iltasyazilim
FD Üye
yardımlaşma ve dayanışmanın önemi nedir?
Kur'an–ı Kerim'de muhtaçlara (fakir, yetim, miskin ve esirlere) yemek yemek yedirmeyle ilgili çoğu âyet–i kerîme bulunmaktadır Bu âyetlerden bazıları yemek yedirmemenin ve buna özendirme etmemenin kâfir alameti olduğunu, bazıları da yemek yemek yedirmemenin cehenneme girmeye sebep olacak değin büyük günahlardan olduğunu belirtir Mü'minlerin ise sadece Allah'ın rızasını galip gelmek için muhtaçlara yemek yedirdiğini bildirir Keza âyetlerde, işlenen bazı suçlar için keffâret olarak fakirleri doyurma cezasının olduğunun bildirilmesi de, fakirlere yemek yedirmenin önemini gösterir
İnsanın her zaman kendisini düşünmesi, mala düşkün olması çok çirkin bir şeydir Elinde olanak varken fakiri düşünmeyen, yetime ikrâm etmeyen insanın, Allah'tan ikrâm beklemeye hakkı yoktur Allah verdiği nimetlerle kulunu imtihân eder Onun, Allah'ın verdiği nimetlerden başkasına da yardım edip etmediğine bakar İşte insan bunu düşünmelidir ama, yoksul iken kendisi nasıl sızlanır, Allah kendisine eksik nimet verince nasıl gücenir, üzülürse; zenginlik vaktinde ihtiyaç sahiplerine takviye etmeyince o âcizler, yetimler, yoksullar da kendisine gücenirler Malının içinde onların gözleri kalır O halde insan, Allah'ın âciz, fakir kullarına ikrâm etmeli, onları kollamalıdır ancak Allah da kendisine ikrâm edip onu kollasın Çünkü Allah, kullarının hareketlerini görüp gözetlemektedir Servet, nimet ve mevki bulunca başkalarını hiç düşünmeyen millet, bir gün kendileri de benzer şekilde yoksul duruma düşebileceklerini akıllarından çıkarmamalıdırlar
Kur'an sosyal yardımlaşmaya özendirme eder
İslâm hukukunda mükelleflerin yapması gerektiği halde yapmamaları veya yapmaması gerektiği halde yaptığı bir takım suçlarından nedeniyle belli cezaları vardır Bu cezalardan birisi de fakirlere yemek yedirmedir Fazla öbür cezalar verilebilecekken, fakirlere yemek yedirme cezasının verilmesi yemek yedirmenin ve fakiri gözetmenin önemini gösterir
Oruç tutamayanlara fidye gerekir Fidye bir fakiri doyuracak miktardır Her kim de, kendi hayrına olarak fidye miktarını artırırsa bu, kendisi hakkında elbette daha hayırlıdır(Bakara, 2184)
Allah sizi kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden dolayı sorumlu tutmaz, ama bilerek yaptığınız yeminlerden ötürü sorumlu miktar Böyle bir yemini bozarsanız onun keffâreti, çoluk çocuğunuza yedirdiğiniz orta halli yemek yemek çeşidinden on fakir doyurmak, yoksa on fakiri giydirmek ya da bir köleyi hürriyetine kavuşturmaktır(Mâide, 589)
Ey iman edenler! Siz ihramlı iken av öldürmeyin İçinizden kim onu kasıtlı olarak öldürürse kendisine bir canice vardır O canice da, öldürdüğüne aynı bir davar olup, öldürülenin emsali olduğuna içinizden iki âdil kişinin karar vermesi gerekir Ceza, Kâbe'ye ulaşıp orada kesilecek bir kurbanlıktır Yoksa fakirleri doyurmak,(Mâide, 595)
Eşlerine zıhar yaparak onlardan ayrılmaya kalkıp da sonra söylediklerinden dönenlerin, eşleriyle temastan önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmaları gerekir İşte size emredilen budur Allah yaptığınız her şeyden haberdardır Buna imkân bulamayan kimse, temaslarından önce, iki ay ara vermeksizin oruç tutmalıdır Buna da gücü yetmeyen altmış fakiri doyurmalıdır(Mücâdile, 5834)
Talebeye burs tahsis etmek neden kayda değer?
İşlenen suçun cezası olarak muhakkak sayıdaki fakiri doyurmada, İslam hukukçularına tarafından kanımca yemek yemek yedirilebileceği gibi, yemeğin parası da verilebilir (Vehbe Zuhaylî, el–Fıkhu'l–İslamî ve Edilletüh, Dımeşk 1989, VII, 616) Dolayısıyla bugün böyle bir suçu işleyen Müslümanlar, talebelere bunun parasını burs olarak ibraz edebilirler Sadece böyle bir suçun cezası (keffâreti) olan bir para (burs) değil, Kur'an'ın (yukarıda zikrettiğimiz) yemek yemek yedirmeyi emreden âyetlerinden hareketle bu emri yapmak için de talebeye burs verilebilir Hatta zekatlar da verebilirler Zira yine İslam hukukçularına tarafından talebe varlıklı bile olsa ona zekat verilir (V Zuhaylî, age, II, 876)
Vatanını milletini seven herkesin ilim tahsilinde bulunan neslimize zekatlarıyla, sadakalarıyla, burslarıyla himmet etmesi gerekmektedir Her ne değin talebenin, ihtiyacı olduğu halde izzetinefsi başkalarından istemesine engel olsa bile, zengin Müslümanların, ihtiyacı olanları saptama edip burs vermesi gerekir Dinimizin ilme ve ilim tahsiline verdiği önemi bilen kişiler olarak, ilim tâlibi neslimize sahip çıkmakla, ilme verdiğimiz önemi göstermeliyiz
Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Gerek zekât, gerekse öteki yardımlar bir fonda toplanıp talebelere verilebilir mi?
Zekatın bir fonda toplanması, akla bir organizeyi getiriyor Doğrusu devr–i saadet ve onu takip eden dönemlerde zekatın devlet tarafından yapılan bir organize eşliğinde toplandığı hemen herkesin bildiği bir gerçektir Zaten zekatın verileceği yerlerin anlatıldığı âyette, Kur'an'ın zekat toplayan görevliler anlamına gelen âmilindemesi de bunu gösteriyor
Günümüzde devlet çapında böyle bir organizeden dile getirmek muhtemel değildir Lakin orta ve yüksek mektep seviyesinde talebeleri okutma, barındırma, burs verme gibi düşüncelerle dernek ve vakıf bünyesinde hizmet eden ahali böyle bir fon oluşturabilir Ve bu fonda toplanan zekat paraları, talebelere verilebilir Hatta bunun, zekatın farz kılınmasındaki sebep ve zekat emrinin aşağı yatan hikmetlere daha uygun olduğu rahatlıkla söylenebilir
Ayetler bize ne anlatıyor?
Kur'an'da yoksul, babasız, miskin ve esirlere yemek yedirme ile ilgili bir takım âyetlerin mealleri şöyledir:
Kendileri de ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, sırf Allah'ın rızasına ermek için fakire, yetime ve esire ikram ederler Ve derler oysa: Biz size sırf Allah rızası için ikram ediyoruz, yoksa sizden karşılık istemediğimiz gibi bir teşekkür bile beklemiyoruz(İnsan, 7689)
Ayette anlatılanlar; Rahmetle taşan ince ve yüksek kalpli kimselerdir Allah'a yönelmiş onun rızasını aramaktadırlar Halktan bir teşekkür ve bir karşılık da beklememektedirler Yoksul ve yoksullara aleyhinde bir avantaj de taslamazlar
* * *
Onlar mutlaka cennetlerde mücrimlerin hallerini hatırlarını soracaklar: Neydi bu cehenneme sizi sürükleyen? Onlar şöyle yanıt verecekler: Biz namaz kılanlardan değildik Fakirleri doyurmaz, onların ihtiyaçlarıyla ilgilenmezdik(Müddessir, 744044)
Bu âyetlerde de yoksulu doyurmama, namazı terkten sonra, cehenneme girmeye sebep olan büyük suçlardan birisi olarak zikrediliyor
* * *
Baksana şu dini, mahşer ve hesabı yalan sayana! O, yetimi şiddetle itip kakar Muhtacı doyurmayı hiç özendirme etmez(Mâûn, 10713)
Âyette, kâfirin dini yalanlamadan sonradan en büyük suçu olarak yoksulu doyurmaya özendirme etmemesi gösteriliyor Çağrıda Bulunmak ama, âhiret hesap ve cezasına inanan kimse, yetime acır, yoksula takviye eder ve muhtaçlara sahip çıkma hususunda önayak olan olur
Sarp tepe, bilir misin nedir? Sarp yokuş; bir köleyi, bir esiri hürriyetine kavuşturmaktır Kıtlık zamanında yemek yemek yedirmektir Yakınlığı olan bir yetimi, ya da yeri yatak, (göğü yorgan yapan, barınacak hiçbir yeri olmayan) fakiri doyurmaktır(Beled, 901216)
Hayır! Siz Allah'tan daima ikramı devam ettirmesini istersiniz fakat, yetime değer vermezsiniz! Muhtaçları doyurmaya özendirme etmezsiniz Mirasları helâl haram demeden ne gelse yersiniz(Fecr, 891718)
Bu âyetlerde anlatılanlar ise; Allah'ın kendilerine imtihan için verdiği nimetlere karşılık, üzerlerine düşen vazifeyi yapmıyorlar Yetime iyilik yapıp ihsanda bulunmak suretiyle ikram etmiyorlar Böyle kimseler, nasıl olur da Rabbilerinin katından ikrama layık olabilirler? Ve bu kimseler, düşkünü yedirmeye, yani fakir fakirlerin karnını doyurmaya, bakımlarını sağlayacak yollara birbirlerini teşvik etmiyor, özendirmiyorlar Bu hususta birbirleriyle yarışmaları gerekirken, tersine ondan kaçınıyor ve bunu yapanların ümidini kırıyorlar
* * *
Sonra da cehenneme fırlatın! Sonradan da onu, yetmiş arşın uzunluğundaki zincire vurun!Çünkü o, büyükler büyüğü Allah'a inanmazdı Çünkü o, fakiri doyurmayı teşvik etmezdi(Hâkka, 693134)
Bu âyetle, yoksulun gözetilmemesi ve onun haline hiç aldırış edilmemesi, Allah'a iman etmemenin anında akabinde büyük günah olarak zikredilmektedir Bu da İslâm'da yemek yemek yedirmenin ne kadar önemli olduğunu ve yedirmemenin cezasının da ne dek ağır olduğunu göstermektedir
*
Kur'an–ı Kerim'de muhtaçlara (fakir, yetim, miskin ve esirlere) yemek yemek yedirmeyle ilgili çoğu âyet–i kerîme bulunmaktadır Bu âyetlerden bazıları yemek yedirmemenin ve buna özendirme etmemenin kâfir alameti olduğunu, bazıları da yemek yemek yedirmemenin cehenneme girmeye sebep olacak değin büyük günahlardan olduğunu belirtir Mü'minlerin ise sadece Allah'ın rızasını galip gelmek için muhtaçlara yemek yedirdiğini bildirir Keza âyetlerde, işlenen bazı suçlar için keffâret olarak fakirleri doyurma cezasının olduğunun bildirilmesi de, fakirlere yemek yedirmenin önemini gösterir
İnsanın her zaman kendisini düşünmesi, mala düşkün olması çok çirkin bir şeydir Elinde olanak varken fakiri düşünmeyen, yetime ikrâm etmeyen insanın, Allah'tan ikrâm beklemeye hakkı yoktur Allah verdiği nimetlerle kulunu imtihân eder Onun, Allah'ın verdiği nimetlerden başkasına da yardım edip etmediğine bakar İşte insan bunu düşünmelidir ama, yoksul iken kendisi nasıl sızlanır, Allah kendisine eksik nimet verince nasıl gücenir, üzülürse; zenginlik vaktinde ihtiyaç sahiplerine takviye etmeyince o âcizler, yetimler, yoksullar da kendisine gücenirler Malının içinde onların gözleri kalır O halde insan, Allah'ın âciz, fakir kullarına ikrâm etmeli, onları kollamalıdır ancak Allah da kendisine ikrâm edip onu kollasın Çünkü Allah, kullarının hareketlerini görüp gözetlemektedir Servet, nimet ve mevki bulunca başkalarını hiç düşünmeyen millet, bir gün kendileri de benzer şekilde yoksul duruma düşebileceklerini akıllarından çıkarmamalıdırlar
Kur'an sosyal yardımlaşmaya özendirme eder
İslâm hukukunda mükelleflerin yapması gerektiği halde yapmamaları veya yapmaması gerektiği halde yaptığı bir takım suçlarından nedeniyle belli cezaları vardır Bu cezalardan birisi de fakirlere yemek yedirmedir Fazla öbür cezalar verilebilecekken, fakirlere yemek yedirme cezasının verilmesi yemek yedirmenin ve fakiri gözetmenin önemini gösterir
Oruç tutamayanlara fidye gerekir Fidye bir fakiri doyuracak miktardır Her kim de, kendi hayrına olarak fidye miktarını artırırsa bu, kendisi hakkında elbette daha hayırlıdır(Bakara, 2184)
Allah sizi kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden dolayı sorumlu tutmaz, ama bilerek yaptığınız yeminlerden ötürü sorumlu miktar Böyle bir yemini bozarsanız onun keffâreti, çoluk çocuğunuza yedirdiğiniz orta halli yemek yemek çeşidinden on fakir doyurmak, yoksa on fakiri giydirmek ya da bir köleyi hürriyetine kavuşturmaktır(Mâide, 589)
Ey iman edenler! Siz ihramlı iken av öldürmeyin İçinizden kim onu kasıtlı olarak öldürürse kendisine bir canice vardır O canice da, öldürdüğüne aynı bir davar olup, öldürülenin emsali olduğuna içinizden iki âdil kişinin karar vermesi gerekir Ceza, Kâbe'ye ulaşıp orada kesilecek bir kurbanlıktır Yoksa fakirleri doyurmak,(Mâide, 595)
Eşlerine zıhar yaparak onlardan ayrılmaya kalkıp da sonra söylediklerinden dönenlerin, eşleriyle temastan önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmaları gerekir İşte size emredilen budur Allah yaptığınız her şeyden haberdardır Buna imkân bulamayan kimse, temaslarından önce, iki ay ara vermeksizin oruç tutmalıdır Buna da gücü yetmeyen altmış fakiri doyurmalıdır(Mücâdile, 5834)
Talebeye burs tahsis etmek neden kayda değer?
İşlenen suçun cezası olarak muhakkak sayıdaki fakiri doyurmada, İslam hukukçularına tarafından kanımca yemek yemek yedirilebileceği gibi, yemeğin parası da verilebilir (Vehbe Zuhaylî, el–Fıkhu'l–İslamî ve Edilletüh, Dımeşk 1989, VII, 616) Dolayısıyla bugün böyle bir suçu işleyen Müslümanlar, talebelere bunun parasını burs olarak ibraz edebilirler Sadece böyle bir suçun cezası (keffâreti) olan bir para (burs) değil, Kur'an'ın (yukarıda zikrettiğimiz) yemek yemek yedirmeyi emreden âyetlerinden hareketle bu emri yapmak için de talebeye burs verilebilir Hatta zekatlar da verebilirler Zira yine İslam hukukçularına tarafından talebe varlıklı bile olsa ona zekat verilir (V Zuhaylî, age, II, 876)
Vatanını milletini seven herkesin ilim tahsilinde bulunan neslimize zekatlarıyla, sadakalarıyla, burslarıyla himmet etmesi gerekmektedir Her ne değin talebenin, ihtiyacı olduğu halde izzetinefsi başkalarından istemesine engel olsa bile, zengin Müslümanların, ihtiyacı olanları saptama edip burs vermesi gerekir Dinimizin ilme ve ilim tahsiline verdiği önemi bilen kişiler olarak, ilim tâlibi neslimize sahip çıkmakla, ilme verdiğimiz önemi göstermeliyiz
Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Gerek zekât, gerekse öteki yardımlar bir fonda toplanıp talebelere verilebilir mi?
Zekatın bir fonda toplanması, akla bir organizeyi getiriyor Doğrusu devr–i saadet ve onu takip eden dönemlerde zekatın devlet tarafından yapılan bir organize eşliğinde toplandığı hemen herkesin bildiği bir gerçektir Zaten zekatın verileceği yerlerin anlatıldığı âyette, Kur'an'ın zekat toplayan görevliler anlamına gelen âmilindemesi de bunu gösteriyor
Günümüzde devlet çapında böyle bir organizeden dile getirmek muhtemel değildir Lakin orta ve yüksek mektep seviyesinde talebeleri okutma, barındırma, burs verme gibi düşüncelerle dernek ve vakıf bünyesinde hizmet eden ahali böyle bir fon oluşturabilir Ve bu fonda toplanan zekat paraları, talebelere verilebilir Hatta bunun, zekatın farz kılınmasındaki sebep ve zekat emrinin aşağı yatan hikmetlere daha uygun olduğu rahatlıkla söylenebilir
Ayetler bize ne anlatıyor?
Kur'an'da yoksul, babasız, miskin ve esirlere yemek yedirme ile ilgili bir takım âyetlerin mealleri şöyledir:
Kendileri de ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, sırf Allah'ın rızasına ermek için fakire, yetime ve esire ikram ederler Ve derler oysa: Biz size sırf Allah rızası için ikram ediyoruz, yoksa sizden karşılık istemediğimiz gibi bir teşekkür bile beklemiyoruz(İnsan, 7689)
Ayette anlatılanlar; Rahmetle taşan ince ve yüksek kalpli kimselerdir Allah'a yönelmiş onun rızasını aramaktadırlar Halktan bir teşekkür ve bir karşılık da beklememektedirler Yoksul ve yoksullara aleyhinde bir avantaj de taslamazlar
* * *
Onlar mutlaka cennetlerde mücrimlerin hallerini hatırlarını soracaklar: Neydi bu cehenneme sizi sürükleyen? Onlar şöyle yanıt verecekler: Biz namaz kılanlardan değildik Fakirleri doyurmaz, onların ihtiyaçlarıyla ilgilenmezdik(Müddessir, 744044)
Bu âyetlerde de yoksulu doyurmama, namazı terkten sonra, cehenneme girmeye sebep olan büyük suçlardan birisi olarak zikrediliyor
* * *
Baksana şu dini, mahşer ve hesabı yalan sayana! O, yetimi şiddetle itip kakar Muhtacı doyurmayı hiç özendirme etmez(Mâûn, 10713)
Âyette, kâfirin dini yalanlamadan sonradan en büyük suçu olarak yoksulu doyurmaya özendirme etmemesi gösteriliyor Çağrıda Bulunmak ama, âhiret hesap ve cezasına inanan kimse, yetime acır, yoksula takviye eder ve muhtaçlara sahip çıkma hususunda önayak olan olur
Sarp tepe, bilir misin nedir? Sarp yokuş; bir köleyi, bir esiri hürriyetine kavuşturmaktır Kıtlık zamanında yemek yemek yedirmektir Yakınlığı olan bir yetimi, ya da yeri yatak, (göğü yorgan yapan, barınacak hiçbir yeri olmayan) fakiri doyurmaktır(Beled, 901216)
Hayır! Siz Allah'tan daima ikramı devam ettirmesini istersiniz fakat, yetime değer vermezsiniz! Muhtaçları doyurmaya özendirme etmezsiniz Mirasları helâl haram demeden ne gelse yersiniz(Fecr, 891718)
Bu âyetlerde anlatılanlar ise; Allah'ın kendilerine imtihan için verdiği nimetlere karşılık, üzerlerine düşen vazifeyi yapmıyorlar Yetime iyilik yapıp ihsanda bulunmak suretiyle ikram etmiyorlar Böyle kimseler, nasıl olur da Rabbilerinin katından ikrama layık olabilirler? Ve bu kimseler, düşkünü yedirmeye, yani fakir fakirlerin karnını doyurmaya, bakımlarını sağlayacak yollara birbirlerini teşvik etmiyor, özendirmiyorlar Bu hususta birbirleriyle yarışmaları gerekirken, tersine ondan kaçınıyor ve bunu yapanların ümidini kırıyorlar
* * *
Sonra da cehenneme fırlatın! Sonradan da onu, yetmiş arşın uzunluğundaki zincire vurun!Çünkü o, büyükler büyüğü Allah'a inanmazdı Çünkü o, fakiri doyurmayı teşvik etmezdi(Hâkka, 693134)
Bu âyetle, yoksulun gözetilmemesi ve onun haline hiç aldırış edilmemesi, Allah'a iman etmemenin anında akabinde büyük günah olarak zikredilmektedir Bu da İslâm'da yemek yemek yedirmenin ne kadar önemli olduğunu ve yedirmemenin cezasının da ne dek ağır olduğunu göstermektedir
*