Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

İLÂH Resûl-i Ekrem (sav):

İLÂH Resûl-i Ekrem (sav):
0
115

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
İLÂH Resûli Ekrem (sav): İnsanlar Lâ ilâhe illâllah deyinceye kadar (onlarla) cihada memur oldum Şimdi her kim `ALLAH'dan başka ilâh yoktur' (Lâ İlâhe İllâllah) derse, canını ve malını benden korumuş olur Ancak hakkı ile olursa (yani kalben tasdik ederek söylerse) ne alâ! Aksî durumda da hesabı ALLAHû Teâla (cc)'ya kalmıştır(1) buyurduğu bilinmektedir İmamı Muhammed (rha) bu hadisi şerifi zikrettikten sonra: Netice olarak bir kimse malûm olan şirk itikadının hilâfı olan tevhidi ikrar ettiği zaman, İslâm'a girişine hükmolunur Çünkü gerçek itikadını (kalbî durumunu) tesbit etme imkânımız yoktur Neyi ikrar ettiğini duyarsak, o inançta olduğuna hükmederiz(2) demiştir Bir kimsenin, lâ İlâhe illâllah demesi; dünyevî ve ûhrevî, bir çok hükmü beraberinde getirir Dolayısıyla mükellefin bu ikrarı ile neleri reddettiğiniiyi bilmesi gerekir Bu sebeple İlâh kavramı oldukça önemlidirİlâh kelimesi ELeHe veya ELiHe fiilinden gelir Lûgatta; kulluk etmek, tutkun ve düşkün olmak, şaşırıp kalmak, ısınmak, yönelmek ve alışmak gibi mânâlara gelir Râğıb el Isfahanî: ALLAH ismi celâlinin aslı ilâhtır Başındaki hemze hazf edilip, önüne elif lâm getirilerek şânı yüce Rabbimizin ismi olmuştur Bununla beraber ilâh kelimesini insanlar, ibadet ettikleri her şeyin ismi yapmışlardır Güneşe ilâhe adını vermişlerdir Çünkü onu (güneşi) mabûd edinmişlerdi(3) diyerek meseleyi izaha gayret etmiştir İslâm âlimlerinin büyük ekseriyetine göre; lâfzai celâl türetilmiş olmayan (gayrimüştak, gayrimenkûl ve mürtecel) bir isimdir Yani, bu kelime ilk defa hakiki mabûdun özel ismi olarak ortaya konulmuştur ALLAHû Teâla (cc)'nın zâtı; bütün isim, fül ve sıfatlardan önce gelir(4) Cahiliyye döneminde; gerek hiçbir kitabı olmayan Mekke müşrikleri, gerek yahudiler ve hıristiyanlar, ALLAHû Teâla (cc)'ya inandıkları iddiasındadırlar Ancak ALLAHû Teâla (cc)'ya, kız veya oğul nisbet ederek küfre düşmüşlerdir Zira doğma ve doğurma, bu âlemdeki bazı canlıların vasıflarıdır Doğan ve doğuran bütün canlılar ölümlüdür Kur'ânı Kerim'de bütün bu iddialar çürütülmüştür Nitekim: ALLAH hiçbir evlât edinmemiştir O'na ortak hiçbir ilâh da yoktur (Öyle olsaydı) Bu takdirde elbette her ilâh kendi yarattığını (sürükler) götürür ve elbette kimi kiminin üstüne çıkıp (galebe edip) yükselirdi ALLAHû Teâla (cc) onların bütün vasf (u isnad) ettiklerinden münezzehtir(5) hükmü beyan buyurulmuştur Şurası muhakkaktır ki, ALLAHû Teâla (cc), yarattığı şeylerden hiçbirine benzemez Bütün noksan sıfatlardan münezzehtir Şimdi konunun daha iyi kavranabilmesi için, Mekke'ye putperestliğin nasıl girdiğini izah edelim: Arabistan ve özellikle Mekke'ye putperestlik, Huzaa kabilesinin (Benî Hârise kolunun) lideri olan Amr b Luhay tarafından sokulmuştur(6) Amr b Luhay tutulduğu bir hastalığın tedavisi için Suriye'nin Belka adı verilen bölgesine gitmiş ve orada bulunan sıcak su kaplıcalarında tedavi olmuştur Bu sırada, orada mûkim olan kimselerin, putlara taptığını görür Neden böyle yaptıklarını sorduğunda: Bunlar ibadet ettiğimiz ilâhlardır Onlardan yağmur isteriz, yağdırırlar Yardım isteriz imdadımıza koşarlarcevabını almıştır Bunun üzerine, kendisine bir adet put verilmesini rica etmiş ve oradan aldığı Hübelisimli putu Mekke' ye getirmiştir Daha Sonra insanları bu puta ibadet etmeye çağırmıştır (7)İmam Fahrüddini Razi, hadiseyi bu şekilde naklederken; Amr b Luhay'ın o dönemde Mekke'nin yöneticisi olduğunu hassaten belirtmektedir Ayrıca tarihçilere göre bu olay Kral Sabur Zü'1 Ektaf zamanının başlarına tesadüf eder(8 diyerek, Hübel'in Mekke'ye (yaklaşık olarak) miladî 310 senesinde geldiğine işaret etmektedirMekke müşriklerinin; hem ALLAHû Teâla (cc)'ya, hem ilâhlara (putlara) inandıkları kat'i nasslarla sabittir Nitekim Kur'ânı Kerim'de Gözünü aç! Hâlis din ALLAH'ındır O'nu bırakıp da kendilerine bir takım dostlar (putlar, ilâhlar) edinenler (derler ki): `Biz bunlara ancak bizi ALLAH'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz' Şüphe yok ki ALLAH onlar arasında ihtilâf edegeldikleri şeyler hakkında hükmünü verecektir(9) Buyurulmuştur Dikkat edilirse müşrikler; putlarda ilâhi bir gücün olduğunu ve kendilerini ALLAH'a yaklaştıracağını esas almaktadırlar Adiy b Hatem; Fals putu sahasına getirilen ve putun mülkiyetine geçtiğine inanılan bir devenin tekrar geri alındığına şahit olmuştur Deveyi gsri olan Mâlik b Kulsum'un put tarafından çarpılacağına, başına bir felâket geleceğine inanmıştır Aradan epey zaman geçer Mâlik'e hiç bir felâket gelmediğini görünce, putlara olan inancı sarsılır Önce hıristiyan olur Daha sonra Resûli Ekrem (sav)'in tebliğini kabul ederek müslüman olur(10) Müşrikler puta taş olarak değil, içinde var olduğuna inandıkları ilâhî güçten istifade için tapıyorlardı Dolayısıyla Lâ ilâhe illâllah (ALLAH'dan başka ilah yoktur) demek, onlara ağır gelmiştir Çünkü manevî güç sahibi olduğuna inandıkları putlarını, en az ALLAHû Teâla'yı (cc) sevdikleri kadar seviyorlardı Nitekim Kur'ânı Kerim'de Bazı insanlar, ALLAH'dan başka O'na şerikler (ortaklar) koşarlar ve ALLAH'ı sever gibi onları severler(11) hükmü beyan buyurulmuş ve müşriklerin durumu haber verilmiştir Bu âyette geçen nidd kelimesi, çekişen eş (ortak) mânâsınadır Fahrüddini Razi; müşriklerin hem ALLAH'ı hem putlarını eşit derecede sevdiklerinidelileriyle izah etmiştir(12) Günümüzde hem müslüman olduğunu söyleyen, hem beşerî bir ideolojiye inanan insanların psikolojisi, Mekke müşriklerinin tavrından farklı değildir Kelimei tevhidi ikrar ve tasdik eden bir kimse; ALLAHû Teâla (cc)'nın kitabında ve Resûli Ekrem (sav)'in sünnetinde yer alan bir hükmün Mutlak hakikat olduğunu tasdik etmek mecburiyetindedir Aksi takdirde; Kelimei tevhidin mânâsını bilmeden tekrar eden, bir papağanın durumuna düşer Bu nokta iyi düşünülmelidir

KAYNAKLAR

(1) Sahihi Müslim, İstanbul 1401, Çağrı Yay, cI, sh 5152 Had No: 32

(2) İmamı Muhammed, Siyeri Kehir, İstanbul 1980, Evs Yay, c I, sh163

(3) Râğıb elIsfahanî, elMüfredat fi Gari6i'I Kur'ân, İst1986; Kahraman Yay, sh 2526

(4) İslâmî Bilgiler Ansiklopedisi, İst 1980, Dergâh Yay, c I, sh185

(5) Mü'minûn sûresi: 95

(6) İbni Hişam, esSiretü'n Nebeviyye, Kahire 1936, c I, sh 79 Aynca İbni Kesir, elBidaye ve'n Nihaye, Beynıt,1966, c II, sh187

(7) Mes'ûdî, Mürûcü'zZeheb, Kahire 1964, c II, sh 238

(8 Fahrüddini Razi, Mefatihû'l Gayb (Tefsiri Kebir), Ankara 1988, Akçağ yay, c II, sh136137

(9) Zümer Sûresi: 3

(10) İbn elKelbî, Putlar Kitabı, çev DoçDr B Düşüngen, Ankara 1969, sh 52

(11) Bakara sûresi: 165

(12) Geniş bilgi için bkz Fahrüddin Razi, age, c IV, sh181182
 

Similar threads

Kur'ânı Kerîm'de: Allah sizi yeminlerinizdeki lağvden dolayı sorumlu tutmaz Fakat kalblerinizin azmettiği yeminler yüzünden muaheze eder Bunun da keffâreti ailenize yedirmekte olduğunuzun orta (derece) sinden on yoksulu doyurmak, ya onları giydirmek, yahud bir köle azâd etmektir Fakat kim...
Cevaplar
0
Görüntüleme
88
Hilafet Imamet Arapça bir kelime olup, lûgat mânâsı; bir kimseden sonra gelip, onun yerine geçmek ve onu temsil etmektirİslâmî ıstılâhta: Hz Peygamber (sav)'den sonra, ona halef olarak, din ve dünya işlerinde mü'minlere emir olmakşeklinde tarif edilmiştir İslâm ûleması; bey'at sonucu mü'minler...
Cevaplar
0
Görüntüleme
114
NİKÂH'IN TARİFİ VE MAHİYETİ 1082 Şurası muhakkaktır ki; Allahû Teâla (cc) insanları belirli bir fıtrat üzere yaratmıştır Nitekim Kur'anı Kerim'de: O halde (Habibim) sen yüzünü muvahhid olarak, Allah'ın o fıtratına çevir ki, o insanları bunun üzerine yaratmıştır Allah'ın yaratışına (hiçbir şey)...
Cevaplar
0
Görüntüleme
100
Tarihin esasına, nakle ve ancak ilmî kaynakların tesbit edeceği birçok asırların tecrübelerine, daha doğrusu Allah'ın tayin edip indirdiği delillere bağlı olan hükümlerde geçmişi büsbütün atmak ve ondan habersiz olarak hep yeni şeyler aramak doğru değildir Bununla beraber, körü körüne geçmişe...
Cevaplar
0
Görüntüleme
83
Tevhid, Lâ ilâhe illallah cümlesi ile ifade edilen, Allah'tan başka tanrıları reddedip tanrı olarak yalnızca onu kabul etmek anlamına gelİR İslam'a girişin anahtarıdır : Kim tağutu inkâr edip de Allah'a iman ederse, şüphesiz kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır(Bakara 256) Tevhid Allah'ın...
Cevaplar
0
Görüntüleme
125
858,509Konular
982,855Mesajlar
30,647Kullanıcılar
fero7.jrSon üye
Üst Alt