bulunanlar Yahudinin sözünden hayrete düştüler ve dağıldılar Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına anlattılar Bu gece Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah'ın bir oğlu doğdu Adını Muhammed koydularhaberini aldılar

Ertesi gün Yahudiye vardılar:
Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?dediler
Yahudi Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonradan mıdır?dedi
Onlar, Öncedir ve ismi Ahmed'dirdediler Yahudi, Beni ona götüründedi
Yahudi ile beraber kalkıp Hz Âmine'nin evine gittiler, içeri girdiler
Pegamberimizi Yahudinin yanında çıkardılar Yahudi Peygamberimizin sırtındaki beni görünce, üstüne baygınlık geldi, fenalaştı Kendine gelip ayıldığı sırada,

Ne oldu sana, yazıklar olsundediler

Yahudi, Artık İsrailoğullarndan peygamberlik gitti Ellerinden kitap da gitti Bundan Böyle Yahudi âlimlerinin kıymet ve itibarları da kalmadı Araplar peygamberleriyle kurtuluşa ereceklerdir

Ey Kureyş topluluğu, ferahladınız mı? Vallahi size, doğudan batıya kadar ulaşacak bir baskı, şiddet ve bir avantaj verilecektirdedi(2)

Kâinatın Efendisini dünyaya getiren bahtiyar annenin hemen şimdi dünyaya gelmeden görüp gördükleri fazla manalıydı

Peygamber Efendimize hamileyken rüyasında, Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile oldun Onu dünyaya getirdiğin zaman 'Her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek olana sığınırım' de, sonra ona Ahmed yoksa Muhammed ismini ver

Yine kendisinden meydana çıkan bir nurun aydınlığında tüm doğuyu ve batiyi, Şam ve Busra saray ve çarşılarını, hattâ Busra'daki develerin uzanan boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalib'e anlatmıştı(3)

Benzer gece Hz Âmine'nin yanında yer alan Osman ibn Âs'ın annesinin gördükleri de şöyle:

O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sözde üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük

Evet bu ulvî anı dile getiren Mevlid'in yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir:

Hem Muhammed gelmesi oldu yakin
Çok alâmetler belürdi gelmedin

Rabiülevvel ayının 12 Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan'a denk gelen gece idi

Dünyayı şereflendiren iki Kâinat Serverinin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattılar

Araplara tarafından o süre, gece doğan çocuğun üzerine bir çanak kurmak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti Fakat bir de baktılar oysa Peygamber Efendimizin üzerine konulan çanak yarılarak ikiye bölünmüş, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş, başparmağını emiyordu(5)

Evet, bu sinyâl her türlü küfrün, zulmün, şirkin ve her türlü bâtıl inanç ve âdetlerin parçalanıp değil olması, imanın, nurun ve hidâyetin kâinatı aydınlatması için gönderilmiş bir Peygamber idi

Aynı gece Kabe'de tapılmakta olan cansız putların çoğunun başaşağı devrildiği görüldü

Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi

Sava'da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü

Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi

Tüm bunlar muhabere ve alamettir ama, yeni dünyaya gelen zat ateşe tapmayı, puta tapmayı kaldırıp, Fars saltanatını parçalayarak Allah'ın izni olmadan kutsal bilinen şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktır(6)

İşte bu geceye Veladeti Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene baştan yâd edip kutluyoruz Tüm kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz
Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünneti seniyyesine her yerde sıkıca sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona tekrar biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir asalet ve ne büyük bir saadettir *
 
858,506Konular
983,095Mesajlar
33,116Kullanıcılar
TrsweozZSon üye
Üst Alt