iltasyazilim
FD Üye
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, Osmanlı döneminin vazgeçilmez içeceklerinden olan ancak günümüzde unutulan şerbetin 100 öbür tarifini bir kitapta topladı
Osmanlı döneminin vazgeçilmez içeceklerinden olan ama günümüzde unutulmaya yüz tutan şerbetin 100 farklı tarifi, ramazan öncesinde kitap haline getirildi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, ramazan ayında içi ferahlatacak 100 şifa kaynağı şerbeti Geçmişten Günümüze Şerbetlerisimli kitapta topladı
Osmanlı döneminde su ve hap yerine kullanılan, kristal kadehler, buzdan kaseler içerisinde özenle servis edilen, satmak fiyatı ve ikram şekli kanunname ile belirlenen fakat günümüzde unutulan şerbet kültürünü yeniden hatırlatan kitabı, yemek danışmanı ve yazar Nilgün Tatlı kaleme aldı
Şerbet yapımında kullanılan meyve ve bitkilerin tarihçesinin yanı sıra yazarın kendi deneyimlerini de aktardığı kitapta, okuyucuların evde kolaylıkla hazırlayabilecekleri, iftar ve sahur sofralarında konuklarına ikram edebilecekleri tarifler bulunuyor
Kitapta, Mevlana'nın hastalara şifa verdiğini, susuzluğu ve harareti giderdiğini söylediği sirkencübin şerbetinden İbn Sina'nın Tıbbın Kanunu kitabında bahsettiği andız otu şerbetine, Hekimbaşı Salih bin Nasrullah'ın değişken hap adını verdiği nilüfer şerbetinden ferahlatan demirhindi şerbetine, doğum yapan kadınların ağrılarını azaltan lohusa şerbetinden yeni yıl şerbetine 100 tarif yer alıyor
Cana safa, ruha yiyecek verir şerbetim
Yemek danışmanı Nilgün Tatlı, kitabın önsözünde, İbn Sina'nın ElKanun Fi'tTıbb adlı eserinde şerbetler ve meyve suları bölümüne yer verildiğini belirterek, İbn Sina'nın şuruplar listesinde Mersin ağacı şerbeti, pelin otu şerbeti, haşhaş tohumlarından yapılan şurup, çam reçinesi, çavşır şurubu, dağ Hint sümbülü şurubu, Hint kedi otu şurubu, andız otu şurubu, yabani asma çiçeği şurubu, sedir ağacı reçinesi şurubunun dikkati çektiğini anlattı
Evliya Çelebi'nin de seyahatnamesinde sıklıkla çay ve badyan şerbetinden bahsettiğini andıran Tatlı, Çelebi'nin o dönemde Cana safa, ruha gıda verir şerbetim, canımdiyerek şifa verici şerbetlerin dağıtıldığını anlattığını kaydetti
İstanbul çeşmelerinden şerbet akardı
Tatlı, Osmanlı döneminde, yaz aylarında meyve ve çiçeklerden yapılan şerbet mayalarının, sırça ve porselen kavanozlara konulup ağızları sımsıkı kapatılarak, kışın tüketilmek üzere kuru ve serin taş odalarda saklandığını, sonradan bu mayaların üstüne su ek edildiğini, karıştırıldığını ve içildiğini anlattı
Kurutularak saklanan bazı çiçek ve meyvelerin ise kış aylarında kaynatılıp süzülerek şerbet elde edildiğini gösteren Tatlı, şu bilgileri verdi:
Osmanlı sarayında şerbetler, saray mutfağının helvahane adı verilen bölümünde hazırlanıyordu Mübarek gün ve gecelerde ise varlıklı kimseler İstanbul'un ünlü çeşmelerini şerbetlerle doldurup halka ikramda bulunuyorlardı O dönemler defalarca el aşağı olan ve günün her saatinde tüketilmeye hazırlanmış dağıtılmış şerbetler nadide sürahiler ve kristal bardaklarda ikram edilirdi Kristal, altın, gümüş ve opaktan üretilmiş nadide şerbet takımları günümüzde Topkapı Sarayı mutfak bölümünde sergilenmektedir
Nilgün Tatlı, Osmanlı'da en revaçta olan şerbetlerin menekşe, gül, gelincik, gülhatmi, demirhindi, dut, muhabbet çiçeği, fulya, yasemin çiçeği, nar, şeftali, karadut, kayısı, vişne, portakal, limon, turunç, kızılcık, nane, üzüm, böğürtlen, erik, harnup, çilek, koruk, lavanta, defne, kavun çekirdeği, hünnap, bal, şeker, nergis, hurma çiçeği (kavi), portakal çiçeği, öd, zambak, iğde çiçeği, nilüfer çiçeği, akasya, sirkencübin (sirke, bal ve su ile yapılır) olduğunu belirtti
Şerbet nasıl yapılır?
Tatlı, şerbet konusunda en alıngan noktalardan birinin de şerbet mayasının nasıl yapıldığı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
Şerbet mayası yerine getirmek için mevsiminde toplanan ve yenebilen kokulu çiçeklerin beyaz kısımları kesilip, tohumları ve yeşil taç yapraklarından ayıklanıp, yıkanıp süzülmelidir Kağıt havluyla suyu en ince ayrıntısına kadar aldıktan sonra şeker ya da limon tuzu ile suyunu çıkarana kadar tamamen ovulup, sırça kavanozlarda buzdolabında saklanmalıdır Saklanan bu mayalar yazın ve kışın istek edildiğinde bir miktar alınıp şeker ve suyla karıştırılıp şerbet yapılır
Yemek Yemek danışmanı Nilgün Tatlı, şerbet yapılırken uyarı edilmesi gereken hususları da şöyle anlattı:
Şerbet yapımında kullanacağınız meyve, çiçek ve baharatlarını aktarlardan ve ailenizde bilenlerden alarak kullanın Asla çiçekçilerde satılan çiçekleri kullanmayın Çünkü onlar sadece süsleme olarak üretildiğinden yetiştirilirken kullanılan kimyasallar ve üzerilerine sıkılan ilaçlar yardımıyla güzel görünür ve uzun dayanırlar Eğer evde şerbet gerçekleştirmek için kullanılırsa önemli zehirlenmelere sebep olacağı unutulmamalıdır
Çiçekleri mevsiminde toplayıp kurutma ya da maya yapacaksanız, bitkileri nemli, yağmurlu, sisli puslu havalarda toplamayın Topladığınız bitki ve çiçeklerin canlı ve kuvvetli olanlarını seçin Özellikle saat 1000 gibi toplamakta fayda var Çiçekler tomurcuktan daha yeni açmaya başlarken toplayın Çünkü fazla gevşemiş çiçeklerin kokusu, aroması ve vereceği yararı yeterli olmaz
Dallarının kabuklarını kullanacaksanız, ağacı kurutmayacak sağlıklı dallardan kabuk sıyırmalısınız Köklerinden yararlanacaksanız sonbahar ve ilkbahar aylarında topraktan söküp ve tamamen temizleyerek kurutmalısınız
Şerbet yapmak için kullandığınız su kuşkusuz klorsuz ve içimi yumuşak olmalıdır daima sağlık durumu açısından cam kaplar kullanılmalıdır Kurutulmuş baharatların, güneş görmeyen kuru ve serin ortamlarda ağzı kapalı cam kavanozda saklanması gerekiyor
Tahta kaşık kullanmayın Kaşıkta bulunan yemek kokuları şerbetimize geçer ve bu da tadın bozulmasına sebep olur
Hafif kavrulmuş dolmalık fıstık her cins şerbetin üstüne eklenebilir, şerbetin lezzetine tat katacaktır
Şerbet taze çiçeklerle yapılacaksa, kurusuna oranla miktarı artırılmalı, geceden şekerle adamakıllı ovup birazcık su ekleyip, sabaha dek serin ortamda bekletilmeli Taze çiçeklerle hazırlanan şerbetlerde katiyen sıcak su kullanılmaz ve kaynatılmaz Şerbetler yumuşak çiçeklerden yapıldığında, bağırsakların çalışmasını süratli gitmek ve şifasından daha pozitif adet edinmek amacıyla süzmeden ikram edilmeli
HABER7
Osmanlı döneminin vazgeçilmez içeceklerinden olan ama günümüzde unutulmaya yüz tutan şerbetin 100 farklı tarifi, ramazan öncesinde kitap haline getirildi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, ramazan ayında içi ferahlatacak 100 şifa kaynağı şerbeti Geçmişten Günümüze Şerbetlerisimli kitapta topladı
Osmanlı döneminde su ve hap yerine kullanılan, kristal kadehler, buzdan kaseler içerisinde özenle servis edilen, satmak fiyatı ve ikram şekli kanunname ile belirlenen fakat günümüzde unutulan şerbet kültürünü yeniden hatırlatan kitabı, yemek danışmanı ve yazar Nilgün Tatlı kaleme aldı
Şerbet yapımında kullanılan meyve ve bitkilerin tarihçesinin yanı sıra yazarın kendi deneyimlerini de aktardığı kitapta, okuyucuların evde kolaylıkla hazırlayabilecekleri, iftar ve sahur sofralarında konuklarına ikram edebilecekleri tarifler bulunuyor
Kitapta, Mevlana'nın hastalara şifa verdiğini, susuzluğu ve harareti giderdiğini söylediği sirkencübin şerbetinden İbn Sina'nın Tıbbın Kanunu kitabında bahsettiği andız otu şerbetine, Hekimbaşı Salih bin Nasrullah'ın değişken hap adını verdiği nilüfer şerbetinden ferahlatan demirhindi şerbetine, doğum yapan kadınların ağrılarını azaltan lohusa şerbetinden yeni yıl şerbetine 100 tarif yer alıyor
Cana safa, ruha yiyecek verir şerbetim
Yemek danışmanı Nilgün Tatlı, kitabın önsözünde, İbn Sina'nın ElKanun Fi'tTıbb adlı eserinde şerbetler ve meyve suları bölümüne yer verildiğini belirterek, İbn Sina'nın şuruplar listesinde Mersin ağacı şerbeti, pelin otu şerbeti, haşhaş tohumlarından yapılan şurup, çam reçinesi, çavşır şurubu, dağ Hint sümbülü şurubu, Hint kedi otu şurubu, andız otu şurubu, yabani asma çiçeği şurubu, sedir ağacı reçinesi şurubunun dikkati çektiğini anlattı
Evliya Çelebi'nin de seyahatnamesinde sıklıkla çay ve badyan şerbetinden bahsettiğini andıran Tatlı, Çelebi'nin o dönemde Cana safa, ruha gıda verir şerbetim, canımdiyerek şifa verici şerbetlerin dağıtıldığını anlattığını kaydetti
İstanbul çeşmelerinden şerbet akardı
Tatlı, Osmanlı döneminde, yaz aylarında meyve ve çiçeklerden yapılan şerbet mayalarının, sırça ve porselen kavanozlara konulup ağızları sımsıkı kapatılarak, kışın tüketilmek üzere kuru ve serin taş odalarda saklandığını, sonradan bu mayaların üstüne su ek edildiğini, karıştırıldığını ve içildiğini anlattı
Kurutularak saklanan bazı çiçek ve meyvelerin ise kış aylarında kaynatılıp süzülerek şerbet elde edildiğini gösteren Tatlı, şu bilgileri verdi:
Osmanlı sarayında şerbetler, saray mutfağının helvahane adı verilen bölümünde hazırlanıyordu Mübarek gün ve gecelerde ise varlıklı kimseler İstanbul'un ünlü çeşmelerini şerbetlerle doldurup halka ikramda bulunuyorlardı O dönemler defalarca el aşağı olan ve günün her saatinde tüketilmeye hazırlanmış dağıtılmış şerbetler nadide sürahiler ve kristal bardaklarda ikram edilirdi Kristal, altın, gümüş ve opaktan üretilmiş nadide şerbet takımları günümüzde Topkapı Sarayı mutfak bölümünde sergilenmektedir
Nilgün Tatlı, Osmanlı'da en revaçta olan şerbetlerin menekşe, gül, gelincik, gülhatmi, demirhindi, dut, muhabbet çiçeği, fulya, yasemin çiçeği, nar, şeftali, karadut, kayısı, vişne, portakal, limon, turunç, kızılcık, nane, üzüm, böğürtlen, erik, harnup, çilek, koruk, lavanta, defne, kavun çekirdeği, hünnap, bal, şeker, nergis, hurma çiçeği (kavi), portakal çiçeği, öd, zambak, iğde çiçeği, nilüfer çiçeği, akasya, sirkencübin (sirke, bal ve su ile yapılır) olduğunu belirtti
Şerbet nasıl yapılır?
Tatlı, şerbet konusunda en alıngan noktalardan birinin de şerbet mayasının nasıl yapıldığı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
Şerbet mayası yerine getirmek için mevsiminde toplanan ve yenebilen kokulu çiçeklerin beyaz kısımları kesilip, tohumları ve yeşil taç yapraklarından ayıklanıp, yıkanıp süzülmelidir Kağıt havluyla suyu en ince ayrıntısına kadar aldıktan sonra şeker ya da limon tuzu ile suyunu çıkarana kadar tamamen ovulup, sırça kavanozlarda buzdolabında saklanmalıdır Saklanan bu mayalar yazın ve kışın istek edildiğinde bir miktar alınıp şeker ve suyla karıştırılıp şerbet yapılır
Yemek Yemek danışmanı Nilgün Tatlı, şerbet yapılırken uyarı edilmesi gereken hususları da şöyle anlattı:
Şerbet yapımında kullanacağınız meyve, çiçek ve baharatlarını aktarlardan ve ailenizde bilenlerden alarak kullanın Asla çiçekçilerde satılan çiçekleri kullanmayın Çünkü onlar sadece süsleme olarak üretildiğinden yetiştirilirken kullanılan kimyasallar ve üzerilerine sıkılan ilaçlar yardımıyla güzel görünür ve uzun dayanırlar Eğer evde şerbet gerçekleştirmek için kullanılırsa önemli zehirlenmelere sebep olacağı unutulmamalıdır
Çiçekleri mevsiminde toplayıp kurutma ya da maya yapacaksanız, bitkileri nemli, yağmurlu, sisli puslu havalarda toplamayın Topladığınız bitki ve çiçeklerin canlı ve kuvvetli olanlarını seçin Özellikle saat 1000 gibi toplamakta fayda var Çiçekler tomurcuktan daha yeni açmaya başlarken toplayın Çünkü fazla gevşemiş çiçeklerin kokusu, aroması ve vereceği yararı yeterli olmaz
Dallarının kabuklarını kullanacaksanız, ağacı kurutmayacak sağlıklı dallardan kabuk sıyırmalısınız Köklerinden yararlanacaksanız sonbahar ve ilkbahar aylarında topraktan söküp ve tamamen temizleyerek kurutmalısınız
Şerbet yapmak için kullandığınız su kuşkusuz klorsuz ve içimi yumuşak olmalıdır daima sağlık durumu açısından cam kaplar kullanılmalıdır Kurutulmuş baharatların, güneş görmeyen kuru ve serin ortamlarda ağzı kapalı cam kavanozda saklanması gerekiyor
Tahta kaşık kullanmayın Kaşıkta bulunan yemek kokuları şerbetimize geçer ve bu da tadın bozulmasına sebep olur
Hafif kavrulmuş dolmalık fıstık her cins şerbetin üstüne eklenebilir, şerbetin lezzetine tat katacaktır
Şerbet taze çiçeklerle yapılacaksa, kurusuna oranla miktarı artırılmalı, geceden şekerle adamakıllı ovup birazcık su ekleyip, sabaha dek serin ortamda bekletilmeli Taze çiçeklerle hazırlanan şerbetlerde katiyen sıcak su kullanılmaz ve kaynatılmaz Şerbetler yumuşak çiçeklerden yapıldığında, bağırsakların çalışmasını süratli gitmek ve şifasından daha pozitif adet edinmek amacıyla süzmeden ikram edilmeli
HABER7