Sabah gazetesi TUSKON'u kuran Bank Asya'nın patronunu neden övgüye boğuyor

Gerekçe FETÖ'ye finans sağlamak ve 1 Mart 2014 tarihinde yapılan TUSKON Genel Kurulu'nda hükümeti alenen tehdit etmek suçlamasıydı.

Aslında TUSKON Genel Kurulu'ndan tam 2 yıl sonra savcılığın harekete geçmesi, gecikmiş bir soruşturmaydı. 15 Temmuz Darbe Girişiminin hemen akabinde başlatılan bu soruşturmadan iki ay önce TUSKON Başkanı Rızanur Meral'in firar ettiği başka bir FETÖ davasından hakkında soruşturma başlatılınca ortaya çıkmıştı.

İyi de bu dosyada düğmeye basmak için neden bu kadar gecikilmişti? 1 Mart 2014'teki genel kurulda hükümeti ve Cumhurbaşkanını tehdit eden konuşmaya imza atan Rızanur Meral'i ve onu alkışlayanları gözaltına almak neden 2 sene sonra akıllara gelmişti? Ya da Rızanur Meral yurt dışına kaçarken birinin aklına yurt dışı yasağı koymakta mı gelmemişti? 



Gelelim TUSKON operasyonun yapıldığı günlere...

Operasyondan bir gün sonra Sabah gazetesindeki köşesinde Dilek Güngör operasyonu destekleyen "Hepiniz oradaydınız!" başlıklı bir yazı kaleme alarak, toplantıya katılanlardan Fuat Özbekli (Akport), İsmail Hakkı Kısacık (LC Waikiki), Nurettin Eroğlu (Eroğlu Holding), Süleyman Çetinsaya (Artaş), Cahit Durmaz (Viko eski ortağı), Şükrü Boydak (Boydak Holding), Ramazan Davulcuoğlu (Alfemo), Ahmet Küçükbay (Orkide), Murat Takmaklı (Uğur Şirketler Grubu), Cahit Nakıboğlu (Nakiboğlu), Necat Nasıroğlu (Fernas), Öner Boysan (Örs Makine), İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı (Aydınlı) ve Efsane Turan (Hatemoğlu) gibi isimleri sıralamıştı.

Bu isimleri verirken de Dilek Güngör, "Eğer kamudaki memurlar için milat olarak 17-25 Aralık'ı alıyorsak iş dünyasının da miladı bu tarih olmalıdır. O dönemdeki algı operasyonlarından 3 ay sonra yapılan ve skandal sözlerin sarf edildiği genel kurula gitmek, gitmekle kalmayıp skandal sözlere alkış tutmak, hatta yönetim kuruluna girip fotoğraf çektirmek sanırım bu saatten sonra kabul edilemez" demişti.

Oysa ki, Dilek Güngör'ün "Hepiniz oradaydınız" dediği o soruşturmada, TUSKON toplantısına katılan birçok isme dokunulmadı. Mesela ilk olarak 960 kişinin üyesi olduğu TUSKON'un genel kurul toplantısına katılan 434 kişiden sadece 86 kişiye dava açılması operasyonun yol haritasını çoktan ortaya koymaya başlamıştı.

BANK ASYA HİSSEDARINA DOKUNAN YOK



Bu dokunulmayanlardan biri de Dilek Güngör'ün yazısında ismini zikrettiği isimlerden Bank Asya’nın hissedarlarından olan TUSKON’un kurucu yönetim kurulu üyesi Süleyman Çetinsaya'ydı. Çetinsaya, 2014 Mart ayındaki Genel Kurul’a kadar da Yönetim Kurulu Üyeliğini sürdüren bir isimdi. FETÖ'nün ilk iş insanları derneği olan kapatılan İş Hayatı Dayanışma Derneği (İŞHAD) 'nin de kurucusu olan Çetinsaya'nın, 17-25 Aralık sonrası Bank Asya'ya 10 milyon TL yatırdığı da iddialar arasında yer alıyor.

Yine Çetinsaya'nın, FETÖ'den kapatılan Kayseri'deki Melikşah Üniversitesine bir yurt binası yaptırarak bağışladığı da biliniyor. Oysa, sahipleri FETÖ'den tutuklanan kayyım atanan Boydak Holding'in sahiplerine ait iddianamede, Melikşah Üniversitesi'ne maddi yardımda bulunmaları FETÖ'ye yapılan destek olarak yer alıyor.

Bitmedi dahası var. Çetinsaya'nın TUSKON'un genel merkezinin bulunduğu Şişli'deki beş katlı binayı TUSKON'a kiralayan dünürü Mehmet Demir ile birlikte TUSKON Başkanı Rızanur Meral ile Pensilvanya'yı ziyaret ettiği de biliniyor. 



Ancak tüm bunlara rağmen Süleyman Çetinsaya TUSKON Genel Kurulu'na katıldığı için ne gözaltına alındı ne de davanın sanıkları arasında yer aldı. Tam tersi işlerine devam etti. Hatta gariptir ki, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen TUSKON davasında tutuklu kalan iki kişiden biri olan İBB eski Belediye Başkanı Kadir Toppaş'ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı ile ortak olduğu Vadi İstanbul'daki Kavurmacı'ya ait hisseler Artaş Gruba yani Çetinsaya'ya satıldı.

SABAH ÇETİNSAYA'YI ÖVGÜYE BOĞDU

Nasıl mı şöyle; Kavurmacı ailesinin sahibi olduğu Aydınlı Grup’a da mahkeme tarafından kayyım atanınca şirketlerin yönetimi TMSF’ye devredildi. Aydınlı Grup’a kayyım atanmasının ardından şirketin ortaklığı bulunduğu yatırımlarda da sıkıntı çıkmaya başladı. İstanbul’un en büyük projelerinden olan Artaş-Aydınlı-Invest-AFK Ortaklığının yürüttüğü Vadi İstanbul’da, Aydınlı Grup’un hisselerinin olması bankalar ve kamu kuruluşlarında sıkıntı yaratmaya başladı. Projenin ortakları, sözleşmesinin feshedileceği, ortaklığın sona erdirileceği, tüm ortaklığın taraflarının zarara uğrayacağı gibi gerekçelerle, kayyımın yönettiği Kavurmacı'ya ait hisseler, Çetinsaya'ya satıldı. Böylece Çetinsaya büyüdükçe büyüdü. 




Bizzat kendi yazarları dikkat çekerken, Çetinsaya'nın "başarılarını" haberleştirmek de Sabah'a düştü. TUSKON operasyonundan sonra Çetinsaya ile ilgili "başarı" temalı 6 ayrı yazının Sabah gazetesinde yazılması dikkat çeken ayrı bir durumdu.

Çetinsaya örneğimiz ise TUSKON davasında dokunulmayan iş insanlarından sadece biri. Çetinsaya gibi örnek verilecek kişi sayısı oldukça fazla.

Bu dokunulmayan iş insanlarıyla ilgili 'Nasıl bir açıklama yapılır?' bilinmez ama bu örnekler "FETÖ Borsası" iddialarını daha da güçlendiriyor.

Odatv.com