nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Otizm ilk olarak 1943 yılında Amerika ’lı çocuk psikiyatristi Leo Kanner ’in yayınladığı bir kitapta ‘Şehvetli İlişkinin Otistik Bozuklukları ’ olarak tanımlanmıştır Kanner çevreden kendini soyutlamış, ilginç dil gelişimleri olan veya hiç konuşmayan bir grup çocuk üzerinde çalışmış ve bu çocuklardaki temel güçlüğün doğumdan itibaren başkaları ile sıradan ve yerinde ilişkiler kuramama olduğunu saptamıştır İnsanlarla ilişki kurmakta zorluk çekme, ilişki kurmaya karşın kendiliğinden başlattığı davranışların sinirli olması, aynılığı koruma ricası, iyi bir düşünce, stereotipim davranışlar, ekolalı gibi otizmin öyle çok tipik özelliği o yıllarda Kanner tarafından belirlenmiştir Oysa otizmin nedeni olarak bu çocukların anne babalarının soğuk ve mesafeli olduğu iddiasını ortaya atmıştır Bu iddiadan daha sonra 20 yıl süreyle anne babalar soğuk ve mesafeli olup çocuklarının otizmine niçin olmakla suçlanmıştır O tarihten bu yana otizmin kesinkes nedeni bulunamamıştır Ama ilk önce Amerika almak üzere dünyada bu konudaki çalışmalar devam etmektedir Üstünde durulan nokta otizmin tek bir nedene tabi olmadığı ve çok faktörlü bir nörolojik bununla beraber genetik kökenli bir problem olduğudur Otizmin görülme sıklığı 250 kişide 1 ’dir ve otizm erkek çocuklarında kız çocuklarına göre 4 kat daha fazla görülmektedir
Otizmin Tipik Özellikleri:
Sosyal İlişkiler
Sosyal ilişkilerdeki problem otizmin temelini oluşturmaktadır Otizmi olan çocuklar sosyal farkındalık geliştirmekte zorluk çekerler Bu çocuklar göz kontağı kurmakta zorlanır ve diğer insanların duygu ve düşüncelerine karşısında pervasız kalır Otizmi olan çocuklar sosyal iletişimden müsamaha almaz ve sosyal iletişimi yalnızca temel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanır Keza bu çocuklarda sosyal imajinasyon güçlüğü görülmektedir Taklit becerileri kendiliğinden gelişmez, yaratıcı oyun oynamada, diğer insanların duygularını anlamada (empati) zorluk çekerler
Irtibat Problemleri
Otizmi olan çocuklarda dil gelişimi önemli derecede gecikmiş ya da normalden ayrı bir şekilde oluşmuş olabilir Babıldama ilk 6 ay içinde olabilir lakin sonra gerileyebilir Konuşma gecikebilir ya da hiç gelişmeyebilir Konuşması artan çocuklarda dil kendiliğinden ve yaratıcı bir şekilde kullanılmayabilir Artikülasyonları iyi olabilir lakin çoğu vakit söylediklerine manâ yükleme güçlükleri sebebiyle daha fazla ezberledikleri tümce kalıplarıyla konuşabilirler Hem ‘alıcı dil ’ dediğimiz söyleneni anlama becerisi ile ilgili olarak problemler yaşayabilirler Kompleks cümleler yerine kısa ve net söylenmiş sözleri ve soyut kavramlar yerine maddesel kavramları anlamaları daha kolaydır
Davranış Problemleri
Otizmi olan çocuklarda görülen hiddet nöbetleri, kendine veya diğer insanlara hasar verme gibi tutum problemleri ilk kez iletişim kurma güçlükleri dolayısıyla ortaya çıkmaktadır Keza rutinlere önemli bir bağlılıkları (aynılık ihtiyaçları) olduğu için çevresel şansın dönmesi sebebiyle de davranış problemleri görülmektedir Aynılık ihtiyacı da ‘stereotipim ’, millet arasında takıntı olarak aşina, yineleme davranışlar içine girme sonucu ortaya çıkar Örneğin, otizmi olan çocuklar her gün aynı giysileri giymek, aynı yemeği yemek, bazı oyuncakları ya da oyuncağın bir parçasını yanına taşımak, eşyaları dizmek ihtiyacı duyabilirler Keza parlayan yüzeyler, ışık, pervane gibi dönen cisimler, insanların saç ve sakalları bu çocukları büyüleyebilir El, kol sallama, ayak parmak uçlarında yürüme, kendi civarda dönme gibi davranışlar oldukça tipiktir
Duyusal Problemler
Otizmi olan kişilerin duyu organlarında çok az veya fazla duyarlık görülebilir Mesela bizim için alışılagelmiş yükseklikte olan sesler bazı çocuklar için tolere edilebilmesi fazla güç olabilir Benzer şekilde bizim için dokunmalar bir takım çocuklar için acı verici boyutlarda olabilir Ayrıcı görsel olarak da aşırı duyarlıdırlar Bu da çocukların görsel uyarıcılardan fazla etkilenerek detaylara takılmasını ve dikkatini odaklaması gereken noktaları kaçırmasına niçin olur
Zihinsel Fonksiyonlar
Birçok kaynakta otizmi olan çocukların zeka düzeyleri ile ilgili olarak yüzde oranları verilmektedir Oysa bu oranlar genellikle standart zeka testleriyle yapılan akıl ölçümleriyle elde edilen sonuçlardır Akıl düzeyinden laf ederken şu unutulmamalıdır ki otizmi olan çocukların çoğu bazı gelişim alanlarında yaşıtlarından çok daha alt düzeyde performans gösterirken bazı alanlarda da yaşıtları kadar ve hatta standart akıl testleriyle ölçülmeyen bir takım alanlarda da yaşıtlarından üstteki düzeyde performans gösterebilirler Yani genelde otizmi olan çocukların zihinsel gelişimleri tüm alanlarda paralellik göstermemektedir Mesela bazı otistik çocuklar 2 yaş dil gelişimine sahipken fazla karışık “puzzelları kolaylıkla yapabilme yeteneğine sahip olabilmektedirler böylece bu çocukların standart akıl testlerinde sergilediği düşük performansa bakarak akıl geriliğinden söz etmek doğru değildir
Düşünme Sistemleri
Otizmi olan bireylerin düşünme yapılarını etkileyen esas etken deneyimlerine amaç yükleyememeleridir Olaylar ve fikirler arasındaki ilişkileri anlamakta zorlanırlar Detaylara fazla odaklanırlar ve bu da uyarı dağınıklığını birlikte getirir Ayrıca otizmi olan çocuklar sembolik ya da görünmeyen kavramları anlamakta güçlük yaşarlar böylece deyimleri, mecazi sözleri anlamada güçlük çekerler Öteki bir güçlük ise organizasyon yapabilme ve öncelikleri belirleme becerileridir Organizasyon otizmi olan kişiler için çok zordur çünkü hem önce yapılacak basamakları, keza de istenilen netice üstünde benzer anda düşünmeyi gerektirir Öncelikleri tespit konusundaki güçlük çekme nedeni ise beceriler arasındaki ilişkiyi bütünüyle anlayamamasından kaynaklanabilir Otizmi olan kişiler bir beceriyi sadece bir şart ya da ortama tarafından öğrenebilir lakin benzer beceriyi öteki zorunlu ve uygun ortamlara taşımakta zorlanırlar Yani genelleme yapmakta zorluk çekerler
Yukarıda belirli özellikler otizmi olan kişiler göre yaşam boyu aşılamayacak olduğu sanılmamalıdır Kayda Değer olan bu kişilerin bu alıcı güçlükler yaşayabileceği terapistler, öğretmenler ve en önemlisi anne babalar kadar bilinmelidir ve bu kişilerin hangi davranışı ne gibi bir nedenle gerçekleştiremeyecekleri düşünülmeli ve eğitim programları ona göre düzenlenmelidir Böylece otizmi olan kişiler daha iyi anlaşılabilir ve onlarla daha iyi iletişim kurulabilir Bu alanda yapılan bütün çalışmalar otizmin en etkin çare yönteminin eğitim olduğunu vurgulamaktadır
Eda Tanyeli Psikolog *
Otizmin Tipik Özellikleri:
Sosyal İlişkiler
Sosyal ilişkilerdeki problem otizmin temelini oluşturmaktadır Otizmi olan çocuklar sosyal farkındalık geliştirmekte zorluk çekerler Bu çocuklar göz kontağı kurmakta zorlanır ve diğer insanların duygu ve düşüncelerine karşısında pervasız kalır Otizmi olan çocuklar sosyal iletişimden müsamaha almaz ve sosyal iletişimi yalnızca temel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanır Keza bu çocuklarda sosyal imajinasyon güçlüğü görülmektedir Taklit becerileri kendiliğinden gelişmez, yaratıcı oyun oynamada, diğer insanların duygularını anlamada (empati) zorluk çekerler
Irtibat Problemleri
Otizmi olan çocuklarda dil gelişimi önemli derecede gecikmiş ya da normalden ayrı bir şekilde oluşmuş olabilir Babıldama ilk 6 ay içinde olabilir lakin sonra gerileyebilir Konuşma gecikebilir ya da hiç gelişmeyebilir Konuşması artan çocuklarda dil kendiliğinden ve yaratıcı bir şekilde kullanılmayabilir Artikülasyonları iyi olabilir lakin çoğu vakit söylediklerine manâ yükleme güçlükleri sebebiyle daha fazla ezberledikleri tümce kalıplarıyla konuşabilirler Hem ‘alıcı dil ’ dediğimiz söyleneni anlama becerisi ile ilgili olarak problemler yaşayabilirler Kompleks cümleler yerine kısa ve net söylenmiş sözleri ve soyut kavramlar yerine maddesel kavramları anlamaları daha kolaydır
Davranış Problemleri
Otizmi olan çocuklarda görülen hiddet nöbetleri, kendine veya diğer insanlara hasar verme gibi tutum problemleri ilk kez iletişim kurma güçlükleri dolayısıyla ortaya çıkmaktadır Keza rutinlere önemli bir bağlılıkları (aynılık ihtiyaçları) olduğu için çevresel şansın dönmesi sebebiyle de davranış problemleri görülmektedir Aynılık ihtiyacı da ‘stereotipim ’, millet arasında takıntı olarak aşina, yineleme davranışlar içine girme sonucu ortaya çıkar Örneğin, otizmi olan çocuklar her gün aynı giysileri giymek, aynı yemeği yemek, bazı oyuncakları ya da oyuncağın bir parçasını yanına taşımak, eşyaları dizmek ihtiyacı duyabilirler Keza parlayan yüzeyler, ışık, pervane gibi dönen cisimler, insanların saç ve sakalları bu çocukları büyüleyebilir El, kol sallama, ayak parmak uçlarında yürüme, kendi civarda dönme gibi davranışlar oldukça tipiktir
Duyusal Problemler
Otizmi olan kişilerin duyu organlarında çok az veya fazla duyarlık görülebilir Mesela bizim için alışılagelmiş yükseklikte olan sesler bazı çocuklar için tolere edilebilmesi fazla güç olabilir Benzer şekilde bizim için dokunmalar bir takım çocuklar için acı verici boyutlarda olabilir Ayrıcı görsel olarak da aşırı duyarlıdırlar Bu da çocukların görsel uyarıcılardan fazla etkilenerek detaylara takılmasını ve dikkatini odaklaması gereken noktaları kaçırmasına niçin olur
Zihinsel Fonksiyonlar
Birçok kaynakta otizmi olan çocukların zeka düzeyleri ile ilgili olarak yüzde oranları verilmektedir Oysa bu oranlar genellikle standart zeka testleriyle yapılan akıl ölçümleriyle elde edilen sonuçlardır Akıl düzeyinden laf ederken şu unutulmamalıdır ki otizmi olan çocukların çoğu bazı gelişim alanlarında yaşıtlarından çok daha alt düzeyde performans gösterirken bazı alanlarda da yaşıtları kadar ve hatta standart akıl testleriyle ölçülmeyen bir takım alanlarda da yaşıtlarından üstteki düzeyde performans gösterebilirler Yani genelde otizmi olan çocukların zihinsel gelişimleri tüm alanlarda paralellik göstermemektedir Mesela bazı otistik çocuklar 2 yaş dil gelişimine sahipken fazla karışık “puzzelları kolaylıkla yapabilme yeteneğine sahip olabilmektedirler böylece bu çocukların standart akıl testlerinde sergilediği düşük performansa bakarak akıl geriliğinden söz etmek doğru değildir
Düşünme Sistemleri
Otizmi olan bireylerin düşünme yapılarını etkileyen esas etken deneyimlerine amaç yükleyememeleridir Olaylar ve fikirler arasındaki ilişkileri anlamakta zorlanırlar Detaylara fazla odaklanırlar ve bu da uyarı dağınıklığını birlikte getirir Ayrıca otizmi olan çocuklar sembolik ya da görünmeyen kavramları anlamakta güçlük yaşarlar böylece deyimleri, mecazi sözleri anlamada güçlük çekerler Öteki bir güçlük ise organizasyon yapabilme ve öncelikleri belirleme becerileridir Organizasyon otizmi olan kişiler için çok zordur çünkü hem önce yapılacak basamakları, keza de istenilen netice üstünde benzer anda düşünmeyi gerektirir Öncelikleri tespit konusundaki güçlük çekme nedeni ise beceriler arasındaki ilişkiyi bütünüyle anlayamamasından kaynaklanabilir Otizmi olan kişiler bir beceriyi sadece bir şart ya da ortama tarafından öğrenebilir lakin benzer beceriyi öteki zorunlu ve uygun ortamlara taşımakta zorlanırlar Yani genelleme yapmakta zorluk çekerler
Yukarıda belirli özellikler otizmi olan kişiler göre yaşam boyu aşılamayacak olduğu sanılmamalıdır Kayda Değer olan bu kişilerin bu alıcı güçlükler yaşayabileceği terapistler, öğretmenler ve en önemlisi anne babalar kadar bilinmelidir ve bu kişilerin hangi davranışı ne gibi bir nedenle gerçekleştiremeyecekleri düşünülmeli ve eğitim programları ona göre düzenlenmelidir Böylece otizmi olan kişiler daha iyi anlaşılabilir ve onlarla daha iyi iletişim kurulabilir Bu alanda yapılan bütün çalışmalar otizmin en etkin çare yönteminin eğitim olduğunu vurgulamaktadır
Eda Tanyeli Psikolog *