iltasyazilim
FD Üye
cihan ve örneklem nedir
cihan ve örneklem örneği
sosyolojide kâinat ve örneklem seçimi
kâinat ve örnekleme
EVREN
Evren (population), araştırma sonuçlarının genellenmek istendiği elemanlar bütünüdür Bu tüm, karşılıklı özellikleri olan canlı ya da cansız her türlü elemanı içerebilir Cihan terimi, tekli elemanlar için “misal durum, küçük çokluklar için “araştırma kümesi gibi deyimlerle de açıklama edilir (Karasar,1999,s109)
Evren, araştırma kapsamına giren gruptur Araştırma kapsamına giriş verilerin elde edilişi ve bulguların genellenmesi açısından düşünülebilir Verilerin elde edilişi bakımından kâinat, örneklemin seçildiği gruptur Bulguların genellenmesi yönünden cihan, örneklemin seçildiği grup olabileceği gibi kuramsal bir grup da olabilir Zaten, üzerinde çalışılan cihan, zaman bakımından geride kalmıştır Varsayım yürütmek istenilen kâinat, gelecekteki olaylara aittir Bu açıdan bakıldığında istatistiksel çözümlemelerin yapıldığı tüm ölçümler uzakta veya yakın geçmişe aittirler Ancak yapılacak kestiriler geleceğe aittir Dolayısıyla yapılan tüm çözümlemelerde bir örnekleme söz konusudur Her bilimde yapılan gözlem ve deneyler, gözlenmesi ya da deneylenmesi olanaklı durumların oluşturduğu evrenden alınmış bir örneklemdir
Bir ilgi alanıyla ilişkili, eksiksiz bir data takımına âlem denir Bir okuldaki bütün öğrencilerin yaşları bilinmek istendiğinde “bütün öğrencilerin yaşları evreni oluşturur İlginin belirtilmiş bir özelliğe aleyhinde duyulmasına rağmen âlem hakkında konuşurken, genellikle o özellikten yok, özelliği içeren birimlerden laf edilir Bu örnekte kâinat “öğrencilerin yaşıdır deneceği yerde “öğrencilerdir biçiminde konuşulur
Kâinat, reel ve varsayılan (hipotetik, kuramsal) olarak iki gruba ayrılabilir Gerçekten mevcut birimlerin meydana getirdiği âlem, reel evrendir Fiilen mevcut olmayan, lakin olması olası birimlerin oluşturduğu kâinat, varsayılan evrendir Mesela, bir grup içinden iadeli olarak seçilecek n sayıda bölüm bulunduran örneklemlerin oluşturacağı evrendeki bölüm sayısını teorik olarak hesaplamak mümkün olsa bile gerçekte böyle bir evren olmadığından bu bir varsayılan evrendir Kuramsal evrenle ilgili araştırmalara, teknoloji ve tıp alanlarında daha çok rastlanmaktadır Mesela, ahali üzerinde kullanılacak bir ilacın önce kobaylar üstünde denenmesi bu nesil bir çalışmadır
Araştırma, sonuçlarının genellenebilirliği arttıkça değerinde kazanır Bilim, genellenebilirliği olan bilgiler bütünüdür O halde, bilim üretmenin yolu olabildiği ölçüde geniş bir alanda genellenebilirliği olacak birgiler elde etmeye niyetlenmek, kısaca, evreni geniş tutmaktır Ancak, cihan büyüdükçe soyutlaşır ve ona gelmek güçleşir(Karasar,1999,s109110) Evrenler, kapsadıkları birimlerin sayısına göre kayıtlı ve belirsiz olarak ayrılırlar Birimleri belirlenebilen ve sayılabilen evrenler açıklanmış evrenlerdir Birimleri sayılamayacak kadar fazla olan ve betimlenemeyen evrenler süresiz evrenlerdir (Ergin, 1991,s115)
Birimlerin zaman boyutundaki devamlılığı açısından hazır evrenler ve hareket evrenleri ayrımı laf konusudur Devamlı birimleri oluşturduğu hazırlanmış evrenler her an incelenmeye hazır haldedirler İnsan, bina, ağaç, şirket, aile gibi sürekli bireylerden oluşan evrenler bu türdendirler Devamsız, geçici, fazla kısa ömürlü durum niteliğindeki ani birimler belirlenmiş bir zamanda defalarca bir arada olamayacaklarından, hazır bir kâinat oluşturmazlar Doğum ve evlenme gibi ani olaylar vakit içerisinde hareket halinde iken bir kâinat oluşturabileceklerinden bu evrenleri hareket evrenleri denir
Birimlerin ölçülmesinde kullanılan ölçek türüne kadar aralıksız ve süreksiz evren sınıflaması yapılabilir Birimleri kesintisiz layık alanlara sürekli evrenler, süreksiz bedel alanlara süreksiz evrenler denir (Gürtan,1982,s33)
Her araştırmada, belirlenen amaçları gerçekleştirebilecek “en yerinde âlem bir tanedir; araçtırmacının bunu kestirebilmesi gereklidir (Karasar,1999,s110)
Genel âlem ve çalışma evreni almak üzere iki cihan kavramı vardır Genel evren; soyutbir kavramdır, tanımlanması basit, ama ulaşılması zorlama ve hatta birçok süre olanaksız bir bütündür Örneğin insanları âlem olarak bölge bir araştırmacının, tüm insanlara ulaşması ya da onlara genellenebilecek bir diğer yol izleyerek tümüyle tehlikesiz bir sonuca varması olanaksızdır bu nedenle olası hatalı anlamaları da kaldırabilmek için, “egzersiz evreni kavramı geliştirilmiştir
Alıştırma evreni; ulaşılabilen evrendir, bu yönüyle somuttur Araştırmacının, hakkında gösterme bildireceği alıştırma evrenidir Pratik Olarak incelemeler yanlızca çalışma evreni üzerinde yapılmaktadır Sonuçlarında yalnızca bu evrene genellenmesi kaçınılmazdır
O halde evreni izah etme ve sınırlandırma, gerçekte, egzersiz evrenini belirlemek için yapılmaktadır Böyle bir evreni belirlemenin en iyi yolu, konu ile ilgili ölçütler ilerletmek ve bu ölçütlere uyanları alıştırma evrenine almaktır(Karasar, 1999,s110)
Değişkenlerin Ölçülmesi
Evrenin, bilinmek istenen değerlerine (sıradan, standart sapma vb) “evren değer veya “parametre denir(Karasar,1999,s110) Bilimsel araştırmaların birçok kâinat parametrelerine ilişkin soruların cevaplandırılması ile ilgilidir Bu soruların cevaplandırılmasında iki genel girişim vardır Herhangi bir ölçümün bir alıştırma evreni üzerinde uygulanması tam sayım ve kısmi sayım (örnekleme) biçiminde olabilir
Bütün Sayım
Araştırma evreninin tamamının, yani o evrendeki tüm birimlerin incelenmesine tam sayım denir Tam sayımın tipik örneği bir nüfusun karakteristiklerini tüm birimleri tarayarak tespit eden nüfus sayımlarıdır Tam sayım istisnai bir durumdur Genelde üzerinde tam sayım aracılığıyla ölçüm yapılabilecek evrenler, birimleri bölge bakımından birbirine yakın ve sayıca çok sınırlı olan küçük boyutta evrenlerdir Çok basit ve kavranabilir bir kavram olduğundan, ayrıca örneklemenin girift operasyon ve bağlayıcı kurallarından uzakta olduğundan uygulanmasının basit oluşu tam sayımın avantajıdır Bütün sayımı öteki bir avantajı, bütün birimleri kapsadığından evrenin lüzum büyüklüğü gerek nitelikleri hakkında bütün bir zihin vermesidir Bütün sayım yoluna gidilmesini gerektiren niçin, fazla detaylı bilgilerin elde edilmek istenmesidir Bir Takım değişkenlerin çok ayrıntılın bilgilerine gerek duyulduğunda, mesela etkin nüfusun bütün iş ve tüm iktisadi faaliyet kolları itibariyle durumu bilinmek istendiğinde tam sayım yapılır Devirli ve sürekli örnekleme uygulamaları planlandığında örnekleme yönteminin en uygun olarak düzenlenmesinde gereken bilgilerin elde edilmesi için bütün sayım yapılır (Gürtan,1982,s39)
Ancak birçok nedenden dolayı araştırmanın bütün sayım aracılığıyla yapılması mümkün olmayabilir Bu nedenler şöyle sıralanabilir:
1 Bütün araştırma materyaline ulaşılamayabilir
2 Araştırma materyali sayıca ve alanca büyükse zaman, maliyet engelleri olabillir
Bütün sayım gerektirmeyen durumlar da aşağıda belirtilmiştir:
i Araştırma materyali ele alınan özellikler bakımında aynı yapılı olan ise, mesela, TV haberlerinde, spotlarında olduğu gibi
ii Araştırmanın amacı için bütün sayım yaşamsal tartı taşımıyorsa
Keza bütün sayıma kontrol sorunları da yaratabileceğinden her zaman zorunlu değildir Bu gibi durumlarda bir örneklemeye gitmek gerekir (Tavşancıl, Aslan,2001,s5354)
Kısmı Sayım (Örnekleme)
İncelenecek evreni meydana getiren birimlerin tamamının yok aralarından bir kısmının seçilerek sadece bunların araştırmaya alınmasına kısmi sayım (örnekleme) denir (Gürtan,1982,s39)
Örneklem, muhakkak bir evrenden kesin kurallara tarafından seçilmiş ve seçildiği evreni tesil yeterliği kabul edilen küçük kümedir (Karasar,1999, s110)
Bir evrenin, içinden seçilmiş örneklemlere dayanılarak araştırılması nedeniyle başvurulan işleme örnekleme denir Örnekleme, bir bütünün kendi içinden seçilmiş bir parçasıyla temsilcilik edilmesidir, evrenden onu temsilcilik edici örneklemin alınması işlemidir (Ergin,1991,s117)
Örnekleme Nedenleri
1 Örneklem, araştırmacıya büyük zaman, enerji ve para tasarrufu sağlar
Tam sayımın gerektirdiği mali harcamaları karşılayacak kaynaklar bulunmaz ya da ayrılmak istenmezse,
Amaçlanan bilgilerin çabuk elde edilmesi zorunlu olduğunda,
Tam sayımı yapacak miktarda yüksek derecede kalifiye eleman bulmak güçlüğü varsa, örnekleme zorunludur
2 Üstünde araştırma yapılacak bölüm büyüdükçe gerekli kontrollerin sağlanması güçleşmektedir Araştırmada niyet çok data yok, geçerli ve güvenilir veriler toplamak olduğundan denetimi daha basit olan ufak kümeler seçim edilir
3 Her araştırmada evreni hepsi ile incelemeye lüzum veya imkan olmayabilir
4 Süresiz sayıda birimden oluşan evrenleri tamsayım ile anlamak mümkün değildir
5 Örnekleme yapılmadan araştırılmaya kalkındığında çözüme ulaşmanın uzun süre alması nedeniyle sorunun güncelliğini kaybetmesi veya şartlar değişebileceğinden çözümün geçersiz olması riskini de önlediğinden örnekelme zorunlu bir teknik haline gelmektedir (Ergin, 1991, s118119)
6 Etik zorunluluklardır (Karasar, 1991, s111)
ÖRNEKLEMİN TEMSILCILIK EDİCİLİĞİ
Örneklem üzerinde varılan sonuçları evrene genellerken minimum hata ile vardamalarda bulunabilmek için örneklemin evreni temsilcilik etmesi, esas özellikleri ile yansıtması gerekir
Bir örneklem, âlem içinde aranan karakteristikleri yanlılığa yol açmadan yansıtması halinde temsilcilik yeteneğine sahiptir
Örneklemin, evreni temsil etmesini sağlayan iki etken;
Örneklemin yansızlğı,
Yeterli büyüklükte olmasıdır (Ergin, 1994, s73)
Örneklemede başlıca olan temsililiktir Örneklem büyüklüğü temsililiğin sağlanmasında manâlı fakat yardımcı bir araçtır Bir örneklem tatmin edici büyükte olmadıkça sonuçlarının güvenirliğinden laf edilemez Buna karşılık bir örneklem yansız değilse tatmin edici büyüklükte olması sonuçların geçerliğini sağlamaz Büyük örneklem yanılmazlığın garantisi değildir (Ergin, 1992,s75)
ÖRNEKLEM BÜYÜKLÜĞÜNÜ ETKİLEYEN ETMENLER
1Evrenin Benzeşikliği:
Örneklemede kayda değer olan, evreni temsil edebilecek “tipik birimleri bulabilmektir Evrenin benzeşikliği arttıkça, tipik bölüm bulma işi koloaylaşır Alınacak tipik birimlerden çıkacak sonuçları benzerlerine genellemek kolaydır Ölçülmek istenen nitelik açısından evrenin benzeşikliği arttıkça alınması gereken örneklem büyüklüğü de azalır Evrendeki birimler aralarında farklılaşma büyüdükçe içten sonuçlara varabilmek için daha büyük örneklem alamak gerekecektir
2Değişkenlerin kontrolü – tarama ve deneme:
Bir araştırmada, teftiş edilemeyen önemli değişkenlerin sayısı arttıkça, evreni temsil edebilecek örneklemin büyüklüğü de artar böylece, tarama modellerindeki bir araştırma için zorunlu örneklem büyüklüğü, test modellerindeki bir araştırmaya oranla daha fazladır
3Çözümlemedeki gözenek sayısı:
Her gözenek, ayrı özellikteki bir alt grubu temsilcilik ettiğine göre, her grubun kendi evrenini temsilcilik edebilecek büyüklükte seçilmiş olması gerekir böylece, gözenek sayısı artıkça, örneklemin büyüklüğü de artar Bunun için önce verilerin nasıl çözümleneceği kararlaştırılır Alınması düşünülen örneklemin en çok bölünebileceği gözenek sayısı bulunur Daha Sonra bir gözenekteki örneklem büyüklüğü hesaplanır Bu rakam ile gözenek sayısı çarpılarak, gerekli toplam örneklem büyüklüğü bulunur (Karasar, 1999, s119)
4Örnekleme türü:
Örnekleme türü de örneklem büyüklüğünü etkiler Örneğin oranlı örneklemelerde gerekli örneklem büyüklüğü daha küçüktür Bu teknik içinde en düşük sayıda bölüm gerektireni katmanlı örneklemedir Kolay random örneklemelerde, benzer güven düzeyine varmak üzere gereken örneklem büyüklüğü tabakalı örneklemeye oranla daha büyüktür
5Kestirilen evren değer türü:
Kestirilmek istenen kâinat değerin türü, onun ortalama, standart sapma, oran, ortanca vb oluşu, alınması gereken örneklem büyüklüğünü etkiler Örneklem büyüklüğünü saptayabilmek için, hangi kâinat bedel türünün kestirilmek istendiği ve bunun standart kusur formülünün nasıl olduğu da bilinmek zorundadır
6Kâinat değeri temsilde aranan güven düzeyi ile sapma miktarı:
Sapma, âlem değer ile örneklem değerinde aralarında izin verilebilecek farklılaşmadır Sapma değeri, araştırmacının, kâinat değeri kestirmede gösterebileceği toleransın ifadesidir Araştırmacı, ölçtüğü alanın duyarlılık derecesine tarafından sapma miktarını, ufak veya büyük tutabilir Sapma miktarı çoğaldıkça, kestiri daha eksik sağduyu olur, zorunlu örneklem büyüklüğü de küçülür
Güven düzeyi, örneklemin fazla sayıda yinelenemsi halinde elde edilecek örneklem değerlerin, muhakkak sapma sınırları içinde, cihan değeri temsil edebilme olasılığıdır Güven düzeyini de araştırmacı kendi seçer
Başlıca %95 yada %99 olarak alınır Yanılma olasılıkları sıra ile %5 ile %1 ’dir Formüllerde, yanılma olasılıklarının “z değerleri kullanılır
0,5 için 196
0,1 için 258
Güven düzeyi yükselince, güven aralığı ve sapma da artar
Sapma ve güven düzeyini, ayrı ayrı, istenen düzeyler de tutabilmenin yolu, örneklem büyüklüğünün ayarlanmasıdır Bu amaçla kullanılan genel formül:
(z)(SH) e ’dir
(z): Güven düzeyi
(SH): Standart kusur
e: sapma değeri
7Olanaklar:
Analist, herşeyin en iyisini yerine getirmek için işe başlar Ama kısa zamanda görür ki, “ideal den bir takım ödünler atamak zorunda kalınabilmektedir İdeal “varolan koşullarda en uygun olan olarak algılanmalıdır
bu nedenle, varolan para, insan gücü ve teknik olanakları dikkate alan araştırmacı, kestirilmek istenen kâinat değerinde türü, güven düzeyi ve sapma sınırları ile olanakalrın birleştirilmesi gibi konularda yeni önlemler düşünerek örneklem büyüklüğünde olabilecek düzeltmeleri yapabilir
Kestirilmek istenen âlem değerin, koskocoman örneklem gerektirmesi halinde, bunun aranması gereken “en yerinde bir değer olup olmadığı sorusu cevaplandırılmaya çalışır Örnekleme türü de örneklem büyüklüğünü etkiler (Karasar, 1999, s123)
ÖRNEKLEMENİN YAPILMASI
İyi bir örneklemede, genel olarak, belli işlemlerin gerçekleştirilmesi gerekir Bunlar:
1 Alıştırma Evreninin Tanımlanması: Örneklemenin yeri, araştırmanın amaçları doğrultusunda, sonuçların genellenmek istendiği evrenin sınırlandırılıp alıştırma evreninin tanımlanmasıdır Her hedef için en uyugun olan bir egzersiz evreni vardır Çalışma evreninin sınırlandırılması genel, tanımlanması ise özel ölçütler gerektirir Bu ölçütler, evrendeki ünitelerin türünü, bulundukları yer ile ayrıntılı öteki özelliklerini belirler niteliktedir
2 Evrendekilerin Listelenmesi: Olasılığa dayalı yansız bir örneklemenin esas koşullarından birisi de, egzersiz evreninin elemanlarının bütün bir listesine sahip olmaktır Böyle bir liste olmadan, örneklemenin yansızlığından sözetmek olanaksızdır Böyle olunca da, sonuçların, araştırmaya katılanlar dışarıda kimlere genellenebileceği ve yanılma paylarının ne olabileceği konularında bir şey söylenemez
3 Örnekleme Türünün Belirlenmesi: Örneklemede, iki temel yaklaşımdan hangisinin izleneceğinin kararlaştırılması da önemli bir sorundur Bu konuda karar verirken iki şeyi göz önünde bulundurmak gerekir Bunlar:
1Evrendeki elemanların gösterdiği dağılma ve elde edilebilecek listesinin şekli ile
2Evreni temsilde aranan tamlık ve bu işin gerektirdiği maliyet arasında kabul edilecek dengedir
4 Örneklem Büyüklüğünün Kararlaştırılması:Örneklemenin şayet en kuvvet aşaması örneklem büyüklüğünün belirlenmesidir Bu konuda muhakkak yargılara varılamaz Fakat, yaklaşık hesaplamalarla, durumu sayılaştırma olanağı vardır
5 Örneklemin Alınması: Örneklemin amacına hizmet edebilmesi, belirlenen büyüklükteki bir örneklemin, yansızlık kuralına uygun biçimde seçilmesi ile olanaklıdır Yansızlık kuralından her sapma, sonuçta, fazla kayda değer yorum yanılgılarına neden olur Araştırmanın her aşamasında gösterilmesi gereken itina, örneklem alınmasında da sergilenmek zorundadır Örneklemede yansızlığı korumanın, pratik olarak üç yolu vardır Bunlar:
1Ad çekme, yazı tura atma vb
2Yansız numaralar çizelgesini kullanma ile
3Yansız diziden eşit aralıklarla seçme ’dir
6 Temsililiğin sınanması: Örnekleme yapıldıktan daha sonra, tarafsızlık kuralının ne ölçüde çalıştığı, örneklemin evreni ne ölçüde temsilcilik edebildiği bilinmek istenir Bu amaçla, örneklemdekilerle evrenlerdekilerin tanıdık bir takım özellikleri karşılaştırılır: cinsiyet oranları, yaş dağılımları vb gibi Bu bilinen özellikler bakımından, evren ile örneklem arasında önemli sayılabilecek bir farklılaşma yoksa, öbür özellikler açısından da temsiliğin sağlanacağı kabul edilir (Karasar,1999,s116129) *
cihan ve örneklem örneği
sosyolojide kâinat ve örneklem seçimi
kâinat ve örnekleme
EVREN
Evren (population), araştırma sonuçlarının genellenmek istendiği elemanlar bütünüdür Bu tüm, karşılıklı özellikleri olan canlı ya da cansız her türlü elemanı içerebilir Cihan terimi, tekli elemanlar için “misal durum, küçük çokluklar için “araştırma kümesi gibi deyimlerle de açıklama edilir (Karasar,1999,s109)
Evren, araştırma kapsamına giren gruptur Araştırma kapsamına giriş verilerin elde edilişi ve bulguların genellenmesi açısından düşünülebilir Verilerin elde edilişi bakımından kâinat, örneklemin seçildiği gruptur Bulguların genellenmesi yönünden cihan, örneklemin seçildiği grup olabileceği gibi kuramsal bir grup da olabilir Zaten, üzerinde çalışılan cihan, zaman bakımından geride kalmıştır Varsayım yürütmek istenilen kâinat, gelecekteki olaylara aittir Bu açıdan bakıldığında istatistiksel çözümlemelerin yapıldığı tüm ölçümler uzakta veya yakın geçmişe aittirler Ancak yapılacak kestiriler geleceğe aittir Dolayısıyla yapılan tüm çözümlemelerde bir örnekleme söz konusudur Her bilimde yapılan gözlem ve deneyler, gözlenmesi ya da deneylenmesi olanaklı durumların oluşturduğu evrenden alınmış bir örneklemdir
Bir ilgi alanıyla ilişkili, eksiksiz bir data takımına âlem denir Bir okuldaki bütün öğrencilerin yaşları bilinmek istendiğinde “bütün öğrencilerin yaşları evreni oluşturur İlginin belirtilmiş bir özelliğe aleyhinde duyulmasına rağmen âlem hakkında konuşurken, genellikle o özellikten yok, özelliği içeren birimlerden laf edilir Bu örnekte kâinat “öğrencilerin yaşıdır deneceği yerde “öğrencilerdir biçiminde konuşulur
Kâinat, reel ve varsayılan (hipotetik, kuramsal) olarak iki gruba ayrılabilir Gerçekten mevcut birimlerin meydana getirdiği âlem, reel evrendir Fiilen mevcut olmayan, lakin olması olası birimlerin oluşturduğu kâinat, varsayılan evrendir Mesela, bir grup içinden iadeli olarak seçilecek n sayıda bölüm bulunduran örneklemlerin oluşturacağı evrendeki bölüm sayısını teorik olarak hesaplamak mümkün olsa bile gerçekte böyle bir evren olmadığından bu bir varsayılan evrendir Kuramsal evrenle ilgili araştırmalara, teknoloji ve tıp alanlarında daha çok rastlanmaktadır Mesela, ahali üzerinde kullanılacak bir ilacın önce kobaylar üstünde denenmesi bu nesil bir çalışmadır
Araştırma, sonuçlarının genellenebilirliği arttıkça değerinde kazanır Bilim, genellenebilirliği olan bilgiler bütünüdür O halde, bilim üretmenin yolu olabildiği ölçüde geniş bir alanda genellenebilirliği olacak birgiler elde etmeye niyetlenmek, kısaca, evreni geniş tutmaktır Ancak, cihan büyüdükçe soyutlaşır ve ona gelmek güçleşir(Karasar,1999,s109110) Evrenler, kapsadıkları birimlerin sayısına göre kayıtlı ve belirsiz olarak ayrılırlar Birimleri belirlenebilen ve sayılabilen evrenler açıklanmış evrenlerdir Birimleri sayılamayacak kadar fazla olan ve betimlenemeyen evrenler süresiz evrenlerdir (Ergin, 1991,s115)
Birimlerin zaman boyutundaki devamlılığı açısından hazır evrenler ve hareket evrenleri ayrımı laf konusudur Devamlı birimleri oluşturduğu hazırlanmış evrenler her an incelenmeye hazır haldedirler İnsan, bina, ağaç, şirket, aile gibi sürekli bireylerden oluşan evrenler bu türdendirler Devamsız, geçici, fazla kısa ömürlü durum niteliğindeki ani birimler belirlenmiş bir zamanda defalarca bir arada olamayacaklarından, hazır bir kâinat oluşturmazlar Doğum ve evlenme gibi ani olaylar vakit içerisinde hareket halinde iken bir kâinat oluşturabileceklerinden bu evrenleri hareket evrenleri denir
Birimlerin ölçülmesinde kullanılan ölçek türüne kadar aralıksız ve süreksiz evren sınıflaması yapılabilir Birimleri kesintisiz layık alanlara sürekli evrenler, süreksiz bedel alanlara süreksiz evrenler denir (Gürtan,1982,s33)
Her araştırmada, belirlenen amaçları gerçekleştirebilecek “en yerinde âlem bir tanedir; araçtırmacının bunu kestirebilmesi gereklidir (Karasar,1999,s110)
Genel âlem ve çalışma evreni almak üzere iki cihan kavramı vardır Genel evren; soyutbir kavramdır, tanımlanması basit, ama ulaşılması zorlama ve hatta birçok süre olanaksız bir bütündür Örneğin insanları âlem olarak bölge bir araştırmacının, tüm insanlara ulaşması ya da onlara genellenebilecek bir diğer yol izleyerek tümüyle tehlikesiz bir sonuca varması olanaksızdır bu nedenle olası hatalı anlamaları da kaldırabilmek için, “egzersiz evreni kavramı geliştirilmiştir
Alıştırma evreni; ulaşılabilen evrendir, bu yönüyle somuttur Araştırmacının, hakkında gösterme bildireceği alıştırma evrenidir Pratik Olarak incelemeler yanlızca çalışma evreni üzerinde yapılmaktadır Sonuçlarında yalnızca bu evrene genellenmesi kaçınılmazdır
O halde evreni izah etme ve sınırlandırma, gerçekte, egzersiz evrenini belirlemek için yapılmaktadır Böyle bir evreni belirlemenin en iyi yolu, konu ile ilgili ölçütler ilerletmek ve bu ölçütlere uyanları alıştırma evrenine almaktır(Karasar, 1999,s110)
Değişkenlerin Ölçülmesi
Evrenin, bilinmek istenen değerlerine (sıradan, standart sapma vb) “evren değer veya “parametre denir(Karasar,1999,s110) Bilimsel araştırmaların birçok kâinat parametrelerine ilişkin soruların cevaplandırılması ile ilgilidir Bu soruların cevaplandırılmasında iki genel girişim vardır Herhangi bir ölçümün bir alıştırma evreni üzerinde uygulanması tam sayım ve kısmi sayım (örnekleme) biçiminde olabilir
Bütün Sayım
Araştırma evreninin tamamının, yani o evrendeki tüm birimlerin incelenmesine tam sayım denir Tam sayımın tipik örneği bir nüfusun karakteristiklerini tüm birimleri tarayarak tespit eden nüfus sayımlarıdır Tam sayım istisnai bir durumdur Genelde üzerinde tam sayım aracılığıyla ölçüm yapılabilecek evrenler, birimleri bölge bakımından birbirine yakın ve sayıca çok sınırlı olan küçük boyutta evrenlerdir Çok basit ve kavranabilir bir kavram olduğundan, ayrıca örneklemenin girift operasyon ve bağlayıcı kurallarından uzakta olduğundan uygulanmasının basit oluşu tam sayımın avantajıdır Bütün sayımı öteki bir avantajı, bütün birimleri kapsadığından evrenin lüzum büyüklüğü gerek nitelikleri hakkında bütün bir zihin vermesidir Bütün sayım yoluna gidilmesini gerektiren niçin, fazla detaylı bilgilerin elde edilmek istenmesidir Bir Takım değişkenlerin çok ayrıntılın bilgilerine gerek duyulduğunda, mesela etkin nüfusun bütün iş ve tüm iktisadi faaliyet kolları itibariyle durumu bilinmek istendiğinde tam sayım yapılır Devirli ve sürekli örnekleme uygulamaları planlandığında örnekleme yönteminin en uygun olarak düzenlenmesinde gereken bilgilerin elde edilmesi için bütün sayım yapılır (Gürtan,1982,s39)
Ancak birçok nedenden dolayı araştırmanın bütün sayım aracılığıyla yapılması mümkün olmayabilir Bu nedenler şöyle sıralanabilir:
1 Bütün araştırma materyaline ulaşılamayabilir
2 Araştırma materyali sayıca ve alanca büyükse zaman, maliyet engelleri olabillir
Bütün sayım gerektirmeyen durumlar da aşağıda belirtilmiştir:
i Araştırma materyali ele alınan özellikler bakımında aynı yapılı olan ise, mesela, TV haberlerinde, spotlarında olduğu gibi
ii Araştırmanın amacı için bütün sayım yaşamsal tartı taşımıyorsa
Keza bütün sayıma kontrol sorunları da yaratabileceğinden her zaman zorunlu değildir Bu gibi durumlarda bir örneklemeye gitmek gerekir (Tavşancıl, Aslan,2001,s5354)
Kısmı Sayım (Örnekleme)
İncelenecek evreni meydana getiren birimlerin tamamının yok aralarından bir kısmının seçilerek sadece bunların araştırmaya alınmasına kısmi sayım (örnekleme) denir (Gürtan,1982,s39)
Örneklem, muhakkak bir evrenden kesin kurallara tarafından seçilmiş ve seçildiği evreni tesil yeterliği kabul edilen küçük kümedir (Karasar,1999, s110)
Bir evrenin, içinden seçilmiş örneklemlere dayanılarak araştırılması nedeniyle başvurulan işleme örnekleme denir Örnekleme, bir bütünün kendi içinden seçilmiş bir parçasıyla temsilcilik edilmesidir, evrenden onu temsilcilik edici örneklemin alınması işlemidir (Ergin,1991,s117)
Örnekleme Nedenleri
1 Örneklem, araştırmacıya büyük zaman, enerji ve para tasarrufu sağlar
Tam sayımın gerektirdiği mali harcamaları karşılayacak kaynaklar bulunmaz ya da ayrılmak istenmezse,
Amaçlanan bilgilerin çabuk elde edilmesi zorunlu olduğunda,
Tam sayımı yapacak miktarda yüksek derecede kalifiye eleman bulmak güçlüğü varsa, örnekleme zorunludur
2 Üstünde araştırma yapılacak bölüm büyüdükçe gerekli kontrollerin sağlanması güçleşmektedir Araştırmada niyet çok data yok, geçerli ve güvenilir veriler toplamak olduğundan denetimi daha basit olan ufak kümeler seçim edilir
3 Her araştırmada evreni hepsi ile incelemeye lüzum veya imkan olmayabilir
4 Süresiz sayıda birimden oluşan evrenleri tamsayım ile anlamak mümkün değildir
5 Örnekleme yapılmadan araştırılmaya kalkındığında çözüme ulaşmanın uzun süre alması nedeniyle sorunun güncelliğini kaybetmesi veya şartlar değişebileceğinden çözümün geçersiz olması riskini de önlediğinden örnekelme zorunlu bir teknik haline gelmektedir (Ergin, 1991, s118119)
6 Etik zorunluluklardır (Karasar, 1991, s111)
ÖRNEKLEMİN TEMSILCILIK EDİCİLİĞİ
Örneklem üzerinde varılan sonuçları evrene genellerken minimum hata ile vardamalarda bulunabilmek için örneklemin evreni temsilcilik etmesi, esas özellikleri ile yansıtması gerekir
Bir örneklem, âlem içinde aranan karakteristikleri yanlılığa yol açmadan yansıtması halinde temsilcilik yeteneğine sahiptir
Örneklemin, evreni temsil etmesini sağlayan iki etken;
Örneklemin yansızlğı,
Yeterli büyüklükte olmasıdır (Ergin, 1994, s73)
Örneklemede başlıca olan temsililiktir Örneklem büyüklüğü temsililiğin sağlanmasında manâlı fakat yardımcı bir araçtır Bir örneklem tatmin edici büyükte olmadıkça sonuçlarının güvenirliğinden laf edilemez Buna karşılık bir örneklem yansız değilse tatmin edici büyüklükte olması sonuçların geçerliğini sağlamaz Büyük örneklem yanılmazlığın garantisi değildir (Ergin, 1992,s75)
ÖRNEKLEM BÜYÜKLÜĞÜNÜ ETKİLEYEN ETMENLER
1Evrenin Benzeşikliği:
Örneklemede kayda değer olan, evreni temsil edebilecek “tipik birimleri bulabilmektir Evrenin benzeşikliği arttıkça, tipik bölüm bulma işi koloaylaşır Alınacak tipik birimlerden çıkacak sonuçları benzerlerine genellemek kolaydır Ölçülmek istenen nitelik açısından evrenin benzeşikliği arttıkça alınması gereken örneklem büyüklüğü de azalır Evrendeki birimler aralarında farklılaşma büyüdükçe içten sonuçlara varabilmek için daha büyük örneklem alamak gerekecektir
2Değişkenlerin kontrolü – tarama ve deneme:
Bir araştırmada, teftiş edilemeyen önemli değişkenlerin sayısı arttıkça, evreni temsil edebilecek örneklemin büyüklüğü de artar böylece, tarama modellerindeki bir araştırma için zorunlu örneklem büyüklüğü, test modellerindeki bir araştırmaya oranla daha fazladır
3Çözümlemedeki gözenek sayısı:
Her gözenek, ayrı özellikteki bir alt grubu temsilcilik ettiğine göre, her grubun kendi evrenini temsilcilik edebilecek büyüklükte seçilmiş olması gerekir böylece, gözenek sayısı artıkça, örneklemin büyüklüğü de artar Bunun için önce verilerin nasıl çözümleneceği kararlaştırılır Alınması düşünülen örneklemin en çok bölünebileceği gözenek sayısı bulunur Daha Sonra bir gözenekteki örneklem büyüklüğü hesaplanır Bu rakam ile gözenek sayısı çarpılarak, gerekli toplam örneklem büyüklüğü bulunur (Karasar, 1999, s119)
4Örnekleme türü:
Örnekleme türü de örneklem büyüklüğünü etkiler Örneğin oranlı örneklemelerde gerekli örneklem büyüklüğü daha küçüktür Bu teknik içinde en düşük sayıda bölüm gerektireni katmanlı örneklemedir Kolay random örneklemelerde, benzer güven düzeyine varmak üzere gereken örneklem büyüklüğü tabakalı örneklemeye oranla daha büyüktür
5Kestirilen evren değer türü:
Kestirilmek istenen kâinat değerin türü, onun ortalama, standart sapma, oran, ortanca vb oluşu, alınması gereken örneklem büyüklüğünü etkiler Örneklem büyüklüğünü saptayabilmek için, hangi kâinat bedel türünün kestirilmek istendiği ve bunun standart kusur formülünün nasıl olduğu da bilinmek zorundadır
6Kâinat değeri temsilde aranan güven düzeyi ile sapma miktarı:
Sapma, âlem değer ile örneklem değerinde aralarında izin verilebilecek farklılaşmadır Sapma değeri, araştırmacının, kâinat değeri kestirmede gösterebileceği toleransın ifadesidir Araştırmacı, ölçtüğü alanın duyarlılık derecesine tarafından sapma miktarını, ufak veya büyük tutabilir Sapma miktarı çoğaldıkça, kestiri daha eksik sağduyu olur, zorunlu örneklem büyüklüğü de küçülür
Güven düzeyi, örneklemin fazla sayıda yinelenemsi halinde elde edilecek örneklem değerlerin, muhakkak sapma sınırları içinde, cihan değeri temsil edebilme olasılığıdır Güven düzeyini de araştırmacı kendi seçer
Başlıca %95 yada %99 olarak alınır Yanılma olasılıkları sıra ile %5 ile %1 ’dir Formüllerde, yanılma olasılıklarının “z değerleri kullanılır
0,5 için 196
0,1 için 258
Güven düzeyi yükselince, güven aralığı ve sapma da artar
Sapma ve güven düzeyini, ayrı ayrı, istenen düzeyler de tutabilmenin yolu, örneklem büyüklüğünün ayarlanmasıdır Bu amaçla kullanılan genel formül:
(z)(SH) e ’dir
(z): Güven düzeyi
(SH): Standart kusur
e: sapma değeri
7Olanaklar:
Analist, herşeyin en iyisini yerine getirmek için işe başlar Ama kısa zamanda görür ki, “ideal den bir takım ödünler atamak zorunda kalınabilmektedir İdeal “varolan koşullarda en uygun olan olarak algılanmalıdır
bu nedenle, varolan para, insan gücü ve teknik olanakları dikkate alan araştırmacı, kestirilmek istenen kâinat değerinde türü, güven düzeyi ve sapma sınırları ile olanakalrın birleştirilmesi gibi konularda yeni önlemler düşünerek örneklem büyüklüğünde olabilecek düzeltmeleri yapabilir
Kestirilmek istenen âlem değerin, koskocoman örneklem gerektirmesi halinde, bunun aranması gereken “en yerinde bir değer olup olmadığı sorusu cevaplandırılmaya çalışır Örnekleme türü de örneklem büyüklüğünü etkiler (Karasar, 1999, s123)
ÖRNEKLEMENİN YAPILMASI
İyi bir örneklemede, genel olarak, belli işlemlerin gerçekleştirilmesi gerekir Bunlar:
1 Alıştırma Evreninin Tanımlanması: Örneklemenin yeri, araştırmanın amaçları doğrultusunda, sonuçların genellenmek istendiği evrenin sınırlandırılıp alıştırma evreninin tanımlanmasıdır Her hedef için en uyugun olan bir egzersiz evreni vardır Çalışma evreninin sınırlandırılması genel, tanımlanması ise özel ölçütler gerektirir Bu ölçütler, evrendeki ünitelerin türünü, bulundukları yer ile ayrıntılı öteki özelliklerini belirler niteliktedir
2 Evrendekilerin Listelenmesi: Olasılığa dayalı yansız bir örneklemenin esas koşullarından birisi de, egzersiz evreninin elemanlarının bütün bir listesine sahip olmaktır Böyle bir liste olmadan, örneklemenin yansızlığından sözetmek olanaksızdır Böyle olunca da, sonuçların, araştırmaya katılanlar dışarıda kimlere genellenebileceği ve yanılma paylarının ne olabileceği konularında bir şey söylenemez
3 Örnekleme Türünün Belirlenmesi: Örneklemede, iki temel yaklaşımdan hangisinin izleneceğinin kararlaştırılması da önemli bir sorundur Bu konuda karar verirken iki şeyi göz önünde bulundurmak gerekir Bunlar:
1Evrendeki elemanların gösterdiği dağılma ve elde edilebilecek listesinin şekli ile
2Evreni temsilde aranan tamlık ve bu işin gerektirdiği maliyet arasında kabul edilecek dengedir
4 Örneklem Büyüklüğünün Kararlaştırılması:Örneklemenin şayet en kuvvet aşaması örneklem büyüklüğünün belirlenmesidir Bu konuda muhakkak yargılara varılamaz Fakat, yaklaşık hesaplamalarla, durumu sayılaştırma olanağı vardır
5 Örneklemin Alınması: Örneklemin amacına hizmet edebilmesi, belirlenen büyüklükteki bir örneklemin, yansızlık kuralına uygun biçimde seçilmesi ile olanaklıdır Yansızlık kuralından her sapma, sonuçta, fazla kayda değer yorum yanılgılarına neden olur Araştırmanın her aşamasında gösterilmesi gereken itina, örneklem alınmasında da sergilenmek zorundadır Örneklemede yansızlığı korumanın, pratik olarak üç yolu vardır Bunlar:
1Ad çekme, yazı tura atma vb
2Yansız numaralar çizelgesini kullanma ile
3Yansız diziden eşit aralıklarla seçme ’dir
6 Temsililiğin sınanması: Örnekleme yapıldıktan daha sonra, tarafsızlık kuralının ne ölçüde çalıştığı, örneklemin evreni ne ölçüde temsilcilik edebildiği bilinmek istenir Bu amaçla, örneklemdekilerle evrenlerdekilerin tanıdık bir takım özellikleri karşılaştırılır: cinsiyet oranları, yaş dağılımları vb gibi Bu bilinen özellikler bakımından, evren ile örneklem arasında önemli sayılabilecek bir farklılaşma yoksa, öbür özellikler açısından da temsiliğin sağlanacağı kabul edilir (Karasar,1999,s116129) *