iltasyazilim
FD Üye
Gençlik ve Güç
GENÇLİK BAŞIMDA DUMAN
İnsanlık tarihi her tarafında baskı, insanlığın gündeminden hiç yetkisiz olmamıştır Kimi zaman problemlerin çözümü için şiddetten bir vasıta olarak kullanma yoluna gidilirken, kimi zaman da toplumdan şiddeti söküp atmanın çareleri üstünde durulmuştur Türk toplumu da, diğer tüm toplumlar gibi kendisini bazı tarihsel şart ve koşulların sonucunda, kuvvet problemlerinin içinde bulmuş ve bu problemleri çözebilmek için çareler aramıştır Mesela 19701980 yılları, toplumumuzun böyle bir zorlama karabasanına gömüldüğü fakat bir biçimde bundan sıyrılmasını bildiği yıllar olarak toplumsal hafızamıza kaydedilmiştir
19701980 yılları aralarında yaşanan ve kendini daha fazla siyasi biçimlerde ifade eden güç, toplumun tüm kesimlerinde bariz bir etki yapmış ama bilhassa bir gençlik problemi olarak ortaya çıkmıştı Bu dönemde bir gençlik problemi olarak siyasi güç, ülkemizin çözmek zorunda olduğu problemler içinde, tartışmasız bir biçimde birinci sıraya yerleşmiş; öncelikle yüksek ve orta öğrenim görenler almak üzere, birçok gencimiz menfur olaylarda yaşamlarını yitirmişler veya farklı alanlara yönlendirilmiş maddi, ruhsal, toplumsal sorunlarla başetmek durumunda kalmışlardı 19701980 dönemi, gençliğin şiddetle ilgili problemlerinin, bir takım şart ve koşullar bir araya geldiğinde, hangi noktalara varabileceğinin fazla tipik bir örneğini göstermektedir Diğer Taraftan bu hal, sadece bizim ülkemize kasten değildir Hangi ülkenin tarihine bakarsak bakalım, gençliğin şiddetle ilgili problemlerinin bazan çok ileri safhalara vardığını ve hatta 1968'li yıllarda olduğu gibi, dünya çapında bir boyuta ulaştığını gözlemleyebiliriz
19941995 öğrenim yılının özellikle ikinci yarısında, ilk önce İstanbul metropol kentimizin liselerinde olmak üzere, orta öğrenim gençliğimizin güçlü olarak ilgili yeni tipte bir problemle aleyhinde karşıya olduğuna dair, kamuoyumuzda haklı bir acele ve endişe ortaya çıkmıştır Bu olayların nedenleri iyice anlaşılamamış, fatura kredili sisteme kesilmiştir 19961997 öğrenim yılının başlangıcından itibaren bu defa genç yaş grubunda yaşanan şiddet olayları, her yerde üniversitelere siyasi zorlamakılığında girmiştir Tüm bunlar olup biterken kamuoyu ve yetkililer hep aynı bildik tavrı almakta, maddi ve belirgin veriler sunan bilimsel araştırmalar yapılmaksızın, bir lahza evvel, aceleyle suçlular aranması yoluna gidilmektedir Her kişi, her toplumsal ve siyasi kesim, kendi stil ve anlayışına kadar, problemin bir yanına el atmakta, besbelli bilimsel araştırma bulguları olmadığından, toplumumuzu çok derinden etkileyen bu sorunun nedenleri ve çözüm yolları hakında bir düşünce birliği sağlanamamaktadır Hatta bazıları, gençliğimizden bütünüyle umutlarını kesecek kadar ileri ölçülere varan değerlendirmeler yapmaktan çekinmemektedirler
Biz ise, çözümünde ola ki bir ışık olur umuduyla, bu çok önemli toplumsal soruna bilimsel olarak yaklaşmayı deneyeceğiz Ilk Olarak baskı ve saldırganlık üstünde durmalıyız
genelde güç ve saldırganlık
Bütün görünmeyen kavramlar gibi saldırganlık ve zorlama kavramlarının da tanımlanması, keza zorlama hem de fazla kolaydır Güçlük ve rahat, bu kavramların sınırlarının kolaylıkla genişletilerek, içeriklerinin bulanıklaştırılabilmesinden gelmektedir Kavramlar konusunda baştan savma bir tutum, işimizi zorlaştırmakla kalmayıp bir kavram kargaşasına yol açarak şiddeti, nedenlerini ve sonuçlarını net bir şekilde ele almamıza da engel olabilir bu nedenle biz, saldırganlık ve güç derken bu kavramların aşina ve birçok bilimci tarafından paylaşılan tanımlarını kullanacağız Buna tarafından saldırganlık, diğer bir insana zarar vermeye, acı çektirmeye veya yaralamaya yönelik herhangi bir nesil davranışa bahşedilen isimdır Kuvvet de aynı anlamda kullanılan bir kavram olarak zor göstermek, baskı uygulamak, başka insanlara zarar vermeye ve yaralamaya dönük hareketleranlamına gelmektedir
Kuvvet, yalnızca birey ölçeğinde ele alındığında, bireyin artmış saldırganlık dürtüleri ile içsel kontrol düzenekleri arasındaki denge bozulduğunda gündeme kazanç Bireyin agresif eğilimleri ve baskı fantazileri olabilir, lakin bunlar birey kontrolünü yitirmedikçe eyleme dönüşmezler; böylelikle bir zor problemi ortaya çıkmamış olur Organik ya da sinirsel bozukluklar ile çevresel ortamdan gelen uyaranlar, saldırganlığı ortaya çıkaran dürtüleri şiddetlendirirken, beyindeki kimi kimyasal bozukluklar ve kişinin ruhsal dünyasının zahmetsizce kırılabilme özelliği göstermesi, denetleme sistemini zayıflatır
Çoğu analist, kuvvet eylemlerini biçimleyen güçleri anlamaya ve bu yolla kimin zor gösterebileceğini öngörmeye çalışmışlardır Şiddeti öngörmekte kullanılan ve bu araştırmalarda elde edilen bir bir bireylere ait bulguların en bilinenleri şunlardır:
1) Yüksek düzeyde hasar verme niyeti,
2) Kurbanın varlığı,
3) Sık ve açık tehditlerde katılmak,
4) Bedensel plan yapma,
5) Zorlama araçlarına kolaylıkla ulaşabilme imkanı,
6) Kontrolü yitirmeye dair önceki yaşamından sağlanan bilgi,
7) Devamlı hiddet, düşmanlık veya küskünlük duyguları,
8) Şiddeti seyretmekten beğeni,
9) Acımasızlık,
10) Kendisini kurban olarak görme,
11) Otoriteye küsme,
12) Çocuklukta kötü muamele ve mahrumiyet,
13) Evde sıcaklık şefkat ve ilgi azlığı,
14) Erken anababa kaybı,
15) Çocuklukta yangın çıkarma, yatak ıslatma ve hayvanlara acımasız davranma,
16) Daha evvelden zor eylemlerinde bulunmuş olma,
17) Akılsızca Yapılan ve tedbirsiz sürücülük
Zorlama davranışının sıklığı ve özellikleri
Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan istatistiklere göre 1992 yılında 1,932,274 adet şiddete yönelik suç işlenmiştir Bunlardan 109,062'si tecavüz, 23,760'ı cinayettir Baskı suçları metropol bölgelerde kırlık kesimlere göre daha fazladır
Cinayetler azami birbirini tanıyan halk müziği kadar gerçekleştirilmektedir Cinayetlerin %50 den fazlası ateşli silahlarla yapılmıştır ABD'nde ceza, 1524 yaş aralarında en sık ikinci vefat nedenidir Zencilerde bu oran iki kat daha fazladır Ceza oranı İngiltere, İsveç, Japonya ve Kanada gibi silah taşımanın daha sıkı kurallara ast olduğu ülkelerde daha düşüktür Suç Oluşturan, düşük sosyoekonomik grupta daha yaygındır ve daha çok erkekler tarafından gerçekleştirilir ABD'nde lise öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada erkeklerin %28'i , kız öğrencilerin ise %7'si bir önceki ay içinde fiziksel bir kavgaya karıştıklarını belirtmişlerdir Araştırmaya katılan gençlerin %35' i, yaşamları her tarafında asgari birkez tıbbi yardım gerektirecek denli yaralandıkları somut bir tartışma yaptıklarını belirtmişlerdir *
GENÇLİK BAŞIMDA DUMAN
İnsanlık tarihi her tarafında baskı, insanlığın gündeminden hiç yetkisiz olmamıştır Kimi zaman problemlerin çözümü için şiddetten bir vasıta olarak kullanma yoluna gidilirken, kimi zaman da toplumdan şiddeti söküp atmanın çareleri üstünde durulmuştur Türk toplumu da, diğer tüm toplumlar gibi kendisini bazı tarihsel şart ve koşulların sonucunda, kuvvet problemlerinin içinde bulmuş ve bu problemleri çözebilmek için çareler aramıştır Mesela 19701980 yılları, toplumumuzun böyle bir zorlama karabasanına gömüldüğü fakat bir biçimde bundan sıyrılmasını bildiği yıllar olarak toplumsal hafızamıza kaydedilmiştir
19701980 yılları aralarında yaşanan ve kendini daha fazla siyasi biçimlerde ifade eden güç, toplumun tüm kesimlerinde bariz bir etki yapmış ama bilhassa bir gençlik problemi olarak ortaya çıkmıştı Bu dönemde bir gençlik problemi olarak siyasi güç, ülkemizin çözmek zorunda olduğu problemler içinde, tartışmasız bir biçimde birinci sıraya yerleşmiş; öncelikle yüksek ve orta öğrenim görenler almak üzere, birçok gencimiz menfur olaylarda yaşamlarını yitirmişler veya farklı alanlara yönlendirilmiş maddi, ruhsal, toplumsal sorunlarla başetmek durumunda kalmışlardı 19701980 dönemi, gençliğin şiddetle ilgili problemlerinin, bir takım şart ve koşullar bir araya geldiğinde, hangi noktalara varabileceğinin fazla tipik bir örneğini göstermektedir Diğer Taraftan bu hal, sadece bizim ülkemize kasten değildir Hangi ülkenin tarihine bakarsak bakalım, gençliğin şiddetle ilgili problemlerinin bazan çok ileri safhalara vardığını ve hatta 1968'li yıllarda olduğu gibi, dünya çapında bir boyuta ulaştığını gözlemleyebiliriz
19941995 öğrenim yılının özellikle ikinci yarısında, ilk önce İstanbul metropol kentimizin liselerinde olmak üzere, orta öğrenim gençliğimizin güçlü olarak ilgili yeni tipte bir problemle aleyhinde karşıya olduğuna dair, kamuoyumuzda haklı bir acele ve endişe ortaya çıkmıştır Bu olayların nedenleri iyice anlaşılamamış, fatura kredili sisteme kesilmiştir 19961997 öğrenim yılının başlangıcından itibaren bu defa genç yaş grubunda yaşanan şiddet olayları, her yerde üniversitelere siyasi zorlamakılığında girmiştir Tüm bunlar olup biterken kamuoyu ve yetkililer hep aynı bildik tavrı almakta, maddi ve belirgin veriler sunan bilimsel araştırmalar yapılmaksızın, bir lahza evvel, aceleyle suçlular aranması yoluna gidilmektedir Her kişi, her toplumsal ve siyasi kesim, kendi stil ve anlayışına kadar, problemin bir yanına el atmakta, besbelli bilimsel araştırma bulguları olmadığından, toplumumuzu çok derinden etkileyen bu sorunun nedenleri ve çözüm yolları hakında bir düşünce birliği sağlanamamaktadır Hatta bazıları, gençliğimizden bütünüyle umutlarını kesecek kadar ileri ölçülere varan değerlendirmeler yapmaktan çekinmemektedirler
Biz ise, çözümünde ola ki bir ışık olur umuduyla, bu çok önemli toplumsal soruna bilimsel olarak yaklaşmayı deneyeceğiz Ilk Olarak baskı ve saldırganlık üstünde durmalıyız
genelde güç ve saldırganlık
Bütün görünmeyen kavramlar gibi saldırganlık ve zorlama kavramlarının da tanımlanması, keza zorlama hem de fazla kolaydır Güçlük ve rahat, bu kavramların sınırlarının kolaylıkla genişletilerek, içeriklerinin bulanıklaştırılabilmesinden gelmektedir Kavramlar konusunda baştan savma bir tutum, işimizi zorlaştırmakla kalmayıp bir kavram kargaşasına yol açarak şiddeti, nedenlerini ve sonuçlarını net bir şekilde ele almamıza da engel olabilir bu nedenle biz, saldırganlık ve güç derken bu kavramların aşina ve birçok bilimci tarafından paylaşılan tanımlarını kullanacağız Buna tarafından saldırganlık, diğer bir insana zarar vermeye, acı çektirmeye veya yaralamaya yönelik herhangi bir nesil davranışa bahşedilen isimdır Kuvvet de aynı anlamda kullanılan bir kavram olarak zor göstermek, baskı uygulamak, başka insanlara zarar vermeye ve yaralamaya dönük hareketleranlamına gelmektedir
Kuvvet, yalnızca birey ölçeğinde ele alındığında, bireyin artmış saldırganlık dürtüleri ile içsel kontrol düzenekleri arasındaki denge bozulduğunda gündeme kazanç Bireyin agresif eğilimleri ve baskı fantazileri olabilir, lakin bunlar birey kontrolünü yitirmedikçe eyleme dönüşmezler; böylelikle bir zor problemi ortaya çıkmamış olur Organik ya da sinirsel bozukluklar ile çevresel ortamdan gelen uyaranlar, saldırganlığı ortaya çıkaran dürtüleri şiddetlendirirken, beyindeki kimi kimyasal bozukluklar ve kişinin ruhsal dünyasının zahmetsizce kırılabilme özelliği göstermesi, denetleme sistemini zayıflatır
Çoğu analist, kuvvet eylemlerini biçimleyen güçleri anlamaya ve bu yolla kimin zor gösterebileceğini öngörmeye çalışmışlardır Şiddeti öngörmekte kullanılan ve bu araştırmalarda elde edilen bir bir bireylere ait bulguların en bilinenleri şunlardır:
1) Yüksek düzeyde hasar verme niyeti,
2) Kurbanın varlığı,
3) Sık ve açık tehditlerde katılmak,
4) Bedensel plan yapma,
5) Zorlama araçlarına kolaylıkla ulaşabilme imkanı,
6) Kontrolü yitirmeye dair önceki yaşamından sağlanan bilgi,
7) Devamlı hiddet, düşmanlık veya küskünlük duyguları,
8) Şiddeti seyretmekten beğeni,
9) Acımasızlık,
10) Kendisini kurban olarak görme,
11) Otoriteye küsme,
12) Çocuklukta kötü muamele ve mahrumiyet,
13) Evde sıcaklık şefkat ve ilgi azlığı,
14) Erken anababa kaybı,
15) Çocuklukta yangın çıkarma, yatak ıslatma ve hayvanlara acımasız davranma,
16) Daha evvelden zor eylemlerinde bulunmuş olma,
17) Akılsızca Yapılan ve tedbirsiz sürücülük
Zorlama davranışının sıklığı ve özellikleri
Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan istatistiklere göre 1992 yılında 1,932,274 adet şiddete yönelik suç işlenmiştir Bunlardan 109,062'si tecavüz, 23,760'ı cinayettir Baskı suçları metropol bölgelerde kırlık kesimlere göre daha fazladır
Cinayetler azami birbirini tanıyan halk müziği kadar gerçekleştirilmektedir Cinayetlerin %50 den fazlası ateşli silahlarla yapılmıştır ABD'nde ceza, 1524 yaş aralarında en sık ikinci vefat nedenidir Zencilerde bu oran iki kat daha fazladır Ceza oranı İngiltere, İsveç, Japonya ve Kanada gibi silah taşımanın daha sıkı kurallara ast olduğu ülkelerde daha düşüktür Suç Oluşturan, düşük sosyoekonomik grupta daha yaygındır ve daha çok erkekler tarafından gerçekleştirilir ABD'nde lise öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada erkeklerin %28'i , kız öğrencilerin ise %7'si bir önceki ay içinde fiziksel bir kavgaya karıştıklarını belirtmişlerdir Araştırmaya katılan gençlerin %35' i, yaşamları her tarafında asgari birkez tıbbi yardım gerektirecek denli yaralandıkları somut bir tartışma yaptıklarını belirtmişlerdir *