Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Vakanüvis gıda hilecilerini yazdı

Vakanüvis gıda hilecilerini yazdı
0
88

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
87
Puan
48
F-D Coin
0
İnsanın en esas ihtiyacı olan gıda, bu özelliğinden dolayı tarih her tarafında aldanma ve taklide fazlasıyla maruz kaldı Gıdada varlıklı ve yoksul ayrımı vardı, gıda hilecileri çocuklara bile acımıyordu img alt src http:bilgilihocamcominternaldatasvakanuvisgidahilecileriniyazdi5c2db58101b8b h4Antik çağlardaki gıdaya erişim sorunsalıh4 Fakirler, köleler ve sair toplumun geri kalmış kesimleri, fiyatı yüksek olduğu için et yiyemez, bunun yerine sebze ağırlıklı beslenirlerdi Antik Yunan ve Roma'da gizli gelirli kesimlerin etle buluşması, genel olarak şölenler vasıtasıyla olurdu Oysa bunda bile devlet yöneticileri ya da zenginler, eti kendi yedikleri gibi ızgara veya şişte hazırlatmaz, bir mutfak hilesiyle daha az etle daha çok kişiyi doyurmak için kavurma veya haşlama yöntemlerini tercih ederlerdi h4Kafa bulduran lsd'li ekmekiyi ama neden?h4 Tarihin olur ya de en büyük yiyecek hileleri Orta Çağ Avrupası'nda görülmüştü Dönemin yiyecek üreticileri, haksız gıda üretip, kazançlarını maksimize etmek için akla hayale gelmedik yöntemlere başvuruyorlardı Uzmanların, Deli otu yiyen bir zaman sonradan bilincini yitirir ve halüsinasyon görmeye başlar dediği otla ekmek yapmak, Orta Devir fırıncılarının rutin işlerindendi Kimi tarihçiler, Avrupa'daki bazı toplumsal çalkantıları, deli otu karıştırılmış ekmeklerden yiyenlerin etkisine bile bağlamıştır 1383 yılındaki bir kilise kaydında, İtalya Faenza'daki San Pietro Kilisesi'nde bayan ve erkeklerin dans eder gibi olağandışı hareketler yapmalarının nedeninin araştırıldığı, sonuçta bu hareketleri yapanların çılgın otu ile pişirilmiş ekmeklerden yediklerinin belirlendiği anlatılıyordu Bu sorun, Orta Devir'da böylece yaygınlaşmıştı fakat, 1592'de Modena'da İtalyan bir fırıncı, ekmeklere çılgın otu karıştırdığı için tutuklanmıştı O yıllarda St Vitus Dansı diye bir dans da ortaya çıkmıştı Köylüler arasında yaygın olan bu dans, bir çavdar türü olan çavdarmahmuzundaki bir asitin damıtılması ve bu sıvının ekmek yapımında kullanılmasından kaynaklanıyordu Bu istikrarsız, tanıdık bir uyuşturucuydu, liserjik asit dietilamid, yani tanıdık kısaltmasıyla LSD Bu cins ekmeklerin niçin üretildiği, bu üretimin toplumsal bir istek neticesi mi ortaya çıktığı ise araştırmacıların merakını beklemekte Günümüzde olduğu gibi, eski asırlarda da vazgeçilmezliğinden nedeniyle ekmek, üzerinden en fazla numara dönen gıda ürünüydü Ekmekleri dinç unla gerçekleştirmek yerine hamura dişbudak ağacı tozu, saman, kireç, tebeşir tozu hatta çinko ve bakır sülfit katılırdı Çayı demir sülfürle renklendirmek, biraya sülfirik asit katmak da dönemin yiyecek tağşişlerinden bazılarıydı İnanmamakta bir beis değil fakat bir İngiliz millet hikayesinde ise kadavra kemiklerini satın alıp, öğütüp, hamura katan bir fırıncıdan da sözedilir img alt src http:bilgilihocamcominternaldatasvakanuvisgidahilecileriniyazdi5c2db582bdef3 h4İçinde bir tek kahve tanesi bile olmayan kahveh4 Allah'tan 19 yy'da mikroskop icat edildi de, millet sağlığı bir tutam güvenceye kavuştu Dönemin belediyeleri, birbirleriyle yarışırcasına mikroskop siparişi veriyorlardı Belediyelerin bu gayretinin ne dek isabetli olduğu kısa sürede anlaşılacaktı Kimyager Frederick Accum, 1820 yılında kaleme aldığı, Gıdalara Yabancı Maddelerin Karıştırılması ve Mutfakta Kullanılan Zehirler Üstüne Analiz isimli kitabında, İngiliz halkı, yediği böylece fazla şeyden zehirleniyor diyordu Kitaptaki sayısız örnekten birisi, Kavrulmuş bezelye, fasulye, toprak, kum ve 'birazcık da kahve' ile 'kahve' üreten bir satıcıya ilişkindi Kitap yazılırken, adam hapisteydi Bu adam, bir başka vukuatında da, İçinde tek bir kahve tanesi olmayan 7,5 kiloluk sebze tozunu müşterilerine kahve diye satmıştı Kahveye kavrulmuş havuç, kavrulmuş pancar, kavrulmuş bezelye, kavrulmuş meşe palamudu katmak, kavrulmuş beygir karaciğerinden üretilmiş kahve yanında gerçi masum kalıyordu img alt src http:bilgilihocamcominternaldatasvakanuvisgidahilecileriniyazdi5c2db584953e1 h4Turşuyu yeşil gerçekleştirmek için bakır paralarla aynı kazanda kaynatırlardıh4 Accum ayrıca, zehirli kızıl kurşun katılmış peynirden, bu peyniri yiyip karnına kramplar giren insanlardan bahsediyordu Vakada bir eczacı da suçluydu, çünkü peynirciye, peynirin dışını boyasın diye kızıl kurşun satan kişi oydu Turşunun basit satılmasının, yeşil rengine emrindeki olduğu da anlatılan kitapta, Bu yüzden turşuları, bakırla renklendirmek yaygın bir hileydi Yeşil biberi 'yeşil' gerçekleştirmek için de bu yöntem kullanılıyor deniliyordu Karmaşık bakır formülleriyle uğraşmak istemeyen turşu satıcıları ise turşuyu bakır paralarla aynı kazanda saatlerce kaynatıyorlardı Kimileri de, bakır pası peşindeydi, bu pası alıyor, turşuların, biberlerin üzerine serpiyorlardı h4Hilekarlar, çouklara bile acımıyorduh4 Haksız gıda yöntemlerinden şekerlemeler de payını alıyordu defalarca sevilen bir yiyecek olması, ailelerin çocuklarının bu yöndeki taleplerini yaralamak istememesi, sahtekarların işini kolaylaştırıyordu Bonbon ve şekerli meyveler bilhassa tehlikeliydi Bunların içerisine yüksek oranda nişasta ve lüleci çamuru konuyordu Çocukların rengini fazla sevdiği kırmızı şekerlemelere ise kızıllığı temin etmek nedeniyle içinde yüksek miktarda kızıl kurşun yer alan zincifre katılıyordu Turşudaki yeşil meselesi burada da geçerliydi, yeşil şekerlerini birçok bakırla yeşillendiriliyordu Muhallebi, krema ve peltelerin içine vişne tadı versin diye zehir taşıyan taflan ağacı yaprağı konuyordu Dublin'de bu şekilde yapılmış muhallebinden yiyen dört öğrenci zehirlenmiş, bir diğer vakada da, iki kadın vişne peltesi yedikten daha sonra ölmüşlerdi Bakır sülfitli pelte yiyen bir başka biri da hayatını kaybetmişti 1900 yılında pek çok insan, Liverpool'da glikozla üretilen yerli biradan içtiği için ölmüştü Dekstroz, tek başına kesinlikle öldürücü değildi, eğer içine arsenik katılmamış olsaydı h4Şemsiye sapı tozundan peynirolur mu olurh4 Aslına bakılırsa; tek kelimeyle zalim olarak nitelendirilebilecek gıda hilecileri, zihniyet olarak yakın tarihlerde bile Avrupa'da görüldü O meşum ruh, Yaşlı Kıta'nın semalarında, fazla da eskilerde kalmadan dolaşıyor gibi Bu bağlamda, 1980'lerde Avusturyalı bir takım şarap üreticilerinin, şarap üretiminde antifriz kullandığı ortaya çıkmıştı Yirmi yıl değin filan önce de, parmesan peyniri üreten bir İtalyan, mamullerine karşın şüphelerle başlayan soruşturma sonucunda peyniri aslında toz haline getirilmiş şemsiye saplarından yaptığını itiraf etmişti sizlere bilgilihocamcom farkıyla sunulmuştur
 
858,498Konular
982,047Mesajlar
30,024Kullanıcılar
kelleavcisiSon üye
Üst Alt