Sanal Gerçeklikte Artık 'Ağzımızı da' Kullanabileceğiz

Teknolojinin geleceğinde büyük rol oynayacağı varsayım edilen sanal gerçeklik teknolojilerine olan ilgi her geçen gün artıyor. Metaverse kavramının hayatımıza girmesiyle düzgünce sürat kazanan sanal gerçeklik çalışmaları, bize gerçek hayatta sahip olamadığımız bir hayatın da kelamını veriyor. Lakin sanal gerçeklik teknolojisinin ismi üzerinde ‘sanal’ olması, bu teknolojiye kullanırken pek çok şeyi duyu organlarımızla algılayamayacağımız anlamına geliyor.

Ancak bilim insanları bu probleme da bir çözüm bulmuş üzere görünüyor. Yeni geliştirilen bir teknoloji sayesinde artık sanal gerçeklikte hakikaten hissederek ‘öpüşmek’ bile kelam konusu olabilir.

Yeni teknoloji ile nabız, ilgili alanlara yönlendiriliyor





Carnegie Mellon Üniversitesi'nin İnsan-Bilgisayar Etkileşimi Enstitüsü'nden yahut öteki ismiyle Future Interfaces Group’tan (FIG) araştırmacılar, sanal gerçeklikte kullanıcıların dudaklarında, dişlerinde ve dillerinde hisler hissetmelerini sağlamanın bir yolunu buldular.

Söz konusu teknolojiyi geliştirmek ismine FIG’den araştırmacılar, var olan bir sanal gerçeklik başlığı üzerinde, başlık akustik enerji verecek formda birtakım değişimler yaptılar. Mevcut VR donanımı ile uyumlu olan bu teknoloji sayesinde nabız; ağız içine ve etrafına yönlendirildi ve böylelikle yapılan testlerde kullanıcılar, diş fırçalama, sigara ve kahve içmek üzere araştırmacılar tarafından hazırlanan simüle edilmiş durumları deneyimledi.

Sanal gerçeklik tecrübesi, gerçek hayata hiç olmadığı kadar 'yakın'


Yeni VR teknolojisi üzerine Gizmodo tarafından hazırlanan bir rapor ise kelam konusu araştırmaya öbür bağlamlar ekliyor. Buna nazaran geliştiricilerin bu teknolojiyi, sanal gerçeklik ortamında öpüşme tecrübesini simüle etmek ismine potansiyel bir tahlil olarak kullanılabileceği tabir ediliyor.

Bununla birlikte FIG, ekipmanı deneme talihi elde eden iştirakçilerin tecrübelerine dair söylediklerini de paylaşıyor. Bu yorumlardan birisinde anonim bir test iştirakçisi, "Ağzımdaki örümceği tokatlamaya çalıştım" diyerek tecrübenin son derece gerçekçi hissettirdiğinin altını çiziyor. Şayet yeni teknoloji sanal gerçeklik ortamında yüzümüzde bir örümcek gezdiği ‘gerçekten’ hissetmemizi sağlıyorsa bu, sanal ortamdaki tecrübenin gerçek hayattakine hiç olmadığı kadar yakın olduğu manasına geliyor.