iltasyazilim
FD Üye
Peygamberimizin müjdeleyen rüyası
Peygamberimizin gördüğü rüyalar, apaçık ve müjde dolu rüyalardı İnsanları bağlardı Çünkü peygamberlerin rüyaları da bir anlamda vahyin bir parçasıdır İşte, müjde dolu bir rüya
Peygamberimizin müjdeleyen rüyası
Nihat Hatipoğlu'nun köşe yazısı
Sevgili Peygamberimiz, bütün yeryüzüne gönderilmişti Onun daveti bir ırka, millete, kavme veya yöreye değil, bütün insanlığadır Onun için Kuranı Kerim’de Ey Araplar!tarzında bir çağrı cümlesi bulamazsınız Kuran’daki bütün hitaplar, Ey insanlar, ey iman edenlerşeklinde geneli kuşatır
Kuranı Kerim, Hz Peygamber’in misyonunu, Seni bütün insanlığa müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik(Bakara 19, Sebe 28, Fatır 24, İsra 105, Furkan 56, Ahzab 45, Fetih 8) cümlesiyle duyurmuştu Halbuki kendisinden önce gelen peygamberler belli bir ırka, bölgeye veya kavme indirildi
İşte bu Peygamber (SAV), bütün çabasını insanlığın hidayetine yönlendirdi Önce imanı öğretti Allah’a imana ve itaate çağırdı Sonra Yüce Rabb’e ibadet etmeye, kötülüklerden vazgeçmeye, ahlaki zafiyetleri ıslah etmeye, erdemli tavırlarda bulunmaya davet etti Bazen konuşarak, bazen konuşturarak, bazen bakarak, sadece lisanı haliyle (duruşuyla), bazen de ikna etmenin en güzel yöntemlerini kullanarak bunu sağlamaya çalıştı
* * *
Bu anlamda Efendimizin gördüğü ve aktardığı bazı rüyalar da önemli yer tutar O, gördüğü rüyaları paylaşır, sonra da yorumlardı O’nun gördüğü rüyalar, apaçık ve müjde dolu rüyalardı İnsanları bağlardı Çünkü peygamberlerin rüyaları da bir anlamda vahyin bir parçasıdır
İşte bu yazımızda, toplumu ıslah etmek için büyük çabalar gösteren Peygamberimizin müjde ve umut dolu rüyalarından birine yer vereceğiz Efendimiz (SAV) buyuruyor:
Dün gece acayip bir rüya gördüm: Ölüm meleği, ümmetimden birinin canını almaya geldi, anababasına iyiliği onu çevirdi
Ümmetimden birini kabir azabı ona açılmışken gördüm Abdesti geldi, onu bundan kurtardı
Yine birini şeytan korkutuyordu, zikri geldi, aralarına engel oldu
Ümmetimden birini gördüm; susuzluktan dili dışarı çıkmış, havza ne zaman gelse men ediliyordu Orucu geldi, onu suladı
Ümmetimden birini gördüm; azap melekleri korkutuyordu Namazı geldi, ellerinden kurtardı
Ümmetinden birini gördüm; nebiler halka halka oturmuşlardı Onlara yaklaşmak isteyince kovuluyordu Gusül abdesti geldi, elinden tuttu Onu benim yanıma oturttu
Yine ümmetimden birini gördüm; onun arkası, sağı, solu, üstü, altı karanlık idi O ise şaşkın halde idi Haccı ve umresi geldi, onu karanlıklardan çıkardı, nura girdirdi
Ümmetimden birini gördüm; müminlerle konuşuyor, fakat müminler onunla konuşmuyorlardı Sılai rahim (akrabalarıyla ilgilenmesi) geldi, Ey müminlerin topluluğu! Onunla konuşundedi Konuştular
Ümmetimden birini gördüm; ateşin hücumunda kalmıştı Alev yüzünden eline geliyordu Sadakası geldi; yüzüne perde, başına gölge oldu
Ümmetimden birini gördüm; cehennem melekleri onu yakalamış Emri bilmaruf, nehyi anilmünker (iyiliği emretmesi, kötülükten sakındırması) onu ellerinden kurtardı Onu rahmet meleklerinin yanına dahil etti
Ümmetimden birini gördüm; dizleri üzerine oturmuş, onunla Allah arasında hicap var Güzel ahlakı geldi, elinden tuttu, onu Allah’ın huzuruna girdirdi
Ümmetimden birini gördüm; sayfası sola uçtu Allah korkusu (ve Allah’ı sevmesi) geldi, sayfasını yakalayıp sağ tarafa getirdi
Ümmetimden birini gördüm; mizanı hafif geliyordu Çok çalışması geldi ağırlaştırdı
Ümmetimden birini gördüm; cehennemin kıyısında duruyordu Takva ile hareket etmesi geldi, onu kurtardı, biraz geçti
Ümmetimden birini gördüm; cehenneme atıldı Allah için dökülen gözyaşları geldi, onu oradan çıkardı
Ümmetimden birini Sırat’ta dururken gördüm; hurma dalının titremesi gibi titriyordu Allah’a olan hüsnü zannı (Allah’ı unutmaması ve Allah’ı terk etmemesi) geldi, titremesi durdu Biraz geçti
Ümmetimden birini bazen sürünüyor, bazen emekliyor, bazen takılıyor gördüm; bana olan salavatı geldi Elinden tuttu, onu kaldırdı, Sırat’ı geçti
Ümmetimden birini cennetin kapısına kadar gelmiş gördüm; kapı içten kapanıyordu La ilahe illallah şehadeti geldi, kapılar açıldı, onu cennete girdirdi
* * *
Hayatı boyunca hep güzele çağıran bu sevgili davetçinin cennetten sunduğu şu manzara ile yazımızı sonlandıralım: Cennete girdim Kuran sesini işittim Kim bu okuyan diye sordum Orada bulunanlar cevaben, Numan oğlu Harise’dir, dediler Harise’nin içinde bulunduğu nimetin sebebi şudur: O, anasına, babasına karşı çok saygılıdır
Peygamberimizin gördüğü rüyalar, apaçık ve müjde dolu rüyalardı İnsanları bağlardı Çünkü peygamberlerin rüyaları da bir anlamda vahyin bir parçasıdır İşte, müjde dolu bir rüya
Peygamberimizin müjdeleyen rüyası
Nihat Hatipoğlu'nun köşe yazısı
Sevgili Peygamberimiz, bütün yeryüzüne gönderilmişti Onun daveti bir ırka, millete, kavme veya yöreye değil, bütün insanlığadır Onun için Kuranı Kerim’de Ey Araplar!tarzında bir çağrı cümlesi bulamazsınız Kuran’daki bütün hitaplar, Ey insanlar, ey iman edenlerşeklinde geneli kuşatır
Kuranı Kerim, Hz Peygamber’in misyonunu, Seni bütün insanlığa müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik(Bakara 19, Sebe 28, Fatır 24, İsra 105, Furkan 56, Ahzab 45, Fetih 8) cümlesiyle duyurmuştu Halbuki kendisinden önce gelen peygamberler belli bir ırka, bölgeye veya kavme indirildi
İşte bu Peygamber (SAV), bütün çabasını insanlığın hidayetine yönlendirdi Önce imanı öğretti Allah’a imana ve itaate çağırdı Sonra Yüce Rabb’e ibadet etmeye, kötülüklerden vazgeçmeye, ahlaki zafiyetleri ıslah etmeye, erdemli tavırlarda bulunmaya davet etti Bazen konuşarak, bazen konuşturarak, bazen bakarak, sadece lisanı haliyle (duruşuyla), bazen de ikna etmenin en güzel yöntemlerini kullanarak bunu sağlamaya çalıştı
* * *
Bu anlamda Efendimizin gördüğü ve aktardığı bazı rüyalar da önemli yer tutar O, gördüğü rüyaları paylaşır, sonra da yorumlardı O’nun gördüğü rüyalar, apaçık ve müjde dolu rüyalardı İnsanları bağlardı Çünkü peygamberlerin rüyaları da bir anlamda vahyin bir parçasıdır
İşte bu yazımızda, toplumu ıslah etmek için büyük çabalar gösteren Peygamberimizin müjde ve umut dolu rüyalarından birine yer vereceğiz Efendimiz (SAV) buyuruyor:
Dün gece acayip bir rüya gördüm: Ölüm meleği, ümmetimden birinin canını almaya geldi, anababasına iyiliği onu çevirdi
Ümmetimden birini kabir azabı ona açılmışken gördüm Abdesti geldi, onu bundan kurtardı
Yine birini şeytan korkutuyordu, zikri geldi, aralarına engel oldu
Ümmetimden birini gördüm; susuzluktan dili dışarı çıkmış, havza ne zaman gelse men ediliyordu Orucu geldi, onu suladı
Ümmetimden birini gördüm; azap melekleri korkutuyordu Namazı geldi, ellerinden kurtardı
Ümmetinden birini gördüm; nebiler halka halka oturmuşlardı Onlara yaklaşmak isteyince kovuluyordu Gusül abdesti geldi, elinden tuttu Onu benim yanıma oturttu
Yine ümmetimden birini gördüm; onun arkası, sağı, solu, üstü, altı karanlık idi O ise şaşkın halde idi Haccı ve umresi geldi, onu karanlıklardan çıkardı, nura girdirdi
Ümmetimden birini gördüm; müminlerle konuşuyor, fakat müminler onunla konuşmuyorlardı Sılai rahim (akrabalarıyla ilgilenmesi) geldi, Ey müminlerin topluluğu! Onunla konuşundedi Konuştular
Ümmetimden birini gördüm; ateşin hücumunda kalmıştı Alev yüzünden eline geliyordu Sadakası geldi; yüzüne perde, başına gölge oldu
Ümmetimden birini gördüm; cehennem melekleri onu yakalamış Emri bilmaruf, nehyi anilmünker (iyiliği emretmesi, kötülükten sakındırması) onu ellerinden kurtardı Onu rahmet meleklerinin yanına dahil etti
Ümmetimden birini gördüm; dizleri üzerine oturmuş, onunla Allah arasında hicap var Güzel ahlakı geldi, elinden tuttu, onu Allah’ın huzuruna girdirdi
Ümmetimden birini gördüm; sayfası sola uçtu Allah korkusu (ve Allah’ı sevmesi) geldi, sayfasını yakalayıp sağ tarafa getirdi
Ümmetimden birini gördüm; mizanı hafif geliyordu Çok çalışması geldi ağırlaştırdı
Ümmetimden birini gördüm; cehennemin kıyısında duruyordu Takva ile hareket etmesi geldi, onu kurtardı, biraz geçti
Ümmetimden birini gördüm; cehenneme atıldı Allah için dökülen gözyaşları geldi, onu oradan çıkardı
Ümmetimden birini Sırat’ta dururken gördüm; hurma dalının titremesi gibi titriyordu Allah’a olan hüsnü zannı (Allah’ı unutmaması ve Allah’ı terk etmemesi) geldi, titremesi durdu Biraz geçti
Ümmetimden birini bazen sürünüyor, bazen emekliyor, bazen takılıyor gördüm; bana olan salavatı geldi Elinden tuttu, onu kaldırdı, Sırat’ı geçti
Ümmetimden birini cennetin kapısına kadar gelmiş gördüm; kapı içten kapanıyordu La ilahe illallah şehadeti geldi, kapılar açıldı, onu cennete girdirdi
* * *
Hayatı boyunca hep güzele çağıran bu sevgili davetçinin cennetten sunduğu şu manzara ile yazımızı sonlandıralım: Cennete girdim Kuran sesini işittim Kim bu okuyan diye sordum Orada bulunanlar cevaben, Numan oğlu Harise’dir, dediler Harise’nin içinde bulunduğu nimetin sebebi şudur: O, anasına, babasına karşı çok saygılıdır