iltasyazilim
FD Üye
Semerkand ocak 2019
İslâm, insanı insanca yaşatmak için gönderilen ilahi bir dindir Bu gayeye ulaşmak için birtakım kurallar koymuştur Bu kurallar evrenseldir Her devirde ve her yerde insanların muhtaç oldukları ilkelerden meydana gelmektedir Bu evrensel ahlâkî prensiplerden biri de sıdk, yani dürüstlük ve güvenilir olmaktır
İslâm ahlâkında doğruluk ve dürüstlük, insan onurunun ve sağlıklı bir toplum yapısının vazgeçilmez şartlarından biri olarak kabul edilmiştir Dolayısıyla dürüstlük, gerek fert gerekse toplum için zorunlu olan ahlâkî niteliklerin tamamını kendinde toplar
Dürüstlük, müminin en önemli ve en belirgin özelliğidir Allah’ın varlığına ve birliğine inanan her mümin dürüst olmak zorundadır Zaten “mümin kelimesinin içinde bu mana mevcuttur Dolayısıyla kendisine güvenilmeyen ve dürüst olmayan bir mümin düşünülemez Zira bu kelimenin bir anlamı da “güven verendir Güvenilmezlik ise münafıkların özelliğidir
Dürüst kişi; doğru ve özü sözü bir olur, olanı olduğu gibi yansıtır, gerçeği saklamaz, bildiğinden, inandığından ve olduğundan başka türlü görünmez veya göstermez Dürüst olmak, samimi olmaktır
Kur’anı Kerim’de “sıdk kelimesinin yanında “hak, “istikamet, “birr, “hidayet gibi kelimeler de doğruluk ve dürüstlük anlamında kullanılmıştır
Dürüstlük ve doğruluğun en yalın şekli doğru sözlü olmaktır Hz Peygamber sav, doğru sözlülüğün önemini vurgularken, yalan konuşmaktan da sakınmayı özenle dile getirmiştir: “Münafığın alâmeti üçtür: Söz söylediği zaman yalan söyler Söz verdiğinde sözünde durmaz Kendisine bir şey emanet edildiği zaman hıyanet eder (Buharî, Edeb, 120; Müslim, İman, 107)
Kalp de kalıp da doğru olmalı
İslâmiyet’te hem kalbin hem de kalıbın doğruluğu istenmektedir Kalbi doğru olan kimsenin dili de doğru olur Zira dil, kalbin tercümanıdır, kalpteki güzellik dile yansır
Efendimiz sav buyurmuştur: “Dikkat edin! İnsan bedeninde bir et parçası vardır, o düzelirse bütün vücut düzelir, o bozulursa bütün vücut bozulur Dikkat edin, o et parçası kalptir! (Buharî, İman, 39; Müslim, Müsâkât, 20)
Doğruluk konusunda kalpten sonra dilin doğruluğu gelir Nitekim Efendimiz sav dosdoğru olmayı emir buyurduktan sonra öğüt isteyen sahabeye dilini korumasını tavsiye etmiştir Yine buyurmuştur:
“Bir kişinin kalbi dosdoğru olmadıkça imanı dosdoğru hale gelmez Kişinin dili dosdoğru olmadıkça da kalbi dosdoğru hale gelmez (Ahmed b Hanbel, elMüsned, 3198; Heysemî, ezZevâid, 165)
Dürüstlük ilahi bir emir
Cenabı Hak, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol! (Hûd, 112) buyurmaktadır Hz Peygamber de sav, “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol! buyurmuştur Ayrıca kâmil mümini tarif ederken şöyle buyurmuştur: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer müslümanların emin olduğu, zarar görmediği kimsedir
Ayetin devamında Allah Tealâ işlediklerimizi görüp gözetlediğini belirtmekte ve zulme sapmaktan sakındırmaktadır Yine doğruluk ve dürüstlükten saptığımız takdirde cehennem ateşine gireceğimizi ve o vakit bizim için ne bir dost ne de bir yardımcı bulunmayacağını bildirmektedir
Rehber ve örnek olarak gönderilen Hz Peygamber sav, bir doğruluk ve dürüstlük timsali idi Bir başka deyişle, O, olduğu gibi göründü, göründüğü gibi oldu Onun söyledikleri ile yaptıkları arasında bir farklılık yoktu Hayatı boyunca insanları doğruya ve doğruluğa, dürüstlük ve samimiyete sevk etmeye gayret gösterdi
Sahabeden Süfyan esSekafî ra kendisine gelerek, “Ey Allah’ın Rasulü! İslâmiyet hakkında bana bir öğüt ver ki, sizden sonra artık kimseden bir şey sormaya ihtiyacım kalmasın dedi Bunun üzerine Efendimiz sav, “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol buyurdu Görülüyor ki Efendimiz sav doğruluk ve dürüstlüğü Allah’a imandan sonra dile getirmiş ve doğrulukla Allah’a iman arasında bağlantı olduğunu belirtmiştir
Dosdoğru yol
Fatiha suresinin 6 ayetinde “Bizi dosdoğru yola ilet! diye ifade edilen yol, en geniş anlamıyla Kur’an’ın çizdiği yol ve bu doğrultuda yaşayan peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve salih kimselerin yoludur
Doğru ve dürüst olabilmek için içi ve dışı ile doğru olanlarla beraber olmak gerekir Nitekim Cenabı Hak bu hasleti kazanabilmemiz için bize yol göstermektedir: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularlasadıklarla beraber olun (Tevbe, 119) Dünya hayatında doğrularla beraber olmak ebedi cenneti kazandırır, cennette de onlarla beraber olmayı sağlar
Asrı Saadet’te yaşanan şu olay, dürüstlüğün Allah katındaki kıymetini göstermektedir:
Uhud Savaşı sonrası bir haber almak için Medine’nin dışına çıkan kadınlar arasında Hz Aişe ranha da vardır Harre mevkiinde yine sahabi bir hanım olan Hind bint Amr’a rastlarlar Hind, savaşta şehit düşmüş kocası Amr b Cemuh, oğlu Hallâd ve kardeşi Abdullah’ın naaşlarını bir deveye yüklemiş getirmektedir Fakat bir süre sonra deve çöker, Medine tarafına devam etmez Uhud’a çevrildiğinde ise koşarak gider Hind, Efendimiz sav’in yanına gider ve sorar: Efendimiz sav;
– Deve memurdur, Amr’ın herhangi bir vasiyeti var mıydı, diye sordu Hind r anha:
– Amr, Uhud’a gideceği zaman kıbleye dönmüş; “Allahım, bana şehitlik nasip et! Beni (şehitlikten) mahrum bir halde ev halkıma döndürme! diye dua etmişti, dedi Bunun üzerine Rasulullah sav buyurur:
– İşte bunun içindir ki deve yürümüyor Ey Ensar topluluğu! Sizden her kim Allah’a yemin etmişse ona sadık kalsın Ey Hind! Kocan Amr sadıklardandır, şehit edildiği andan itibaren melekler kanatlarıyla üzerine gölgelik yaptılar ve nereye defnedilecek diye bakıp durdular Ey Hind! Cennette Amr bin Cemuh da, oğlun Hallâd da, kardeşin Abdullah da bir araya gelecek ve arkadaş olacaklar (Kâdî İyâz, eşŞifa biTa‘rîfi Hukuki’lMustafâ, 218; eşŞâmî, Sübülü’lHüdâ ve’rReşâd, 4228)
Yine Allah Rasulü sav şöyle buyurmuştur: “Doğruluktan ayrılmayınız! Doğruluk insanı Allah’ı razı edecek iyiliğe götürür İyilik de insanı cennete götürür Kişi doğru söyler ve doğruyu ararsa Allah katında doğru olanlardan yazılır Yalandan sakınınız! Yalan insanı günaha, o da cehenneme götürür Kişi yalan söyler ve yalana devam ederse, sonunda Allah katında yalancılardan yazılır (Buharî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 102103)
Sözü Efendimiz sav’in bir vasiyeti ile bitirelim Efendimiz buyurur:
– Siz şu altı hususta bana söz verin, ben de sizin cennete gireceğinize kefil olayım
Sahabiler, “Onlar nelerdir? diye sorunca, Efendimiz sav şöyle buyurur:
1 Sizden biri konuştuğunda yalan söylemesin
2 Söz verdiği zaman yerine getirsin
3 Emanet edildiği zaman hıyanet etmesin
4 Gözleri ile harama bakmaktan sakınsın
5 Edep yerini muhafaza etsin, iffetli olsun
6 Ellerini harama uzatmasın (Hâkim, elMüstedrek, 2359; Herâitî, Mekârimü’lAhlâk, s 30)
İslâm, insanı insanca yaşatmak için gönderilen ilahi bir dindir Bu gayeye ulaşmak için birtakım kurallar koymuştur Bu kurallar evrenseldir Her devirde ve her yerde insanların muhtaç oldukları ilkelerden meydana gelmektedir Bu evrensel ahlâkî prensiplerden biri de sıdk, yani dürüstlük ve güvenilir olmaktır
İslâm ahlâkında doğruluk ve dürüstlük, insan onurunun ve sağlıklı bir toplum yapısının vazgeçilmez şartlarından biri olarak kabul edilmiştir Dolayısıyla dürüstlük, gerek fert gerekse toplum için zorunlu olan ahlâkî niteliklerin tamamını kendinde toplar
Dürüstlük, müminin en önemli ve en belirgin özelliğidir Allah’ın varlığına ve birliğine inanan her mümin dürüst olmak zorundadır Zaten “mümin kelimesinin içinde bu mana mevcuttur Dolayısıyla kendisine güvenilmeyen ve dürüst olmayan bir mümin düşünülemez Zira bu kelimenin bir anlamı da “güven verendir Güvenilmezlik ise münafıkların özelliğidir
Dürüst kişi; doğru ve özü sözü bir olur, olanı olduğu gibi yansıtır, gerçeği saklamaz, bildiğinden, inandığından ve olduğundan başka türlü görünmez veya göstermez Dürüst olmak, samimi olmaktır
Kur’anı Kerim’de “sıdk kelimesinin yanında “hak, “istikamet, “birr, “hidayet gibi kelimeler de doğruluk ve dürüstlük anlamında kullanılmıştır
Dürüstlük ve doğruluğun en yalın şekli doğru sözlü olmaktır Hz Peygamber sav, doğru sözlülüğün önemini vurgularken, yalan konuşmaktan da sakınmayı özenle dile getirmiştir: “Münafığın alâmeti üçtür: Söz söylediği zaman yalan söyler Söz verdiğinde sözünde durmaz Kendisine bir şey emanet edildiği zaman hıyanet eder (Buharî, Edeb, 120; Müslim, İman, 107)
Kalp de kalıp da doğru olmalı
İslâmiyet’te hem kalbin hem de kalıbın doğruluğu istenmektedir Kalbi doğru olan kimsenin dili de doğru olur Zira dil, kalbin tercümanıdır, kalpteki güzellik dile yansır
Efendimiz sav buyurmuştur: “Dikkat edin! İnsan bedeninde bir et parçası vardır, o düzelirse bütün vücut düzelir, o bozulursa bütün vücut bozulur Dikkat edin, o et parçası kalptir! (Buharî, İman, 39; Müslim, Müsâkât, 20)
Doğruluk konusunda kalpten sonra dilin doğruluğu gelir Nitekim Efendimiz sav dosdoğru olmayı emir buyurduktan sonra öğüt isteyen sahabeye dilini korumasını tavsiye etmiştir Yine buyurmuştur:
“Bir kişinin kalbi dosdoğru olmadıkça imanı dosdoğru hale gelmez Kişinin dili dosdoğru olmadıkça da kalbi dosdoğru hale gelmez (Ahmed b Hanbel, elMüsned, 3198; Heysemî, ezZevâid, 165)
Dürüstlük ilahi bir emir
Cenabı Hak, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol! (Hûd, 112) buyurmaktadır Hz Peygamber de sav, “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol! buyurmuştur Ayrıca kâmil mümini tarif ederken şöyle buyurmuştur: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer müslümanların emin olduğu, zarar görmediği kimsedir
Ayetin devamında Allah Tealâ işlediklerimizi görüp gözetlediğini belirtmekte ve zulme sapmaktan sakındırmaktadır Yine doğruluk ve dürüstlükten saptığımız takdirde cehennem ateşine gireceğimizi ve o vakit bizim için ne bir dost ne de bir yardımcı bulunmayacağını bildirmektedir
Rehber ve örnek olarak gönderilen Hz Peygamber sav, bir doğruluk ve dürüstlük timsali idi Bir başka deyişle, O, olduğu gibi göründü, göründüğü gibi oldu Onun söyledikleri ile yaptıkları arasında bir farklılık yoktu Hayatı boyunca insanları doğruya ve doğruluğa, dürüstlük ve samimiyete sevk etmeye gayret gösterdi
Sahabeden Süfyan esSekafî ra kendisine gelerek, “Ey Allah’ın Rasulü! İslâmiyet hakkında bana bir öğüt ver ki, sizden sonra artık kimseden bir şey sormaya ihtiyacım kalmasın dedi Bunun üzerine Efendimiz sav, “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol buyurdu Görülüyor ki Efendimiz sav doğruluk ve dürüstlüğü Allah’a imandan sonra dile getirmiş ve doğrulukla Allah’a iman arasında bağlantı olduğunu belirtmiştir
Dosdoğru yol
Fatiha suresinin 6 ayetinde “Bizi dosdoğru yola ilet! diye ifade edilen yol, en geniş anlamıyla Kur’an’ın çizdiği yol ve bu doğrultuda yaşayan peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve salih kimselerin yoludur
Doğru ve dürüst olabilmek için içi ve dışı ile doğru olanlarla beraber olmak gerekir Nitekim Cenabı Hak bu hasleti kazanabilmemiz için bize yol göstermektedir: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularlasadıklarla beraber olun (Tevbe, 119) Dünya hayatında doğrularla beraber olmak ebedi cenneti kazandırır, cennette de onlarla beraber olmayı sağlar
Asrı Saadet’te yaşanan şu olay, dürüstlüğün Allah katındaki kıymetini göstermektedir:
Uhud Savaşı sonrası bir haber almak için Medine’nin dışına çıkan kadınlar arasında Hz Aişe ranha da vardır Harre mevkiinde yine sahabi bir hanım olan Hind bint Amr’a rastlarlar Hind, savaşta şehit düşmüş kocası Amr b Cemuh, oğlu Hallâd ve kardeşi Abdullah’ın naaşlarını bir deveye yüklemiş getirmektedir Fakat bir süre sonra deve çöker, Medine tarafına devam etmez Uhud’a çevrildiğinde ise koşarak gider Hind, Efendimiz sav’in yanına gider ve sorar: Efendimiz sav;
– Deve memurdur, Amr’ın herhangi bir vasiyeti var mıydı, diye sordu Hind r anha:
– Amr, Uhud’a gideceği zaman kıbleye dönmüş; “Allahım, bana şehitlik nasip et! Beni (şehitlikten) mahrum bir halde ev halkıma döndürme! diye dua etmişti, dedi Bunun üzerine Rasulullah sav buyurur:
– İşte bunun içindir ki deve yürümüyor Ey Ensar topluluğu! Sizden her kim Allah’a yemin etmişse ona sadık kalsın Ey Hind! Kocan Amr sadıklardandır, şehit edildiği andan itibaren melekler kanatlarıyla üzerine gölgelik yaptılar ve nereye defnedilecek diye bakıp durdular Ey Hind! Cennette Amr bin Cemuh da, oğlun Hallâd da, kardeşin Abdullah da bir araya gelecek ve arkadaş olacaklar (Kâdî İyâz, eşŞifa biTa‘rîfi Hukuki’lMustafâ, 218; eşŞâmî, Sübülü’lHüdâ ve’rReşâd, 4228)
Yine Allah Rasulü sav şöyle buyurmuştur: “Doğruluktan ayrılmayınız! Doğruluk insanı Allah’ı razı edecek iyiliğe götürür İyilik de insanı cennete götürür Kişi doğru söyler ve doğruyu ararsa Allah katında doğru olanlardan yazılır Yalandan sakınınız! Yalan insanı günaha, o da cehenneme götürür Kişi yalan söyler ve yalana devam ederse, sonunda Allah katında yalancılardan yazılır (Buharî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 102103)
Sözü Efendimiz sav’in bir vasiyeti ile bitirelim Efendimiz buyurur:
– Siz şu altı hususta bana söz verin, ben de sizin cennete gireceğinize kefil olayım
Sahabiler, “Onlar nelerdir? diye sorunca, Efendimiz sav şöyle buyurur:
1 Sizden biri konuştuğunda yalan söylemesin
2 Söz verdiği zaman yerine getirsin
3 Emanet edildiği zaman hıyanet etmesin
4 Gözleri ile harama bakmaktan sakınsın
5 Edep yerini muhafaza etsin, iffetli olsun
6 Ellerini harama uzatmasın (Hâkim, elMüstedrek, 2359; Herâitî, Mekârimü’lAhlâk, s 30)