Nasrettin Hocadan Hakiki Fıkralar Nasrettin Hocanın Hakiki Fıkraları Nasrettin Hocanın Fıkraları Güldürdüğü değin insanı düşünmeye de zorlayan Nasrettin Hocanın reel olduğuna inanınlan fıkralarını sizlerle paylaşıyoruz meleklernasrettinhocadangercekfikralar5c5608e4a62edalt 1549142236 1549142236 nasrettinhocadangercekfikralar5c5608e4d7e2cnasrettinhocadangercekfikralar5c5608e4d7e2c nasrettinhocadangercekfikralar5c5608e4d7e2c SANATIN YARISI Nasreddin Öğretmen çocukken onu bir terzinin yanında çırak olarak vermişler Aradan altı yedi ay geçmiş Bir gün anacağı çocuğu yanında oturtup: Anlat bakalım oğlum demiş bu kadar aydır gidip geliyorsun Ne öğrendin ustandan? Minik Nasreddin kocaman gözlerini anasına dikip: Anam diye cevap vermiş Dualarının bereketiyle terzilik sanatınının yarısını öğrendim Bundan Böyle dikilmiş şeyleri uygunca sökebiliyorum Acilen meslek sökülmüşleri dikmeye kaldı Lakin sabredip onu da öğreneceğim, hiç merak etme sen BUZAĞININ ANASI Bir buzağı Hoca'nın bostanını mahvolmuş etmiş Ne var ne yok tepelemiş haylaz buzağı Öğretmen'nın fena halde canı sıkılmış Eline bir sopa geçirmiş, buzağının anası olan ineği kovalamaya başlamış: Yahu demişler, bostanını buzağı harap etti Sen anasının peşinden koşuyorsun Bilmez gibi konuşmayın demiş hoca Çocuk ne öğrenirse anasından, babasından öğrenir HIRSIZIN HiÇ Mi SUÇU YOK Bir gün Hoca'nın eşeği çalınmış sıkıntı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış Birisi : Hocam demiş ne diye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki? Bir başka biri : Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor? Anlamadım hoca efendi diye konuşmuş Bir diğeri de : Öğretmen demiş, kusura bakma fakat eşeğin çalınmasına en büyük sebep tekrar sensin Çünkü dürüst içten bir ahırın bile yok Nereden baksan dökülüyor Hoca kızmış: Yahu demiş, iyi, hoş de kabahatin tümü benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok? KIYAMET KOPACAKSA Öğretmen'ya bir oyun oynamak isteyen üç beş komşusu: Hocam derler, duyduk oysa yarın kıyamet ko pacakmış Gel senin şu kuzuyu kesip yiyelim Söyleyene inanmadığı halde: Olur der hoca, dediğiniz olsun Bir dere kenarında kızartır yeriz Güle oynaya derenin kenarına gelirler Kuzu kızartılırken Hoca : Haydi der, ırmağa girip serinleyin birazcık Hava çok sıcak Hay sağ olasın Hoca derler Sen hele kuzuyu kızartıver Daha Sonra soyunup ırmağa girerler neşeyle Onlar yıkanıp eğlenirken öğretmen hepsinin elbisesini ateşe atıp bir hoş yakar Adamlar dereden çıkıpda olanları anlayınca : Yahu hocam derler ne yaptın sen? Derhal nasıl döneceğiz köye? Bu kadar üzülmeyin canım der öğretmen gülerek Nede olsa yarın kıyamet kopacak Elbiseye ne lüzum var EV SECDEYE GİDERSE Uzun bir yolculuğa çıkan Hoca bir akşam üstü eski bir hana iner Han öyle yıkık dökük döküktür ancak nereye baksan zangır zangır titriyor Hoca : Yahu hancı efendi der, bu nasıl ev böyle Şunu doğru doğru tamir ettirsen olmaz mı? Her köşesinden bir ses geliyor Hancı oralı olmaz hiç Aldırma öğretmen der, bizim konut biraz derviş tabiatlıdır Devamlı Allah'ı zikreder Öğretmen bunları da duyunca artık dayanamaz : Hele der, ver şu aldığın paramı da çekip gideyim burdan Ne olur, ne olmaz Şayet senin derviş evinin aklına secdeye kapanmak kazanç? HALEP ORDAYSA ARŞIN BURADA Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile karşısında övünüp duruyormuş: İşte ben böyle zinde ve maharetli bir adamım Evet ben Halep'te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim! Öğretmen da bu sırada oradan geçiyormuş Palavracının yanında yaklaşıp: Yaa demiş aramak sen altmış arşın atlarsın Haydi atla da görelim Adam hık mık etmiş Fakat demiş ben Halep'te atladımÖğretmen kızmış: Canım demiş, Halep oradaysa arşın burada!?