nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
“Mübahele Ayeti:
“(Resul ’üm!) O söylenenleri biz, sana ayetlerden ve hikmet doymuş Kur ’an ’dan okuyoruz: Allah nezdinde İsa ’nın durumu, Adem ’in durumu gibidir Allah onu topraktan yarattı Daha Sonra ona ‘ol! ’ dedi ve (o da) oluverdi! (Bu) Rabbinden gelen gerçektir Öyleyse, şüphecilerden olma! Ali İmran(3): 5960 Ayeti kerimelerinde demeç edilen Hz İsa ’nın durumuna itiraz eden ve bu amaçla Medine ’ye gelen Necranlı Hristiyan ruhanîlerle bu konuda uzayan tartışma üstüne şu ayet gelmiş, mübahele için alenen meydan okunmuştur:
“Sana bu ilim geldikten sonradan seninle bu konuda tartışanlara; ‘Geliniz, sizler ve bizler de dahil elde etmek üzere, iki taraflı olarak çocuklarımızı ve kadınlarımızı çağıralım, sonradan da ‘duâ ’ edelim de Allah ’tan ‘yalancılar ’ üstüne la ’net dileyelim! ’ de Ali İmran(3): 61
Bunun üstüne Resulullah (tez), Hz Ali ’yi, Hz Fatıma ’yı, Hz Hasan ’ı, ve Hz Hüseyn ’i çağırdı, onlar gelince, defalarca beraber, mübahele için Necran heyetinin karşısına çıkarlar, Ehli Beyti Resul ’ün bu mübarek şahsiyetlerini görebilen Necranlıların kalpleri titremeye başlamış; “Bunlar böylece yüzlerdir oysa, eğer Allah ’tan, dağları yerinden oynatmasını isteyecek olsalar, şüphesiz yerinden oynatır!… diyerek, mübahele yapmaktan sarfı nazar ederek, Resulü Ekrem ile uzlaşma imzalayarak ülkelerine dönmüşlerdir2 (Kâfirlere bile tesir eden bu nuranî simalar, maalesef bir kısım güya müslümanlara etki edememiş, hatta bir kısmının ihanetinden bile kurtulamamıştır!… Heyhat! Ama, heyhat!…)…
1 Şer ’î ve aklî zaruretlerden olan bu husus için, misal olarak; “O (Peygamber), ‘heva ’dan konuşmaz; O (nun konuştukları), ama kendisine (Allah tarafından) vahyolunan bir ‘vahiy ’dir Necm(53): 34; “(Ey habibim!) onu (vahyedilen Kur ’an ’ı ‘anlayışlı olmak ’ için) aceleye kapılıp da dilini onunla hareket ettiripdurma! Çünkü; (hiç tereddüd etme ancak,) onu toplamak (senin kalbine vermek) ve onu okutmak bize aittir O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle! Daha Sonra, belirli fakat onu açıklama yapmak da bize aittir Kıyamet(75): 1619; İlaahir…
2 Olayın vuku için, bakınız; ElMizan: 3223244; Mefatih ’ül Ğayb (Fahri Razî):6370371; İbni Kesir: 41271; Dürr ’ül Mensur: 239; İbni TutsakEl Kâmil (terc): 2270; Keşşaf: 1369; Müslim (terc): 10245; İlaahir…
Bu ayette geçen ebnaena (oğullarımız) ifadesi ile, Hz Hasan ve Hüseyn ’in, enfüsena (kendimiz) ibaresi ile, Resulullah (tez) ’in ve Hz Ali ’nin müştereken, nisaena (kadınlarımız) kelimesiyle de yalnızca Hz Fatıma ’nın kastedildiği, Cabir İbn Abdullah (ra) göre rivayet edilmiştir (İbni Kesir: 41271);…
Olayla ilgili olarak, Fahri Razî de şunları nakletmektedir: “Bu esnada, Hz Peygamber (sav) de, üstünde siyah kıldan bir örtü, futa olduğu halde evinden dışarı çıkmıştı Hz Hüseyn‘i kucağına almış, Hz Hasan ’ın elinden tutmuş, Hz Fatıma, Hz Peygamber ’in (sav), Hz Ali de, Hz Fatıma ’nın peşindeydi… Hz Peygamber (iddia) şöyle diyordu: “Ben duâ ettiğim süre, siz ‘amin! ’ deyiniz!… Bunun üzerine, ‘Necran ’ın Piskopos ’u (kendi kavmine): “Ey hristiyanlar! Ben karşımda öylesine yüzler görüyorum fakat, onlar, Allah ’dan bir dağı yerinden oynatıp değil etmesini isteseler, belirlenmiş fakat Allah, o dağı yerinden götürür Binaenaleyh, (onlarla) la ’netleşmeyin, aksi halde helak olur, değil olursunuz Ve yeryüzünde, kıyamete değin tek bir hristiyan kalmaz! dedi… (Mefatih ’ül Ğayb: 6370);
Burada şu hususu sunmak gerekir Fakat; Ali Muhammed (birli) olarak, Ali İmran ’ınmunharif mensuplarının huzuruna mübahele için çıkan Resulü Ekrem (birli), sair ayet ve hadislerde de belirlenmiş olan ve ıtretim, Ehli Beyt ’im diye tavsif ettiği mümtaz zevatla çıkmış, yanına ne zevcelerini ne de amcasını (Abbas ’ı) ve çocuklarını almamış, böylece; Ehli Beyt‘in ve Ali Muhammed‘in Kim? olduğunu bilfıilmüşahhas olarak göstermiştir… Bir De, nisaena (kadınlarımız) ta ’bir ve ibaresinin içerisine, zevcelerini deha dahil etmemiştir Buna rağmen bir kısım ehli haset ve taassub tarafından Ehli Beyt kavramının içerisine, alâkası olmayan nice kimseler sokulmak istenmiş, hafıza ve hayale gelmeyecek hilete ’vil ve tahrif yollarına başvurulmuştur…
Hem, mezkûr Ali İmran(3): 61‘de geçen ebnaena (oğullarımız) ile de, Hz Hasan ve Hüseyn ’in kast edildiği, güneş gibi açık olmakla beraber; “…Bunlar benim oğullarım ve kızımın oğullarıdır Allah ’ım, ben onları seviyorum, sen de onları sev ve onları sevenleri de sev!; “Bana oğullarımı çağırın!; “Oğullarımın adlarını ne koydunuz?… (Tirmizî: 6304, 306; Etken: 3165166; BuharîEdebü ’lMüfred (terc): 2180181; Müsnedi Ahmed: 198) gibi böylece fazla hadisi şeriflerle de konu, daha da pekiştirilmiş bulunmaktadır
Enfüsena (kendilerimiz) lafzıyla da, Hz Ali ’nin, Peygamber Efendimiz ’le (tez) birlikte ve O ’nunla içiçe olarak kullanıldığı açıktır bununla birlikte; “Ali, bendendir, ben de ondanım; Ali, benim dünya ve ahirette ‘kardeşim ’dir!… (İbni Mâce: 1205; Tirmizî: 6272273; İlh) gibi hadisi şerifler de, bunu bambaşka kanaldan tasrih etmekte, gerçek mü ’minler için gaflettencehaletten ve taassubdan kurtulmaya aklî ve şer ’i kapılar açmaktadır…
Keza; Resulü Ekrem (birli) ’ in özel terbiyesinde bulunması, ulu neslinin onunla devam etmesi gibi hususiyetlerle de, Hz Ali ’nin (birli) ebnaena sınıfına da dahil olacağı, nazarı itibara alınmalı, meselenin bu yönü de gözden uzaktan tutulmamalıdır…
“(Resul ’üm!) O söylenenleri biz, sana ayetlerden ve hikmet doymuş Kur ’an ’dan okuyoruz: Allah nezdinde İsa ’nın durumu, Adem ’in durumu gibidir Allah onu topraktan yarattı Daha Sonra ona ‘ol! ’ dedi ve (o da) oluverdi! (Bu) Rabbinden gelen gerçektir Öyleyse, şüphecilerden olma! Ali İmran(3): 5960 Ayeti kerimelerinde demeç edilen Hz İsa ’nın durumuna itiraz eden ve bu amaçla Medine ’ye gelen Necranlı Hristiyan ruhanîlerle bu konuda uzayan tartışma üstüne şu ayet gelmiş, mübahele için alenen meydan okunmuştur:
“Sana bu ilim geldikten sonradan seninle bu konuda tartışanlara; ‘Geliniz, sizler ve bizler de dahil elde etmek üzere, iki taraflı olarak çocuklarımızı ve kadınlarımızı çağıralım, sonradan da ‘duâ ’ edelim de Allah ’tan ‘yalancılar ’ üstüne la ’net dileyelim! ’ de Ali İmran(3): 61
Bunun üstüne Resulullah (tez), Hz Ali ’yi, Hz Fatıma ’yı, Hz Hasan ’ı, ve Hz Hüseyn ’i çağırdı, onlar gelince, defalarca beraber, mübahele için Necran heyetinin karşısına çıkarlar, Ehli Beyti Resul ’ün bu mübarek şahsiyetlerini görebilen Necranlıların kalpleri titremeye başlamış; “Bunlar böylece yüzlerdir oysa, eğer Allah ’tan, dağları yerinden oynatmasını isteyecek olsalar, şüphesiz yerinden oynatır!… diyerek, mübahele yapmaktan sarfı nazar ederek, Resulü Ekrem ile uzlaşma imzalayarak ülkelerine dönmüşlerdir2 (Kâfirlere bile tesir eden bu nuranî simalar, maalesef bir kısım güya müslümanlara etki edememiş, hatta bir kısmının ihanetinden bile kurtulamamıştır!… Heyhat! Ama, heyhat!…)…
1 Şer ’î ve aklî zaruretlerden olan bu husus için, misal olarak; “O (Peygamber), ‘heva ’dan konuşmaz; O (nun konuştukları), ama kendisine (Allah tarafından) vahyolunan bir ‘vahiy ’dir Necm(53): 34; “(Ey habibim!) onu (vahyedilen Kur ’an ’ı ‘anlayışlı olmak ’ için) aceleye kapılıp da dilini onunla hareket ettiripdurma! Çünkü; (hiç tereddüd etme ancak,) onu toplamak (senin kalbine vermek) ve onu okutmak bize aittir O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle! Daha Sonra, belirli fakat onu açıklama yapmak da bize aittir Kıyamet(75): 1619; İlaahir…
2 Olayın vuku için, bakınız; ElMizan: 3223244; Mefatih ’ül Ğayb (Fahri Razî):6370371; İbni Kesir: 41271; Dürr ’ül Mensur: 239; İbni TutsakEl Kâmil (terc): 2270; Keşşaf: 1369; Müslim (terc): 10245; İlaahir…
Bu ayette geçen ebnaena (oğullarımız) ifadesi ile, Hz Hasan ve Hüseyn ’in, enfüsena (kendimiz) ibaresi ile, Resulullah (tez) ’in ve Hz Ali ’nin müştereken, nisaena (kadınlarımız) kelimesiyle de yalnızca Hz Fatıma ’nın kastedildiği, Cabir İbn Abdullah (ra) göre rivayet edilmiştir (İbni Kesir: 41271);…
Olayla ilgili olarak, Fahri Razî de şunları nakletmektedir: “Bu esnada, Hz Peygamber (sav) de, üstünde siyah kıldan bir örtü, futa olduğu halde evinden dışarı çıkmıştı Hz Hüseyn‘i kucağına almış, Hz Hasan ’ın elinden tutmuş, Hz Fatıma, Hz Peygamber ’in (sav), Hz Ali de, Hz Fatıma ’nın peşindeydi… Hz Peygamber (iddia) şöyle diyordu: “Ben duâ ettiğim süre, siz ‘amin! ’ deyiniz!… Bunun üzerine, ‘Necran ’ın Piskopos ’u (kendi kavmine): “Ey hristiyanlar! Ben karşımda öylesine yüzler görüyorum fakat, onlar, Allah ’dan bir dağı yerinden oynatıp değil etmesini isteseler, belirlenmiş fakat Allah, o dağı yerinden götürür Binaenaleyh, (onlarla) la ’netleşmeyin, aksi halde helak olur, değil olursunuz Ve yeryüzünde, kıyamete değin tek bir hristiyan kalmaz! dedi… (Mefatih ’ül Ğayb: 6370);
Burada şu hususu sunmak gerekir Fakat; Ali Muhammed (birli) olarak, Ali İmran ’ınmunharif mensuplarının huzuruna mübahele için çıkan Resulü Ekrem (birli), sair ayet ve hadislerde de belirlenmiş olan ve ıtretim, Ehli Beyt ’im diye tavsif ettiği mümtaz zevatla çıkmış, yanına ne zevcelerini ne de amcasını (Abbas ’ı) ve çocuklarını almamış, böylece; Ehli Beyt‘in ve Ali Muhammed‘in Kim? olduğunu bilfıilmüşahhas olarak göstermiştir… Bir De, nisaena (kadınlarımız) ta ’bir ve ibaresinin içerisine, zevcelerini deha dahil etmemiştir Buna rağmen bir kısım ehli haset ve taassub tarafından Ehli Beyt kavramının içerisine, alâkası olmayan nice kimseler sokulmak istenmiş, hafıza ve hayale gelmeyecek hilete ’vil ve tahrif yollarına başvurulmuştur…
Hem, mezkûr Ali İmran(3): 61‘de geçen ebnaena (oğullarımız) ile de, Hz Hasan ve Hüseyn ’in kast edildiği, güneş gibi açık olmakla beraber; “…Bunlar benim oğullarım ve kızımın oğullarıdır Allah ’ım, ben onları seviyorum, sen de onları sev ve onları sevenleri de sev!; “Bana oğullarımı çağırın!; “Oğullarımın adlarını ne koydunuz?… (Tirmizî: 6304, 306; Etken: 3165166; BuharîEdebü ’lMüfred (terc): 2180181; Müsnedi Ahmed: 198) gibi böylece fazla hadisi şeriflerle de konu, daha da pekiştirilmiş bulunmaktadır
Enfüsena (kendilerimiz) lafzıyla da, Hz Ali ’nin, Peygamber Efendimiz ’le (tez) birlikte ve O ’nunla içiçe olarak kullanıldığı açıktır bununla birlikte; “Ali, bendendir, ben de ondanım; Ali, benim dünya ve ahirette ‘kardeşim ’dir!… (İbni Mâce: 1205; Tirmizî: 6272273; İlh) gibi hadisi şerifler de, bunu bambaşka kanaldan tasrih etmekte, gerçek mü ’minler için gaflettencehaletten ve taassubdan kurtulmaya aklî ve şer ’i kapılar açmaktadır…
Keza; Resulü Ekrem (birli) ’ in özel terbiyesinde bulunması, ulu neslinin onunla devam etmesi gibi hususiyetlerle de, Hz Ali ’nin (birli) ebnaena sınıfına da dahil olacağı, nazarı itibara alınmalı, meselenin bu yönü de gözden uzaktan tutulmamalıdır…