Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Aşk bir patoloji olarak düşünülmektedir . Bir kişi aşık olduğunda Bedensel ve ruhsal semptomlar görülmektedir. Karın ağrısı , taşikardi üzere kalp ritmi bozuklukları , uyku bozuklukları , obsesyonel (takıntılı ) fikirler , bireye karşı gelişen bağımlılık ve kuşkucu ( paranoid ) fikirler oluşmaktadır . Bu semptomlar uzun sürmemekte bir arada Alakanın başlarındaki aylar içinde yahut alakanın oluşum sürecinde yani flörtleşme dediğimiz evrede Daha sık görülmektedir.
Bu belirtileri , güç olan da ve olması güç olan da , olduğu taktirde problem, gerilim ve acı verme üzere hislerin olma ihtimali olan şahıslarda neden daha çok yaşanılmaktadır ? bu soruyu bir çok kişinin kendisine yahut etrafına çok kere sorduğu öngörülmektedir. Sebebi bizi çocukluk çağımıza götürmektedir.
Güç olanı istemek , güç olanı arzulamak ve güç diye düşündüğü objeyi var edince isteğin ve talebin sonlanması birçok nedene bağlanmaktadır . Çocukluk çağımızdaki bir ekip travmalar buna sebep olmaktadır . Travma denildiğinde akla birinci gelen vefat , kayıp yahut istismar üzere önemli travma sonrası gerilim yaratacak olgular gelmektedir . Meğer ki travma bir çocuğun o periyottaki his ve kanılarını değiştiren ve bu değişme sürecinin davranışlara yansıyan her şeye travma denilmektedir .
Çocukluk çağında yaşanılan;
kardeş kıskançlıkları ,
narsist bir ebeveyn varlığı ,
çocuğa çok sorumluluk yüklenmesi ,
aile içi alakalarda ses yükselmesinin yahut tartışmaların varlığı ,
0-2 yaş devrinde anne ve anneden sağladığı süt ile bağlantısı
0-6 yaş periyodunda yaşanılan duygusal istismarlar
Üzere Travmalar ileriki süreçlerde kişinin partner yahut toplumsal münasebetlerine olumsuz olarak yansımaktadır .
Partner ilgisi başta olmak üzere arkadaşlık alakaları ve otoriter olarak gördüğü bireyler ile münasebeti ekseriyetle zorlayıcı olacağı düşünülmektedir . Bu bireyler çocukluk çağındaki kaosu tekrar yaşamak ismine hayatına bu kaosu almak isteyebilmektedir. Neden bir insan travmasını tekrar yaşamak istesin ki ? Diyebilirsiniz . Bunun en baştaki sebebi , travmayı travma olarak andıran bu travmanın çözülmemiş olmasıdır . Çözülmeyen her bir travma tıpkı hislerle bizi bulacaktır . buna kendini gerçekleştiren kehanet diyebiliriz .
Bir çocuğun her istediği gerçekleştirilen yahut çocuğun talep ettiği objelerin süratlice var edildiğini düşünün . kardeşi olduktan sonra bu çocuğun istekleri Daha yavaş gerçekleşmeye , hatta tahminen gerçekleşmemeye , hisleri ve istekleri eskisi kadar görülmemeye başladığında değersizlik hisleri , sevilmeme niyeti , kardeş ile rekabet , hırs üzere bir çok his ve kanılar bütünü oluşmaktadır .
çocuk, ergenlik ve yetişkin periyoduna geldiğinde onun için sıkıntı olacağını düşündüğü objelere yahut sorun yaşayacağı şahıslar ile bağlantı kurmaya yönelebilmektedir. çocukken talep ettiği o objeler üzere istekler ve objesini elde edemedikçe travma kendisini hatırlatabilmekte ve tekrar yaşatabilmektedir. daha sonra talep ettiği ve arzuladığı bu olguyu hayatında var ettiğinde ona duyulan gereksinim süratlice azalabilmektedir . Aslına bakarsak Elde edilen bir sevgili , bir erkek arkadaş yahut bir kız arkadaş değildir , arzulanan yahut talep edilen onun için yalnızca travmayı yaşatan köprü oluşturan bir objedir .
Bu yazıyı yazma nedenim , toplumsal yahut partner münasebetlerinde bu üzere davranış yahut hislerle karşı karşıya gelen bireyler , kendilerini bedelsiz , istenilmeyen yahut sevilmeyen biri olarak görme eğiliminde olduğunu gözlemleyebilmekteyim. Halbuki ki minik bir pencere açıp karşı tarafın uzun bir çocukluk çağı olduğu görülürse bu yaşanılanları benliğine bir taarruz olarak görmeyi bırakacaktır . Bu bakış güçlü bir farkındalığa erişmek için ve benlik hürmetini güzelleştirmek için araç olacaktır . Unutmayın ki çocukluk çağı travmaları çözülmediyse, aynaya bakıldığında görülen kişi şimdiki yetişkin olan siz değil , çocuk modülünüz ve ebeveynleriniz olacaktır .
