Sosyal Alanda Yapılan İnkılaplar
Kılık Kıyafet Değişimi ve Şapka İnkılabı
Sosyal Alanda Yapılan İnkılaplar
Turkiye Buyuk Millet Meclisi 1925 yılı Nisan ayı sonlarında tatile girince, Mustafa Kemal Paşa da yurt gezilerine cıktı Kastamonuya geldiğinde vatandaşlarla muhtelif meseleleri goruşerek onların dertlerini dinledi Mille*tin her bakımdan medeni olması gerektiğini ve dunya şartlarına ayak uydur*ma*mızı, Turk ve ıslam dunyasının medeniyetin emrettiği zihniyet değişikliklerine girememesi yuzunden geri kaldığını ifade ederek şunları soylemiştir: Millet acıkca bilmelidir; medeniyet oyle guclu bir ateştir ki, ona ilgisiz kalan*ları yakar, yok eder İcinde bulunduğumuz medeni ailede layık olduğumuz yeri bulacak, onu koruyacak ve yukselteceğiz Kolay gecim, mutluluk ve insanlık bundadır
Mustafa Kemal Paşa 25 Ağustosda İneboluya hareket etti ve halkın sevgi gosterileri arasında şehre geldi 2681925 gunu sivil elbise ve elinde panama şapka ile şehirde dolaştı Akşam denizciler ve kayıkcılar Mustafa Kemal Paşanın kaldığı evin onunde sevgi gosterilerinde bulununca; Mustafa Kemal Paşa bir konuşma yaptı ve Ben şimdiye kadar millet ve memleket hayrına ne gibi hamleler, inkilaplar yapmış isem hep boyle halkımızla temas ederek, onların alaka ve muhabbetlerinden, gosterdikleri samimiyetten kuvvet ve ilham alarak yaptım diyerek inkılapların yapılmasında halkın desteğini dile getirmiştir
Mustafa Kemal Paşa 27 Ağustos 1925 gunu Turk Ocağını ziyaret etti ve burada yaptığı konuşmada Medeni ve milletlerarası kılık bizim icin, cok cevherli milletimiz icin layık bir kılıktır Onu giyineceğiz Ayakta iskarpin ya da fotin, bacakta pantolon, vucutta yelek, gomlek, kıravat, yakalık, ceket ve bunların tabii tamamlayıcısı olarak başta guneşten koruyucu kenarlı başlık (siperi şemsli serpuş) Acık soylemek isterim, bu başlığın adına şapka denir diyerek goruşlerini acıklar
Mustafa Kemal Paşa, Kastamonu seyahati sırasında kadınlarla ilgili olarak da Bazı yerlerde kadınlar goruyorum ki, başına bir bez ya da bir peştemal veya bunlar gibi şeyler atarak yuzunu gozunu gizler yada yere oturarak yumulur Bu davranışın anlamı nedir? Uygar bir millet anası, millet kızı bu garip şekle, bu vahşi duruma girer mi? Bu hal milleti cok gulunc gosteren bir gorunuştur Derhal duzeltilmesi gerekir
Halk Fırkası merkezinde yaptığı konuşmada da Efendiler ve ey millet biliniz ki, Turkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, muritler, mensuplar memleketi olamaz En doğru ve en hakiki tarikat, tarikatı medeniyedir diyerek tarikatlerin kaldırılmasıyla ilgili ilk işareti vermiş oluyordu Mustafa Kemal bu gezisi sırasında kılık kıyafet inkılabıyla ilgili bir kanuna gerek olmadığını, milletin kendisinin karar vererek bunu yapacağını, memurların ve mebusların millete rehber olmasının yeteceğini belirtir
Mustafa Kemal Paşa 1 Eylul 1925de Ankaraya dondu 2 Eylul 1925de cıkarılan 2431 sayılı Kararname ile, halkın kendiliğinden giydiği şapkayı memurların giymesi mecburi tutuldu
2 Eylul 1925de cıkarılan Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle tekke, zaviye ve turbelerin kapatılmasına, din gorevlilerinin giyecekleri kıyafetlerin duzenlenmesine ve memurların şapka giymelerine karar verildi
Meclisin calışmaya başlamasıyla birlikte Konya mebusu Refik (Koraltan) Bey ve arkadaşları Şapka İktisası (Şapka Giyilmesi) hakkındaki kanun teklifini Meclis Başkanlığına verdiler
Hazırlanan kanunun birinci maddesi şoyle duzenlenmiştir: Turkiye Buyuk Millet Meclisi azaları ile ıdarei Umumiye ve Hususiye ve mahalliye veya muessesata mensup bilumum eşhas ve musdahdemin (sıfatı resmiyeyi haiz herkes) Turk Milletinin iktisa etmiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir 28 Kasım 1925de 671 sayılı kanun yururluğe girdi
Tekkeler Zaviyeler ve Turbelerin Kapatılması
Şapka inkılabında belirttiğimiz gibi Mustafa Kemal Paşa Kastamonu gezisi sırasında yaptığı konuşmada tarikatların durumuna değinmiş ve Bugun mevcut tarikatların amacı kendilerine bağlı olanları, dunya hayatı ile manevi hayatta mutluluğa kavuşturmaktan başka ne olabilir? diye sormuş ve cevabını da kendisi vererek, konuşmasına şoyle devam etmiştir: Bugun ilmin, fennin, tum kapsamıyla uygarlığın sactığı ışık onunde filan ya da falan şeyhin yol gostermesiyle maddi ve manevi mutluluk arayacak kadar ilkel insanların Turkiye uygar topluluğunda varlığını kesinlikle kabul etmiyorum Ey millet, iyi biliniz ki Turkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, muritler mensuplar memleketi olamaz En doğru, en gercek tarikat, uygarlık tarikatıdır Uygarlığın emir ve isteklerini yapmak, insan olmak icin yeterlidir
Mustafa Kemal Paşa 31 Ağustos 1925 tarihinde Cankırıda vatandaşlarla yaptığı sohbetlerde kıyafet ve tarikat meselelerine de temas etmiş ve tekkelerin kesinlikle kapatılması gerektiğini, hic kimsenin tekkelerin yol gostermesine muhtac olmadığını ve guc kaynağının bilim olduğunu soylemiştir
Şapka kanununun cıkarılmasından sonra yine Konya Mebusu Refik Bey ve arkadaşlarınca tekkelerin, zaviyelerin ve turbelerin kaldırılmasıyla ilgili olarak bir kanun teklifi hazırlanarak 15 Kasım 1925 tarihinde Meclis Başkanlığına verildi Kanunun hazırlanmasını gerektiren sebep belirtilirken; tekke ve zaviyelerin İslam dininin zaruriyetinden olmadığı, birtakım yoldan cıkmış kişilerin şahsi ve siyasi amaclarını gercekleştirmek icin bunların kullanıldığı ve son olarak ortaya cıkan olayların da bunu ispatladığı ve Şark İstiklal Mahkemesinin kendi bolgesinde bunları yasakladığı, Ankara İstiklal Mahkemesinin de yasaklama hususunda hukumetin dikkatini cektiği acıklanır Gerekcede tekkelerin samimi olarak calışmadıkları ve zararlı siyasi duşuncelerini gercekleştirmek icin birer arac haline getirildiği; ulema kisvesi altında birtakım kimselerin halkın iyi duygularını istismar ettikleri ve bu gibi suistimallerin Turk tarihinde zaman zaman gorulduğu hatırlatılarak, Turkiye Cumhuriyetinde bu durumun devam edemeyeceği vurgulandıktan sonra; medeni ve asri cevrelerde artık bunlara tahammul edilemeyeceğinden, bu kurumların kaldırılması gerektiği acıklanır
Yapılan konuşmalardan sonra teklif 30 Kasım 1925de kabul edilerek kanunlaştı 677 sayılı kanun 13121925 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yururluğe girdi
Meclisin aynı gun kabul ettiği Ceza Kanununun 131 maddesi şu şekilde değiştirildi: Turkiye Devleti tarafından nail ve mezun olmağdığı nişan takan ve kendi rutbesinin mafevkinde elbisei resmiye giyen veyahut hicbir rutbe ve memuriyeti olmadığı halde uniforma teşebbus eyleyen ve Diyanet ışleri Riyasetine merbut dini memurlara hukumetce tesbit edilen kıyafeti hilafı salahiyet ve mezuniyet iktisa eden eşhas uc aydan bir seneye kadar hapsolunur
Saatlerin ve Takvimin Değiştirilmesi
Gunun yirmi dort saate taksimi hususunda Başvekalet tarafından hazırlanan kanun teklifi ve gerekcesi 11 Kasım 1925de Buyuk Millet Meclisi Başkanlığına verildi Kanun teklifinin gerekcesinde Hicri takvimin mali ve dini işlerde, resmi muamelelerde hatalara yol actığı, Cumhuriyet hukumetinin inkılaplarına ters duştuğu ve bu sebeple Keldanilerden beri kullanılan saatlerde değişiklik yapılmasının gerektiği uzerinde duruldu
26 Aralık 1925 tarih ve 697 sayılı kanunla gunun yirmi dort saate taksimi kabul edilmiş oldu Kanunun birinci maddesi Turkiye Cumhuriyeti dahilinde gun, gece yarısından başlar ve saatler sıfırdan yirmi dorde kadar sayılır, şeklinde duzenlenirken; ikinci madde, İzmit civarından gecip Greenviche nazaran 30ncu derecede bulunan meridyen dairesi butun Turkiye Cumhuriyeti saatleri icin esastır şeklindeydi
Aynı gun beynelmilel takvim kabul edildi 13411925 senesi Aralıkının 31 gununu takip eden gun, 1926 senesi Ocakının birinci gunu olarak kabul edildi
Hukumetin 11 Kasım 1925 tarihinde Buyuk Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Rumi takvimin kullanılmasını yasaklayan kanun layihası 26 Aralık 1925 gunu kanunlaştı ve Turkiye Cumhuriyetinde Miladi takvim kullanılmağa başlandı
Olcude ve Tartıda Değişiklik
İmparatorluk doneminde para birliği memleketin her tarafında aynı oranda sağlanamamıştır Mesela, İzmirde metelik onuc para ve onsekiz para, mecidiye yirmi uc, ondokuz, otuzuc, yirmi kuruş olarak uygulanmıştır Bunları musluman olmayan tuccarlar uygulamış ve kendi menfaatleri acısından paranın değeriyle oynamışlardır
Tartıda, metro, kilo, kile kulllanılmaktadır Kile olarak kullanılan olcu memleketin muhtelif yerlerinde değişik oranlarda kullanılmaktadır Mesela Konyada 12 kilo bir kile olduğu halde, İstanbulda 2 kilo bir kile olarak değerlendirilmektedir Balıkesirde 4 kilo bir kile, Sivasta 14 kilo bir kile olarak kabul edilmektedir
Kayseride ikiyuz dirhem bir okka, başka yerde altıyuz dirhem bir okka, Nereye varsan okka dortyuz dirhem sozu de gecerli değildir Bazı yerlerde uzunluk olcusu olarak arşın kullanılmakta, bazı yerlerde mimar arşını, bir başka yerde metro, bir başka yerde yarda kullanılmaktadır Boyle olunca uzunluk olcu birimlerinde birlik sağlanamamakta Bunların duzeltilmesi ticari ve iktisadi yonden cok onemlidir Ticarette terazi, kile, kantar ihtilafı sıkca goruluyordu Mesela, bir mal Konyaya goturuluyor 3 eksik geliyor İzmire goturuluyor, 5 fazla geliyor Bunun da sebebi kantarlarda kontrolun olmayışıydı Kilo yerine taş kullanılması da koylunun malının fire vermesine ve birtakım haksız kazanclara yol acıyordu İc ticarette dengenin kurulması ve vatandaşın aldatılmaması icin olcu ve tartıda birliğin sağlanması daha IIBuyuk Millet Meclisi doneminde gundeme getirilmiş ise de ancak 26 Mart 1931 tarihinde değişiklik kabul edilerek; olcu ve tartıda Avrupa uzunluk olcu birimi metre ve katları ile ağırlık olcu birimi olarak kilogram ve katları kabul edilmiştir
Soyadı Kanununun Kabulu ve Eski Unvanların Kaldırılması
21 Haziran 1934 tarihinde Soyadı Kanunu kabul edilerek halkdevlet ilişkilerindeki karışıklıkların ortadan kaldırılması sağlandı Kanuna gore her insan kendi adından başka bir de soyadı alacaktır Soyadlar Turkce olacak; Turkce olmayan yabancı milletlerin soyadı ile ahlaka aykırı soyadları kullanımayacaktır
Meclis kabul ettiği 24 Kasım 1934 tarihli kanunla da Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi, Hazretleri gibi unvanları, lakapları kaldırmıştır Aynı kanunla, Savaş madalyası dışındaki madalya ve nişanları da kaldırılıyordu
Kadın Haklarının Kabulu
Turk Milletinin Milli Mucadeleyi kazanmasında Turk kadınının cok buyuk bir rolu vardır Kadınlarımız cephe gerisinde cephedeki askerlerimiz icin her turlu calışmalarda bulunmuşlar; cepheye cephane taşımışlar; Emperyalizme karşı erkeğiyle omuz omuza mucadele etmişlerdir Boylece buyuk fedakarlıkta bulunan Turk kadınının da medeni kanuna kavuşması, toplum icindeki gercek yerini alması lazımdı Buyuk onder Mustafa Kemal Ataturk muhtelif konuşmalarında kadınlarımızın toplum icindeki ve tarihteki onemini belirterek, eğitimden secmesecilme hakkına kadar bir cok haklardan gecmiş donemlerde mağdur bırakıldıklarını ve bu haklarının verileceğini belirtmiştir 1925 tarihinde yaptığı konuşmada Bir milletin yalnız erkeklerinin terakki etmesiyle (ilerlemesiyle) o millet yukselemez Cunku eğer kadın aynı nisbette ilerleme halinde olmazsa, erkeğin yukselmesi mumkun değildir diyerek konunun onemini belirtmiştir 17 Şubat 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun ile Turk kadını haklarına kavuşmuştu 3 Nisan 1930da cıkarılan Belediye Kanunu ile kadınlarımızın belediye secimlerinde oy verme ve secme hakkı ile 5 Aralık 1934 tarihinde milletvekili secmek ve secilmek hakkı verilmiştir
Milli Bayramlar ve Genel Tatil Gunleri
Buyuk Millet Meclisinin 23 Nisan 1920 tarihindeki acılış gunu 23 Nisan 1921 tarihinde resmi bayram olarak kabul edilmiştir Cunku bu tarih Turk Milletinin yeniden bağımsızlığını elde etmesinin ve millet hakimiyetinn kabul edildiği bir tarihtir
Buyuk Millet Meclisi 22 Mayıs 1935 tarihinde Milli Bayramlar ve Genel Tatilgunleri hakkındaki kanunu kabul etti
Kanunu hazırlayanlar dunyadaki ticaret, ekonomi ve haberleşmeleri dikkate alarak Cuma gunu olan tatil gununu Pazar gunune kaydırmış ve Pazar gunu tatil olarak kabul edilmiştir Kanunla dini bayramlardan Ramazan Bayramı 3 gun, Kurban Bayramı 4 gun olarak kabul edilmiştir Kanunla 30 Ağustos Zafer Bayramı bir gun, 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı birbucuk gun, 1 Mayıs Bahar Bayramı olarak bir gun resmi tatil olarak kabul edilirken, 1 Ocak tarihi de birbucuk gun yılbaşı tatili, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı birbucuk gun, 19 Mayıs Genclik ve Spor Bayramı bir gun tatil olarak kabul edilmiştir
Kılık Kıyafet Değişimi ve Şapka İnkılabı
Sosyal Alanda Yapılan İnkılaplar
Turkiye Buyuk Millet Meclisi 1925 yılı Nisan ayı sonlarında tatile girince, Mustafa Kemal Paşa da yurt gezilerine cıktı Kastamonuya geldiğinde vatandaşlarla muhtelif meseleleri goruşerek onların dertlerini dinledi Mille*tin her bakımdan medeni olması gerektiğini ve dunya şartlarına ayak uydur*ma*mızı, Turk ve ıslam dunyasının medeniyetin emrettiği zihniyet değişikliklerine girememesi yuzunden geri kaldığını ifade ederek şunları soylemiştir: Millet acıkca bilmelidir; medeniyet oyle guclu bir ateştir ki, ona ilgisiz kalan*ları yakar, yok eder İcinde bulunduğumuz medeni ailede layık olduğumuz yeri bulacak, onu koruyacak ve yukselteceğiz Kolay gecim, mutluluk ve insanlık bundadır
Mustafa Kemal Paşa 25 Ağustosda İneboluya hareket etti ve halkın sevgi gosterileri arasında şehre geldi 2681925 gunu sivil elbise ve elinde panama şapka ile şehirde dolaştı Akşam denizciler ve kayıkcılar Mustafa Kemal Paşanın kaldığı evin onunde sevgi gosterilerinde bulununca; Mustafa Kemal Paşa bir konuşma yaptı ve Ben şimdiye kadar millet ve memleket hayrına ne gibi hamleler, inkilaplar yapmış isem hep boyle halkımızla temas ederek, onların alaka ve muhabbetlerinden, gosterdikleri samimiyetten kuvvet ve ilham alarak yaptım diyerek inkılapların yapılmasında halkın desteğini dile getirmiştir
Mustafa Kemal Paşa 27 Ağustos 1925 gunu Turk Ocağını ziyaret etti ve burada yaptığı konuşmada Medeni ve milletlerarası kılık bizim icin, cok cevherli milletimiz icin layık bir kılıktır Onu giyineceğiz Ayakta iskarpin ya da fotin, bacakta pantolon, vucutta yelek, gomlek, kıravat, yakalık, ceket ve bunların tabii tamamlayıcısı olarak başta guneşten koruyucu kenarlı başlık (siperi şemsli serpuş) Acık soylemek isterim, bu başlığın adına şapka denir diyerek goruşlerini acıklar
Mustafa Kemal Paşa, Kastamonu seyahati sırasında kadınlarla ilgili olarak da Bazı yerlerde kadınlar goruyorum ki, başına bir bez ya da bir peştemal veya bunlar gibi şeyler atarak yuzunu gozunu gizler yada yere oturarak yumulur Bu davranışın anlamı nedir? Uygar bir millet anası, millet kızı bu garip şekle, bu vahşi duruma girer mi? Bu hal milleti cok gulunc gosteren bir gorunuştur Derhal duzeltilmesi gerekir
Halk Fırkası merkezinde yaptığı konuşmada da Efendiler ve ey millet biliniz ki, Turkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, muritler, mensuplar memleketi olamaz En doğru ve en hakiki tarikat, tarikatı medeniyedir diyerek tarikatlerin kaldırılmasıyla ilgili ilk işareti vermiş oluyordu Mustafa Kemal bu gezisi sırasında kılık kıyafet inkılabıyla ilgili bir kanuna gerek olmadığını, milletin kendisinin karar vererek bunu yapacağını, memurların ve mebusların millete rehber olmasının yeteceğini belirtir
Mustafa Kemal Paşa 1 Eylul 1925de Ankaraya dondu 2 Eylul 1925de cıkarılan 2431 sayılı Kararname ile, halkın kendiliğinden giydiği şapkayı memurların giymesi mecburi tutuldu
2 Eylul 1925de cıkarılan Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle tekke, zaviye ve turbelerin kapatılmasına, din gorevlilerinin giyecekleri kıyafetlerin duzenlenmesine ve memurların şapka giymelerine karar verildi
Meclisin calışmaya başlamasıyla birlikte Konya mebusu Refik (Koraltan) Bey ve arkadaşları Şapka İktisası (Şapka Giyilmesi) hakkındaki kanun teklifini Meclis Başkanlığına verdiler
Hazırlanan kanunun birinci maddesi şoyle duzenlenmiştir: Turkiye Buyuk Millet Meclisi azaları ile ıdarei Umumiye ve Hususiye ve mahalliye veya muessesata mensup bilumum eşhas ve musdahdemin (sıfatı resmiyeyi haiz herkes) Turk Milletinin iktisa etmiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir 28 Kasım 1925de 671 sayılı kanun yururluğe girdi
Tekkeler Zaviyeler ve Turbelerin Kapatılması
Şapka inkılabında belirttiğimiz gibi Mustafa Kemal Paşa Kastamonu gezisi sırasında yaptığı konuşmada tarikatların durumuna değinmiş ve Bugun mevcut tarikatların amacı kendilerine bağlı olanları, dunya hayatı ile manevi hayatta mutluluğa kavuşturmaktan başka ne olabilir? diye sormuş ve cevabını da kendisi vererek, konuşmasına şoyle devam etmiştir: Bugun ilmin, fennin, tum kapsamıyla uygarlığın sactığı ışık onunde filan ya da falan şeyhin yol gostermesiyle maddi ve manevi mutluluk arayacak kadar ilkel insanların Turkiye uygar topluluğunda varlığını kesinlikle kabul etmiyorum Ey millet, iyi biliniz ki Turkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, muritler mensuplar memleketi olamaz En doğru, en gercek tarikat, uygarlık tarikatıdır Uygarlığın emir ve isteklerini yapmak, insan olmak icin yeterlidir
Mustafa Kemal Paşa 31 Ağustos 1925 tarihinde Cankırıda vatandaşlarla yaptığı sohbetlerde kıyafet ve tarikat meselelerine de temas etmiş ve tekkelerin kesinlikle kapatılması gerektiğini, hic kimsenin tekkelerin yol gostermesine muhtac olmadığını ve guc kaynağının bilim olduğunu soylemiştir
Şapka kanununun cıkarılmasından sonra yine Konya Mebusu Refik Bey ve arkadaşlarınca tekkelerin, zaviyelerin ve turbelerin kaldırılmasıyla ilgili olarak bir kanun teklifi hazırlanarak 15 Kasım 1925 tarihinde Meclis Başkanlığına verildi Kanunun hazırlanmasını gerektiren sebep belirtilirken; tekke ve zaviyelerin İslam dininin zaruriyetinden olmadığı, birtakım yoldan cıkmış kişilerin şahsi ve siyasi amaclarını gercekleştirmek icin bunların kullanıldığı ve son olarak ortaya cıkan olayların da bunu ispatladığı ve Şark İstiklal Mahkemesinin kendi bolgesinde bunları yasakladığı, Ankara İstiklal Mahkemesinin de yasaklama hususunda hukumetin dikkatini cektiği acıklanır Gerekcede tekkelerin samimi olarak calışmadıkları ve zararlı siyasi duşuncelerini gercekleştirmek icin birer arac haline getirildiği; ulema kisvesi altında birtakım kimselerin halkın iyi duygularını istismar ettikleri ve bu gibi suistimallerin Turk tarihinde zaman zaman gorulduğu hatırlatılarak, Turkiye Cumhuriyetinde bu durumun devam edemeyeceği vurgulandıktan sonra; medeni ve asri cevrelerde artık bunlara tahammul edilemeyeceğinden, bu kurumların kaldırılması gerektiği acıklanır
Yapılan konuşmalardan sonra teklif 30 Kasım 1925de kabul edilerek kanunlaştı 677 sayılı kanun 13121925 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yururluğe girdi
Meclisin aynı gun kabul ettiği Ceza Kanununun 131 maddesi şu şekilde değiştirildi: Turkiye Devleti tarafından nail ve mezun olmağdığı nişan takan ve kendi rutbesinin mafevkinde elbisei resmiye giyen veyahut hicbir rutbe ve memuriyeti olmadığı halde uniforma teşebbus eyleyen ve Diyanet ışleri Riyasetine merbut dini memurlara hukumetce tesbit edilen kıyafeti hilafı salahiyet ve mezuniyet iktisa eden eşhas uc aydan bir seneye kadar hapsolunur
Saatlerin ve Takvimin Değiştirilmesi
Gunun yirmi dort saate taksimi hususunda Başvekalet tarafından hazırlanan kanun teklifi ve gerekcesi 11 Kasım 1925de Buyuk Millet Meclisi Başkanlığına verildi Kanun teklifinin gerekcesinde Hicri takvimin mali ve dini işlerde, resmi muamelelerde hatalara yol actığı, Cumhuriyet hukumetinin inkılaplarına ters duştuğu ve bu sebeple Keldanilerden beri kullanılan saatlerde değişiklik yapılmasının gerektiği uzerinde duruldu
26 Aralık 1925 tarih ve 697 sayılı kanunla gunun yirmi dort saate taksimi kabul edilmiş oldu Kanunun birinci maddesi Turkiye Cumhuriyeti dahilinde gun, gece yarısından başlar ve saatler sıfırdan yirmi dorde kadar sayılır, şeklinde duzenlenirken; ikinci madde, İzmit civarından gecip Greenviche nazaran 30ncu derecede bulunan meridyen dairesi butun Turkiye Cumhuriyeti saatleri icin esastır şeklindeydi
Aynı gun beynelmilel takvim kabul edildi 13411925 senesi Aralıkının 31 gununu takip eden gun, 1926 senesi Ocakının birinci gunu olarak kabul edildi
Hukumetin 11 Kasım 1925 tarihinde Buyuk Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Rumi takvimin kullanılmasını yasaklayan kanun layihası 26 Aralık 1925 gunu kanunlaştı ve Turkiye Cumhuriyetinde Miladi takvim kullanılmağa başlandı
Olcude ve Tartıda Değişiklik
İmparatorluk doneminde para birliği memleketin her tarafında aynı oranda sağlanamamıştır Mesela, İzmirde metelik onuc para ve onsekiz para, mecidiye yirmi uc, ondokuz, otuzuc, yirmi kuruş olarak uygulanmıştır Bunları musluman olmayan tuccarlar uygulamış ve kendi menfaatleri acısından paranın değeriyle oynamışlardır
Tartıda, metro, kilo, kile kulllanılmaktadır Kile olarak kullanılan olcu memleketin muhtelif yerlerinde değişik oranlarda kullanılmaktadır Mesela Konyada 12 kilo bir kile olduğu halde, İstanbulda 2 kilo bir kile olarak değerlendirilmektedir Balıkesirde 4 kilo bir kile, Sivasta 14 kilo bir kile olarak kabul edilmektedir
Kayseride ikiyuz dirhem bir okka, başka yerde altıyuz dirhem bir okka, Nereye varsan okka dortyuz dirhem sozu de gecerli değildir Bazı yerlerde uzunluk olcusu olarak arşın kullanılmakta, bazı yerlerde mimar arşını, bir başka yerde metro, bir başka yerde yarda kullanılmaktadır Boyle olunca uzunluk olcu birimlerinde birlik sağlanamamakta Bunların duzeltilmesi ticari ve iktisadi yonden cok onemlidir Ticarette terazi, kile, kantar ihtilafı sıkca goruluyordu Mesela, bir mal Konyaya goturuluyor 3 eksik geliyor İzmire goturuluyor, 5 fazla geliyor Bunun da sebebi kantarlarda kontrolun olmayışıydı Kilo yerine taş kullanılması da koylunun malının fire vermesine ve birtakım haksız kazanclara yol acıyordu İc ticarette dengenin kurulması ve vatandaşın aldatılmaması icin olcu ve tartıda birliğin sağlanması daha IIBuyuk Millet Meclisi doneminde gundeme getirilmiş ise de ancak 26 Mart 1931 tarihinde değişiklik kabul edilerek; olcu ve tartıda Avrupa uzunluk olcu birimi metre ve katları ile ağırlık olcu birimi olarak kilogram ve katları kabul edilmiştir
Soyadı Kanununun Kabulu ve Eski Unvanların Kaldırılması
21 Haziran 1934 tarihinde Soyadı Kanunu kabul edilerek halkdevlet ilişkilerindeki karışıklıkların ortadan kaldırılması sağlandı Kanuna gore her insan kendi adından başka bir de soyadı alacaktır Soyadlar Turkce olacak; Turkce olmayan yabancı milletlerin soyadı ile ahlaka aykırı soyadları kullanımayacaktır
Meclis kabul ettiği 24 Kasım 1934 tarihli kanunla da Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi, Hazretleri gibi unvanları, lakapları kaldırmıştır Aynı kanunla, Savaş madalyası dışındaki madalya ve nişanları da kaldırılıyordu
Kadın Haklarının Kabulu
Turk Milletinin Milli Mucadeleyi kazanmasında Turk kadınının cok buyuk bir rolu vardır Kadınlarımız cephe gerisinde cephedeki askerlerimiz icin her turlu calışmalarda bulunmuşlar; cepheye cephane taşımışlar; Emperyalizme karşı erkeğiyle omuz omuza mucadele etmişlerdir Boylece buyuk fedakarlıkta bulunan Turk kadınının da medeni kanuna kavuşması, toplum icindeki gercek yerini alması lazımdı Buyuk onder Mustafa Kemal Ataturk muhtelif konuşmalarında kadınlarımızın toplum icindeki ve tarihteki onemini belirterek, eğitimden secmesecilme hakkına kadar bir cok haklardan gecmiş donemlerde mağdur bırakıldıklarını ve bu haklarının verileceğini belirtmiştir 1925 tarihinde yaptığı konuşmada Bir milletin yalnız erkeklerinin terakki etmesiyle (ilerlemesiyle) o millet yukselemez Cunku eğer kadın aynı nisbette ilerleme halinde olmazsa, erkeğin yukselmesi mumkun değildir diyerek konunun onemini belirtmiştir 17 Şubat 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun ile Turk kadını haklarına kavuşmuştu 3 Nisan 1930da cıkarılan Belediye Kanunu ile kadınlarımızın belediye secimlerinde oy verme ve secme hakkı ile 5 Aralık 1934 tarihinde milletvekili secmek ve secilmek hakkı verilmiştir
Milli Bayramlar ve Genel Tatil Gunleri
Buyuk Millet Meclisinin 23 Nisan 1920 tarihindeki acılış gunu 23 Nisan 1921 tarihinde resmi bayram olarak kabul edilmiştir Cunku bu tarih Turk Milletinin yeniden bağımsızlığını elde etmesinin ve millet hakimiyetinn kabul edildiği bir tarihtir
Buyuk Millet Meclisi 22 Mayıs 1935 tarihinde Milli Bayramlar ve Genel Tatilgunleri hakkındaki kanunu kabul etti
Kanunu hazırlayanlar dunyadaki ticaret, ekonomi ve haberleşmeleri dikkate alarak Cuma gunu olan tatil gununu Pazar gunune kaydırmış ve Pazar gunu tatil olarak kabul edilmiştir Kanunla dini bayramlardan Ramazan Bayramı 3 gun, Kurban Bayramı 4 gun olarak kabul edilmiştir Kanunla 30 Ağustos Zafer Bayramı bir gun, 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı birbucuk gun, 1 Mayıs Bahar Bayramı olarak bir gun resmi tatil olarak kabul edilirken, 1 Ocak tarihi de birbucuk gun yılbaşı tatili, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı birbucuk gun, 19 Mayıs Genclik ve Spor Bayramı bir gun tatil olarak kabul edilmiştir
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.