iltasyazilim
FD Üye
Şairlerin Şehzade Mustafa İçin Yazdıları Mersiyeler
Osmanlı Şehzadsi Mustafa İçin Yazılan Mersiyeler
Şehzade Mustafa'nın ölümü üstüne mersiye yazar şair sayısı on dörttür
Bu şairler içerisinde en meşhur mersiyeyi yazan Taşlıcalı Yahya ön plâna çıkar Şehzade için mersiye yazan şairler; Fünûnî, Rahmî, Edirneli Nazmî, Muînî, Mustafa, Müdâmî, Sâmî, Kara Fazlî, Nisâyî, Şeyh Ahmed Efendi(Hayalî), Selîmî, Kâdirî'dir Elimizde bulunan mersiyelerden birinin ise şairi belirli değildir
IBent
Meded meded bu cihanım yıkıldı bir yanı
Ecel celâlîleri aldı Mustafa Hânı
Meded, meded! Bu dünyanın bir tarafı yıkıldı Çünkü ecel eşkıyaları Mustafa Han'ı yakaladılar ve boğdular
Tohındı mihri cemâli bozuldı erkânı
Vebale koydılar âl ile Ali Osmânı
Onun güneş gibi parlak yüzü battı ve uyum bozuldu Osmanoğullarını kandırma ile günaha soktular
Geçerler idi geçende o merdi meydânı
Felek o canibe döndürdi şâhı devrânı
Yalancının kuru iftirası ve kuytu düşmanlığı gözümüzün yaşını akıttı, gönlümüzde ayrılık ateşi yaktı
Cinayet etmedi cânî gibi anıın câm
Boguldı seyli belâya tagıldı erkânı
Zavallı şehzade caniler gibi bir cinayet işlememişken, belâ seline düşüp boğuldu Tüm yanına yer alan yakınları darmadağın oldu
N'olaydı görmeye idi bu macerayı gözüm
Yazuklar asıl reva görmedi bu rayı gözüm
Keşke şu olayı gözüm görmemiş olsaydı Açık Konuşmak Gerekirse ya, şehzade hakkındaki hükmü doğru ve uygulanan cezayı adalete yerinde görmedim
IIBent
Tonandı ağlar ile nurdan menâra dönüp
Güşâde hatır idi şevk ile nehâra dönüp
Şehzade beyaz bir elbise giymiş, bu haliyle nurdan bir minareye dönmüştü Babasını göreceği için mutluluktan parlayan yüzü gündüzü andırıyordu(Şehzadenin Kanuninin huzuruna çıkışı anlatılıyor)
Göründi halka dırahtı şükûfezâra dönüp
Ütag u haymeleri karlu kûhsâra dönüp
Şehzade halka çiçek açmış bir ağaç gibi belirdi, otağ ve çadırları da karlı dağlara benziyordu
Tururdı şâhı evren öfke ile nâra dönüp
Yürürdi kulları yamnea lâlezara dönüp
Âlem padişahı olan Kanunî Sultan Süleyman hiddetten ateşe dönmüştü, yanına yürüyen adamlar da bir lâle tarlasını andırıyordu
Müzeyyen idi bedenlerle ak hisara dönüp
El öpmeğe yüridi mihri bîkarara dönüp
Padişahın çadırları bedenlerle süslenmiş, akhisara dönmüştü Şehzade ise sevincinden güneş gibi yerinde duramaz bir ışık halkası gelmiş ve el öpmek İçin otağa dürüst yürümüştü (Karoser: karoser, kandırma duvarı ve büyük çadırların etrafına çekilen bezden perde manasına gelir )
Tolandı gelmedi çünkim o mâhpâre dönüp
Görenler ağladılar ebri nevbahâra dönüp
Ay parçası gibi şehzade, babasının otağından dönüp gelmedi Onun cenazesini görenler yağmur yağdıran bahar bulutu gibi ağladılar
Bir ejdehâyı düserdür bu haymei dünyâ
Dehânına düşen olur hemîşe nâpeydâ
Bu dünya çadırı, iki başlı bir ejderhadır Onun ağzına düşen görünmez olur
IIIBent
O bedri kâmil ol âşinâyı bahri ulum
Fenaya vardı telef etdi ara tâlii şûm
Ayın on dördü gibi akıllı ve ilim denizinin tanışı olan o şehzade yok olup gitti Uğursuz baht zavallıyı telef etti
Dögündi kaldı hemân dâgi hasret ile nücûm
Köyündi şâmı firakında doldı yâş ile Rûm
Gök yüzünde yıldızlar şehzadenin, hasret yarasıyla dövündü kaldı Osmanlı ülkesi onun ayrılık gecesinde hasretle yandı tutuştu, ülkenin gözleri yaşlarla doldu
Kara geyürdi Karamana gusse etdi saldırı
O mâhı ince hayâl ile etdiler ma'dûm
Hüzün, atak etti, Konya halkına karalar giydirdi O ay yüzlü şehzadeyi, ince hesaplar, ustaca entrikalarla yok ettiler
Tolandı gerdenine hâle gibi mârı semûm
Kazâyı Hak ne ise razı oldı ol merhum
Zehirli bir yılan, yani cellâdın kemendi, şehzadenin boynuna ülkü gibi kuşandı Rahmetli kaderi ne ise ona boyun eğdi
Hatâsı gayrı muayyen günâhı nâma'lûm
Zihî şehîd ü saîd ü zihî şehi mazlum
Hatası görülmemiş ve günahı bilinmez işken öldü öldürülen şehzâde, ne kutsal ve manen ne mutlu bir şehîd ve ne derece zulme uğramış bir sultândır!
Yıkıldı yer yüzine aslına rücû etdi
Saadet ile hemân kurbı hazrete gitdi
Şehzâde yer yüzüne yığılıp kaldı ve aslı olan toprağa döndü Mutlulukla Hazretin yakınlarına gitti
Divan şairleri hakkında, saraya yaranmak için ve saray için yazarlardı diyenlere, pek olmadığını belirten bir örnektir; Taşlıcalı Yahya Eğmeden, bükmeden, fermanındaki sıfatları yedi satırı geçen Kâinat padişahına yanlış yaptın, diyebilen bir adam Taşlıcalı Yahya sonra Rüstem Paşanın ölümünü görmüş ona da bir Mersiye yazmış Mersiyeler bir üzüntü ve hüzün şiiridir Bunun en hoş örneği de Kanuninin ölümü üzerine Bakinin yazdığı mersiyedirYahya, Rüstem paşa için yazdığı mersiyede üzülmekten fazla sözde sevinmiş gibidir
Nola ol gitdi ise bâkî kalan sag olsun
Yirde yatdukça babam oglı fülân sag olsun
Fazla yaşasun bunı yazar okıyan sag olsun
Gülmez idi yüzi mahşerde dahi gülmeyesi
Çog iş itdi bize ol saglık ile olmayası
Rüstem için, öldüyse ne olmuş ama, geride kalanlar sağ olsun, bu dünyada yüzü gülmez idi, mahşerde de gülmesin diyerek, beddua etmektedir
Böyle şairleri ön plana hariç tutmak hem tarihin daha iyi anlaşılmasına ayrıca de Divan Edebiyatının daha iyi anlaşılmasına yardım edecektir
Alıntıdır *
Osmanlı Şehzadsi Mustafa İçin Yazılan Mersiyeler
Şehzade Mustafa'nın ölümü üstüne mersiye yazar şair sayısı on dörttür
Bu şairler içerisinde en meşhur mersiyeyi yazan Taşlıcalı Yahya ön plâna çıkar Şehzade için mersiye yazan şairler; Fünûnî, Rahmî, Edirneli Nazmî, Muînî, Mustafa, Müdâmî, Sâmî, Kara Fazlî, Nisâyî, Şeyh Ahmed Efendi(Hayalî), Selîmî, Kâdirî'dir Elimizde bulunan mersiyelerden birinin ise şairi belirli değildir
IBent
Meded meded bu cihanım yıkıldı bir yanı
Ecel celâlîleri aldı Mustafa Hânı
Meded, meded! Bu dünyanın bir tarafı yıkıldı Çünkü ecel eşkıyaları Mustafa Han'ı yakaladılar ve boğdular
Tohındı mihri cemâli bozuldı erkânı
Vebale koydılar âl ile Ali Osmânı
Onun güneş gibi parlak yüzü battı ve uyum bozuldu Osmanoğullarını kandırma ile günaha soktular
Geçerler idi geçende o merdi meydânı
Felek o canibe döndürdi şâhı devrânı
Yalancının kuru iftirası ve kuytu düşmanlığı gözümüzün yaşını akıttı, gönlümüzde ayrılık ateşi yaktı
Cinayet etmedi cânî gibi anıın câm
Boguldı seyli belâya tagıldı erkânı
Zavallı şehzade caniler gibi bir cinayet işlememişken, belâ seline düşüp boğuldu Tüm yanına yer alan yakınları darmadağın oldu
N'olaydı görmeye idi bu macerayı gözüm
Yazuklar asıl reva görmedi bu rayı gözüm
Keşke şu olayı gözüm görmemiş olsaydı Açık Konuşmak Gerekirse ya, şehzade hakkındaki hükmü doğru ve uygulanan cezayı adalete yerinde görmedim
IIBent
Tonandı ağlar ile nurdan menâra dönüp
Güşâde hatır idi şevk ile nehâra dönüp
Şehzade beyaz bir elbise giymiş, bu haliyle nurdan bir minareye dönmüştü Babasını göreceği için mutluluktan parlayan yüzü gündüzü andırıyordu(Şehzadenin Kanuninin huzuruna çıkışı anlatılıyor)
Göründi halka dırahtı şükûfezâra dönüp
Ütag u haymeleri karlu kûhsâra dönüp
Şehzade halka çiçek açmış bir ağaç gibi belirdi, otağ ve çadırları da karlı dağlara benziyordu
Tururdı şâhı evren öfke ile nâra dönüp
Yürürdi kulları yamnea lâlezara dönüp
Âlem padişahı olan Kanunî Sultan Süleyman hiddetten ateşe dönmüştü, yanına yürüyen adamlar da bir lâle tarlasını andırıyordu
Müzeyyen idi bedenlerle ak hisara dönüp
El öpmeğe yüridi mihri bîkarara dönüp
Padişahın çadırları bedenlerle süslenmiş, akhisara dönmüştü Şehzade ise sevincinden güneş gibi yerinde duramaz bir ışık halkası gelmiş ve el öpmek İçin otağa dürüst yürümüştü (Karoser: karoser, kandırma duvarı ve büyük çadırların etrafına çekilen bezden perde manasına gelir )
Tolandı gelmedi çünkim o mâhpâre dönüp
Görenler ağladılar ebri nevbahâra dönüp
Ay parçası gibi şehzade, babasının otağından dönüp gelmedi Onun cenazesini görenler yağmur yağdıran bahar bulutu gibi ağladılar
Bir ejdehâyı düserdür bu haymei dünyâ
Dehânına düşen olur hemîşe nâpeydâ
Bu dünya çadırı, iki başlı bir ejderhadır Onun ağzına düşen görünmez olur
IIIBent
O bedri kâmil ol âşinâyı bahri ulum
Fenaya vardı telef etdi ara tâlii şûm
Ayın on dördü gibi akıllı ve ilim denizinin tanışı olan o şehzade yok olup gitti Uğursuz baht zavallıyı telef etti
Dögündi kaldı hemân dâgi hasret ile nücûm
Köyündi şâmı firakında doldı yâş ile Rûm
Gök yüzünde yıldızlar şehzadenin, hasret yarasıyla dövündü kaldı Osmanlı ülkesi onun ayrılık gecesinde hasretle yandı tutuştu, ülkenin gözleri yaşlarla doldu
Kara geyürdi Karamana gusse etdi saldırı
O mâhı ince hayâl ile etdiler ma'dûm
Hüzün, atak etti, Konya halkına karalar giydirdi O ay yüzlü şehzadeyi, ince hesaplar, ustaca entrikalarla yok ettiler
Tolandı gerdenine hâle gibi mârı semûm
Kazâyı Hak ne ise razı oldı ol merhum
Zehirli bir yılan, yani cellâdın kemendi, şehzadenin boynuna ülkü gibi kuşandı Rahmetli kaderi ne ise ona boyun eğdi
Hatâsı gayrı muayyen günâhı nâma'lûm
Zihî şehîd ü saîd ü zihî şehi mazlum
Hatası görülmemiş ve günahı bilinmez işken öldü öldürülen şehzâde, ne kutsal ve manen ne mutlu bir şehîd ve ne derece zulme uğramış bir sultândır!
Yıkıldı yer yüzine aslına rücû etdi
Saadet ile hemân kurbı hazrete gitdi
Şehzâde yer yüzüne yığılıp kaldı ve aslı olan toprağa döndü Mutlulukla Hazretin yakınlarına gitti
Divan şairleri hakkında, saraya yaranmak için ve saray için yazarlardı diyenlere, pek olmadığını belirten bir örnektir; Taşlıcalı Yahya Eğmeden, bükmeden, fermanındaki sıfatları yedi satırı geçen Kâinat padişahına yanlış yaptın, diyebilen bir adam Taşlıcalı Yahya sonra Rüstem Paşanın ölümünü görmüş ona da bir Mersiye yazmış Mersiyeler bir üzüntü ve hüzün şiiridir Bunun en hoş örneği de Kanuninin ölümü üzerine Bakinin yazdığı mersiyedirYahya, Rüstem paşa için yazdığı mersiyede üzülmekten fazla sözde sevinmiş gibidir
Nola ol gitdi ise bâkî kalan sag olsun
Yirde yatdukça babam oglı fülân sag olsun
Fazla yaşasun bunı yazar okıyan sag olsun
Gülmez idi yüzi mahşerde dahi gülmeyesi
Çog iş itdi bize ol saglık ile olmayası
Rüstem için, öldüyse ne olmuş ama, geride kalanlar sağ olsun, bu dünyada yüzü gülmez idi, mahşerde de gülmesin diyerek, beddua etmektedir
Böyle şairleri ön plana hariç tutmak hem tarihin daha iyi anlaşılmasına ayrıca de Divan Edebiyatının daha iyi anlaşılmasına yardım edecektir
Alıntıdır *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.