iltasyazilim
FD Üye
Müslüman toplumumuz içerisinde dönüp dolaşan bir soru: 1 Ocak'ı, miladı yıl başını kutlama'nın islamiyete göre hükmü nedir?
Bunla alakalı tarihsel bazı olaylara ve islamiyetin genel anlamda koyduğu kurallar üzerinden incelemelerde bulunmak gerekir
Miladi takvimim oluşumu ve yıl başı'nın tespiti ile alakalı şu tarihsel bilgi karşımıza çıkar;
Alıntı:
Milâdi takvimin ilk şekli olan Jülyen takvimi, MÖ 46 yılında Roma İmparatorluğu'nun kuruluşunun 708 yıldönümünde, İskenderiyede yaşayan astronomi bilgini Sosigenes'in tavsiyesi üzerine Roma İmparatoru Julies Cesar tarafından yapılmıştır Julies Cesar tarafından gerçekleştirilen bu takvim reformu sırasında Roma'da günlerin sayılması konusunda düzensizlik görülmüş; buna da rahip ve papazların bazı çıkar hesapları yüzünden tarihleri istedikleri şekilde değiştirmeleri sebep olmuştur Bu düzensizliğin giderilmesi amacıyla Julies Cesar yılbaşı gününü 1 Mart'tan 1 Ocak tarihine çevirmiş, yıl bir defaya mahsus olmak üzere 445 gün'e çıkarılarak düzensizlik ortadan kaldırılmıştır Böylece MÖ 46 yılının 1 Ocağında Jülyen takvimi yürürlüğe girmiş olmasına rağmen uygulama çözüm getirmemiştir
Hz İsa'nın doğum günü, tam olarak belli değildir Genel olarak Hristiyanların bu günü 25 Aralık olarak kabul eder O yüzden 1 Ocak, Hz İsa'nın doğum günü olarak kutlanmaz
Gerçi 1 Ocağı da Hz İsa'nın doğum günü olarak telakki eden Hristiyan kavimleri de olmuştur;
Alıntı:
Bizans İmparatoru Büyük Konstantin, putperestlikten Hristiyanlığa geçtikten sonra (313 M), İstanbul şehrini genişletip, yeniden imar ettirmiş ve ona Konstantiniyye ismini vermişti İstanbul'un başkent oluşu ve imparatorun Hristiyanlığın ruhani lideri durumuna geçmesi, konsilleri Hristiyanlık adına ümide sevketmiş ve bunlar imparatora başvurarak halk arasında yaygın yüzlerce İncil'in tek kitaba indirilmesini istemişlerdi Bunun üzerine İmparator Konstantin, Hz İsa'nın ölümünden sonra O'nun havarileri arasına girerek gerçek İncil'i tahrif eden Yahudi Pavlus'un gayretiyle Hz İsa'nın getirmiş olduğu dini değiştirmiş, yeni yorum ve değişikliklerle halk arasında yayılan İncil'lerin birleştirilmesi yoluna gitmiştir Bu amaçla 325 yılında İznik'te toplanan 319 papaz, İncil'lerin birleştirilmesi yoluna gitti İznik'te ortaya çıkarılan yeni İncil, Eflatun'un ortaya attığı teslis (tritine) inancı, ilk yazılan tahrife uğramış dört büyük İncil'de de yer alır
İznik toplantısında, içinde Allah (cc)'ın bir olduğu ve Hz İsa'nın sadece bir peygamber olduğu yazılı bulunan Barnabas İncil'i ile birlikte diğer bütün İncil'lerin yakılmasına, Barnabas İncil'i okuyanların öldürülmesine ve bu İncil'i savunan, teslis inancına karşı çıkan papaz Aryüs'un aforoz edilmesine karar verilmiştir Aryus Hristiyan inancında İncilin aslı bozulmamış şekline inanan bir papazdı Daha sonra ortaya çıkarılan dört büyük İncil'in Hz İsa'ya Allah tarafından gönderilen İncil'le uzaktan yakından alâkası olmadığını, Allah'ın üç değil, bir olduğunu, eşi ve oğlunun bulunmadığını söylüyordu Bu görüşleriyle bir ekolün öncüsü oldu M 270'te doğan Aryüs 325 yılında İznik konsilindeki görüşlerinden dolayı aforoz edilmiş ve aynı nedenden dolayı 336'da öldürülmüştür Böylece vahiy kaynağından uzak yeni bir Hristiyanlık dini ortaya çıkmıştır Bunu gerçekleştiren İmparator Konstantinos, Aralığın son haftasını Noel haftası ve bu ayın son günün gecesini (31 Aralık) Noel gecesi ilân etti
Miladi yıl başı'nın ilerleyen yıllarda 1 Ocağa çekilmesi, hristiyan kesimin bir adedi olan, aslında doğum günü tam olarak belli olmayan Hz İsa'nın 25 Aralıkta doğmuşturadetlerine yakınlık olması yönüyle 1 Ocağa çekilmesi, bariz bir durumdur
Veyahut tahrifkâr Teslis inancı'nı hakiki İncil'e nakl etmek suretiyle hakiki incil'i tahrif eden Konstantin'in bizzat Noel'i 31 Aralık gecesi ile ilişkilendirmesi
Şu an ise günümüzde Noel, ekseriyetle 25 Aralık'ta kutlanır Bazı Hristiyan kısımlarınca ise 6 Ocak olarak kutlanır 31 Aralık olarak değil
Ancak Miladi takvimin bitiş tarih'in 31 Aralık ile ilişkilendirilmesi, bu gün olarak tayin edilmesi; tahrif edilmiş hristiyan kavimleri'nin adetleri ile yakınlığı, bu yakınlığın bir numunesi olarak ortaya çıkması, onların adetlerinden feyizlendiği; bariz bir durumdur Hatta şu an günümüzde bazı hristiyan ülkelerde Noel Tatili ile Yılbaşı Tatili, birleştirilir
Biz müslümanlar toplumlarımız içerisinde 1 Ocağı kutlayan kişiler, elbette bunu Hristiyan adetini övmek, buna adapte olmuş olmakiçin yapmaz Ülkemizde şu an miladi takvim kullanılır Bu takvime göre de yeni yılı hoş karşılamakniyeti ile yapılır Esasen niyet; halistir
Ancak özel kutlamalar için zamanın vakf edildiği ve çeşitliği uygulamaların tertip edildiği bugünün tarihsel ve dini açıdan şimdiye kadar yüklendiği ince manalara dikkat etmek, bunları yorumlamak ve bu günün taşıdığı manaya göre bugün'de yapılan uygulamaları tekrar gözden geçirmek icap eder
Peygamber Efendimiz(AS), bir müslüman'ın gayrı müslimlerin şiarı olmuş, onların artık gelenekselleşen adetlerinden kaçınmamız, bunlara muhalif olarak hareket etmemiz gerektiğini bizzat emretmiştir
Hristiyan kavminde kutsal gün; Rabbin Günüolarak adlandırılan Pazar günüdür Yahudi kavminde ise Cumartesi günüdür İslamiyet gelince ise, hükmü kalkmış bu dinlere muhalif hareket etmiştir ve İslamiyetin mübarek gününü Cuma günü olarak tayin etmiştir
Peygamber Efendimiz(AS), bir hadislerinde şöyle buyurmuştur;
Alıntı:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem başın bir kısmını tıraş edip bir kısmının bırakılmasını yasakladı(Buhârî, Libâs 72; Müslim, Libâs 72, 113)
Alıntı:
Yine İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gün saçının bır kısmı tıraş edilmiş bir kısmı bırakılmış bir çocuk gördü, aile fertlerini böyle yapmaktan menedip şöyle buyurdu: Ya hep tıraş edin ya hep bırakın!(Ebû Dâvûd, Tereccül 14)
Burada Efendimiz (asv)'in, yarı tıraşlı olmayı o günün müşrik, Yahudi ve fâsıklarının tıraşına benzettiği için olaya bizzat müdâhale ettiğini görüyoruz
Yine Efendimiz(AS) zamanında müşrikler arasında takke ile gezmeuygulaması yaygın idi Efendimiz(AS) ise, bu hususta müslümanın bir şiarı olarak sarık giyilmesini tavsiye etmiş ve şöyle buyurmuştur;
Alıntı:
Şüphesiz bizimle müşrikler arasındaki fark, takkeler üzerindeki sarıklardır(Tirmizî Libas, 42; Ebû Davud, Libas, 24)
Bu örnekler, temsil üzerinden olayı açıklamak, konunun genel manasını vurgulamak yönüyle Gayrı müslimlerin adetleri, artık onlar ile sıkı manada yakınlık kuran uygulamalara muhalif davranılması gerektiğini açıklaması için Miladi 1 Ocağı kutlamak da, bir müslüman'ın kaçınması gereken bir husustur vesselam
Konuya bir temsil:
1 Ocağı kutlayarak geçiren kimse'ni durumu, şuna benzer; Hafta'nın 6 günü çalışan bir personele pazar günü ise tatildir Bu personel, tatil gününde bir arkadaşı'nın tavsiyesi ile bir depo'dan şehrin farklı işletmelerine dağıtım yapacak bir araba'nın şoförlüğünü yapacaktır
Personel şunu düşünür; Ben, pazar gününü bu şekilde icra edeyim Böylece maddi anlamda bugün de nasipleniş olurum Böylece önümüzdeki süreçte maddi anlamda biraz daha rahatlarım Yapacağım iş de, zaten sıradan bir iş Şoförlük
Ancak adamın dağıtım yaptığı malzeme; alkol ve içki ürünleri Alkol üretimi yapan bir firma'nın deposundan şehirdeki işletmelere dağıtım yapıyor Adamın niyeti halis de olsa, yaptığı işin kendisi(şoförlük) mübah da olsa, esasen bu işin mahiyeti; yanlıştır
1 Ocağı kutlayan kişiler de, her ne kadar bugünde yaptıkları işler(ağaç süsleme, hindi pişirme, tombala) mübah da olsa, niyetleri de halis olsa(yeni yılı umutla karşılamak), esasen işin sahip olduğu mahiyet; yanlıştır
Bunla alakalı tarihsel bazı olaylara ve islamiyetin genel anlamda koyduğu kurallar üzerinden incelemelerde bulunmak gerekir
Miladi takvimim oluşumu ve yıl başı'nın tespiti ile alakalı şu tarihsel bilgi karşımıza çıkar;
Alıntı:
Milâdi takvimin ilk şekli olan Jülyen takvimi, MÖ 46 yılında Roma İmparatorluğu'nun kuruluşunun 708 yıldönümünde, İskenderiyede yaşayan astronomi bilgini Sosigenes'in tavsiyesi üzerine Roma İmparatoru Julies Cesar tarafından yapılmıştır Julies Cesar tarafından gerçekleştirilen bu takvim reformu sırasında Roma'da günlerin sayılması konusunda düzensizlik görülmüş; buna da rahip ve papazların bazı çıkar hesapları yüzünden tarihleri istedikleri şekilde değiştirmeleri sebep olmuştur Bu düzensizliğin giderilmesi amacıyla Julies Cesar yılbaşı gününü 1 Mart'tan 1 Ocak tarihine çevirmiş, yıl bir defaya mahsus olmak üzere 445 gün'e çıkarılarak düzensizlik ortadan kaldırılmıştır Böylece MÖ 46 yılının 1 Ocağında Jülyen takvimi yürürlüğe girmiş olmasına rağmen uygulama çözüm getirmemiştir
Hz İsa'nın doğum günü, tam olarak belli değildir Genel olarak Hristiyanların bu günü 25 Aralık olarak kabul eder O yüzden 1 Ocak, Hz İsa'nın doğum günü olarak kutlanmaz
Gerçi 1 Ocağı da Hz İsa'nın doğum günü olarak telakki eden Hristiyan kavimleri de olmuştur;
Alıntı:
Bizans İmparatoru Büyük Konstantin, putperestlikten Hristiyanlığa geçtikten sonra (313 M), İstanbul şehrini genişletip, yeniden imar ettirmiş ve ona Konstantiniyye ismini vermişti İstanbul'un başkent oluşu ve imparatorun Hristiyanlığın ruhani lideri durumuna geçmesi, konsilleri Hristiyanlık adına ümide sevketmiş ve bunlar imparatora başvurarak halk arasında yaygın yüzlerce İncil'in tek kitaba indirilmesini istemişlerdi Bunun üzerine İmparator Konstantin, Hz İsa'nın ölümünden sonra O'nun havarileri arasına girerek gerçek İncil'i tahrif eden Yahudi Pavlus'un gayretiyle Hz İsa'nın getirmiş olduğu dini değiştirmiş, yeni yorum ve değişikliklerle halk arasında yayılan İncil'lerin birleştirilmesi yoluna gitmiştir Bu amaçla 325 yılında İznik'te toplanan 319 papaz, İncil'lerin birleştirilmesi yoluna gitti İznik'te ortaya çıkarılan yeni İncil, Eflatun'un ortaya attığı teslis (tritine) inancı, ilk yazılan tahrife uğramış dört büyük İncil'de de yer alır
İznik toplantısında, içinde Allah (cc)'ın bir olduğu ve Hz İsa'nın sadece bir peygamber olduğu yazılı bulunan Barnabas İncil'i ile birlikte diğer bütün İncil'lerin yakılmasına, Barnabas İncil'i okuyanların öldürülmesine ve bu İncil'i savunan, teslis inancına karşı çıkan papaz Aryüs'un aforoz edilmesine karar verilmiştir Aryus Hristiyan inancında İncilin aslı bozulmamış şekline inanan bir papazdı Daha sonra ortaya çıkarılan dört büyük İncil'in Hz İsa'ya Allah tarafından gönderilen İncil'le uzaktan yakından alâkası olmadığını, Allah'ın üç değil, bir olduğunu, eşi ve oğlunun bulunmadığını söylüyordu Bu görüşleriyle bir ekolün öncüsü oldu M 270'te doğan Aryüs 325 yılında İznik konsilindeki görüşlerinden dolayı aforoz edilmiş ve aynı nedenden dolayı 336'da öldürülmüştür Böylece vahiy kaynağından uzak yeni bir Hristiyanlık dini ortaya çıkmıştır Bunu gerçekleştiren İmparator Konstantinos, Aralığın son haftasını Noel haftası ve bu ayın son günün gecesini (31 Aralık) Noel gecesi ilân etti
Miladi yıl başı'nın ilerleyen yıllarda 1 Ocağa çekilmesi, hristiyan kesimin bir adedi olan, aslında doğum günü tam olarak belli olmayan Hz İsa'nın 25 Aralıkta doğmuşturadetlerine yakınlık olması yönüyle 1 Ocağa çekilmesi, bariz bir durumdur
Veyahut tahrifkâr Teslis inancı'nı hakiki İncil'e nakl etmek suretiyle hakiki incil'i tahrif eden Konstantin'in bizzat Noel'i 31 Aralık gecesi ile ilişkilendirmesi
Şu an ise günümüzde Noel, ekseriyetle 25 Aralık'ta kutlanır Bazı Hristiyan kısımlarınca ise 6 Ocak olarak kutlanır 31 Aralık olarak değil
Ancak Miladi takvimin bitiş tarih'in 31 Aralık ile ilişkilendirilmesi, bu gün olarak tayin edilmesi; tahrif edilmiş hristiyan kavimleri'nin adetleri ile yakınlığı, bu yakınlığın bir numunesi olarak ortaya çıkması, onların adetlerinden feyizlendiği; bariz bir durumdur Hatta şu an günümüzde bazı hristiyan ülkelerde Noel Tatili ile Yılbaşı Tatili, birleştirilir
Biz müslümanlar toplumlarımız içerisinde 1 Ocağı kutlayan kişiler, elbette bunu Hristiyan adetini övmek, buna adapte olmuş olmakiçin yapmaz Ülkemizde şu an miladi takvim kullanılır Bu takvime göre de yeni yılı hoş karşılamakniyeti ile yapılır Esasen niyet; halistir
Ancak özel kutlamalar için zamanın vakf edildiği ve çeşitliği uygulamaların tertip edildiği bugünün tarihsel ve dini açıdan şimdiye kadar yüklendiği ince manalara dikkat etmek, bunları yorumlamak ve bu günün taşıdığı manaya göre bugün'de yapılan uygulamaları tekrar gözden geçirmek icap eder
Peygamber Efendimiz(AS), bir müslüman'ın gayrı müslimlerin şiarı olmuş, onların artık gelenekselleşen adetlerinden kaçınmamız, bunlara muhalif olarak hareket etmemiz gerektiğini bizzat emretmiştir
Hristiyan kavminde kutsal gün; Rabbin Günüolarak adlandırılan Pazar günüdür Yahudi kavminde ise Cumartesi günüdür İslamiyet gelince ise, hükmü kalkmış bu dinlere muhalif hareket etmiştir ve İslamiyetin mübarek gününü Cuma günü olarak tayin etmiştir
Peygamber Efendimiz(AS), bir hadislerinde şöyle buyurmuştur;
Alıntı:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem başın bir kısmını tıraş edip bir kısmının bırakılmasını yasakladı(Buhârî, Libâs 72; Müslim, Libâs 72, 113)
Alıntı:
Yine İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gün saçının bır kısmı tıraş edilmiş bir kısmı bırakılmış bir çocuk gördü, aile fertlerini böyle yapmaktan menedip şöyle buyurdu: Ya hep tıraş edin ya hep bırakın!(Ebû Dâvûd, Tereccül 14)
Burada Efendimiz (asv)'in, yarı tıraşlı olmayı o günün müşrik, Yahudi ve fâsıklarının tıraşına benzettiği için olaya bizzat müdâhale ettiğini görüyoruz
Yine Efendimiz(AS) zamanında müşrikler arasında takke ile gezmeuygulaması yaygın idi Efendimiz(AS) ise, bu hususta müslümanın bir şiarı olarak sarık giyilmesini tavsiye etmiş ve şöyle buyurmuştur;
Alıntı:
Şüphesiz bizimle müşrikler arasındaki fark, takkeler üzerindeki sarıklardır(Tirmizî Libas, 42; Ebû Davud, Libas, 24)
Bu örnekler, temsil üzerinden olayı açıklamak, konunun genel manasını vurgulamak yönüyle Gayrı müslimlerin adetleri, artık onlar ile sıkı manada yakınlık kuran uygulamalara muhalif davranılması gerektiğini açıklaması için Miladi 1 Ocağı kutlamak da, bir müslüman'ın kaçınması gereken bir husustur vesselam
Konuya bir temsil:
1 Ocağı kutlayarak geçiren kimse'ni durumu, şuna benzer; Hafta'nın 6 günü çalışan bir personele pazar günü ise tatildir Bu personel, tatil gününde bir arkadaşı'nın tavsiyesi ile bir depo'dan şehrin farklı işletmelerine dağıtım yapacak bir araba'nın şoförlüğünü yapacaktır
Personel şunu düşünür; Ben, pazar gününü bu şekilde icra edeyim Böylece maddi anlamda bugün de nasipleniş olurum Böylece önümüzdeki süreçte maddi anlamda biraz daha rahatlarım Yapacağım iş de, zaten sıradan bir iş Şoförlük
Ancak adamın dağıtım yaptığı malzeme; alkol ve içki ürünleri Alkol üretimi yapan bir firma'nın deposundan şehirdeki işletmelere dağıtım yapıyor Adamın niyeti halis de olsa, yaptığı işin kendisi(şoförlük) mübah da olsa, esasen bu işin mahiyeti; yanlıştır
1 Ocağı kutlayan kişiler de, her ne kadar bugünde yaptıkları işler(ağaç süsleme, hindi pişirme, tombala) mübah da olsa, niyetleri de halis olsa(yeni yılı umutla karşılamak), esasen işin sahip olduğu mahiyet; yanlıştır