Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Talhâ Bin Ubeydullah

Talhâ Bin Ubeydullah
0
153

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,678
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
36
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
90
Talhâ Bin Ubeydullah
Talhâ Bin Ubeydullah Kimdir
Talhâ Bin Ubeydullah Nedir



Birincil Müslüman olanlardan

Hazreti Talhâ bin Ubeydullah, Resûlullah efendimizin;
Talhâ ve Zübeyr, Cennette komşularımdırhadîsi şerifiyle medhedilen sahâbidir

Hazreti Talhâ, ticâretle uğraştığı için sıkça Mekke dışına çıkardı Bu seyâhatlerinden birinde Şam yakınlarında Busra kasabasında bir panayıra gelmişti Burada bir râhip;
Panayıra gelenlere sorun; içlerinde Mekke'den gelen var mı? diye seslendi Talhâ bin Ubeydullah:
Evet, ben Mekkeliyim, dedi
Ahmed zuhûr etti mi?
Ahmed kimdir?
Abdullah bin Abdülmuttalib'in oğludur Orası O'nun zuhûr edeceği şehirdir O, peygamberlerin sonuncusudur Kendisi Haremi şeriften çıkarılacak, hurmalık, taşlık ve verimsiz bir yere hicret edecektir

Olan bir şey var mı?
Râhibin sözleri Hazreti Talhâ'nın kalbine yer etti Telaş Mekke'ye geldi ve;
Olan biten bir şey var mı? diye sordu
Evet var Abdullah'ın oğlu Muhammedülbelirli, peygamberliğini ilân etti Ebû Bekir de ona uydu, dediler

Bunun üstüne doğruca Hazreti Ebû Bekir'in yanına gitti Ona:
Sen Muhammed aleyhisselâma tâbi' mi oldun? diye sordu Hazreti Ebû Bekir:
Evet, tâbi oldum Sen de hemencecik O'na git, huzûruna gir, kendisine tâbi ol! Çünkü O, Yargı ve gerçeğe da'vet ediyor, dedi

Bunun üstüne Talha bin Ubeydullah, râhibin söylediklerini anlattı Sonra birlikte Resûlullaha gidip, Müslüman oldu Râhibin sözlerini Peygamber efendimize de anlattı Resûlullah efendimiz gülüş ettiler

Talhâ bin Ubeydullah, Müslüman olduğu süre, en yakın akrabâları dâhil elde etmek üzere Mekke müşriklerinden çok cefa fark etti Evine hapsedildiği gibi, aç ve susuz bırakıldı Kardeşi Osman da, onun vâsıtasıyla îmân etmiş, bu işkencelere o da tâbi tutulmuştu Hele namazlarını edâ edecekleri zaman çektikleri bezginlik ve kendileri revâ görülen işkence, tahammülü olası olmayan cinstendi

Nevfel bin Huveylid bin Adeviyye, adamları ile birlikte Hazreti Ebû Bekir ve Hazreti Talhâ'yı yakalayarak iple bağladılar ve cefa yaptılar Teymoğulları da onlara sâhip çıkmadı Bu hâdiseden nedeniyle Ebû Bekir ve Talhâ'ya bitişikler mânâsına gelen karînân dendi

Dînimden dönmem
Hazreti Me'sûd bin Hırâş, gördüğü bir hâdiseyi şöyle nakleder:
Safâ ile Merve aralarında dolaşırken, elleri boynuna yan ve topluluk bir grup kadar tâkib edilen bir delikanlı gördüm Etrâfındakilere dedim ama:
Bu kimdir, hangi suçu işledi de böyle bağladınız?
Bu Talhâ bin Ubeydullah'dır Atalarının yolundan saptı
Ya şu kadın kim ?
Onun annesi Sa'ba binti Hadramî'dir
Talhâ bin Ubeydullah, bütün bu düşünce almaz sıkıntılara göğüs geriyor:
Beni öldürseniz de dinimden asla dönmem, diye karşılık veriyordu

Peygamber efendimiz, Hazreti Ebû Bekir'le, Medinei münevvereye hicret buyurduğu zaman, Hazreti Talhâ ticâret için Şam'a gitmiş ve dönerken Medîne'ye uğramıştı Peygamber efendimizin orada olduğunu öğrenince, kervandaki mallardan vazgeçip Medîne'de kaldı Âilesini de getirterek muhâcirînden oldu

Uhud savaşı
Uhud'da; Eshâbı kirâm, Peygamberimizin etrâfında toplanmışlar, canlarını siper edip O'nu muhâfazaya çalışıyorlardı Hazreti Talhâ bin Ubeydullah da bunlar aralarında olup, Resûlulahın yanından ayrılmamıştı

Uhudda Müslümanlar birara şaşkınlık içinde bulunup dağıldıkları süre, sevgili Peygamberimiz;
Ey Allahın kulları bana dürüst geliniz! Ey Allah'ın kulları bana dürüst geliniz! buyurarak seslenince ama otuz sahâbî gelebilmişti ve Peygamber efendimiz müşrikler kadar tamâmen kuşatılmıştı

Müşriklerin adamakıllı yaklaştıkları bir sırada, Peygamberimiz;
Şunları kim karşılar, kim durdurur? buyurdu

Herkesten önce
Talhâ bin Ubeydullah hazretleri;
Ben Yâ Resûlallah! deyip ileri atılmak istedi
Peygamber efendimiz;
Senin gibi daha kim var? buyurdular Medîneli sahâbîlerden biri;
Yâ Resûlallah! Ben! diyerek izin istedi Sevgili Peygamberimiz;
Haydi, sen karşıla! buyurunca Medîneli Sahâbî ileri fırladı ve müşriklerin üzerine atıldı Eşine rastlanmadık kahramanlıklar gösterdi Bir kaç îmânsız öldürdükten sonradan şehâdet şerbetini içti

Resûli ekrem efendimiz, tekrar;
Şunları kim karşılar, kim durdurur? buyurdular
Herkesten önce yine Talhâ hazretleri:
Ben Yâ Resûlallah! diyerek ileri çıktı
Peygamber efendimiz;
Senin gibi daha kim var? diye sorunca, Ensardan bir mübârek;
Ben karşılarım yâ Resûlallah! dedi
Haydi onları sen karşıla!
O da müşriklerle çarpışa çarpışa şehid oldu

Bu şekilde Peygamber efendimizin o anda yanında bulunan tüm sahâbîler vuruşa vuruşa şehâdete erdiler Kâinâtın sultânı efendimizin o anda yanında Talhâ bin Ubeydullah hazretlerinden diğer kimse kalmamıştı

Hazreti Talhâ, Resûlullaha bir zarar erişir diye üzüntü ediyor, dört bir tarafa koşuyor, kâfirlerle kıyasıya çarpışıyordu Onun bu dek seri kılıç sallaması, aniden Resûlulahın her tarafındaki düşmana karşılık vermesi, ok, kılıç darbelerine vücûdunu kalkan yapması, eşine rastlanmayacak bir hâdiseydi

Hazreti Talhâ, pervâne gibi dönüyor, kendisine değen kılıç darbelerine hiç aldırmıyordu Dileği, Kâinâtın sultânını korumak, bu uğurda diğer kardeşleri gibi şehîd olmaktı Vücûdunda yara almayan yer kalmamıştı, elbisesinde kandan başka bir şey görünmez olmuştu Lakin o, buna karşın dört bir tarafa yetişiyordu

Sevginin işâreti
Müşriklerden çok keskin nişancı, attığını vuran Mâlik bin Zübeyr adlı bir okçu vardı Bu müşrik Peygamber efendimize nişan alıp bir ok attı Resûlullaha içten gelen bu oka, diğer hiç bir şekilde karşısında koyamıyacağını anlayan Hazreti Talhâ, elini açarak oka karşısında tuttu Ok elini parçaladı

Hazreti Talhâ'nın atılan oka karşısında elini tutması, içtenlikle fazla ötelere yükselmiş aşkın, kemâle gelmiş bir îmânın, muhabbet ile batmış bir kalbin, anlatılamıyan bir sevginin fiili olarak ortaya çıkmasıdır

Uhud savaşında müşriklerin saldırdığı ve Resûlullah efendimiz ve Talha bin Ubeydullah'ın yanında kimse kalmadığı anda, Hazreti Ebû Bekir ve Sa'd bin Ebî Vakkâs hazretleri, Resûli ekrem efendimizin yanında yetiştiler

Yiğitlerin efendisi Hazreti Talhâ da bu vesileyle kan kaybından sıcak toprağa düşüp bayıldı Her yeri kılıç, mızrak ve ok darbeleriyle delik deşikti Altmış altı büyük yarası sayılamayacak kadar da küçük yarası vardı

Yüzüne su serptiler
Sevgili Peygamberimiz, Hazreti Ebû Bekir'e, hemencecik Hazreti Talhâ'ya yardıma koşmasını emrettiler Ebû Bekri Sıddîk, Hazreti Talhâ'nın ayılması için mübârek yüzüne su serpti Talhâ bin Ubeydullah hazretleri ayılır ayılmaz;
Yâ Ebâ Bekir! Resûlullah nasıl?
Resulullah iyidir Beni O yolladı
Allahü teâlâya ölümsüz şükürler olsun O sağ olduktan sona her musîbet hiçtir

O sırada bir kaç sahâbi daha yetişti Âlemlerin efendisi, Hazreti Talhâ'nın yanında teşrîf ettiler Zarar Görmüş mücâhid, sevincinden ağladı Peygamber efendimiz, onun vücûdunu mesh ettikten sonra, ellerini açıp;
Allahım! Ona şifâ ver, güç ihsân eyle! diye duâ buyurdular

Resûli ekrem efendimizin bir mu'cizesi olarak, Hazreti Talhâ sapa sağlam ayağa kalktı ve her tarafta düşmanla harbetmeye başladı Sevgili Peygamberimiz onun için buyurdu ki;
Uhud günü, yer yüzünde sağımda Cebrâil'den, solumda Talhâ bin Ubeydullah'dan diğer bana yakın bir kimsenin bulunmadığını gördüm Yeryüzünde gezen Cennetlik bir kimseye görmek isteyen, Talhâ bin Ubeydullah'a baksın!

Yine Uhud'da İbni Kâmia kâfiri Peygamberimizi öldürmeye ant etmiş idi Heryerde Resûlullahı arıyordu Peygamberimizin üzerinde iki zırh vardı Başında da miğfer bulunuyordu İbni Kâmia Resulullaha kılıcı ile saldırdı Kılıç darbesi ile Resûlullahın mübârek omuzları yaralandı Öteki bir atak neticesinde Resûlullah efendimiz, Ebû Âmir göre kazılan çukura düştü Miğferinin iki halkası mübârek yüzüne battı Birincil yetişen Ali bin Ebî Tâlib oldu Talha bin Ubeydullah ile birlikte çukurdan çıkardılar

Peygamber efendimiz bundan sonradan Uhud dağındaki kayalığa çıkıp dinlenmek istediler Fakat çok bezginlik idiler Hazreti Talha:
Yâ Resûlallah! Ben sizi çıkartayım, diyerek, hemen yere çöktü Peygamber efendimizi sırtına alıp kayalığa dek çıkardı O zaman Resûli ekrem efendimiz buyurdu ki:
Talha Resûlullaha takviye ettiği vakit Cennet ona vâcib oldu

Talhâ bin Ubeydullah, Uhud Harbi'nden Mekkenin fethine dek geçen süre içinde yapılan tüm savaşlara katıldı Hem Hudeybiye'de Bî'âtı Rıdvân'da ve Huneyn savaşlarında bulundu

Feyyâz lakabını aldı
Tebük gazvesinden cümbür cemaat elinden gelen gayretle orduyu techiz etmek, (bezemek) için uğraşırkan, o da, herkesle yarışırcasına, varını yoğunu nesi varsa sarfetmiş, bundan nedeniyle, Feyyâz lakabını almışıtır

Hazreti Ebû Bekir'in hilâfeti zamânında da tüm savaşlara katıldı Hazreti Ebû Bekir hastalandığında, yerine kimin halîfe olacağını Hazreti Talhâ ile istişâre etmiş ve o da ;
Hazreti Ömer bu makâma en çok lâyık olan zâttır Cenâbı Yargı sana; Müslümanların işini kime terk ettin?derse, açık bir alınla ve müsterih olarak; Hazreti Ömer'e bıraktımdersin, diye tavsiyede bulunmuştu

Talhâ bin Ubeydullah, Hazreti Ömer zamânında şûra meclisi üyesi idi Halife Ömer her hususta onun re'tekrar mürâcaat ederdi Hazreti Ömer'in vefât etmeden önce halîfe seçilmek üzere aday gösterdiği altı zâttan birisi de Talhâ bin Ubeydullah'dır

Talhâ bin Ubeydullah, Cemel vak'asında şehid oldu Hazreti Ali harp meydanını gezerken, Hazreti Talhâ'yı ölenler arasında görünce, üzüldü ve çok ağladı Kucağına aldı Yüzündeki toprakları sildi ve;
Ey Talhâ! Semânın yıldızları aşağıda seni toprağın üstünde serili bakmak bana pek ağır geldi ve beni kalbimden vurdu Keşke yirmi sene önce ölseydim, buyurdu Namazını kendi kıldırdı

Bana ızdırap veriyor
Vefâtından yirmi yıl daha sonra kızı Âişe, bir gece rü'yâsında babasını gördüğünde;
Yâ Âişe! Kabrimin bir göre sızan su bana ızdırap veriyor, beni buradan çıkar da diğer yere defnet, diye tenbih buyurdu

Bunun üzerine kızı Âişe! çok üzüldü ve akrabâlarından bâzılarını alarak kabri şerifini açtılar Sızan sudan dolayı vücûdunun bir tarafı hafif yeşillenmiş, diğer yerleri yeni defnedilmiş ve bir kılına dahi hasar gelmemiş buldular ve bir diğer kabre naklettiler

Hazreti Talhâ, Eshâbı kirâmın en üstünlerinden olup kavuşamadığı fazilet sâdece Hulefâî râşidin derecesi olmuştur Peygamber efendimiz buyurdu oysa:;
Yeryüzünde Cennet'lik bir kimse görmek isteyen, Talhâ bin Ubeydullah'a baksın!

Hazreti Âişe anlatır:
Bir gün Ebû Bekiri Sıddîk Resûlullahın yanına girmişti Resûlulah ona;
Yâ Ebâ Bekir! Sen, Atîk ya'nî Allahü teâlânın Cehennem'den âzâd ettiği kişisin, buyurdu Ondan önce önce kimseye böyle Atîk ismi verilmemişti

Sonra Talhâ bin Ubeydullah içiri girdi Resûlullah efendimiz ona da buyurdu fakat;
Ey Talhâ! Sen de şehîd olmayı bekliyenlerdensin

Hazreti Talha, Zi'lKarâde gazvesinde mücâhidlerin susamış kalmaması için kuyu satın alıp onu mü'minlere vakfetmiş idi O zaman kuyu satın olmak ve vakfetmek koskocoman çömertlikti Zü'lUsra gazvesinde ise savaşa katılanları kimsesiz doyurmuştur

Jurnal geliri bin altın idi Öksüzleri gözetir, fakirlerin ihtiyaçlarını görür, biçârelere takviye eder Muhtâç olanlara para verirdi Teymoğulları'nın bütün muhtaçları, onun yardımları altında idi Hazreti Talhâ, bunların dullarını evlendirir, borçlularının borçlarını öderdi

Bir gün bir Bedevî, Hazreti Talhâ'ya gelip, akrabâlık iddiasında bulunarak yardım istedi Hazreti Talhâ akrabâlık bağının çok manâlı olduğunu söyleyerek, bir arâzisi bulunduğunu istediği takdirde onu almasını, ya da satıp parasını vermeyi önerge etti Bedevî, parasını olmak isteyince, arâziyi Hazreti Osman'a satıp parasını Bedevîye verdi

Ahlâkını bilirim
Eshâbı kirâmdan bir çok zât, Ümmi Ebân hâtunla evlenmek için teklifte bulunmuşlardı Ama o hiç birisini kabûl etmedi Talhâ bin Ubeydullah, teklifte bulununca kabûl etti Sebebi sorulduğu süre;
Onun ahlâkını bilirim Evine girerken güler yüzle girer, evinden çıkarken mütebessim çıkar, Kendisinden istenildiğinde verir, kendisine bir iyilik yapıldığı süre teşekkür eder Bir kusûr görür görmez affeder, diye cevap vermiş ve onunla evlenmişti

Hazreti Talhâ ticâretle ve zirâatle meşgûl olup, büyük çiftlik sâhibi idi Kendisinin Hayber'de ve Irak'ta çok arâzileri vardı Böyle büyük bir zenginliğin içinde bulunmasına rağmen, gâyet eksik yer, savurganlık etmez ve isrâf edenleri sevmezdi *
 

Similar threads

Hz Osman`ın İslâmın saâdet dolu sinesine konuşunu Hz Talha bin Ubeydullah takip etti Ticâret maksadıyla bir seyahâta çıkmıştı Busra Panayırında bulunduğu bir sırada, oradaki manastırda yaşayan bir Rahib, Bu pazar halkı içinde, Mekke`den kimse var mı?diye seslendi Hazreti Talha, Evet, ben...
Cevaplar
0
Görüntüleme
114
Peygamber Efendimizin Arkadaşları Kimlerdi Peygamber Efendimizin Arkadaşlarının İsimleri Hz EBU BEKIR ES SIDDÎK (ra) ÖMER B HATTAB (ra) OSMAN B AFFÂN (ra) ALİ İBN EBİ TÂLİB ABBÂS İBN ABDULMUTTALİB ABDULLAH B ÖMER B ELHATTÂB ABDULLAH İBN MES'UD HZ BİLALİ HABEŞİ (ra)...
Cevaplar
0
Görüntüleme
148
İslâm Güneşi Mekke'de parlarken, Ebû Talhâ 20 yaşlarında delikanlıydı Medîne'nin asîl ve zengin ailelerinden birine mensuptu Her gece evlerinde, eğlence ve içki toplantıları vardı Zenginliği sâyesinde, bütün dünya nîmetlerini tatmak istiyordu Daha kötüsü; birçok asil arkadaşları gibi, Puta...
Cevaplar
0
Görüntüleme
101
Abdurrahman Bin Avf Abdurrahman Bin Avf Kimdir Abdurrahman Bin Avf Nedir Cennetle müjdelenen on sahâbîden biri Abdurrahman bin Avf, ticâretle meşgul olurdu Bu sebeple dağıtılmış yerlere ticâret için giderdi Şöyle anlatır: Peygamber efendimize peygamberlik emri bildirilmeden bir yıl...
Cevaplar
0
Görüntüleme
157
Zübeyr Bin Avvâm Zübeyr Bin Avvâm Kimdir Zübeyr Bin Avvâm Nedir Cennetle müjdelenenlerden Hazreti Zübeyr, Peygamber efendimizin halası olan Hazreti Safiyyenin oğludur Ilk Müslümanlardandır Cennetle müjdelenen on kişiden biridir Îmân ettiği vakit, amcası çok kızmıştı Dinden dönmesi...
Cevaplar
0
Görüntüleme
170
858,496Konular
981,633Mesajlar
29,718Kullanıcılar
MercestgSon üye
Üst Alt