nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
EBÛ ABDULLAH ELBASRÎ
Sekizinci yüzyılda Basra'da yetişmiş olan evliyânın büyüklerinden İsmi, Muhammed bin Ahmed bin Sâlim, künyesi Ebû Abdullah'tır Basralı olduğu için Basrî nisbesiyle meşhûr olmuştur Doğum târihi muhakkak değildir 909 (H297) senesinde Basra'da vefât etti
Uzun müddet büyük velî Sehl bin Abdullahı Tüsterî'nin hizmetinde ve sohbetinde bulundu Tasavvuf yolunda ilerleyip yüksek mânevî derecelere kavuştu Sehl bin Abdullahı Tüsterî'den sonradan da başka bir zâta talebe olmadı
Hocasının tasavvuftaki yolunu devâm ettiren Ebû Abdullah elBasrî, Sehl bin Abdullahı Tüsterî'nin söz ve hallerini talebelerine anlattı O Kadar çok kimse onun sohbetlerinde bulunup istifâde etti Zâhirî ilimlerde ictihâd derecesinde olan Ebû Abdullah elBasrî, insanların müşkillerini ve meselelerini halletmeye çalıştı
Kendisi gâyet yumuşak huylu ve tatlı sözlü olup, herkese yumuşaklık ile davranılmasını tavsiye etti Bu hususta;
Bir kimse, ayıplarının örtülmesini ve gizlilik perdesinin yırtılmamasını isterse; kendisine âsî ve vahşi davranana hilm ve yumuşaklık göstersin Elinde olan şeylerle insanlara ihsân ve ikrâmda bulunsunbuyurdu
Her işinde tevekkül sâhibi olan, Allahü teâlâya güvenen Ebû Abdullah elBasrî rahmetullahi aleyh, her işini Allahü teâlâya havâle eder, yalnız O'na güvenir, her şeyi O'ndan beklerdi O tevekkülü, bâzı câhillerin söylediği gibi hiç bir sebebe yapışmadan, her şeyi Allahü teâlâdan beklemek olarak değil, sebeplere en güzel şekilde yapışıp, sebepleri yaratanın Allahü teâlâ olduğunu anlayışlı olmak ve O'na bütün güvenmek olarak kabûl ederdi Tevekkül hakkında buyurdu ki:
Tevekkül, Resûlullah'ın sallallahü aleyhi ve sellem hâli; kesb, çalışıp galip gelmek da, O'nun sünnetidir Kim Allah'a tevekkül ederse, Allahü teâlâ onun kalbini hikmet nûruyla doldurur Allahü teâlâ her istediğinde ona kâfi gelir, onu sevdiği her şeye kavuşturur Allahü teâlâ, Talâk sûresi 3 âyeti kerîmesinde meâlen; Kim Allah'a tevekkül ederse, O, ona kâfidirbuyuruyor Bunun için Allahü teâlâ her işinde o kimseye kâfidir Allahü teâlâya tevekkül etmek farzdır Çünkü Allahü teâlâ, Kur'ânı kerîmde Mâide sûresi 23 âyetinde meâlen; Eğer hakiki müminlerseniz, Allahü teâlâya tevekkül edinizbuyuruyor
Sevdiklerinden birisine arkadaşlık yapacağı kimselerle ilgili olarak şöyle nasîhat etti:
Palavracı kerem sâhibi, riyâkâr huylu olan kimselerle dostluk etmekten kendini uzaktan tut ve hakîkî dostlar olan Allah adamlarıyla berâber yaşa Eğer kerem sâhibi gibi görünen kimselerle berâber bulunursan, hakîkî dostlardan uzaklaşır, onlarla ülfet, yakın olma ve muhabbeti kesersin Eğer riyâkâr, fena huylu kimselerden usanır, dostluğunu kesersen; helâk olmaktan kurtulur, yüksek makamlara ulaştırılırsın Bu hal sende hâsıl olduğu vakit, senin için büyük bir değer de hâsıl olur ve sen kıymetlenirsin (çünkü, Allahü teâlânın velî kulları, hakîkî dostlarıyla berâber bulunanlar, bir gün onlardan olurlar)
Değişik sohbetlerinde buyurdu ancak:
Minnet sâhibinin ihtiyâcını görmek, dostluğun anahtarıdır
Kişinin aklı, hilmi ve yumuşaklığı, cömertliği, ayıplarını örter Her hâlinde dürüst olması, onu kaslı kılar
Allahü teâlânın emrettiği şeylere uy Kim Allahü teâlânın emirlerine uyarsa, sağlam bir kale içinde hıfz olunmuş korunmuş olur
Allahü teâlâ bir kimseye iyilik ile muâmele ederse, ondan kerâmetler zuhûr eder
Kalpten riyâ hastalığı, ihlâs; yalan hastalığı ise, doğruluk nûru ile giderilip tedâvî olunur Kim nefsinin arzu ve isteklerine muhâlefet eder karşısında çıkarsa, Allahü teâlâ onu, ünsiyet, dostluk ve muhabbet makâmına kavuşturur
VELÎ NASIL TANINIR
Bir gün kendisine; Velî millet içinde nasıl tanınır? Alâmetleri nelerdir?diye sorulunca, evliyânın, Allahü teâlânın dostlarının alâmetlerini şöyle bildirdi: Velî, dilinin fazla tatlı olması, ahlâkının güzel olması, özür dileyenlerin özrünü kabûl etmesi, ister iyi ister fena olsun, bütün mahlûkâta tam bir şefkat ve merhametle, acımasıyla anlaşılabilir
Ömründe hiç bir kimseyi kırmayan, incitmeyen Ebû Abdullah elBasrî, en ufak mahluklara bile merhâmet eder, yolda yürürken bir karıncayı bile ezmemeye çok dikkat ederdi Dünyâya hiç değer vermeyen Ebû Abdullah elBasrî, insanları Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerin hepsinin dünyâ olduğunu beyân buyurur ve herkese; Dünyânın oğullarına (dünyâ malı, mevkii, şan, şöhret, para, çocuk vs) aleyhinde zâhid edinmek, onlara kıymet vermeyip ayrılmak; akıllı kişinin şânındandır Çünkü onlar kendisini meşgûl eder, Allahü teâlâyı zikirden alıkor Kendisi, din ve dünyâ işlerinin sürükleyici olmasını istediği halde, dünyâ oğulları pek değildir
kaynaklar: 1) TabakâtüsSûfiyye; s414
2) HilyetülEvliyâ; c10, s378
3) TabakâtülKübrâ; c1, s116
4) Tabakâtü'lEvliyâ; s236
5) Tabakâtı Ensârî; s257
6) Nefehâtü'lÜns; s122
7) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c4, s9 *
Sekizinci yüzyılda Basra'da yetişmiş olan evliyânın büyüklerinden İsmi, Muhammed bin Ahmed bin Sâlim, künyesi Ebû Abdullah'tır Basralı olduğu için Basrî nisbesiyle meşhûr olmuştur Doğum târihi muhakkak değildir 909 (H297) senesinde Basra'da vefât etti
Uzun müddet büyük velî Sehl bin Abdullahı Tüsterî'nin hizmetinde ve sohbetinde bulundu Tasavvuf yolunda ilerleyip yüksek mânevî derecelere kavuştu Sehl bin Abdullahı Tüsterî'den sonradan da başka bir zâta talebe olmadı
Hocasının tasavvuftaki yolunu devâm ettiren Ebû Abdullah elBasrî, Sehl bin Abdullahı Tüsterî'nin söz ve hallerini talebelerine anlattı O Kadar çok kimse onun sohbetlerinde bulunup istifâde etti Zâhirî ilimlerde ictihâd derecesinde olan Ebû Abdullah elBasrî, insanların müşkillerini ve meselelerini halletmeye çalıştı
Kendisi gâyet yumuşak huylu ve tatlı sözlü olup, herkese yumuşaklık ile davranılmasını tavsiye etti Bu hususta;
Bir kimse, ayıplarının örtülmesini ve gizlilik perdesinin yırtılmamasını isterse; kendisine âsî ve vahşi davranana hilm ve yumuşaklık göstersin Elinde olan şeylerle insanlara ihsân ve ikrâmda bulunsunbuyurdu
Her işinde tevekkül sâhibi olan, Allahü teâlâya güvenen Ebû Abdullah elBasrî rahmetullahi aleyh, her işini Allahü teâlâya havâle eder, yalnız O'na güvenir, her şeyi O'ndan beklerdi O tevekkülü, bâzı câhillerin söylediği gibi hiç bir sebebe yapışmadan, her şeyi Allahü teâlâdan beklemek olarak değil, sebeplere en güzel şekilde yapışıp, sebepleri yaratanın Allahü teâlâ olduğunu anlayışlı olmak ve O'na bütün güvenmek olarak kabûl ederdi Tevekkül hakkında buyurdu ki:
Tevekkül, Resûlullah'ın sallallahü aleyhi ve sellem hâli; kesb, çalışıp galip gelmek da, O'nun sünnetidir Kim Allah'a tevekkül ederse, Allahü teâlâ onun kalbini hikmet nûruyla doldurur Allahü teâlâ her istediğinde ona kâfi gelir, onu sevdiği her şeye kavuşturur Allahü teâlâ, Talâk sûresi 3 âyeti kerîmesinde meâlen; Kim Allah'a tevekkül ederse, O, ona kâfidirbuyuruyor Bunun için Allahü teâlâ her işinde o kimseye kâfidir Allahü teâlâya tevekkül etmek farzdır Çünkü Allahü teâlâ, Kur'ânı kerîmde Mâide sûresi 23 âyetinde meâlen; Eğer hakiki müminlerseniz, Allahü teâlâya tevekkül edinizbuyuruyor
Sevdiklerinden birisine arkadaşlık yapacağı kimselerle ilgili olarak şöyle nasîhat etti:
Palavracı kerem sâhibi, riyâkâr huylu olan kimselerle dostluk etmekten kendini uzaktan tut ve hakîkî dostlar olan Allah adamlarıyla berâber yaşa Eğer kerem sâhibi gibi görünen kimselerle berâber bulunursan, hakîkî dostlardan uzaklaşır, onlarla ülfet, yakın olma ve muhabbeti kesersin Eğer riyâkâr, fena huylu kimselerden usanır, dostluğunu kesersen; helâk olmaktan kurtulur, yüksek makamlara ulaştırılırsın Bu hal sende hâsıl olduğu vakit, senin için büyük bir değer de hâsıl olur ve sen kıymetlenirsin (çünkü, Allahü teâlânın velî kulları, hakîkî dostlarıyla berâber bulunanlar, bir gün onlardan olurlar)
Değişik sohbetlerinde buyurdu ancak:
Minnet sâhibinin ihtiyâcını görmek, dostluğun anahtarıdır
Kişinin aklı, hilmi ve yumuşaklığı, cömertliği, ayıplarını örter Her hâlinde dürüst olması, onu kaslı kılar
Allahü teâlânın emrettiği şeylere uy Kim Allahü teâlânın emirlerine uyarsa, sağlam bir kale içinde hıfz olunmuş korunmuş olur
Allahü teâlâ bir kimseye iyilik ile muâmele ederse, ondan kerâmetler zuhûr eder
Kalpten riyâ hastalığı, ihlâs; yalan hastalığı ise, doğruluk nûru ile giderilip tedâvî olunur Kim nefsinin arzu ve isteklerine muhâlefet eder karşısında çıkarsa, Allahü teâlâ onu, ünsiyet, dostluk ve muhabbet makâmına kavuşturur
VELÎ NASIL TANINIR
Bir gün kendisine; Velî millet içinde nasıl tanınır? Alâmetleri nelerdir?diye sorulunca, evliyânın, Allahü teâlânın dostlarının alâmetlerini şöyle bildirdi: Velî, dilinin fazla tatlı olması, ahlâkının güzel olması, özür dileyenlerin özrünü kabûl etmesi, ister iyi ister fena olsun, bütün mahlûkâta tam bir şefkat ve merhametle, acımasıyla anlaşılabilir
Ömründe hiç bir kimseyi kırmayan, incitmeyen Ebû Abdullah elBasrî, en ufak mahluklara bile merhâmet eder, yolda yürürken bir karıncayı bile ezmemeye çok dikkat ederdi Dünyâya hiç değer vermeyen Ebû Abdullah elBasrî, insanları Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerin hepsinin dünyâ olduğunu beyân buyurur ve herkese; Dünyânın oğullarına (dünyâ malı, mevkii, şan, şöhret, para, çocuk vs) aleyhinde zâhid edinmek, onlara kıymet vermeyip ayrılmak; akıllı kişinin şânındandır Çünkü onlar kendisini meşgûl eder, Allahü teâlâyı zikirden alıkor Kendisi, din ve dünyâ işlerinin sürükleyici olmasını istediği halde, dünyâ oğulları pek değildir
kaynaklar: 1) TabakâtüsSûfiyye; s414
2) HilyetülEvliyâ; c10, s378
3) TabakâtülKübrâ; c1, s116
4) Tabakâtü'lEvliyâ; s236
5) Tabakâtı Ensârî; s257
6) Nefehâtü'lÜns; s122
7) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c4, s9 *