iltasyazilim
FD Üye
TÖVBE
Rücu etmek, geri dönmek, pişman olmak, nedamet duymak, yaptığı günahı bırakıp Cenabı Hakk'a yönelmek
Asıl anlamı geri dönmek olup, tövbe kelimesinin türemişi olan tevvâbkelimesi tövbe işini çok çok yapan anlamında aşırılık ifade eden ismi faildir Yüce Allah'ın bir ismi, bir sıfatı olarak etTevvâbise itaata yönelerek Allah'a dönen kişinin istediği bağışlanmayı kabul edip, o tövbekâr kulunu huzuruna alan ve onu affeden anlamındadır Bu itibarla tövbe, kul hakkında günahlardan dönmeyi, yüce Rabb'imiz hakkında da cezalandırmaktan dönmeyi ifade eder, yani kul Rabb'ine döner, Rabb'i de onun bu yönelişini kabul eder ve onu cezalandırmaktan vazgeçer İşte bu mânâda etTevvabsıfatı, kulların tövbelerini her yönelişlerinde rahmet ve mağfiretiyle kabul eden demektir
İslâm'da tövbe;Birisi Allah, diğeri kul yönünden iki farklı anlam taşır Allah yönünden tövbe, yapılan kötülüğü, işlenen günahı veya kabahati affedip bağışlamaktır Kul yönünden, yaptığının kabahat veya günah olduğunu bilip, onu bırakıp terk ederek Allah'a dönmek, yani O'nun emirlerine uymak ve yasak ettiği şeylerden kaçınmak suretiyle Allah'a sığınarak O'ndan affetmesini, bağışlamasını dilemek, yaptıklarından pişman olduğunu da belirterek yalnız O'na yalvarmak demektir Meselâ, bir kabahat, söz gelişi içki içmeyi sırf bedenine yapmış olduğu bir zarardan dolayı veya malına yahut da şerefine zararı dokunduğu için terk etmekte olduğu gibi, Allah rızası ve Allah korkusu düşünülmeyecek olursa, bu gerçek mânâda tövbe sayılmaz Çünkü tövbe, yaptığı işin günah olduğunu, kusur veya kabahat olduğunu, suç işlediğini kabul etmekle başlar İşte bu anlamda tövbe, bir ibadet olarak da sadece yüce Rabb'imize tahsis edilmelidir
Müminler için tövbenin lüzumu:Cenabı Hakk,Ey inananlar (müminler) hepiniz Allah'a tövbe edin ki, korktuğunuzdan emin olup umduğunuza kavuşasınız(enNur, 2431) buyurmaktadır
Bu ve benzeri ayetlerde tövbenin butun müminlere emir ve tavsiye edildiğini görüyoruz Bunun sebep ve hikmetini Zemahşerî (ö: 5381 114) ve ondan nakleden Fahreddin erRâzî şöyle açıklıyorlar:Öncelikle zayıf yaratılışlı kullar, Allah'ın her hususta olan tekliflerini, yani emirlerini ve yasaklarını kendilerine hakim olup gayret etseler bile gereği gibi yerine getiremezler ve böylece kendilerinin sebep olduğu kusur ve kabahatlerden de uzak duramazlar işte bundan dolayı tövbe ve istiğfar etmeyi Yüce Allah inananların hepsine emir ve tavsiye ediyor Tövbe edip bağışlanmayı diledikleri zaman, kurtuluşa ulaşıp saadete ereceklerini ümit etmelerini de öğütlüyor
Müminlerin tövbesi nasıl olmalıdır?Bu konuda Yüce Allah'ınEy müminler (inananlar) yürekten tövbe ederek (nasuh tövbe ile) Allah'a donün ki, Rabb'iniz kötülüklerinizi örtsün ve sizi içlerinde ırmaklar akan Cennetlere koysun (etTevbe, 98) buyruğuna dikkat etmek gerekir
Bu ayette geçen (nasûh tövbe) yürekten, ihlasla tövbe edin sözlerini Zemahşerî şöyle açıklamıştır:Tövbeyi kendilerine tavsiye edenler, günahları mahvedecek ve aşırılıkları telâfi edecek şekilde tövbe ederler Kötülüklerden tövbe etmeleri, o şeylerin kötü olduğu içindir Yaptığına pişman olmak da çok şiddetli bir şekilde üzülmek demektir Kötülüklerden birine bir daha dönmemeye azmetmek de, sağılmış olan sütün hayvanın memesine dönmesi nasıl mümkün değilse, öylece o günaha bir daha dönmemek anlamınadır Bütün bunları böylece içine sindirmek yürekten tövbe etmek demektir
Ayrıca,Hiç şüphesiz Allah hem çok tövbe edenleri, hem de çok temizlenenleri sever(elBakara, 2222) âyeti de tövbenin lüzum ve faydasına işaret etmektedir
Sevgili Peygamberimiz de bir hadisinde;Tövbe eden Allah'ın sevgilisidir, günahlardan tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir buyurmuştur Tövbenin nasıl olması hususunda Hz Ali (ra)'den şöyle bir rivayette bulunuluyor: Bir gün bedevilerden biri Hz Peygamberin mescidine girer ve Allah'ım, şüphesiz ben sana tövbe ve istiğfar ediyorum der ve namazını kılar
Bunu gören ve duyan Hz Ali, adam namazını bitirince ona:Ey kişi! Yalnızca dil ile sür'atle yapılan tövbe, yalancıların tövbesidir, halbuki senin bu tövben, tövbeye muhtaçtırdedi
Bunun üzerine o kişi:Ey müminlerin emiri, o halde tövbe nedir? diye sordu Bunun üzerine Hz Ali:Tövbe şu altı şeyle mümkün olurdedi:
1 Geçmişte işlenmiş olan günahlardan pişman olmak ve yerine getirilmemiş farzları iade etmek,
2 Başkalarına haksızlık ve eziyet etmeyi bırakmak,
3 Husumet ve düşmanlığı kaldırmak,
4 Günah ve kabahatler içerisinde büyüyen nefsi, Allah'a olan itaat içerisinde küçültüp ona hiçliğini kabul ettirmek,
5 İtaatsizlik ve günah işlemenin sözde tadını çıkaran nefse, itaat edip günahlardan uzak durmanın acılığını da tattırmak,
6 Gülüşlerinden her birine bedel olmak üzere, ağlamak
Hâl böyle olunca, şartlarına uygun olan bir tövbe, aynı zamanda Allah için yapılmış bir ibadettir Böyle olduğu için de kabûle şâyan olması gerekir Nasıl ki, şartlarına uygun olarak yapılan ibadetlerin kabûlü hususunda tereddüde düşmüyorsak, şarlarına uygun bir tövbenin kabûlü için de tereddüt gösterilmemesi gerekir
Öyleyse Allah'a imân etmiş kişiler, bilerek veya bilmeyerek günah işledikleri zaman hemen Allah'a yönelip tövbe etmekten çekinmemelidirler Çünkü ilgili ayet ve hadislerden anladığımıza göre Yüce Allah samimiyetle ve şarlarına uygun olarak yapılan tövbeleri kabul eder, kullarını bağışlar Ayrıca, günahları bırakıp kendisine yönelenleri sever, zira günahkârlar için yüce Allah'ın rahmet, mağrifet ve kereminden başka bir sığınak yoktur Bu bakımdan inananların tövbe etmekten korkmamaları, yaptıkları büyük veya küçük günahları için ne zaman olursa olsun, geciktirmeden hemen Rab'lerine yalvarmaları, Allah'a olan bu inançlarının gereği olmalıdır
Tövbenin zamanı ve tövbe etmenin faydaları:Günah işler işlemez hemen tövbenin gerekli olduğunda şüphe yoktur; çünkü Allah'ın emir ve yasaklarına karsı itaatsizlik ederek isyan etmenin az da olsa, imânı sarsacağı açıktır Öyleyse, tövbenin de günah işledikten hemen sonra yapılması gerekir Zira, bu suretle yüce Allah'ı hemen hatırlayan kimse, bu vesileyle imânına dönmüş ve onu kuvvetlendirme gayretine girişmiş olur Nitekim Yüce Rabb'imiz Onlar fena birşey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı anarlar, günahlarının bağışlanmasını dilerler Günahları Allah'tan başka bağışlayan kim vardır Onlar yaptıklarında bile bile direnmezler(Âli İmrân, 3135) ve Kim tövbe edip güzel, yararlı işler işlerse, şüphesiz o, Allah'a gereği gibi yönelip tövbe etmiş olur(enNisa, 417) buyurmaktadır
Görülüyor ki, kötülükleri çoğaltacak işler yapılır yapılmaz veya günah işlenir işlenmez hemen yüce Rabb'imizi anıp O'na yönelmemiz, O'na iltica edip günahlarımızı affetmesi için O'na yönelmemiz, yaptığımız bu kötü işlerden dolayı O'ndan utanıp korkmamız gerekmektedir Ayrıca bu yaptığımız şeylerde ısrar edip direnmemek lâzımdır Eğer böyle yaparsak, hem günahlarımız bağışlanır, gönlümüz rahat ve huzura kavuşur, hem de bu anlayış ve inanç sebebiyle başka kötü birşey yapmaktan uzak dururuz İşte bizde hasıl olan bu şuur ve kuvvetli imân, bizi isyan etmekten ve tekrar günah işlemekten alıkoyacaktır ve böylece bir daha tövbe etmeye de ihtiyaç duymayacağız Ancak Allah katında daha da yüksek derecelere ulaşmak için, şükreden bir kul olarak O'na sığınıp yalvaracağız
Günahın hemen akabinde tövbe edip ısrar etmemenin zorunlu olmasındaki fayda ve hikmetler açıkça görüldüğü gibi kısaca şunlardır: Bir defa, günahlara dalarak yüce Yaradanını unutmuş olan kul, tövbe etmekle Allah'ın hatırlamış ve O'nun emirlerini yerine getirip, yasaklarından kaçınmayı zorunlu bir vazife bilerek, bu şuur içerisinde Allah'a olan inancını yeniden kuvvetlendirmek suretiyle, bu inancının gereği olan iş ve davramşları da yerine getirmeye başlamıştır ikinci olarak, bu kul, işlemiş olduğu günahlarına bakarak, Ben Allah'ın kötü kulu oldumdüşüncesiyle ümitsizliğe kapılarak daha fazla günah işlemekten kurtulur, bu yeni ümit ve inançla Rabb'ine daha fazla bağlanıp yaklaşarak emirlerini yerine getirmeye ve yasak ettiklerinden kaçınmaya son derece gayret gösterir Çünkü insanoğlu geleceğe dönük olan ümit ve hayalleriyle hayatını devam ettirmektedir Bu ümit ve hayalleri yıkılmış bir insanın, dünyanın çeşitli dertleri ve zorlukları altında hayatını sürdürmesi gittikçe zorlaştığı için, ya devamlı olarak başkalarına zararlı olmakta veya kendi canına kıymaktadır Pekâlâ bilinir ki, insanları hayata bağlayan unsurların başında ümit ve inanç gelmektedir İşte tövbe eden kişi yitirdiği bu ümit ve inancını yeniden kazanarak hayata bağlamakta ve yaşayışında ortaya çıkan acı ve tatlı durumlara katlanma konusunda yerine göre sabredip, yerine göre mutlu olmasını başarabilmekte ve başkalarına da her bakımdan faydalı olmaya çalışmaktadır
Nitekim yüce Rabb'imiz bu hususu şöyle müjdelemektedir:Onların hareketlerinin karşılığı Rab'lerinden bağışlanma ve içlerinde ırmaklar akan, temelli kalacakları Cennetlerdir Böyle yapıp davrananların mükafatı ne güzeldir (Âli İmrân, 3136)
Görüldüğü gibi yüce Rabb'imiz gereği gibi tövbe edenlerin tövbesini kabul edip onları mükafatlandıracağını, böyle davrandıkları takdirde yarınlarından emin ve güvenli olacaklarını, yitirdikleri ümitlerini yeniden ele geçireceklerini açıkça haber vermektedir Rabb'imizin böyle bir mükafatına kavuşmak, insanı hayata bağlayan ne büyük bir mutluluktur
İste bu bakımlardan tövbe etmenin insan hayatındaki rolü pek büyüktür Onu yeniden hayata bağlayan, ona ümit ve yaşama isteği veren, onu Allah'ına yöneltip inanç ve imânını kuvvetlendiren, onu toplum içinde, Allah'tan korkup Peygamberini seven ve onların istediği gibi hareket eden kullarıyla birlikte mutlu olarak güven içinde yasamaya sevkeden, doğru dürüst bir insan olarak herkesin hakkını gözeten ve kendi hakkettiğine razı olan, haksızlığa uğramalarına sebep olduğu kişilere haklarını iâde edip onlarla helallaşarak onların dostluğunu kazanan bir kişi haline gelmesi, tövbe etmesiyle mümkün olmaktadır
Yine bu cümleden olarak yüce Rabbimiz, tövbesi kabul edilmeyenler hakkında da şöyle buyuruyor: Yoksa kötülükler yapıp yapıp da nihayet ölüm kendilerine gelip çatınca, şimdi tövbe ettim diyenler ile kâfir olarak ölenlerin tövbesi makbul değildir İşte onlara elem verici azap hazırlamışızdır(enNisa, 418)
Bu ayetten anlaşıldığına gòre, kötülükleri işlemeye devam etmek suretiyle günahlarını çoğaltıp duran ve bu durumda iken ölüm kendisine gelip çatınca,Yarabbi, işte şimdi tövbe ettimdiyen kimse ile inkârcı bir kişi olduğu halde tövbe ederek imân etmeden ölen kimseler aynı değerdedirler ve bunların tövbeleri Allah tarafından kabul edilmez Bunların her ikisi de Allah'ın şiddetli azabıyla karşı karşıya kalacaklardır, fakat çekecekleri azabın derecesi belki birbirinden farklı olacaktır
Ölüm anı kendisine gelip çatıncaya kadar tövbesini geçiktirip tövbe etmeyenin kâfir olarak ölenle bir tutulması, kanaatımızca şu sebebe dayanmaktadır: Ölümün gelip çatması, ahiret hallerinin ilkidir Pek kısa bir süre sonra ruhunu teslim edip ahirete göçecek ve iyi veya kötü bir iş yapmaya ne fırsatı, ne de gücü olacaktır Bunun böyle olduğunu haber veren pek çok ayet vardır Meselâ,Onlardan birine ölüm gelince, Rabb'im beni geri çevir, belki yapmadan bıraktığımı tamamlar iyi iş işlerimder Hayır, bu söylediği sadece kendi lâfıdır(Mü'minun, 2399100) buyurulmaktadır Ayrıca: Mü'min, 40185; Yûnûs, 109091; Münafıkun, 6310 ayetleri de bu mânadadırlar Bu manada çeşitli hadisi şerifler de vardır
Meselâ Ebû Eyyûb, Hz Peygamber'den şöyle bir rivayette bulunuyor:Yüce Allah kulunun tövbesini, ölüm anında boğazında hırıltı başlamadıkça, kabul eder
İşte yüce Allah, böyle bir durumda tövbeyi kabul etmeyeceğini, bunun dışındaki hâl ve durumlarda tövbeyi kabul edeceğini haber vermektedir Öyleyse, tövbeyi geciktirmek, bu bakımdan hiç de doğru değildir Allah 'a göre şu kimseler bir tövbesi makbuldur ki, cahillikle bir kötülük yapıp hemen ardından dönerler(enNisa, 417) ayetinde belirtildiği gibi günahların hemen arabinde tövbe etmek inananların lehine olmakta ve böyle bir tehlike söz konusu olmamaktadır Pekalâ bilindiği gibi, ölümün ne zaman ve nerede gelip çatacağı bizce malum değildir Bundan dolayı tövbe konusunda acele etmek yine insanların yararınadır
TÖVBE NAMAZI
İşlediği günahlarına pişman olan kişinin Allah'ın fazl ve keremine, tövbeleri kabul ediciliğine sığınmaya ihtiyacı vardır Bunun için iki rekat namaz kılarak işlediği günahtan dolayı mağrifet olunmayı dilemesi menduptur
Tövbe namazı ile ilgili bir hadis râviyeti şöyledir:
Ali bin Ebî Talib (ra) den şöyle demiştir: Ben Resulullah (sav)'den bir hadis işittiğim zaman, Allah dilediği kadar beni o hadisten yararlandırdı Başkası ondan bana hadis rivâyet ettiği zaman râviye yemin teklif ederdim Yemin ettiği zaman onu tasdik ederdim
Ebû Bekir (ra) da bana bir hadis rivâyet etti Ebû Bekir doğru söyledi Dedi ki, Resulullah (sav):Günah işleyen bir adam, günah işledikten sonra abdest alır, abdestini (sünnet ve âdâbına dikkat ederek) güzelce alır, sonra iki rekat namaz kılar, ve günahının mağrifetini Allah 'tan dilerse, Allah ona mağrifet eder buyurdu(İbn Mâce, Sünen, Kitabü İkametü'sSalât, 193)
Aynı hadisin diğer bir rivâyeti de şöyledir:
Esma b elHakem, Ali (ra)'yi şöyle derken işittim, demiştir:Ben Resulullah (sav)'den bir şey duyduğum zaman Allah'ın dilediği ölçüde onunla amel etmeye çalışan biriyim Efendimizin ashabından birisi bana bir hadis verirse, ondan yemin etmesini ister, yemin ederse kabul ederim
Ebû Bekir (ra) doğru söylerbana şöyle haber verdi: Resulullah (sav)'ı Bu kimse bir günah işler de akabinde güzelce abdest alır, sonra kalkıp iki rekat namaz kılar ve Allah'tan bağışlanma dilerse, Allah onu mutlaka bağışlarderken işittim, Resulullah devamla: Onlar fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah 'ı anarlarmeâlindeki ayeti sonuna kadar okudu(Ebû Davûd, Sünen, Vitr, 26)
Bu rivâyetler, işlenen bir günahtan sonra yapılan tövbenin o günahın bağışlanmasına vesile olacağına işaret etmektedir Fakat kaide olarak tövbeden önce Allah Resulunun ifadesiyle güzelce sünnete ve adâba rivayeten abdesti alınması, ardından da iki rekat namaz kılınması gerekir
Tövbe ve istiğfardan önce kılınan iki rekat namaz kişiyi dünyadan ve dünya zevklerinden uzaklaştırıp Allah'a yaklaştırır Yaptığı rükû ve secdeler Allah'ın huzurunda ihtiyaç ve zaafına, onun gücü karşısında aczine işaret eder Bu ruh hali içerisinde Rabbine el açıp dua eden, af dileyen kişinin dua ve tövbesi kabul edilmeye daha lâyıktır Ayrıca yapılan kötülükten sonra namaz kılmakta,İyilikler kötülükleri giderir(Hud,11114) meâlindeki ayeti kerimenin ifade ettiği manânın tahakkuku görülmektedir (Ebu Davud, Sünen, terc heyet, 623, Ayrıca bkz: Tefsiru Sindî, Âli İmran, 14; Tirmizî, Salât, 181; Ahmed b Hanbel, I, 2910)
Rivâyette geçen ayetin tam meâli şöyledir:Onlar fena bir şey yaptıklarında vera kendilerine zulmettiklerinde, Allah'ı anarlar, günahlarının bağışlanmasını dilerler Günahları Allah'tan başka bağışlayan kim vardır? Onlar yaptıklarında bile bile direnmezler(Âli İmran, 3135)
Ayeti Kerime'deki fena birşeyden murat, zina misali çok çirkin, görülen fiiller, bunun yanında büyük günahlar ve başkasını da ilgilendiren günahlardır(M Hamdi Yazır, Kur'an Dili, II, 1177)
Kendine yani nefse zulüm de tefsirlerde geçtiği şekliyle, zina kaydı olmadan herhangi bir günah veya başkasını ilgilendirmeyen, başkasına dokunulmayan günahlar ve küçük günahlardır (Seyyid Kutub, FizilâlilKur'an, terc heyet, II, 454; İbn Kesir, Tefsir, terc B Çetiner, B Karlığa, IV, 1370; M Hamdi Yazır, Kur'an Dili, II, 1177)
Bütün bunlardan anlaşılan odur ki, Allah'ın muttaki kullarının hasbelbeşer işledikleri herhangi bir günahta derhal Allah'ı hatırlayarak haya ve korkularından dolayı günahlarına tövbe etmeleridir
Bunun da çıkar yolu Allah Resulununn öngördüğü şekilde iki rekat namaz kılıp daha sonra istiğfar etmeleridir
Rabbim cümlemize son nefesimizi Günahlarımızdan arınmış bir şekilde İman ile vermeyi nasip etsin İnşaAllah,,,(Amin)
Kaynak:islamisitecom
Rücu etmek, geri dönmek, pişman olmak, nedamet duymak, yaptığı günahı bırakıp Cenabı Hakk'a yönelmek
Asıl anlamı geri dönmek olup, tövbe kelimesinin türemişi olan tevvâbkelimesi tövbe işini çok çok yapan anlamında aşırılık ifade eden ismi faildir Yüce Allah'ın bir ismi, bir sıfatı olarak etTevvâbise itaata yönelerek Allah'a dönen kişinin istediği bağışlanmayı kabul edip, o tövbekâr kulunu huzuruna alan ve onu affeden anlamındadır Bu itibarla tövbe, kul hakkında günahlardan dönmeyi, yüce Rabb'imiz hakkında da cezalandırmaktan dönmeyi ifade eder, yani kul Rabb'ine döner, Rabb'i de onun bu yönelişini kabul eder ve onu cezalandırmaktan vazgeçer İşte bu mânâda etTevvabsıfatı, kulların tövbelerini her yönelişlerinde rahmet ve mağfiretiyle kabul eden demektir
İslâm'da tövbe;Birisi Allah, diğeri kul yönünden iki farklı anlam taşır Allah yönünden tövbe, yapılan kötülüğü, işlenen günahı veya kabahati affedip bağışlamaktır Kul yönünden, yaptığının kabahat veya günah olduğunu bilip, onu bırakıp terk ederek Allah'a dönmek, yani O'nun emirlerine uymak ve yasak ettiği şeylerden kaçınmak suretiyle Allah'a sığınarak O'ndan affetmesini, bağışlamasını dilemek, yaptıklarından pişman olduğunu da belirterek yalnız O'na yalvarmak demektir Meselâ, bir kabahat, söz gelişi içki içmeyi sırf bedenine yapmış olduğu bir zarardan dolayı veya malına yahut da şerefine zararı dokunduğu için terk etmekte olduğu gibi, Allah rızası ve Allah korkusu düşünülmeyecek olursa, bu gerçek mânâda tövbe sayılmaz Çünkü tövbe, yaptığı işin günah olduğunu, kusur veya kabahat olduğunu, suç işlediğini kabul etmekle başlar İşte bu anlamda tövbe, bir ibadet olarak da sadece yüce Rabb'imize tahsis edilmelidir
Müminler için tövbenin lüzumu:Cenabı Hakk,Ey inananlar (müminler) hepiniz Allah'a tövbe edin ki, korktuğunuzdan emin olup umduğunuza kavuşasınız(enNur, 2431) buyurmaktadır
Bu ve benzeri ayetlerde tövbenin butun müminlere emir ve tavsiye edildiğini görüyoruz Bunun sebep ve hikmetini Zemahşerî (ö: 5381 114) ve ondan nakleden Fahreddin erRâzî şöyle açıklıyorlar:Öncelikle zayıf yaratılışlı kullar, Allah'ın her hususta olan tekliflerini, yani emirlerini ve yasaklarını kendilerine hakim olup gayret etseler bile gereği gibi yerine getiremezler ve böylece kendilerinin sebep olduğu kusur ve kabahatlerden de uzak duramazlar işte bundan dolayı tövbe ve istiğfar etmeyi Yüce Allah inananların hepsine emir ve tavsiye ediyor Tövbe edip bağışlanmayı diledikleri zaman, kurtuluşa ulaşıp saadete ereceklerini ümit etmelerini de öğütlüyor
Müminlerin tövbesi nasıl olmalıdır?Bu konuda Yüce Allah'ınEy müminler (inananlar) yürekten tövbe ederek (nasuh tövbe ile) Allah'a donün ki, Rabb'iniz kötülüklerinizi örtsün ve sizi içlerinde ırmaklar akan Cennetlere koysun (etTevbe, 98) buyruğuna dikkat etmek gerekir
Bu ayette geçen (nasûh tövbe) yürekten, ihlasla tövbe edin sözlerini Zemahşerî şöyle açıklamıştır:Tövbeyi kendilerine tavsiye edenler, günahları mahvedecek ve aşırılıkları telâfi edecek şekilde tövbe ederler Kötülüklerden tövbe etmeleri, o şeylerin kötü olduğu içindir Yaptığına pişman olmak da çok şiddetli bir şekilde üzülmek demektir Kötülüklerden birine bir daha dönmemeye azmetmek de, sağılmış olan sütün hayvanın memesine dönmesi nasıl mümkün değilse, öylece o günaha bir daha dönmemek anlamınadır Bütün bunları böylece içine sindirmek yürekten tövbe etmek demektir
Ayrıca,Hiç şüphesiz Allah hem çok tövbe edenleri, hem de çok temizlenenleri sever(elBakara, 2222) âyeti de tövbenin lüzum ve faydasına işaret etmektedir
Sevgili Peygamberimiz de bir hadisinde;Tövbe eden Allah'ın sevgilisidir, günahlardan tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir buyurmuştur Tövbenin nasıl olması hususunda Hz Ali (ra)'den şöyle bir rivayette bulunuluyor: Bir gün bedevilerden biri Hz Peygamberin mescidine girer ve Allah'ım, şüphesiz ben sana tövbe ve istiğfar ediyorum der ve namazını kılar
Bunu gören ve duyan Hz Ali, adam namazını bitirince ona:Ey kişi! Yalnızca dil ile sür'atle yapılan tövbe, yalancıların tövbesidir, halbuki senin bu tövben, tövbeye muhtaçtırdedi
Bunun üzerine o kişi:Ey müminlerin emiri, o halde tövbe nedir? diye sordu Bunun üzerine Hz Ali:Tövbe şu altı şeyle mümkün olurdedi:
1 Geçmişte işlenmiş olan günahlardan pişman olmak ve yerine getirilmemiş farzları iade etmek,
2 Başkalarına haksızlık ve eziyet etmeyi bırakmak,
3 Husumet ve düşmanlığı kaldırmak,
4 Günah ve kabahatler içerisinde büyüyen nefsi, Allah'a olan itaat içerisinde küçültüp ona hiçliğini kabul ettirmek,
5 İtaatsizlik ve günah işlemenin sözde tadını çıkaran nefse, itaat edip günahlardan uzak durmanın acılığını da tattırmak,
6 Gülüşlerinden her birine bedel olmak üzere, ağlamak
Hâl böyle olunca, şartlarına uygun olan bir tövbe, aynı zamanda Allah için yapılmış bir ibadettir Böyle olduğu için de kabûle şâyan olması gerekir Nasıl ki, şartlarına uygun olarak yapılan ibadetlerin kabûlü hususunda tereddüde düşmüyorsak, şarlarına uygun bir tövbenin kabûlü için de tereddüt gösterilmemesi gerekir
Öyleyse Allah'a imân etmiş kişiler, bilerek veya bilmeyerek günah işledikleri zaman hemen Allah'a yönelip tövbe etmekten çekinmemelidirler Çünkü ilgili ayet ve hadislerden anladığımıza göre Yüce Allah samimiyetle ve şarlarına uygun olarak yapılan tövbeleri kabul eder, kullarını bağışlar Ayrıca, günahları bırakıp kendisine yönelenleri sever, zira günahkârlar için yüce Allah'ın rahmet, mağrifet ve kereminden başka bir sığınak yoktur Bu bakımdan inananların tövbe etmekten korkmamaları, yaptıkları büyük veya küçük günahları için ne zaman olursa olsun, geciktirmeden hemen Rab'lerine yalvarmaları, Allah'a olan bu inançlarının gereği olmalıdır
Tövbenin zamanı ve tövbe etmenin faydaları:Günah işler işlemez hemen tövbenin gerekli olduğunda şüphe yoktur; çünkü Allah'ın emir ve yasaklarına karsı itaatsizlik ederek isyan etmenin az da olsa, imânı sarsacağı açıktır Öyleyse, tövbenin de günah işledikten hemen sonra yapılması gerekir Zira, bu suretle yüce Allah'ı hemen hatırlayan kimse, bu vesileyle imânına dönmüş ve onu kuvvetlendirme gayretine girişmiş olur Nitekim Yüce Rabb'imiz Onlar fena birşey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı anarlar, günahlarının bağışlanmasını dilerler Günahları Allah'tan başka bağışlayan kim vardır Onlar yaptıklarında bile bile direnmezler(Âli İmrân, 3135) ve Kim tövbe edip güzel, yararlı işler işlerse, şüphesiz o, Allah'a gereği gibi yönelip tövbe etmiş olur(enNisa, 417) buyurmaktadır
Görülüyor ki, kötülükleri çoğaltacak işler yapılır yapılmaz veya günah işlenir işlenmez hemen yüce Rabb'imizi anıp O'na yönelmemiz, O'na iltica edip günahlarımızı affetmesi için O'na yönelmemiz, yaptığımız bu kötü işlerden dolayı O'ndan utanıp korkmamız gerekmektedir Ayrıca bu yaptığımız şeylerde ısrar edip direnmemek lâzımdır Eğer böyle yaparsak, hem günahlarımız bağışlanır, gönlümüz rahat ve huzura kavuşur, hem de bu anlayış ve inanç sebebiyle başka kötü birşey yapmaktan uzak dururuz İşte bizde hasıl olan bu şuur ve kuvvetli imân, bizi isyan etmekten ve tekrar günah işlemekten alıkoyacaktır ve böylece bir daha tövbe etmeye de ihtiyaç duymayacağız Ancak Allah katında daha da yüksek derecelere ulaşmak için, şükreden bir kul olarak O'na sığınıp yalvaracağız
Günahın hemen akabinde tövbe edip ısrar etmemenin zorunlu olmasındaki fayda ve hikmetler açıkça görüldüğü gibi kısaca şunlardır: Bir defa, günahlara dalarak yüce Yaradanını unutmuş olan kul, tövbe etmekle Allah'ın hatırlamış ve O'nun emirlerini yerine getirip, yasaklarından kaçınmayı zorunlu bir vazife bilerek, bu şuur içerisinde Allah'a olan inancını yeniden kuvvetlendirmek suretiyle, bu inancının gereği olan iş ve davramşları da yerine getirmeye başlamıştır ikinci olarak, bu kul, işlemiş olduğu günahlarına bakarak, Ben Allah'ın kötü kulu oldumdüşüncesiyle ümitsizliğe kapılarak daha fazla günah işlemekten kurtulur, bu yeni ümit ve inançla Rabb'ine daha fazla bağlanıp yaklaşarak emirlerini yerine getirmeye ve yasak ettiklerinden kaçınmaya son derece gayret gösterir Çünkü insanoğlu geleceğe dönük olan ümit ve hayalleriyle hayatını devam ettirmektedir Bu ümit ve hayalleri yıkılmış bir insanın, dünyanın çeşitli dertleri ve zorlukları altında hayatını sürdürmesi gittikçe zorlaştığı için, ya devamlı olarak başkalarına zararlı olmakta veya kendi canına kıymaktadır Pekâlâ bilinir ki, insanları hayata bağlayan unsurların başında ümit ve inanç gelmektedir İşte tövbe eden kişi yitirdiği bu ümit ve inancını yeniden kazanarak hayata bağlamakta ve yaşayışında ortaya çıkan acı ve tatlı durumlara katlanma konusunda yerine göre sabredip, yerine göre mutlu olmasını başarabilmekte ve başkalarına da her bakımdan faydalı olmaya çalışmaktadır
Nitekim yüce Rabb'imiz bu hususu şöyle müjdelemektedir:Onların hareketlerinin karşılığı Rab'lerinden bağışlanma ve içlerinde ırmaklar akan, temelli kalacakları Cennetlerdir Böyle yapıp davrananların mükafatı ne güzeldir (Âli İmrân, 3136)
Görüldüğü gibi yüce Rabb'imiz gereği gibi tövbe edenlerin tövbesini kabul edip onları mükafatlandıracağını, böyle davrandıkları takdirde yarınlarından emin ve güvenli olacaklarını, yitirdikleri ümitlerini yeniden ele geçireceklerini açıkça haber vermektedir Rabb'imizin böyle bir mükafatına kavuşmak, insanı hayata bağlayan ne büyük bir mutluluktur
İste bu bakımlardan tövbe etmenin insan hayatındaki rolü pek büyüktür Onu yeniden hayata bağlayan, ona ümit ve yaşama isteği veren, onu Allah'ına yöneltip inanç ve imânını kuvvetlendiren, onu toplum içinde, Allah'tan korkup Peygamberini seven ve onların istediği gibi hareket eden kullarıyla birlikte mutlu olarak güven içinde yasamaya sevkeden, doğru dürüst bir insan olarak herkesin hakkını gözeten ve kendi hakkettiğine razı olan, haksızlığa uğramalarına sebep olduğu kişilere haklarını iâde edip onlarla helallaşarak onların dostluğunu kazanan bir kişi haline gelmesi, tövbe etmesiyle mümkün olmaktadır
Yine bu cümleden olarak yüce Rabbimiz, tövbesi kabul edilmeyenler hakkında da şöyle buyuruyor: Yoksa kötülükler yapıp yapıp da nihayet ölüm kendilerine gelip çatınca, şimdi tövbe ettim diyenler ile kâfir olarak ölenlerin tövbesi makbul değildir İşte onlara elem verici azap hazırlamışızdır(enNisa, 418)
Bu ayetten anlaşıldığına gòre, kötülükleri işlemeye devam etmek suretiyle günahlarını çoğaltıp duran ve bu durumda iken ölüm kendisine gelip çatınca,Yarabbi, işte şimdi tövbe ettimdiyen kimse ile inkârcı bir kişi olduğu halde tövbe ederek imân etmeden ölen kimseler aynı değerdedirler ve bunların tövbeleri Allah tarafından kabul edilmez Bunların her ikisi de Allah'ın şiddetli azabıyla karşı karşıya kalacaklardır, fakat çekecekleri azabın derecesi belki birbirinden farklı olacaktır
Ölüm anı kendisine gelip çatıncaya kadar tövbesini geçiktirip tövbe etmeyenin kâfir olarak ölenle bir tutulması, kanaatımızca şu sebebe dayanmaktadır: Ölümün gelip çatması, ahiret hallerinin ilkidir Pek kısa bir süre sonra ruhunu teslim edip ahirete göçecek ve iyi veya kötü bir iş yapmaya ne fırsatı, ne de gücü olacaktır Bunun böyle olduğunu haber veren pek çok ayet vardır Meselâ,Onlardan birine ölüm gelince, Rabb'im beni geri çevir, belki yapmadan bıraktığımı tamamlar iyi iş işlerimder Hayır, bu söylediği sadece kendi lâfıdır(Mü'minun, 2399100) buyurulmaktadır Ayrıca: Mü'min, 40185; Yûnûs, 109091; Münafıkun, 6310 ayetleri de bu mânadadırlar Bu manada çeşitli hadisi şerifler de vardır
Meselâ Ebû Eyyûb, Hz Peygamber'den şöyle bir rivayette bulunuyor:Yüce Allah kulunun tövbesini, ölüm anında boğazında hırıltı başlamadıkça, kabul eder
İşte yüce Allah, böyle bir durumda tövbeyi kabul etmeyeceğini, bunun dışındaki hâl ve durumlarda tövbeyi kabul edeceğini haber vermektedir Öyleyse, tövbeyi geciktirmek, bu bakımdan hiç de doğru değildir Allah 'a göre şu kimseler bir tövbesi makbuldur ki, cahillikle bir kötülük yapıp hemen ardından dönerler(enNisa, 417) ayetinde belirtildiği gibi günahların hemen arabinde tövbe etmek inananların lehine olmakta ve böyle bir tehlike söz konusu olmamaktadır Pekalâ bilindiği gibi, ölümün ne zaman ve nerede gelip çatacağı bizce malum değildir Bundan dolayı tövbe konusunda acele etmek yine insanların yararınadır
TÖVBE NAMAZI
İşlediği günahlarına pişman olan kişinin Allah'ın fazl ve keremine, tövbeleri kabul ediciliğine sığınmaya ihtiyacı vardır Bunun için iki rekat namaz kılarak işlediği günahtan dolayı mağrifet olunmayı dilemesi menduptur
Tövbe namazı ile ilgili bir hadis râviyeti şöyledir:
Ali bin Ebî Talib (ra) den şöyle demiştir: Ben Resulullah (sav)'den bir hadis işittiğim zaman, Allah dilediği kadar beni o hadisten yararlandırdı Başkası ondan bana hadis rivâyet ettiği zaman râviye yemin teklif ederdim Yemin ettiği zaman onu tasdik ederdim
Ebû Bekir (ra) da bana bir hadis rivâyet etti Ebû Bekir doğru söyledi Dedi ki, Resulullah (sav):Günah işleyen bir adam, günah işledikten sonra abdest alır, abdestini (sünnet ve âdâbına dikkat ederek) güzelce alır, sonra iki rekat namaz kılar, ve günahının mağrifetini Allah 'tan dilerse, Allah ona mağrifet eder buyurdu(İbn Mâce, Sünen, Kitabü İkametü'sSalât, 193)
Aynı hadisin diğer bir rivâyeti de şöyledir:
Esma b elHakem, Ali (ra)'yi şöyle derken işittim, demiştir:Ben Resulullah (sav)'den bir şey duyduğum zaman Allah'ın dilediği ölçüde onunla amel etmeye çalışan biriyim Efendimizin ashabından birisi bana bir hadis verirse, ondan yemin etmesini ister, yemin ederse kabul ederim
Ebû Bekir (ra) doğru söylerbana şöyle haber verdi: Resulullah (sav)'ı Bu kimse bir günah işler de akabinde güzelce abdest alır, sonra kalkıp iki rekat namaz kılar ve Allah'tan bağışlanma dilerse, Allah onu mutlaka bağışlarderken işittim, Resulullah devamla: Onlar fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah 'ı anarlarmeâlindeki ayeti sonuna kadar okudu(Ebû Davûd, Sünen, Vitr, 26)
Bu rivâyetler, işlenen bir günahtan sonra yapılan tövbenin o günahın bağışlanmasına vesile olacağına işaret etmektedir Fakat kaide olarak tövbeden önce Allah Resulunun ifadesiyle güzelce sünnete ve adâba rivayeten abdesti alınması, ardından da iki rekat namaz kılınması gerekir
Tövbe ve istiğfardan önce kılınan iki rekat namaz kişiyi dünyadan ve dünya zevklerinden uzaklaştırıp Allah'a yaklaştırır Yaptığı rükû ve secdeler Allah'ın huzurunda ihtiyaç ve zaafına, onun gücü karşısında aczine işaret eder Bu ruh hali içerisinde Rabbine el açıp dua eden, af dileyen kişinin dua ve tövbesi kabul edilmeye daha lâyıktır Ayrıca yapılan kötülükten sonra namaz kılmakta,İyilikler kötülükleri giderir(Hud,11114) meâlindeki ayeti kerimenin ifade ettiği manânın tahakkuku görülmektedir (Ebu Davud, Sünen, terc heyet, 623, Ayrıca bkz: Tefsiru Sindî, Âli İmran, 14; Tirmizî, Salât, 181; Ahmed b Hanbel, I, 2910)
Rivâyette geçen ayetin tam meâli şöyledir:Onlar fena bir şey yaptıklarında vera kendilerine zulmettiklerinde, Allah'ı anarlar, günahlarının bağışlanmasını dilerler Günahları Allah'tan başka bağışlayan kim vardır? Onlar yaptıklarında bile bile direnmezler(Âli İmran, 3135)
Ayeti Kerime'deki fena birşeyden murat, zina misali çok çirkin, görülen fiiller, bunun yanında büyük günahlar ve başkasını da ilgilendiren günahlardır(M Hamdi Yazır, Kur'an Dili, II, 1177)
Kendine yani nefse zulüm de tefsirlerde geçtiği şekliyle, zina kaydı olmadan herhangi bir günah veya başkasını ilgilendirmeyen, başkasına dokunulmayan günahlar ve küçük günahlardır (Seyyid Kutub, FizilâlilKur'an, terc heyet, II, 454; İbn Kesir, Tefsir, terc B Çetiner, B Karlığa, IV, 1370; M Hamdi Yazır, Kur'an Dili, II, 1177)
Bütün bunlardan anlaşılan odur ki, Allah'ın muttaki kullarının hasbelbeşer işledikleri herhangi bir günahta derhal Allah'ı hatırlayarak haya ve korkularından dolayı günahlarına tövbe etmeleridir
Bunun da çıkar yolu Allah Resulununn öngördüğü şekilde iki rekat namaz kılıp daha sonra istiğfar etmeleridir
Rabbim cümlemize son nefesimizi Günahlarımızdan arınmış bir şekilde İman ile vermeyi nasip etsin İnşaAllah,,,(Amin)
Kaynak:islamisitecom