Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Hürriyet yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu bugünkü köşe yazısında Delta varyantına dikkat çekerek, "Hafife almayın daha öldürücü olabilir" şeklinde uyarılarda bulundu.
Son günlerde hepimizin kafasını karıştıran çok ama çok önemli bir soru var, o soru şu: Günlük kayıplarımız neden azalmıyor?
Ölüm sayıları neden bir türlü 100’lü rakamların altına inmek bilmiyor? Daha da kötüsü 200’lü rakamları bile aşıp 300’lere ulaşabiliyor. Sorunun yanıtı aslında belli: İpin ucunu bıraktık da ondan. Ne maske kaldı, ne fiziksel mesafe, ne de hijyen önlemleri. O eski şarkıda olduğu gibi “Kapıldık gidiyoruz bahtımızın rüzgârına!” bir durumla karşı karşıyayız. Öyle ki bu kötü gidişe benim gibi iyimserler, hatta Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca bile isyan ediyor ve soruyor: “NELER OLUYOR BİZE?”
Aslında vaka sayılarındaki artıştan çok daha önemli bir nokta daha var, kayıplarımız beklenenden çok daha yüksek. Peki, neden? Yanıt için yine en güvenli kapılardan birini çaldım, Dr. Mehmet Ceyhan Hoca’yı aradım.
MEHMET CEYHAN UYARIYOR
DELTA DAHA DA ÖLDÜRÜCÜ OLABİLİR
DR. Ceyhan’la yaptığım son görüşmede aldığım yanıt özetle şu oldu: “Hesaplamalarımıza göre, salgının birinci ve ikinci dalgalarında ölüm oranı binde 9 civarındaydı. Üçüncü dalgada ise bu rakam binde 6’ya kadar indi. Şimdi yaşadığımız dördüncü dalgada, yani Delta varyantının hâkim olduğu bu son dalgada ise ölüm oranı maalesef yüzde 1.1’e kadar yükselmiş durumda. Benzer veriler, diğer ülkelerden de geliyor. Amerika, İngiltere ve Hindistan’dan yapılan açıklamalarda da Delta varyantının Alfa varyantına oranla daha yüksek oranda ölüme yol açabileceği söyleniyor.”
ÖZETLE DR. CEYHAN DİYOR Kİ:
Dördüncü dalganın başlangıcında hepimiz Delta varyantının daha bulaşıcı ama daha az öldürücü olduğunu düşünüyorduk. Yanılmış olabiliriz. Dikkatli olmak ve ipin ucunu bırakmamak zorundayız.
İYİ BİLGİ
PROPOLİSİN KAFEİK ASİD GÜCÜ DE ÖNEMLİ
KAFEİK asid propolisin içindeki önemli bileşenlerden biri. Özellikle “KAFEİK FENİL ESTER” olarak bilinen (CAPE) moleküler yapı yönünden propolis oldukça güçlü ve zengin bir doğal ilaç. CAPE’ye gelince... CAPE kazanımımız arttıkça daha önce bu sayfada bahsettiğim mucize protein AMPK (Adenozin Monofosfat ile aktive olan Protein Kinaz), daha çok üretiliyor. Neticede de hücresel enerji gücümüz, özellikle kronik hastalıklar ve kanserle mücadele yeteneğimiz artıyor. Bu yeni ve çok önemli bir bilgi. Bal ve bal ürünleri ve tabii ki öncelikle de propolis FENOLİK BİLEŞİKLER’den zengin yapısı nedeniyle de muazzam bir antioksidan güç kaynağı, kanser ve kronik hastalık kalkanıdır.
