iltasyazilim
FD Üye
bağımsızlık basın kavramının anlamı nedir
Düşünceyi tanımlama özgürlüğünü tamamlayan ve onun kullanılmasını karşılayan bir özgürlüktür
Türkiye'de Basın Özgürlüğü
Günümüzde Türk basınının özgürlüğü, her ne dek kanunlarla serbest ve sansür edilemez olarak garanti altına dargın olarak görünse de, bu durum bir takım kıstaslarla sınırlandırılmıştır Ancak günümüzde medya daha fazla devletin yok de medya patronlarının kendi çıkarları doğrultusunda yaptığı kısıtlamalarla aleyhinde karşıya kalıyor Önce özelleşen peşinde da tekelleşmeye başlayan medya kuruluşları, patronlarının istekleri ve çıkarları doğrultusunda yayın yapmak zorunda kalıyor
Medya patronlarının, sahip oldukları fazla sayıda basın yayınlama kuruluşu aracılığıyla çok geniş kitlelere seslenebilme olanağının bulunması; basının özgürlüğünü kısıtlamakla birlikte halkın doğru ve eksiksiz bilgi almasını da engelliyor Kendi şirketini veya yakın olduğu kişileri zarara uğratacak haberlerin yayınlanmasına müsade vermeyen medya patronları ya da onlara yan genel yayınlama yönetmenleri yaptıkları haberlerin doğru olmasına itina gösterseler de her içten haberin yayınlanmasını önlüyor Böylece medya kuruluşları kamuoyunu bilgilendirme görevinden uzaklaşarak, güçlerini kullanarak patronlarının çıkarlarını korumuş oluyor Medya patronlarıyla birlikte tekelleşen medya, bir yana hesaplı alanda haksızlık yaratabilecek bir güce ulaşırken, öte yandan haber alma özgürlüğünü kısıtlayabilecek, medya gücünün çıkar amaçlı kullanılmasına hizmet ediyor Medya patronları yayınlama kuruluşlarını sadece kendi çıkarları doğrultusunda kullanmıyor
Medya patronlarının ticaret yapıyor olmaları, basının desteğine daima ve aralıksız gereklilik duyan “siyasetçi aralarında üstünlük ilişkisi ortaya çıkarıyor Siyasetçiye sağlanan medya desteğine karşılık, holdingin çıkarları da hükümet tarafından sağlanıyor Medyanın tekelleşmesiyle basın, özgürlüğünü yitirerek, patronun hür anlayışına kadar çalışıyor Bu da dolaylı yoldan siyasetçilere bağlanıyor ve medya ayrıca siyasetin ayrıca de patronların etkisinde halkı yönlendirmiş oluyor Medya patronlarının yalnızca ticaret kültürü olan iş adamları ve büyük bir tekelleşmenin söz konusu olması, gazeteciliği, meslek adamlarının gazetelerini ticarethane olarak görüp daha çok para kazanma politikası haline getirmiştir Şart böyle epeyce patronlar, gazeteleri halkın bilgi kaynağı değilde kendilerine para getirecek bir dükkan ya da değişik siyasi ve yarı konularda propoganda aracı olarak görmektedir
Türkiye'de basın özgürlüğüyle ilgili bir öteki sorun ise zorlama İktidara aleyhinde yayınlar yapan medya kuruluşları üstüne de baskı yapılıyor Devlete emrindeki olmayan basının giderek daha pozitif zorlama aşağı olduğunu kanıtlayan en son misal, haber dergisi Noktaoldu Askeri savcılık, Erdoğan hükümetine karşısında darbe girişimini konu bölge emekli bir subayın jurnal kayıtlarını ortaya çıkarttığı gerekçesiyle, derginin merkezinde arama yapılması talimatını vermişti Derginin sahibi devamlı karalama kampanyası nedeniyle bundan böyle Nokta'yı çıkartma gücüne sahip olmadığını ve dergiyi kapatmak zorunda olduğunu bildirdi
Türkiye'de esir veya yargılanan yayımcıların bulunması da basın özgürlüğünü sınırlıyor Uluslararası Yayıncılar Birliği'nin (IPA), son raporunda Türkiye'nin çoğu politik reformu gerçekleştirmiş olmasına rağmen basın özgürlüğü ve gazetecilere uygulanan kısıtlamalar anlamında Avrupa Birliği'ne katılmaya hazırlanmış olmadığıbelirtildi Birliğin raporuna kadar 19'u esir elde etmek üzere 60'a yakın gazeteci, yazan ve yayımcı hakkında yargılandı veya yargılanıyor
Ülkemizde medyanın büyük bölümü, kendisini siyasal iktidara teslim edecek olan ticari faaliyetler içine girmiş durumdadır Hal böyle olunca, basının (şüphesiz ancak medya patronlarının) kendisini sansür etmesi anlamına gelen bir “otosansür ile karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz Bugün Türkiye, basının kendisini sansür etmesi anlamında bir
basın özgürlüğü ihlalini yaşamaktadır
Ülkemizde basın özgürlüğünü tehdit eden hukuki ve yapısal o kadar fazla engel bulunmaktadır Basın özgürlüğü devlet kadar yasalarla ve uygulamalarla sınırlandırılmaya ve kısıtlanmaya çalışılmaktadır Gazeteciler sadece fikirlerini ifade ettikleri için özgürlükleri kısıtlanabilmekte, basın çalışanları fazla şiddet şartlar aşağı görevlerini yerini getirmeye çalışmakta bu uğurda cinayetlere kurban gitmektedirler Ama dahası hesaplı ve teknolojik gelişmelerin de katkısıyla yapısal bir değişim geçiren medya belki de bunlardan daha tehlikeli bir biçimde kendi temel işlevinden uzaklaşmakta, belirli grupların çıkarlarına hizmet eden araçlar haline gelmektedir En önemlisi de kamuoyunda ;
kendisine duyulan güveni kaybetmekte, emin zorlama odaklarının elinde sadece tek sesliliğin yaşayabildiği bir sistemin dayanağı olmaya içten gitmektedir
Türkiye'de Basın Özgürlüğünün Tarihi Gelişimi
Osmanlı döneminde gazetecilik faaliyetlerini aracısız düzenleyen yasa 1864 tarihli Basın Tüzüğüolmuştur Bundan daha sonra, hükümete gazete kapatma yetkisi veren 1867 tarihli Ali Kararnameyürürlüğe girmiştir Bu kararnamelerin yürürlüğe konmasındaki kasıt, basın yoluyla hükümet aleyhtarı fikirlerin yayılmasını önlemektir Osmanlı İmparatorluğu'nda olumlu gelişmeler 1876 yılında I Meşrutiyet'in yürürlüğe girmesiyle görülmüştür Bu dönemde kabul edilen Kanuni Esasi'nin 12 maddesinde Matbuat kanun dairesinde serbesttirhükmü yer almaktadır Ancak bu dönem kısa sürmüş, II Abdülhamit 1878 yılında Rusya olan gerginliği öne sürerek savaş hazırlıklarına başlamış ve Meclisi kapatmıştır
Bu tarihten 1908'e dek dönemde ancak, bu dönem istibdad dönemiolarak anılmaktadır, Türk basını son derece sıkı bir takibe gücenmiş, bu dönemde o kadar fazla gazete kapatılmış, gazeteler toplatılmış, o kadar fazla gazeteci ya hapse atılmış ya da sürgüne gönderilmiştir Bazı gazeteciler, yurtiçinde dile getiremedikleri idare karşıtı fikirlerini yurtdışına çıkarak, burada çıkarmış oldukları yayın organları vasıtasıyla kamuoyuna ulaştırmışlardır II Abdülhamid'in baskılı yönetimi 1908'de II Meşrutiyet'in ilanıyla sona ermiştir 24 Temmuz 1908'de Kanuni Esasi'nin her yerde yürürlüğe konulacağı yönündeki ilan basın çalışanları aralarında büyük sevinç uyandırmıştır Bu tarihten itibaren gazetelerin, baskıya girmeden önce denetime gitmesi zorunluluğu ortadan kalkmış, diğer bir deyişle basında sansür kaldırılmıştır
Oysa Türk basınının bu dönemde de bütün anlamıyla bir özgürlüğe kavuştuğunu söylemek içten değildir İttihat ve Terakki Partisi döneminde basın, üzerindeki baskıdan tam anlamıyla kurtulamamıştır Cumhuriyetin ilk dönemlerinde de Türk basınında bu kısıtlı özgür ortamı devam etmiştir 1925'e dek olan dönemde basın birazcık gizli etse de, Şehy Sait ayaklanmasının arkasında, Cumhuriyet hükümeti, Mart 1925'te kabul ettiği Takriri Sükun yasasıyla basını sıkı denetim altına aldı Bu sıkı denetimden en fazla etkilenen İstanbul basını oldu Yine Cumhuriyet döneminde kabul edilen 1931 Matbuat Kanunudöneminde ve bunu izleyen yıllarda, bilhassa II Dünya Savaşı'nın yaşandığı 19381946 yılları arasında Türk basını, üzerindeki sıkı denetimden kurtulamadı Bu dönemlerde, basın özgürlüğü kavramı yoğun olarak tartışılmaya başlandı ve 1946 yılında, hükümetin kontrolü dıştan, bağımsız etkinlik gösteren Gazeteciler Cemiyeti kuruldu
1950 yılında kabul edilen ve günümüzde hâlâ üzerinde yapılan değişik değişikliklerle yürürlükte olan 5680 sayılı Basın Kanunu kabul edilmiş, bu kanunla Türk basın üzerindeki baskı oldukça azaldı 1954 yılında ise gazeteciler üzerindeki zorlama her tarafta artmış, iktidarda yer alan Demokrat Parti yönetimi, muhalefeti destekleyen ve kendi yönetimini eleştiren gazete ve gazetecileri susturmak için değişik tedbirlere başvurmuştur Üzerindeki zorlama sonucu, görevini tam anlamıyla yerine getiremeyen Türk basınının bu durumu 1960 yılına dek sürmüştür
Bu tarihte, yeni bir Tüzük hazırlanıncaya dek Silahlı Kuvvetler yönetime el koymuştur Bu dönemde, DP vaktinde alınan basını kısıtlayıcı nitelikteki kanunlar yürürlükten kaldırılmış, hem gazetecilere çeşitli haklar tanıyan 212 sayılı yasa kabul edilmiştir (1961)
Yine benzer tarihte oluşturulan Basın Duyuru Kurumu vasıtasıyla, iktidarın resmi ilanları dağıtırken cepheli davranabilme olasılığının önüne geçilmiş, resmi ilanların dağıtımı bu egemen kuruma bırakılmıştır 1971'de 12 Mart muhtırasıyla birlikte bitmiş sıkı bir kontrol altına giren basının özgürlüğü kısıtlanmıştır 12 Eylül 1980'de başlayan üçüncü askeri süreçte de bu durum devam etmiştir 1980'li yıllarda Türk basınında yeni bir sayfa açılmıştır Bu dönemde, Türk basınında gazeteci kökenli olmayan, ayrı sektörlerden gelerek mesleğe dahil olan iş adamlarının hakimiyeti geçerlilik kazanmış ve bu şart günümüzde de devam ediyor
2007'de Türkiye 101 sırada
Türkiye, Milletlerarası Hudut Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün her yıl yayımladığı Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması'nda üç sıra gerileyerek 101 oldu Türkiye'nin önünde Endonezya, arkasından Gabon yer alıyor 2005'e kadar 15 sıra ilerleyerek gelişme belirten Türkiye, geçen yılki sıralamada 168 ülke içerisinde 98 sırayı Butan ve Fildişi Sahili'yle paylaşarak uygun saymıştı Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğüne yönelik çok dağıtılmış ve yoğun ihlaller gerilemeye niçin oldu Sıralamanın birincil beşini İzlanda, Norveç, Estonya, Slovakya ve Belçika oluştururken, son sıralar Küba (165), İran (166), Türkmenistan (167), Kuzey Kore (168) ve Eritre'ye (169) kaldı Sıralamada Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 48, Fransa 31, Yunanistan 30, Britanya 24, Almanya 20, İtalya 35, yeni Avrupa Birliği ülkeleri Bulgaristan 51 ve Polonya 57, Ermenistan 77, Azerbaycan 139 ve Rusya 144 sırada yer aldı Sıralamanın başında yer aldığı halde İslam dünyasının tepkisini çeken Hz Muhammet karikatürlerinin yayımından sonra çizerlerin ağır tehditlerle karşılaşarak geçen sene 19 sıraya gerileyen Danimarka bu yıl 8 sırada yer aldı
Türkiye 'kısmen özgürlük'
Freedom House ’un 2007 yılı raporunda, Türkiye ’nin basın özgürlüğü alanında geçen yıla gore daha da gerileyerek 105 sıraya düşmesi dikkat çekiyor Bunda en büyük etmen ise Türk Ceza Kanunu ’nun ihtilaflı 301 maddesi ve bu madde gerekçe gösterilerek gazetecilere yönelik açılan davalar Rapora kadar, sadece 2006 yılında Türkiye ’de 263 gazeteci ve yazar hakkında, ‘Türklüğü aşağılama ’ gerekçesiyle 301 maddeden dava açıldı Raporda, Türkiye ’de basın özgürlüğünün anayasal güvence aşağı olmasına karşın, gerçekte bunun oysa kısmen gözetildiği vurgulanıyor Freedom House ’e kadar, Türkiye ’de açık biçimde sansür değil Ancak çoğu hukuki kısıtlamayı ihlal etmekten endişelenen kimi yayıncı ve gazeteciler, “otosansüre başvurmak durumunda kalıyor Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın arasında kendisini çizen karikatüristlerin de bulunduğu medya mensuplarına karşı açtığı tazminat davaların eleştirildiği raporda, TRT ’nin başlıca dilde yayınları ifade özgürlüğü açısından önemli bir adım olarak övülüyor, bunların geliştirilmesi isteniyor Raporda Asya, Latin Amerika ve eski Sovyet ülkelerinde basın özgürlüğünde gerileme olduğu belirtilirken, bunun nedenleri aralarında darbeler, baskıcı hükümetler ve gazetecilerin açık açık öldürülmesi sıralanıyor Raporda, Rusya'daki bayan gazeteci Anna Politkovskaya cinayeti, Venezuela'da muhalefetin bir televizyonunun yayın lisansının yenilenmemesi ve Çin'de protesto gösterileri ve doğal felaketler gibi ani olaylarınhükümetin izni olmadan yayımlanmasına cinayet getirilmek istenmesi, basın özgürlüğünün kısıtlandığı örnekler olarak veriliyor *
Düşünceyi tanımlama özgürlüğünü tamamlayan ve onun kullanılmasını karşılayan bir özgürlüktür
Türkiye'de Basın Özgürlüğü
Günümüzde Türk basınının özgürlüğü, her ne dek kanunlarla serbest ve sansür edilemez olarak garanti altına dargın olarak görünse de, bu durum bir takım kıstaslarla sınırlandırılmıştır Ancak günümüzde medya daha fazla devletin yok de medya patronlarının kendi çıkarları doğrultusunda yaptığı kısıtlamalarla aleyhinde karşıya kalıyor Önce özelleşen peşinde da tekelleşmeye başlayan medya kuruluşları, patronlarının istekleri ve çıkarları doğrultusunda yayın yapmak zorunda kalıyor
Medya patronlarının, sahip oldukları fazla sayıda basın yayınlama kuruluşu aracılığıyla çok geniş kitlelere seslenebilme olanağının bulunması; basının özgürlüğünü kısıtlamakla birlikte halkın doğru ve eksiksiz bilgi almasını da engelliyor Kendi şirketini veya yakın olduğu kişileri zarara uğratacak haberlerin yayınlanmasına müsade vermeyen medya patronları ya da onlara yan genel yayınlama yönetmenleri yaptıkları haberlerin doğru olmasına itina gösterseler de her içten haberin yayınlanmasını önlüyor Böylece medya kuruluşları kamuoyunu bilgilendirme görevinden uzaklaşarak, güçlerini kullanarak patronlarının çıkarlarını korumuş oluyor Medya patronlarıyla birlikte tekelleşen medya, bir yana hesaplı alanda haksızlık yaratabilecek bir güce ulaşırken, öte yandan haber alma özgürlüğünü kısıtlayabilecek, medya gücünün çıkar amaçlı kullanılmasına hizmet ediyor Medya patronları yayınlama kuruluşlarını sadece kendi çıkarları doğrultusunda kullanmıyor
Medya patronlarının ticaret yapıyor olmaları, basının desteğine daima ve aralıksız gereklilik duyan “siyasetçi aralarında üstünlük ilişkisi ortaya çıkarıyor Siyasetçiye sağlanan medya desteğine karşılık, holdingin çıkarları da hükümet tarafından sağlanıyor Medyanın tekelleşmesiyle basın, özgürlüğünü yitirerek, patronun hür anlayışına kadar çalışıyor Bu da dolaylı yoldan siyasetçilere bağlanıyor ve medya ayrıca siyasetin ayrıca de patronların etkisinde halkı yönlendirmiş oluyor Medya patronlarının yalnızca ticaret kültürü olan iş adamları ve büyük bir tekelleşmenin söz konusu olması, gazeteciliği, meslek adamlarının gazetelerini ticarethane olarak görüp daha çok para kazanma politikası haline getirmiştir Şart böyle epeyce patronlar, gazeteleri halkın bilgi kaynağı değilde kendilerine para getirecek bir dükkan ya da değişik siyasi ve yarı konularda propoganda aracı olarak görmektedir
Türkiye'de basın özgürlüğüyle ilgili bir öteki sorun ise zorlama İktidara aleyhinde yayınlar yapan medya kuruluşları üstüne de baskı yapılıyor Devlete emrindeki olmayan basının giderek daha pozitif zorlama aşağı olduğunu kanıtlayan en son misal, haber dergisi Noktaoldu Askeri savcılık, Erdoğan hükümetine karşısında darbe girişimini konu bölge emekli bir subayın jurnal kayıtlarını ortaya çıkarttığı gerekçesiyle, derginin merkezinde arama yapılması talimatını vermişti Derginin sahibi devamlı karalama kampanyası nedeniyle bundan böyle Nokta'yı çıkartma gücüne sahip olmadığını ve dergiyi kapatmak zorunda olduğunu bildirdi
Türkiye'de esir veya yargılanan yayımcıların bulunması da basın özgürlüğünü sınırlıyor Uluslararası Yayıncılar Birliği'nin (IPA), son raporunda Türkiye'nin çoğu politik reformu gerçekleştirmiş olmasına rağmen basın özgürlüğü ve gazetecilere uygulanan kısıtlamalar anlamında Avrupa Birliği'ne katılmaya hazırlanmış olmadığıbelirtildi Birliğin raporuna kadar 19'u esir elde etmek üzere 60'a yakın gazeteci, yazan ve yayımcı hakkında yargılandı veya yargılanıyor
Ülkemizde medyanın büyük bölümü, kendisini siyasal iktidara teslim edecek olan ticari faaliyetler içine girmiş durumdadır Hal böyle olunca, basının (şüphesiz ancak medya patronlarının) kendisini sansür etmesi anlamına gelen bir “otosansür ile karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz Bugün Türkiye, basının kendisini sansür etmesi anlamında bir
basın özgürlüğü ihlalini yaşamaktadır
Ülkemizde basın özgürlüğünü tehdit eden hukuki ve yapısal o kadar fazla engel bulunmaktadır Basın özgürlüğü devlet kadar yasalarla ve uygulamalarla sınırlandırılmaya ve kısıtlanmaya çalışılmaktadır Gazeteciler sadece fikirlerini ifade ettikleri için özgürlükleri kısıtlanabilmekte, basın çalışanları fazla şiddet şartlar aşağı görevlerini yerini getirmeye çalışmakta bu uğurda cinayetlere kurban gitmektedirler Ama dahası hesaplı ve teknolojik gelişmelerin de katkısıyla yapısal bir değişim geçiren medya belki de bunlardan daha tehlikeli bir biçimde kendi temel işlevinden uzaklaşmakta, belirli grupların çıkarlarına hizmet eden araçlar haline gelmektedir En önemlisi de kamuoyunda ;
kendisine duyulan güveni kaybetmekte, emin zorlama odaklarının elinde sadece tek sesliliğin yaşayabildiği bir sistemin dayanağı olmaya içten gitmektedir
Türkiye'de Basın Özgürlüğünün Tarihi Gelişimi
Osmanlı döneminde gazetecilik faaliyetlerini aracısız düzenleyen yasa 1864 tarihli Basın Tüzüğüolmuştur Bundan daha sonra, hükümete gazete kapatma yetkisi veren 1867 tarihli Ali Kararnameyürürlüğe girmiştir Bu kararnamelerin yürürlüğe konmasındaki kasıt, basın yoluyla hükümet aleyhtarı fikirlerin yayılmasını önlemektir Osmanlı İmparatorluğu'nda olumlu gelişmeler 1876 yılında I Meşrutiyet'in yürürlüğe girmesiyle görülmüştür Bu dönemde kabul edilen Kanuni Esasi'nin 12 maddesinde Matbuat kanun dairesinde serbesttirhükmü yer almaktadır Ancak bu dönem kısa sürmüş, II Abdülhamit 1878 yılında Rusya olan gerginliği öne sürerek savaş hazırlıklarına başlamış ve Meclisi kapatmıştır
Bu tarihten 1908'e dek dönemde ancak, bu dönem istibdad dönemiolarak anılmaktadır, Türk basını son derece sıkı bir takibe gücenmiş, bu dönemde o kadar fazla gazete kapatılmış, gazeteler toplatılmış, o kadar fazla gazeteci ya hapse atılmış ya da sürgüne gönderilmiştir Bazı gazeteciler, yurtiçinde dile getiremedikleri idare karşıtı fikirlerini yurtdışına çıkarak, burada çıkarmış oldukları yayın organları vasıtasıyla kamuoyuna ulaştırmışlardır II Abdülhamid'in baskılı yönetimi 1908'de II Meşrutiyet'in ilanıyla sona ermiştir 24 Temmuz 1908'de Kanuni Esasi'nin her yerde yürürlüğe konulacağı yönündeki ilan basın çalışanları aralarında büyük sevinç uyandırmıştır Bu tarihten itibaren gazetelerin, baskıya girmeden önce denetime gitmesi zorunluluğu ortadan kalkmış, diğer bir deyişle basında sansür kaldırılmıştır
Oysa Türk basınının bu dönemde de bütün anlamıyla bir özgürlüğe kavuştuğunu söylemek içten değildir İttihat ve Terakki Partisi döneminde basın, üzerindeki baskıdan tam anlamıyla kurtulamamıştır Cumhuriyetin ilk dönemlerinde de Türk basınında bu kısıtlı özgür ortamı devam etmiştir 1925'e dek olan dönemde basın birazcık gizli etse de, Şehy Sait ayaklanmasının arkasında, Cumhuriyet hükümeti, Mart 1925'te kabul ettiği Takriri Sükun yasasıyla basını sıkı denetim altına aldı Bu sıkı denetimden en fazla etkilenen İstanbul basını oldu Yine Cumhuriyet döneminde kabul edilen 1931 Matbuat Kanunudöneminde ve bunu izleyen yıllarda, bilhassa II Dünya Savaşı'nın yaşandığı 19381946 yılları arasında Türk basını, üzerindeki sıkı denetimden kurtulamadı Bu dönemlerde, basın özgürlüğü kavramı yoğun olarak tartışılmaya başlandı ve 1946 yılında, hükümetin kontrolü dıştan, bağımsız etkinlik gösteren Gazeteciler Cemiyeti kuruldu
1950 yılında kabul edilen ve günümüzde hâlâ üzerinde yapılan değişik değişikliklerle yürürlükte olan 5680 sayılı Basın Kanunu kabul edilmiş, bu kanunla Türk basın üzerindeki baskı oldukça azaldı 1954 yılında ise gazeteciler üzerindeki zorlama her tarafta artmış, iktidarda yer alan Demokrat Parti yönetimi, muhalefeti destekleyen ve kendi yönetimini eleştiren gazete ve gazetecileri susturmak için değişik tedbirlere başvurmuştur Üzerindeki zorlama sonucu, görevini tam anlamıyla yerine getiremeyen Türk basınının bu durumu 1960 yılına dek sürmüştür
Bu tarihte, yeni bir Tüzük hazırlanıncaya dek Silahlı Kuvvetler yönetime el koymuştur Bu dönemde, DP vaktinde alınan basını kısıtlayıcı nitelikteki kanunlar yürürlükten kaldırılmış, hem gazetecilere çeşitli haklar tanıyan 212 sayılı yasa kabul edilmiştir (1961)
Yine benzer tarihte oluşturulan Basın Duyuru Kurumu vasıtasıyla, iktidarın resmi ilanları dağıtırken cepheli davranabilme olasılığının önüne geçilmiş, resmi ilanların dağıtımı bu egemen kuruma bırakılmıştır 1971'de 12 Mart muhtırasıyla birlikte bitmiş sıkı bir kontrol altına giren basının özgürlüğü kısıtlanmıştır 12 Eylül 1980'de başlayan üçüncü askeri süreçte de bu durum devam etmiştir 1980'li yıllarda Türk basınında yeni bir sayfa açılmıştır Bu dönemde, Türk basınında gazeteci kökenli olmayan, ayrı sektörlerden gelerek mesleğe dahil olan iş adamlarının hakimiyeti geçerlilik kazanmış ve bu şart günümüzde de devam ediyor
2007'de Türkiye 101 sırada
Türkiye, Milletlerarası Hudut Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün her yıl yayımladığı Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması'nda üç sıra gerileyerek 101 oldu Türkiye'nin önünde Endonezya, arkasından Gabon yer alıyor 2005'e kadar 15 sıra ilerleyerek gelişme belirten Türkiye, geçen yılki sıralamada 168 ülke içerisinde 98 sırayı Butan ve Fildişi Sahili'yle paylaşarak uygun saymıştı Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğüne yönelik çok dağıtılmış ve yoğun ihlaller gerilemeye niçin oldu Sıralamanın birincil beşini İzlanda, Norveç, Estonya, Slovakya ve Belçika oluştururken, son sıralar Küba (165), İran (166), Türkmenistan (167), Kuzey Kore (168) ve Eritre'ye (169) kaldı Sıralamada Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 48, Fransa 31, Yunanistan 30, Britanya 24, Almanya 20, İtalya 35, yeni Avrupa Birliği ülkeleri Bulgaristan 51 ve Polonya 57, Ermenistan 77, Azerbaycan 139 ve Rusya 144 sırada yer aldı Sıralamanın başında yer aldığı halde İslam dünyasının tepkisini çeken Hz Muhammet karikatürlerinin yayımından sonra çizerlerin ağır tehditlerle karşılaşarak geçen sene 19 sıraya gerileyen Danimarka bu yıl 8 sırada yer aldı
Türkiye 'kısmen özgürlük'
Freedom House ’un 2007 yılı raporunda, Türkiye ’nin basın özgürlüğü alanında geçen yıla gore daha da gerileyerek 105 sıraya düşmesi dikkat çekiyor Bunda en büyük etmen ise Türk Ceza Kanunu ’nun ihtilaflı 301 maddesi ve bu madde gerekçe gösterilerek gazetecilere yönelik açılan davalar Rapora kadar, sadece 2006 yılında Türkiye ’de 263 gazeteci ve yazar hakkında, ‘Türklüğü aşağılama ’ gerekçesiyle 301 maddeden dava açıldı Raporda, Türkiye ’de basın özgürlüğünün anayasal güvence aşağı olmasına karşın, gerçekte bunun oysa kısmen gözetildiği vurgulanıyor Freedom House ’e kadar, Türkiye ’de açık biçimde sansür değil Ancak çoğu hukuki kısıtlamayı ihlal etmekten endişelenen kimi yayıncı ve gazeteciler, “otosansüre başvurmak durumunda kalıyor Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın arasında kendisini çizen karikatüristlerin de bulunduğu medya mensuplarına karşı açtığı tazminat davaların eleştirildiği raporda, TRT ’nin başlıca dilde yayınları ifade özgürlüğü açısından önemli bir adım olarak övülüyor, bunların geliştirilmesi isteniyor Raporda Asya, Latin Amerika ve eski Sovyet ülkelerinde basın özgürlüğünde gerileme olduğu belirtilirken, bunun nedenleri aralarında darbeler, baskıcı hükümetler ve gazetecilerin açık açık öldürülmesi sıralanıyor Raporda, Rusya'daki bayan gazeteci Anna Politkovskaya cinayeti, Venezuela'da muhalefetin bir televizyonunun yayın lisansının yenilenmemesi ve Çin'de protesto gösterileri ve doğal felaketler gibi ani olaylarınhükümetin izni olmadan yayımlanmasına cinayet getirilmek istenmesi, basın özgürlüğünün kısıtlandığı örnekler olarak veriliyor *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.