Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Ebû abdullah-ı turuğbâdî

Ebû abdullah-ı turuğbâdî
0
118

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,678
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
36
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
90
EBÛ ABDULLAHI TURUĞBÂDÎ

Evliyânın büyüklerinden Onuncu yüzyılda İran'ın Tûs şehrinde yetişti İsmi, Muhammed bin Muhammed bin Hüseyin veya Hasan'dır Künyesi Ebû Abdullah'tır Tûs'un Turuğbad köyünden olduğu için Turuğbâdî nisbesiyle şöhret bulmuştur Doğum târihi kesin değildir 961 (H350) senesinde Tûs'da vefât etti

Zamânında bulunan âlim ve velîlerin ilim meclislerinde ve sohbetlerinde yer alan Ebû Abdullahı Turuğbadî ilimde derece sâhibi oldu Tasavvufa karşısında büyük alâka duydu Onun tasavvuf yoluna bağlanması şöyle olmuştur: Ebû Abdullah'ın yaşadığı Tûs şehrinde büyük bir kıtlık oldu Bu sırada ahali açlıktan ot, çöp yiyorlardı Bir gün evine geldi Anbarında iki ölçek buğday olduğunu fark etti İnsanlara merhametinin çokluğundan içine bir alev düştü ve kendi kendine; Ey Ebû Abdullah! Müslümanlara şefkat ve merhametin bu mudur? Onlar açlıktan kırılıp geçerken, sen anbarında buğday saklıyorsun Yazıklar olsun sana!dedi Bu koşul kendisine fazla etki etti, üzüntüsünden aklı başından gitti Evinden ayrılıp, sahralara düştü Uzun süre istek çekerek riyâzetlere başladı Nefsinin kötü arzularından kurtulmak için fazla mücâhede etti Sonunda kendisini düşünecek hâli kalmadı Sâdece Rabbini zikrediyor ve O'nun kullarına merhamet ve şefkat gösteriyordu Bu hâl üzere devâm ederken, İslâm âlimlerinin ve evliyânın büyüklerinden Ebû Osman Hîrî hazretlerinin hizmetinde bulunmaya başladı Onun sohbet meclislerinde yetişip tasavvuf yolunda ilerledi Diğer velîlerle de görüşüp sohbetlerinde yer alan Ebû Abdullahı Turuğbadî, Ebû Osman Hîrî hazretlerinin önde gelen talebelerinden oldu Zâhirî ilimlerde yükseldiği gibi, tasavvufî hakîkatlarda da üstün mârifetlere kavuştu Nefsinin isteklerine aleyhinde çıkıp, riyâzetler çekerek üstün haller ve kerâmetler sâhibi bir velî oldu

Hocası Ebû Osman Hîrî hazretleri, Ebû Abdullahı Turuğbâdî'ye insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını izah etmek ve talebe geliştirmek husûsunda vazîfe verdi O da insanlara İslâm dîninin dikte ve yasaklarını anlatarak onların dünyâ ve âhirette saâdet ve kurtuluşa kavuşmaları için çalıştı Çoğu talebe yetiştirdi Hallâcı Mensûr hazretleriyle görüşüp sohbet etti Bir gün talebeleriyle birlikte yolculuğa çıkmıştı Yolda yemek yemek için bir yere oturdular O sırada Keşmîr'de yer alan Hallâcı Mensûr da yola çıkmıştı Aralarında fazla uzun bir mesâfe vardı Bir aralık talebelerine; Derhal bir genç yola çıktı Şu şu vasıflardadır Anında onu karşılayınız! O, yüksek bir velî ve anlaşılmaz bir hâl sâhibidirdedi Talebeleri gidip onu karşıladılar Bir müddet daha sonra Hallâcı Mensûr, yanında iki köpeği olduğu halde Ebû Abdullah'ın yanına geldi Yemeğini bırakıp ayağa kalktı Yerine Hallâcı Mensûr'u oturttu Ona fazla izzet ve ikrâm etti Talebeler bu işe şaşıp kalmışlardı Hallâcı Mensûr'un elbiseleri, üstü başı dağınık idi O, ayrılıp gittikten sonra talebelerine, Siz, onun dışına bakmayınız! O nefsi ile mücâhede hâlinde bir gençtir ve bütün fena arzulardan kurtulmuştur Velîlik âleminin pâdişâhı olmaya namzettir Bu devlet kuşu, onun başına konacaktırbuyurdu

Bir gün kendisine; Allah yolunda bulunup, O'nun rızâsını kazanmak isteyen talebenin vasfı nasıldır?diye sorulduğunda; Talebe, bu yolda meşakkat ve can sıkıntısı içindedir Ama karşılaştığı zorluklar, kendisine neşe ve rahatlık vermektedir Hakîkî talebe böyle olur!cevâbını verdi

Kendisine; Sofî ve zâhid kime denir?diye suâl edilince de;

Sofî, her an Rabbi ile berâber olandır Zâhid ise, daha o makâma kavuşamayıp, nefsi ile uğraşan, onun fena isteklerinden kurtulmaya çalışandırdedi

Ebû Abdullahı Turuğbâdî zühd sâhibi olup, dünyâya ve onun içindekilere meyletmezdi

Takvâ ve verâda kemâl derecesindeydi Haramlardan ve şüphelilerden şiddetle kaçınır, her sözünün ve her işinin Allahü teâlânın rızâsına uygun olmasına çalışırdı ve buyururdu ama:

Gençliğini, Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına uymayarak geçiren kimseyi, Allahü teâlâ da ihtiyarladığında zelîl eder

Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için, O'nun beğendiği şeylerden başkasını vesîle yapmayan kimselere müjdeler olsun! Çünkü O'na kavuşmak için, O'nun râzı olduğu şeylerden diğer bir vesile yoktur

İnsanlara karşı fazla şefkat ve acıma sâhibiydi Onlara hizmet etmeyi kendine şiâr edinmişti ve hizmette ırk arasında fark gözetmezdi Buyurdu ancak:

İnsanlara hizmet ederken, aralarında ayrım gözetmekten sakının! Çünkü, kendisine hizmet etmek için fark gözetilecek olanlar, geçip gitmişlerdir Şimdi o kadar birisini bulmak fazla zordur Murâdına kavuşmak istiyorsan ve maksadının da elinden kaçıp gitmemesini diliyorsan, herkese hizmet et!

Bir kimse, ömrünün tamâmından sâdece bir gününü, fütüvvet sâhibi olan Allah dostlarından birine hizmet etmekle geçirirse, bu hizmetinin bereketine ve feyzine kavuşur Bütün ömrünü, böyle kimselere hizmet ederek geçiren kimsenin hâli nasıl olur? Varın bir mukâyese edin!

Kendisi tevâzu sâhibi olup, kibirlenenleri sevmezdi Bu hususta buyurdu oysa:

Kibir, yâni büyüklenmek, çok defâ zenginlerde bulunur Tevâzu yâni hain gönüllülük ise, fakirlerin ahlâkındandır

Müminlere gelen tasa ve belâların Allahü teâlânın onlara ihsânı olduğunu bildirerek buyurdu oysa:

Allahü teâlâ, kendisinin bilinip tanınmasına yarayan mârifetlerden bir mikdârını her kuluna vermiştir Keza her kuluna ihsân etmiş olduğu mârifetin karşılığı değin da, tasa ve bıkkınlık vermektedir Nîmet olarak verilen bu mârifet, sıkıntılara sabır etmesinde ona yardımcı olur

İlim sâhibi olduğu için Allahü teâlâdan çok korkardı Bu hususta;

İlim, insana Allah korkusunu kazandırır İlim sâhibi olan kimsenin başkalarından korkusu gidip, kalbinde yalnız Allah sevgisinden hâsıl olan bağlılık duygusunun artması ile refah ve sükûna kavuşur Bu haller ise, herkesin ilimdeki derecesine göredirbuyurdu

Bir sohbetinde buyurdu ki:

Resûlullah efendimiz, sallallahü aleyhi ve sellem defalarca Allahü teâlâdan ümmetini istemiş, onlar için Allah'a yalvarıp yakardığı dek, kimse için yalvarmamıştır Çünkü O, âlemlere rahmet olarak gönderilmişti Ümmetine şefkat ve merhameti çoktu Ümmetinden birinin günah işleyerek, Allahü teâlânın gazâbına uğrayabileceğini düşünerek fazla üzülürdü Nitekim cenâbı Hak, Tevbe sûresi yüz yirmi sekizinci âyetinde meâlen; Size, içinizden öyle bir peygamber geldi ki, zahmet çekmeniz O'nu incitir ve üzer Size fazla düşkündür, müminlere fazla merhametlidir Onlara her zaman hayır dilerbuyurmaktadır

Ömrünü İslâm dîninin dikte ve yasaklarını öğrenmek, öğretmek, Allahü teâlânın rızâsına uygun bir şekilde yaşamak için sarfeden ve çoğu kerâmetleri görülen Ebû Adullahı Turuğbadî 961 (H350) senesinde Tûs'da vefât etti Orada defnedildi
kaynaklar:
1) TezkiretülEvliyâ; c2, s832
2) Nefehâtü'lÜns; s307 (Fârisî247)
3) Tabakâtü'sSûfiyye; s489
4) Tabakâtü'lKübrâ; c1, s146
5) Tabakâtü'lEvliyâ; s242
6) Tabakâtı Ensârî; s469
7) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c4, s15
*
 

Similar threads

Ebû Abdullahı Turuğbadi Evliyânın büyüklerindendir Onuncu yüzyılda İran'ın Tûs şehrinde yetişti Asıl İsmi, Muhammed bin Muhammed bin Hüseyin ya da Hasan'dır Künyesi Ebû Abdullah'tır Tûs'un Turuğbad köyünden olduğu için Turuğbâdî nisbesiyle şan bulmuştur Doğum târihi belli değildir 961 (H350)...
Cevaplar
0
Görüntüleme
113
EBÛ ABDULLAH ELBASRÎ Sekizinci yüzyılda Basra'da yetişmiş olan evliyânın büyüklerinden İsmi, Muhammed bin Ahmed bin Sâlim, künyesi Ebû Abdullah'tır Basralı olduğu için Basrî nisbesiyle meşhûr olmuştur Doğum târihi muhakkak değildir 909 (H297) senesinde Basra'da vefât etti Uzun müddet büyük...
Cevaplar
0
Görüntüleme
186
EBÛ ABDULLAHI RODBÂRÎ Evliyânın büyüklerinden Onuncu yüzyılda Bağdât ve Şam diyarlarında yaşamıştır İsmi Ahmed bin Atâ'dır Büyük velî Ebû Ali Rodbârî hazretlerinin kız kardeşinin oğludur Ebû Abdullah künyesiyle ve Rodbârî nisbesiyle meşhur olmuştur Bağdât'ta doğdu Doğum târihi bilinmemektedir...
Cevaplar
0
Görüntüleme
146
EBÛ İSHÂK İBRÂHİM BİN MÜVELLED YAŞAMSAL Suriye'de yetişen velîlerden Onuncu yüzyılda yaşamıştır İsmi, İbrâhim bin Ahmed'dir Ebû İshâk ve Ebü'lHasan künyeleriyle bilinir Suriye'nin Rakka şehrinde doğduğu için Rakkî nisbesiyle tanındı Doğum târihi bilinmemektedir 953 (H342) senesinde vefât etti...
Cevaplar
0
Görüntüleme
119
EBÛ BEKRİ EBHERÎ HAYATI Onuncu yüzyılda Horasan bölgesinde yetişen velilerden İsmi, Abdullah bin Tâhir bin Hâtim etTâî, künyesi Ebû Bekr'dir Ebherî nisbesiyle meşhur olmuştur Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir 941 (H330) senesinde vefât etti Zamânındaki âlim ve velî zâtların sohbetlerinde...
Cevaplar
0
Görüntüleme
150
858,465Konular
981,147Mesajlar
29,533Kullanıcılar
TUNCAMMSon üye
Üst Alt