nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 35
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 85
EBÛ BEKRİ EBHERÎ HAYATI
Onuncu yüzyılda Horasan bölgesinde yetişen velilerden İsmi, Abdullah bin Tâhir bin Hâtim etTâî, künyesi Ebû Bekr'dir Ebherî nisbesiyle meşhur olmuştur Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir 941 (H330) senesinde vefât etti
Zamânındaki âlim ve velî zâtların sohbetlerinde ve ilim meclislerinde bulunan Ebû Bekri Ebherî, Yûsuf bin Hüseyin erRâzî'nin hizmetinde bulundu Ondan ilim öğrendi Ebû Bekri Şiblî'nin akranı olup, Ebû Muzaffer Kirmasânî ile dostluk yaptı Hadîs ilminde yüksek âlim olup, hadîsi şerîf rivâyet etti Zâhirî ilimlerde yüksek bir âlim, tasavvuf yolunda büyük bir velî oldu İlim meclislerinde pekçok kimse bulunup istifâde etti Vâz ve sohbetleriyle insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatıp, onların dünyâda ve âhirette saâdete kavuşmaları için gayret etti Mahleb bin Ahmed elMısrî onun sohbetleriyle ilgili olarak dedi fakat: Birçok velînin sohbetinde bulundum Hiçbirinin sohbeti bana Ebû Bekri Ebherî'nin sohbeti dek yararlı olmadı
Ebû Bekri Ebherî hazretleri ilim ehline ve ilim öğreten hocaya fazla tartı verirdi Hocanın talebeye tarafından belli başlı ve babasından daha değerli ve kıymetli olduğunu bildirirdi Ona; İnsan nasıl oluyor da hocasının emirlerine anne ve babasınınkinden daha pozitif uyuyor?diye sorulunca; Anne ve baba, insan oğlunun fâni hayâtının sebebidir Yâni onun bu dünyâya gelmesine sebeb olmuşlardır Hocası ise, onun bâkî, sonsuz hayâtının sebebidir Çünkü onun keza bu dünyâda ayrıca de ölümsüz olan âhiret hayâtında saâdete kavuşmasına sebeptirbuyurdu
Bir sohbeti esnasında Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem şu hadîsi şerîfini nakletti: Ne mutlu nefsini küçültene ve kazancını helâl yoldan temin edene, iç hâli hoş, dışı da kerim olana ve insanlara da kötülük yapmayana Ne mutlu ilmi ile amel edene, malının fazlasını dağıtana ve sözünün fazlasını tutan kimseye
Peygamber efendimizin ümmetine olan şefkat ve merhâmeti husûsunda buyurdu fakat:
Allahü teâlâ, Peygamber efendimize vefâtından sonra ümmeti arasında vukû bulacak ayrılıkları ve başlarına gelecek musîbetleri bildirdi Peygamber efendimiz bunu hatırladıkça üzülürdü Bunun için, ümmetinin Allahü teâlâ tarafından bağışlanmasını isterdi
İnsanın başına gelen musibet ve musîbetlerin onun faydasına ve kurtuluşuna vesîle olacağını gösteren Ebû Bekri Ebherî hazretleri buyurdu fakat: Başa gelen musîbet ve belâlarda üç iyilik ve üç menfaat vardır: Birincisi; o kimsenin büyük günahlarının affına sebeptir Yâni o kimse günahlarından temizlenir İkincisi; bu musîbet ve belâ o kimsenin küçük günahlarına da keffârettir Üçüncüsü; sıkıntılara dalıp, Allahü teâlâyı, sevgili Peygamberimizi ve büyük zâtları hatırlamaya sebeb olur
Her sınıf insanın bir himmeti, ulaşmak için çaba ettiği bir gâyesi vardır Sâlihlerin himmeti de Allahü teâlâya isyân etmeden, O'nun râzı olduğu işleri yapmaktır Âlimlerin himmeti sevâbın artmasına çaba etmektir Âriflerin himmeti kalplerinde Allahü teâlânın büyüklüğünü bulundurmak, Allahü teâlâyı hatırlamaya mâni olan şeyleri terk etmektir
Bir gün bir cenâzede bulundu Ölenin yakınları çok ağlıyorlardı Ebû Bekri Ebherî hazretleri şu meâle gelen bir şiir okuyarak; Kendini unutmuş bir halde, ağlıyor ölünün hâline Ölünün yakınlarının, mevtâya az tâziyede bulunduklarını iddiâ ediyor O kimse zihin ve fikir sâhibi olsaydı, kendi bulunduğu hâle ağlardıBaşlıca ağlanması gereken kimsenin imânla dışarı giden mevtâ değil, geride kalan kimseler olduğunu, çünkü ölenin dünyânın günah ve sıkıntılarından kurtulduğunu bildirdi
İlmi vehbînin yâni Allahü teâlânın ihsân ettiği çalışmakla ele geçmeyen ilmin, ilmi kesbîden yâni çalışarak öğrenilen ilimden daha üstün olduğunu bildiren Ebû Bekri Ebherî buyurdu fakat: İlim şüpheye mâruzdur Yakînde ise kesin olmama laf konusu değildir Yakîn olan yerde şüphe olmaz fakat, karşıtlık olsun Tasavvuf ehlinin ilmi birincil zamanlar kesbîdir, sonraları vehbî ve bedîhî hâle kazanç Bu ilimde belirsizlik olmaz
Ömrünü İslâm dîninin dikte ve yasaklarını öğrenmek, bilgi vermek yolunda sarf eden Ebû Bekri Ebherî hazretleri, 941 (H330) senesinde vefât etti
HOŞ AHLÂK
Ebû Bekri Ebherî hazretleri ilimde yüksek olduğu gibi, hoş ahlâk sâhibiydi Kendisine karşısında saygısızlık yapanları affederdi Bir gün çarşıda dolaşırken, bir manifaturacı dükkanının önünden geçti Manifaturacının oğlu, Ebû Bekri Ebherî'nin sohbetine katılanlardan birisiydi O genç, Ebû Bekri Ebherî'yi görür görmez, dükkanı bırakıp peşinden gitti Manifaturacı, dükkana gelip oğlunu göremeyince çok kızdı ve hemen onların ardından gidip oğlunu kolundan tuttu Ona eziyet ederek, alıp dükkana getirdi Bu hâdise Ebû Bekri Ebherî hazretlerini çok üzdü Sabahtan olunca manifaturacının kapısına, yanında hizmetçisini alarak geldi Manifaturacıyı dışarı çağırdı ve ona; Dün geceyi fazla tedirgin geçirdim Dünyâlık olarak sâdece şu hizmetçim var Şâyet dün seni incittiğimden nedeniyle kabûl edersen, bunu sana verdim gitti Yok eğer kabûl etmezsen onu azâd ettim gittidedi Manifaturacı anında af dileyerek; Olacak şey yok Hatâyı, günâhı ben işledim Lakin sen özür diliyorsundedi Bunun üzerine Ebû Bekri Ebherî; Doğrusu günâhı sen işledin, ama elemi bana erişti ve beni üzdüdedi Bundan daha sonra manifaturacı yaptığına pişman oldu ve pişmanlık etti Ebû Bekri Ebherî'nin sohbetlerini hiç kaçırmadı
*
Onuncu yüzyılda Horasan bölgesinde yetişen velilerden İsmi, Abdullah bin Tâhir bin Hâtim etTâî, künyesi Ebû Bekr'dir Ebherî nisbesiyle meşhur olmuştur Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir 941 (H330) senesinde vefât etti
Zamânındaki âlim ve velî zâtların sohbetlerinde ve ilim meclislerinde bulunan Ebû Bekri Ebherî, Yûsuf bin Hüseyin erRâzî'nin hizmetinde bulundu Ondan ilim öğrendi Ebû Bekri Şiblî'nin akranı olup, Ebû Muzaffer Kirmasânî ile dostluk yaptı Hadîs ilminde yüksek âlim olup, hadîsi şerîf rivâyet etti Zâhirî ilimlerde yüksek bir âlim, tasavvuf yolunda büyük bir velî oldu İlim meclislerinde pekçok kimse bulunup istifâde etti Vâz ve sohbetleriyle insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatıp, onların dünyâda ve âhirette saâdete kavuşmaları için gayret etti Mahleb bin Ahmed elMısrî onun sohbetleriyle ilgili olarak dedi fakat: Birçok velînin sohbetinde bulundum Hiçbirinin sohbeti bana Ebû Bekri Ebherî'nin sohbeti dek yararlı olmadı
Ebû Bekri Ebherî hazretleri ilim ehline ve ilim öğreten hocaya fazla tartı verirdi Hocanın talebeye tarafından belli başlı ve babasından daha değerli ve kıymetli olduğunu bildirirdi Ona; İnsan nasıl oluyor da hocasının emirlerine anne ve babasınınkinden daha pozitif uyuyor?diye sorulunca; Anne ve baba, insan oğlunun fâni hayâtının sebebidir Yâni onun bu dünyâya gelmesine sebeb olmuşlardır Hocası ise, onun bâkî, sonsuz hayâtının sebebidir Çünkü onun keza bu dünyâda ayrıca de ölümsüz olan âhiret hayâtında saâdete kavuşmasına sebeptirbuyurdu
Bir sohbeti esnasında Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem şu hadîsi şerîfini nakletti: Ne mutlu nefsini küçültene ve kazancını helâl yoldan temin edene, iç hâli hoş, dışı da kerim olana ve insanlara da kötülük yapmayana Ne mutlu ilmi ile amel edene, malının fazlasını dağıtana ve sözünün fazlasını tutan kimseye
Peygamber efendimizin ümmetine olan şefkat ve merhâmeti husûsunda buyurdu fakat:
Allahü teâlâ, Peygamber efendimize vefâtından sonra ümmeti arasında vukû bulacak ayrılıkları ve başlarına gelecek musîbetleri bildirdi Peygamber efendimiz bunu hatırladıkça üzülürdü Bunun için, ümmetinin Allahü teâlâ tarafından bağışlanmasını isterdi
İnsanın başına gelen musibet ve musîbetlerin onun faydasına ve kurtuluşuna vesîle olacağını gösteren Ebû Bekri Ebherî hazretleri buyurdu fakat: Başa gelen musîbet ve belâlarda üç iyilik ve üç menfaat vardır: Birincisi; o kimsenin büyük günahlarının affına sebeptir Yâni o kimse günahlarından temizlenir İkincisi; bu musîbet ve belâ o kimsenin küçük günahlarına da keffârettir Üçüncüsü; sıkıntılara dalıp, Allahü teâlâyı, sevgili Peygamberimizi ve büyük zâtları hatırlamaya sebeb olur
Her sınıf insanın bir himmeti, ulaşmak için çaba ettiği bir gâyesi vardır Sâlihlerin himmeti de Allahü teâlâya isyân etmeden, O'nun râzı olduğu işleri yapmaktır Âlimlerin himmeti sevâbın artmasına çaba etmektir Âriflerin himmeti kalplerinde Allahü teâlânın büyüklüğünü bulundurmak, Allahü teâlâyı hatırlamaya mâni olan şeyleri terk etmektir
Bir gün bir cenâzede bulundu Ölenin yakınları çok ağlıyorlardı Ebû Bekri Ebherî hazretleri şu meâle gelen bir şiir okuyarak; Kendini unutmuş bir halde, ağlıyor ölünün hâline Ölünün yakınlarının, mevtâya az tâziyede bulunduklarını iddiâ ediyor O kimse zihin ve fikir sâhibi olsaydı, kendi bulunduğu hâle ağlardıBaşlıca ağlanması gereken kimsenin imânla dışarı giden mevtâ değil, geride kalan kimseler olduğunu, çünkü ölenin dünyânın günah ve sıkıntılarından kurtulduğunu bildirdi
İlmi vehbînin yâni Allahü teâlânın ihsân ettiği çalışmakla ele geçmeyen ilmin, ilmi kesbîden yâni çalışarak öğrenilen ilimden daha üstün olduğunu bildiren Ebû Bekri Ebherî buyurdu fakat: İlim şüpheye mâruzdur Yakînde ise kesin olmama laf konusu değildir Yakîn olan yerde şüphe olmaz fakat, karşıtlık olsun Tasavvuf ehlinin ilmi birincil zamanlar kesbîdir, sonraları vehbî ve bedîhî hâle kazanç Bu ilimde belirsizlik olmaz
Ömrünü İslâm dîninin dikte ve yasaklarını öğrenmek, bilgi vermek yolunda sarf eden Ebû Bekri Ebherî hazretleri, 941 (H330) senesinde vefât etti
HOŞ AHLÂK
Ebû Bekri Ebherî hazretleri ilimde yüksek olduğu gibi, hoş ahlâk sâhibiydi Kendisine karşısında saygısızlık yapanları affederdi Bir gün çarşıda dolaşırken, bir manifaturacı dükkanının önünden geçti Manifaturacının oğlu, Ebû Bekri Ebherî'nin sohbetine katılanlardan birisiydi O genç, Ebû Bekri Ebherî'yi görür görmez, dükkanı bırakıp peşinden gitti Manifaturacı, dükkana gelip oğlunu göremeyince çok kızdı ve hemen onların ardından gidip oğlunu kolundan tuttu Ona eziyet ederek, alıp dükkana getirdi Bu hâdise Ebû Bekri Ebherî hazretlerini çok üzdü Sabahtan olunca manifaturacının kapısına, yanında hizmetçisini alarak geldi Manifaturacıyı dışarı çağırdı ve ona; Dün geceyi fazla tedirgin geçirdim Dünyâlık olarak sâdece şu hizmetçim var Şâyet dün seni incittiğimden nedeniyle kabûl edersen, bunu sana verdim gitti Yok eğer kabûl etmezsen onu azâd ettim gittidedi Manifaturacı anında af dileyerek; Olacak şey yok Hatâyı, günâhı ben işledim Lakin sen özür diliyorsundedi Bunun üzerine Ebû Bekri Ebherî; Doğrusu günâhı sen işledin, ama elemi bana erişti ve beni üzdüdedi Bundan daha sonra manifaturacı yaptığına pişman oldu ve pişmanlık etti Ebû Bekri Ebherî'nin sohbetlerini hiç kaçırmadı
*