Sana kaybetmek düşer İclal Okumuş hayata tutunmanın önemini çok hoş anlatmışUmarım kaybedenlerden olmazsınız Yani diyorum oysa aradan geçen onca yıldan sonra bundan başka dönüp bakarsın ama hepsi iri bir boşlukmuş Sen saçımı süpürge ettim diye övünürken yıpranan eski süpürgenin en iyi ihtimalle kapı arkasına bırakıldığını fark edersin En iyi ihtimalle kapı arkasında kaldığını anladığında bir de Bu yüzden mazlum olarak yaşamayı yeğlemek hatalı olmalı diyorum Bu yüzden kimse kimseyi kandırmasın diyorum Bu yüzden kimse kendisine yalan söylemesin diyorum Arkadaşından daha çok üzülemez kimse arkadaşının kederli yalnızlığına Uzantısı bir biçimde kendinde bitmiyorsa, hiçbir felaketin fazlaca önemi yoktur günümüz egoist insanının değerlerinde Yalan mı? Seçim edilmeyen almak coşmuş ve yalnız kılar insanı, bilirim! Ama hayatta her şey yüzde elli olasılık üzerindedir Ya terk edilen kişi olursun ya da uğruna her şeyin feda edildiği Ya bırakılansındır veya bırakan Ya kurbansındır veya kahraman Ve birçok süre yaşam her iki kutup aralarında sürükler insanı Ömrünün bir noktasında galibiyet sarhoşluğu yaşarken bir bakarsın ki yenilmişsin İşte o vakit, kazandım veya kaybettim sanmanın bir önemi kalmıyor O halde? O halde? O halde sevgili okur Neden kurban olmanın güzel olduğunu sanıyor insan? Kendine acımayı ve acındırmayı niçin seviyor? *** Yani diyorum ama: Düştüysen eğer, düştüğün yerden niçin kalkmıyorsun? Daha ne değin ağlayacaksın orada? Ne kadar sızlanacaksın? Asil, acılı, mazlum bir zavallı kurban olmayı kabul etmek hiçbir şey kazandırmayacak sana Senin hayatın akıp gidecek gözlerinin önünde Ve o hayat sen her anlatmaya kalktığında can sıkan banal hikâyelerden biri olarak kalacak Üzgünüm Kaybeden rolünü bu değin benimsersen, sana defalarca kaybetmek düşer!