Nazım Hikmet Akademisi

Nâzım Hikmet Kültür Merkezi ’nin açacağı Nâzım Hikmet Akademisi, “Paylaşmanın,birlikte düşünmenin, üretmenin keyfini sürebilecek bir düşünsel ortam yaratmayı hedefliyor
Müzik, edebiyat, sinema ve sosyal bilimler alanlarında eğitim verecek yüksekokul sonbaharda açılıyor
Erkan Oğur, Tahsin Yücel ve Yeşim Ustaoğlu gibi isimler öğrencilerle buluşacak



5 Ekim ’de derslere başlayacak Akademi ’ye Erkan Oğur, Yeşim Ustaoğlu, Tahsin Yücel, Kemal Özer, Semir Aslanyürek gibi isimler destek veriyor

Nâzım Akademisi kurucularından Yönetmen Çağrı Kınıkoğlu, “Niçin Nâzım Hikmet sorumuza “Nâzım, hülyaları, hasretleri, umutları olan bu ülke insanı için de, Avrupalısı, Asyalısı, Latin Amerikalısı için de, bir yaratıcılık, bir entelektüel gelişkinlik, bir serbest simgesi Bir inat, bir istikrar, bir dayanıklılık simgesi Bu toprakların yetiştirdiği en hoş yüzlerden biri… diyor

Kınıkoğlu ile Nâzım Hikmet Akademisi ’ni konuştuk

Neden Nâzım Hikmet?
Önce şunu söylemeliyim, Nâzım Hikmet, bizim için yalnızca “Nâzım Bizler ona hep ön adıyla hitap ediyoruz, Ritsos ’un “Bir Ad Müzik ve Evrene Dönüşünce şiirinde dile getirdiği gibi aynı Bu yanıtta kendisinden “Nâzım olarak bahsetmem yadırganmasın diye bunu bildirmek gereğini hissettim… Sorunuza dönersem, Nâzım, hülyaları, hasretleri, umutları olan bu ülke insanı için de, Avrupalısı, Asyalısı, Latin Amerikalısı için de, bir yaratıcılık, bir entelektüel gelişkinlik, bir serbest simgesi Bir inat, bir kararlılık, bir dayanıklılık simgesi Bu toprakların yetiştirdiği en hoş yüzlerden biri, benzer Yılmaz Güney gibi, Aziz Nesin, Ruhi Su, Behice Boran gibi… Daha onlarca aydınlık yüzün tamamını temsilcilik edebilen bir kimliği var Nâzım ’ın Yüksekokul çalışmasıyla kurulmasına katkı koymayı hedeflediğimiz kültürlü kimliğinin en güzel ve kıymetli sembolik ifadesi… Nâzım ’ın memleketiyle başlayıp bütün insanlığı kucaklayabilen sevdası, inatçı, istikrarlı, becerikli yaşamı; tüm sanat yaşamına da damgasını vuran özenli, alıngan, derinlikli emeği, yüksekokul çalışmamızda bizim için tüm hedeflerimizin özeti gibi Bu kimlikten devralınacak böylece fazla şey var ki… böylece onun adını bu çalışmanın başına yazmakta bir an bile kararsızlık etmedik

Akademi fikri ne vakit ve nasıl oluştu?
Nâzım Hikmet Akademisi fikri, yepyeni bir düşünce yok gerçekten bizler için2001 yılında Nâzım Üniversitesi adıyla bir adım atmıştık bu alana O dönem niyetimiz, hayatla bağı artan bir şekilde kopan ve apolitikleşen, gitgide artarak içi boşalan, iş bulma kaygıları ve kariyer hesaplarına konu olan üniversite ortamında aradıklarını bulamayan öğrencilerle ve egzersiz koşulları nedeniyle kendilerini geliştirme olanağı ellerinden gücenmiş emekçilerle buluşabilmekti

2001 ’den bu yanlamasına bu tabloda olumlu anlamda bir metamorfoz olmadı; tam aksine bilimsel etkinlik giderek ticari getirisi olan alanlara dürüst sıkışmaya, araştırma faaliyetlerinin kendisi gitgide artarak “piyasaya daha pozitif bağlı olmaya başladı Artı bilimlerden sosyal bilimlere değin “bilim alanında, araştırma başlıklarından araştırma yöntemlerine kadar, “fonlanabilecek proje denen şey kendini dayatmaya başladı

Benzer bir süreç sanat eğitimi alanında da yaşanıyor Sponsorluk ilişkileri ekseninde şekillenen ve gişeye, satışa, tiraja endekslenen bir sanatsal imal biçimi ortaya çıktı Şipşak tüketilen, soru sormayı unutmuş, emekçi halka aleyhinde yükümlülük, bu ülkenin geleceğinde pay sahibi olma gibi bir gündemi olmayan bir sanatsal imal alanı oluştu

Doğrusu bu iki betimleme, yani bilim ve sanatın bugünkü durumu ve geleceğe dönük bir umut ışığının artan bir şekilde cılızlaşması, Nâzım Hikmet Akademisi ’nin arkasındaki esas fikirdir

Biz, bu toprakların bereketine ve gelecek güzel günlere inananlar olarak, bu gidişata ‘dur ’ demenin yolunun, bu topraklarda yeni bir kültürlü hareketi yaratmaktan da geçtiğini düşündüğümüz için bu adımı atmaya karar verdik

Verili ortamın dışladığı, ittiği, arayan, sorgulayan, umut besleyen genç dostlarımızla yol arkadaşlığı etmektir esas niyetimiz Akademi alanında, sanat alanında birikimlerini gençlerle paylaşmak isteyen piyasanın yalnızlaştırdığı fazla sayıda dostumuz, bu yol arkadaşlığı için heyecanla kolları sıvadı

Niçin bir akademi kurma ihtiyacı duydunuz?
Bu sorunun yanıtını vermeye şuradan başlayabiliriz: Örnek olsun, bugün, bu ülkeyi yöneten siyasi iktidarın başındakiler, Türkiye ’nin her ilini bir üniversiteye kavuşturduklarını açıklama ediyorlar büyük bir gururla… Bugün bu ülkede, yüz binlere varan bir üniversite öğrencisi rakamı ve yine binlerce öğretim görevlisi rakamı var kağıt üzerinde Peki bu inşa, bu ülkenin esas yapı sorunlarına dair, bu sorunların birebir muhatabı olan işçi halkın yaşam koşullarına dair, herhangi bir çözüm ve ilerleme ortaya konmasına imkan veriyor mu?

Biz bu sorunun yanıtının negatif olduğunu düşünüyoruz Çünkü üniversite yapısı, aynı bu ülkenin kültürsanat yaşamı gibi, benzer milletlerarası ilişkiler, iktisadi süreçler gibi, eşitliğe, özgürlüğe, kardeşliğe uzanan bir yönelim içermiyor Bu koşullarda, böyle bir yönelim içermesi de olası yok Özellikle 1960 ve 1970 ’li yıllardaki tabloya baktığımızda ise, ne değin büyük yetersizliklerle damgalanmış olursa olsun, üniversite ve üniversitelilik, kendi halkına aleyhinde sorumluluklar taşıyan, memleketinin sorunlarını çözme misyonu ile yüklenebilen, toplumsal eşitsizlikleri, gericilik ve bağnazlığı, halkın sıkıntılarını aşma yolunun bilimin, sanatın yol arkadaşlığına da ihtiyaç duyduğunu haberdar olan bir kimlik açıklama ediyordu O zamanların daha umutlu ve özgüvenli insanlarıyla, bugünün “ne yapsak abes ve anlamsız diyen insanlarını karşılaştırmak bile yeter bu kimliğin değerini çakmak için…

Bu umudu güncellemek ve yükseltmek istiyoruz Geçmişte kalarak değil, geleceğe uzanarak

Nâzım Hikmet Akademisi ’ni tasarlarken en manâlı hedeflerimizden biri, işte bu kimliğin bitmiş ve daha ileri bir düzlemde şekillenmesine katkı koyabilmektir Kişisel çıkarlarını toplumun çıkarlarının üzerinde gören, kariyer ve şöhret cenderesinde boğulan bir kimliğin karşısında, eşit, serbest, kardeşçe yaşanan bir ülke ve insanlık için kolları sıvayan bir okumuş kimliğinin yeniden bu topraklarda irtifa göstermesi gerekiyor

Yüksekokul fikrinin açıklama ettiği bir ebat daha var bizim için: Sosyalleşme arayışı ile karakterize olan ve tüketim kültürünün bir parçası haline gelen bir abes süre değerlendirme faaliyeti yok tasarladığımız İnsanların, zamanlarını anlamlı bir şekilde değerleme arayışları ile bir derdimiz olmamakla birlikte, biz, belirli bir yöntemsel disiplini istek eden, açıklanmış bir entelektüel derinleşmeyi istek eden, yaşamı ve insanlığı açıklanmış bir tamlık duygusu ve bilinciyle kavramayı ve doğru ve yürekli sorular sormayı, yanıtlar aramayı hedefleyen bir eğitim süreci tanım etmeye çalışıyoruz *