Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Yeminin Tarifi hükmü , cesitleri ve yemini bozmak ve keffareti

Yeminin Tarifi hükmü , cesitleri ve yemini bozmak ve keffareti

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Kur'ânı Kerîm'de:
Allah sizi yeminlerinizdeki lağvden dolayı sorumlu tutmaz Fakat kalblerinizin azmettiği yeminler yüzünden muaheze eder Bunun da keffâreti ailenize yedirmekte olduğunuzun orta (derece) sinden on yoksulu doyurmak, ya onları giydirmek, yahud bir köle azâd etmektir Fakat kim (bunları) bulamaz, (bulmaya muktedir olamaz)sa üç gün oruç tutması lâzımdır İşte bu and (yemin) ettiğiniz vakit, (Onları bozmanın) keffâretidir Yeminlerinizi muhafaza ediniz Allah ayetlerini size böyle açıklıyor Ta ki şükredesiniz(El Maide Sûresi 89) hükmü beyan buyurulmuştur
Resûli Ekrem (sav)'in: Her kim yemin edecekse ancak Allahû Teâla (cc)'nın adı ile yemin etsin! Aksi takdirde bıraksın(İbni HümamFethû'l Kadir) buyurduğu bilinmektedir Kureyş halkı genellikle Babamın hakkı için, annemin hakkı içinve bunun gibi sözlerle yemin ediyordu Nitekim Resûlullah (sav): Babalarınıza yemin etmeyin(Sahihi Müslim) emrini verdi Dolayısıyla yemin; kitap, sünnet ve icmâ ile sâbit olan bir hâdisedir İnsanlar genellikle; zor duruma düştükleri zaman, haklı olduklarını ispat için Vallahi, Billahigibi yemin lafızlarını kullanırlar Yemin'in lûgat manası; Sağ eldemektir Halk arasında hayır ve bereket sağ ele nisbet olunur Yemin Kuvvetmanasına da kullanılır Nitekim Molla Hüsrev: Yemin; lûgat yönünden kuvvet manasınadırhükmünü zikreder Kur'ânı Kerîm'de; yemin kelimesi, kuvvet manasına da kullanılmıştır İslâmi ıstılâhta: Allahû Teâla (cc)'nın adını zikrederek, haberin takviyesidirAyrıca yemin eden kimse; bir şeyi yapmaya veya yapmamaya, Allahû Teâla (cc)'yı şâhid tutarak karar verir Meselâ: Vallahi ben şu işi yapmamgibi!
Fûkaha; yapılış şeklini esas alarak yemini iki kısma ayırmıştır
Birincisi: Allahû Teâla (cc) veya O'nun sıfatı ile yapılan yemin
İkincisi: Allahû Teâla (cc)'dan başkasıyla yapılan yemin! Oruçla, namazla, meleklerle ve Kâbe gibi mekânlarla (İmamı MerginaniEl Hidaye Şerhû Bidayetü'l Mübtedi) Allahû Teâla (cc)'dan gayrısıyla yapılan yemin câiz değildir Ancak iyi bir şart ve (karşılığı) güzel bir cezâ tâyin edilirse yemin gerçekleşir Bu tür yeminler; Allahû Teâla (cc)'ya yakınlık ifâde edebileceği gibi, aksi de mümkündür Şöyle ki: Eğer bugün gıybet edersem, bana on gün oruç tutmak vâcip olsun Vallahi, billahidiyen bir mükellef; iyi bir şart koşmuş, karşılığı (Uymazsa) güzel bir cezâya hükmetmiştir Fakat: Kayınpederimin evine bir daha gidersem, karım boş olsun, Vallahi, billâhidiyen bir kimse ise; şart ve cezâ dengesini Allahû Teâla (cc)'dan uzaklaşma üzerine kurmuştur
Allahû Teâla (cc) veya O'nun sıfatlarıyla yapılan yeminin rüknü: Allah (cc)'ın ismini ve sıfatını söylemektir Vallahi şöyle, Billahi böyle gibi Allahû Teâla (cc)'dan gayrısıyla yapılan yeminin rüknü ise: İyi bir şart ve karşılığı iyi bir ceza söylemektir Kafi'de de böyledir(Şeyh Nizamüddin ve HeyetEl Fetevaı Hindiyye)

Resûli Ekrem (sav)'in: Üç şey vardır ki; bunların ciddisi de ciddidir, şakası da ciddidir: Nikâh, talâk ve yemin(İbni HümamFethû'l Kadir) buyurduğu bilinmektedir Esasen yemin; oldukça önemli bir ameldir Nitekim Kadı (Şeriatle hükmeden Hâkim) davalı durumda olan kimseye yemin teklifinde bulunur Eğer yemin etmekten çekinirse; davacı'nın haklı olduğuna hükmeder! Dolayısıyla İslâmi toplumda; yemin edecek kimsede bir çok şart aranır Şimdi bu konu üzerinde duralım

ALLAHÛ TEÂLA (CC)'NIN İSMİ İLE YEMİN ETMENİN ŞARTLARI:

1) Yemin eden kimsenin akıllı ve bülûğa ermiş olması şarttır Delinin ve çocuğun yemini sahih olmaz Velev ki çocuk çok zekî olsun, farketmez

2) Müslüman olmak! Kâfirin yemini sahih olmaz Hatta bir kimse kâfir iken yemin etse, daha sonra müslüman olarak, yeminini bozsa keffâret gerekmez

3) Yeminde hürriyet şart değildir Kölenin yemini de sahihtir

4) Yeminde, ihtiyar da şart değildir Zoraki yaptırılan yemin de sahihtir Latife olsun diye yemin eden kimsenin yemini de sahihtir

5) Yemin; istisnâdan hâli olmalıdır Bir kimse sözüne (Hiç ara vermeden) İnşaallahveya İllâ en yeşâallahveya benzeri bir lâfız ilâve ederse, yemin sahih olmaz Çünkü bunlar; hükmü dilemeye bırakır, kat'iyyeti ortadan kaldırır

6) Bir sözün; kendine yemin edilen şeye dönmesi için, yemin zamanında varlığı kat'i olmalıdır Varlığı düşünülemeyen bir şeyin üzerine yemin etmek, mâhiyet ifâde etmez (Şeyh Nizamüddin ve Heyet)

ALLAHÛ TEÂLA (CC)'DAN GAYRİ İLE YAPILAN YEMİN'İN ŞARTLARI:

1) Yemin eden kimse; boşamayı veya köle azad etmeyi şart koşmuşsa, bu câizdir Çünkü cezâ; yeminin bağlanmasının şartıdır

2) Kendi üzerine yemin edilen şey; gelecekte yapılacak bir iş olmalıdır

3) Allah'ın ismi; yeminin rüknünde söylenmelidir İstisnâ belirten herhangi bir hüküm beyan edilmemelidir

4) Yeminde; şart ile cezâ arasında bir engel bulunmamalıdır

Âyeti Kerîme'de: Allah sizi yeminlerinizdeki lağvden dolayı sorumlu tutmazbuyurulmuştur Dolayısıyla önce YEMİNİ LAĞVüzerinde duralım Esâsen Hanefi fûkahası; Allahû Teâla (cc) adına yapılan yemini üçe ayırmıştır
Birincisi: Yemini Lağv
İkincisi: Yemini Gâmus
Üçüncüsü: Yemini Mün'akide'dir (El MeydaniEl Lübab fi Şerhi'l Kitab)
YEMİNİ LAĞV: Lağv yemin; hiçbir şer'i hükmü olmayan yemindir Hz Aişe (ranha) vâlidemiz şöyle târif etmiştir: Lağv yemin, kişinin hiçbir kasdı olmaksızın Vallahi böyledirveya Vallahi böyle değildirdemesidir İbni Abbas (ra)'dan şöyle rivayet edilmiştir: Kişi zan üzere bir şeyin olacağına yemin eder ki gerçekten böyle değildir Madem ki yemini yapan kişi; olan herhangi bir fiili zannı gâlip ile bildiğinden dolayı yapmaktadır ve bu iş hiç de onun sandığı gibi değildir Bu yemin lağv yemindir Çünkü o bu yemini kandırmak ve hile yapmak için yapmamıştır(Muhammed Ali SabuniAhkam Tefsiri)Molla Hüsrev: Bu yemine Lağvdenilmesine sebeb; ona itibar edilmediği içindir Zira lağv; faydası olmayan şeyin adıdır Bir kimse, faydasız birşey konuşsa Lağv ettidenilir Yemini Lağv; mükellefin doğru zannederek yaptığı, hakikatte doğru olmayan yeminidir Nitekim yemin eden kimse, bardakta su görerek: Bardakta su vardırdiye yemin etse, fakat onun haberi yokken dökülmüş olsa, bu yemin lağv olur(Molla Hüsrev) hükmünü zikreder Sonuç olarak mükellefin; belirli bir bilgiye (Zannı Galibe) dayanarak yemin etmesi, fakat verdiği hükmün yanlış çıkmasıdır Kat'iyyen aldatma ve hile kasdı mevcûd değildir İslâm ûleması; bu şekilde yemin edilmesini de, doğru bulmamıştır Fakat mükellefin niyyetinin hâlis olmasını esas alarak ve ayette geçen: Muaheze etmezhükmüne dayanarak, afvedileceği umulur demişlerdir

YEMİNİ GÂMUS: Bir kimsenin yalan olduğunu bile bile ve kasden yaptığı yemindir İnsanları aldatmak için; kendisi, aksinin sâbit olduğunu bildiği halde, Allah (cc)'ın adını kullanarak yemin eden kimse Gâmus (Büyük, Günâha sokan) yeminyapmıştır Resûli Ekrem (sav)'in: Bir kimse yalan yere yemin ederse, Allahû Teâla (cc) onu cehennem ateşine koyar(İbni HümamFethû'l Kadir) buyurduğu bilinmektedir Bunun dışında Abdullah b Amr b As (ra)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (sav) bir bedevinin büyük günâhlarla ilgili sualine cevap verirken, bunlar arasında Yemini Gâmus'uda zikretmiştir Bedevi, yemini gâmus'un ne olduğunu sorunca Resûlullah (sav): Gâmus yemin; müslümanın malını elinden almak için yapılan hileli yemine denirbuyurmuştur Hanefi fûkahası: Gamûs yeminin keffâreti yoktur Çünkü keffâret; günahların örtülmesi için, şer'i şerifin koyduğu hududlardır Dolayısıylae keffâret; bir açıdan, ibadet hükmündedir Yalan yere (ve insanları aldatmak için) yemin eden kimsenin günâhı keffâretle örtülecek cinsten değildir Tevbe ve istiğfar etmesi gerekir(İmamı Merginani) hükmünde ittifak etmiştir İmamı Şafii (rha): Gâmus yeminde keffâret vardır Çünkü onu kasıdla yapmış ve Allah'ın ismi ile bağlamıştır Allahû Teâla (cc)'nın isminin hürmetini çiğneme günâhını kaldırmak için, keffâret vermesi gerekirhükmünü zikreder İbni Münzir: Bir kimse, bilerek yalan yere yemin etse (Yemini Gâmus), ona keffâret gerekmez İmamı Şafii buna katılmaz ve günâhkar olsa bile, onun keffâret vermesi gerektiğini söyler(İbni MünzirKitabû'l İcma) diyerek; İmamı Şafii (rha)'nin dışında,diğer müctehidlerin, yemini gâmus'ta keffâret olmadığı hususunda ittifak ettiğini kaydeder! İmamı Kurtubi: Fakihler, gâmus yemin hakkında ittifak etmişlerdir Fâkihlerin cumhurunun ittifak ettiklerine göre bu (Gâmus yemin); hile, yalan ve kandırma yeminidir Bu bakımdan keffâret vermek de farz değildirhükmünü zikreder Sonuç olarak; İslâm ûleması, yalan yere yemin eden ve insanları aldatan kimsenin, büyük bir günâh işlediğinde müttefiktir

YEMİNİ MÜN'AKİDE: Âyeti Kerîme'de: Fakat kalblerinizin azmettiği (Akid yaptığınız) yeminler yüzünden (sizi) muaheze ederhükmü beyan buyurulmuştur Fûkaha: Gerek yapmak, gerek yapmamak hususunda olsun, gelecekteki bir mesele üzerine yemin etmeye Yemini Mün'akide(Akid yapılmış yemin) denilir(Molla Hüsrev) tarifini esas almıştır Yemini Mün'akide; mâhiyeti itibâriyle dört kısıma ayrılır Birincisi: İyiliği tamamlamak üzere yapılan yemindir Emredilen bir ibâdeti yapmak veya haram kılınan birşeyi yapmamak üzere yapılan yemindir Esasen yemin etmese de; mükellef bu hususta mes'ûldür Yeminle nefsini, daha da mes'ûl duruma sokmuştur
İkincisi: Yapılması câiz olmayan şeyi yapmak veya ibâdeti terk etmek üzere yapılan yemindir Böyle bir yemin (haramı irtikap sözkonusu olduğu için) câiz değildir
Üçüncüsü: Yemini bozupbozmamak hususunda muhayyer kalan, fakat bozması hayırlı olan kimsenin yeminidir Bu mâhiyetteki bir yemini bozmak mendubtur Dördüncüsü: Mübâh olan birşey hakkında yapılan yemindir Bu yemini muhafaza etmek daha evlâdır Mebsut'da da böyledir (Şeyh Nizamüddin ve Heyet) Bir kimse ailesiyle ilgili bir yemin eder; bu yemin sebebiyle ailesi zarar görürse, yeminini bozarak keffâret vermesi gerekir Zira Resûli Ekrem (sav)'in: Vallahi birinizin ailesi hususundaki (Ona zarar veren) yemininde ısrarı: kendisini Allah katında Allah'ın farz kıldığı keffâreti vermekten daha günâhkar yapar(Sahihi Müslim) buyurduğu bilinmektedir Ma'siyet üzere yapılan her yeminde; yemini bozup keffâret vermek müstehabtır Bazen insan hislerine mağlup olarak; Falan kimseyi, insanlar içerisinde rezilrüsvay edeceğim, hem Vallâhi, hem billâhidiyebilir Bu çeşit bir yemin; mü'minlerin kardeşliğini tahrip edeceği için câiz değildir Ayrıca: Vallâhi Ramazan ayında oruç yiyeceğim veya içki içeceğimdiye yemin eden bir kimse; derhal bundan derhal vazgeçmek zorundadır Vallahi Namaz kılmayacağımveya Vallahi Babamla konuşmayacağımdiyen kimse için de durum aynıdır Bu gibi durumlarda yeminden vazgeçmek ve keffâret vermek gerekir (İmamı Merginani) Çünkü Resûli Ekrem (sav)'in: Bir kimse yemin edip; o yeminden başkasını (yani dönmeyi) daha hayırlı görürse; derhal hayırlı olanı yapsın (Yemininden vazgeçsin, bozsun) Daha sonra yemini için keffâret versin(İbni HümamFethû'l Kadir) buyurduğu bilinmektedir
Kur'ânı Kerîm'de:Allah, yeminlerinizin (keffâretle) çözülmesini size farz kılmıştır(Et Tahrim Sûresi2) hükmü beyan buyurulmuştur Dolayısıyla ibâdeti terk veya ma'siyeti (Haramı) irtikap üzere yapılan yeminin derhal bozulması gerekir Esasen mü'minler mümkün mertebe, yemin etmemeye gayret etmelidirler Fetevaı Hindiyye'de: Allah adı ile yemin etmek mekrûh değildir Fakat az yemin etmek, çok yemin etmekten daha evlâdır(Şeyh Nizamüddin ve Heyet) hükmü kayıtlıdır Mecbur kalınmadığı süre içerisinde yemin etmemek esastır Dil alışkanlığı teşekkül etmişse; yeminine İnşâallahu Tealasözünü ilâve etmelidir Zira Resûli Ekrem (sav): Bir kimse yemin edip, inşâallah dese, şüphesiz ki o kimse istisna yapmıştır Bir kimse istisnâ yapsa, ona yemininden dönmek yoktur, keffâret de yoktur Lâkin ittisâl (Birbirine bitişik olması) gerekir(Molla Hüsrev) buyurduğu bilinmektedir Bu rivayet Abdullah İbni Mesûd, Abdullah İbni Abbas ve Abdullah İbni Ömer (ranhüm)'den mevkûfen ve merfûan gelmiştir Bilindiği gibi her üçü de; fâkih olan sahabedendir Ancak ayrı olarak söylenirse, istisnâ meydana gelmez

YEMİNİ BOZMAK VE KEFFÂRET
Allahû Teâla (cc)'ya itaat etmek ve sâlih ameller işlemek hususunda; yemin eden bir kimsenin, yemininden rücû etmemesi gerekir Nitekim Kur'ânı Kerîm'de: Karşılıklı muahede yaptığınız vakit, Allah'ın ahdini yerine getirin Sapasağlam ettiğiniz yeminleri bozmayın (Nasıl olur ki) üzerinize Allah'ı kefil yapmışsınızdır Şüphe yok ki Allah ne yapacağınızı bilir (En Nahl Sûresi: 91) hükmü beyan buyurulmuştur Allahû Teâla (cc)'nın adını anarak ve O'nu kefil yaparak; İslâm'ın meşrû kabul ettiği bir işi yapmak için, yemin eden kimseye muhayyerlik yoktur Eğer yeminini bozarsa; keffâret gündeme girer

KEFFARETİN İZAHİ
Kur'ânı Kerîm'de: (Yeminin) Keffâreti; ailenize yedirmekte olduğunuzun orta (derece)sinden on yoksulu doyurmak, ya onları giydirmek, yahud bir köle azâd etmektir Fakat kim (bunları) bulamaz, (bulmaya muktedir olamaz) sa üç gün oruç tutması lâzımdır İşte bu and (yemin) ettiğiniz vakit (onları bozmanın) keffâretidir Yeminlerinizi muhafaza ediniz Allah ayetlerini size böylece açıklıyor Tâ ki şükredesiniz (El Maide Sûresi: 89) hükmü beyan buyurulmuştur Resûli Ekrem (sav)'in döneminde; yemin keffâreti için yoksula ne kadar verildiğini izâh için, İmamı Buhari Kitabû'l Keffâretadı altında ayrı bir bölüm ayırmıştır (Sahihi Buhari) Hanefi fûkahası: Yemini bozmadan, keffâret vermek câiz değildir Çünkü kitap ve sünnet'te; yeminin bozulmasından sonra keffâret'in sözkonusu olacağı sarihtir Gücü yeten kimse; şu üç şeyden birisi ile yemin keffâretini yerine getirir

Birincisi: Köle azâd etmektir Zıhâr keffaretinde câiz olan,burada da câizdir

İkincisi: On yoksulu giydirmektir Her fakire bir veya daha fazla giyecek verir Bunun asgarisi; fâkirin namazının caiz olacağı kadar giyindirilmesidir

Üçüncüsü: On yoksulun doyurulmasıdır Bu da tıpkı zıhâr keffaretinde olduğu gibidir (Şeyh Nizamüddin ve Heyet) hükmünde müttefiktir Ancak yukarıda zikredilenlerin hiçbirisine gücü yetmezse; arka arkaya üç gün oruç tutmak mecburiyetindedir İmkânı varken; borçlu olsa bile, oruç tutması câiz olmaz! Zira oruç; gücü yetmeyen (Çok fakir olan) kimseler için meşrû kılınmıştır

ALLAH`IN SELAMI ÜZERİNİZE OLSUN
 

Similar threads

YEMİN Sağ el; bereket; güç, kuvvet ve güzel mevki, yaralayıcı; kişinin bir haberi kuvvetlendirmek veya bir işi yapıp yapmamak hususundaki azim ve iddiaya güç vermek için Allah'a kasem ya da boşama ve köle azadı gibi bir şeye bağlamak suretiyle akit etmesi anlamında bir fıkıh terimi Yemin...
Cevaplar
0
Görüntüleme
94
Yeminler a) Mahiyeti Sözlükte “kuvvet, sağ taraf, sağ el, ant, kasem ve benzeri mânalara gelen yemin dinî kullanımda, “bir kimsenin bir işi yapıp yapmaması veya bir olayın doğru olup olmaması konusundaki söylediği sözünü Allah’ın adını veya sıfatını zikrederek kuvvetlendirmesini ifade eden...
Cevaplar
0
Görüntüleme
110
İSLAM ’DA YALAN Yalan nedir? Yalan, kişinin gerçeği saklayıp, bildiğinin aksini söylemesidir Yalan, çok çirkin bir huydur Dinimiz İslam yalanı haram kılmış ve şiddetle yasaklamıştır Yalan’ın en büyük kötülüğü; insanı, Allah(cc)’ın rızasından uzaklaştırıp cehenneme götürmesidir Ayrıca yalan...
Cevaplar
0
Görüntüleme
122
İLÂH Resûli Ekrem (sav): İnsanlar Lâ ilâhe illâllah deyinceye kadar (onlarla) cihada memur oldum Şimdi her kim `ALLAH'dan başka ilâh yoktur' (Lâ İlâhe İllâllah) derse, canını ve malını benden korumuş olur Ancak hakkı ile olursa (yani kalben tasdik ederek söylerse) ne alâ! Aksî durumda da hesabı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
116
Yemin Nedir? Yemin, lügatte, kuvvet manasına gelir. Dindeki manası ise, bir işi yapmak veya yapmamak hususunda iddiayı kuvvetlendirmek için ya Allah'a kasem edilerek veya talak (boşanma) gibi birşey'e bağlayarak yapılan akid demektir. Mesela: "Vallahi filan işi yaptım veya yapmadım" şeklinde...
Cevaplar
0
Görüntüleme
174
858,509Konular
980,846Mesajlar
30,694Kullanıcılar
qeqeqeweqeSon üye
Üst Alt