Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Gönlün Pusulası Şaşmasın!..

Gönlün Pusulası Şaşmasın!..

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Ebû Hüreyre radıyallâhu anh, Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’in bir defasında ashâbı kirâma şöyle buyurduğunu nakletmektedir:

“İlim meclisinde oturup hikmetli şeyleri dinleyen, sonra da yanında bulunduğu âlimden, işittiği şeylerin yalnız şer taraflarını (yani yanılma, unutma veya dil sürçmesi neticesinde sarf edilen sözleri) nakleden kişinin hâli şuna benzer:

Bir kişi çobana gelir ve:

«–Ey çoban, bana süründen kesmem için bir koyun ver!» der

Çoban da:

«–Git, en iyisinin kulağından tut getir!» der

O kişi gider, koca sürünün içinden (koyunların bekçiliğini yapan) köpeğin kulağını tutar (getirir) (İbni Mâce, Zühd, 15; Ahmed, II, 353, 405, 508; Beyhakî, Şuab, II, 268; Heysemî, I, 128)

***

Cenâbı Hak; kâinâtı, Kur’ânı Kerîm’i ve insanı bir nevî ilim, irfan, sır ve hikmetler sergisi mâhiyetinde halkeylemiştir Zira Kur’ânı Kerîm, kelimeli bir cihan; kâinat ise kelimesiz bir Kur’ân’dır İnsan ise bu iki tecellînin zübdesi özü ve tohumu mesâbesindedir

Lâkin bunlardaki ilim ve hikmeti görebilmek için, gönlün sâfiyet kazanması elzemdir Aksi hâlde gaflet yumağı olmuş bir gönül, insana baktığında teni görür, rûhu görmez; kâinata baktığında sanatı görür, Sanatkâr’ı görmez; Kur’ânı Kerîm’e baktığında hâşâ “yalnız ölülere okunan bir cenâze kitabı görür, sonsuz bir ilim ve hikmet deryası olduğunu görmez

Yani gönlün pusulası bozulunca, göz bakar, yanlış görür; dil söyler, hatâ yapar; kulak işitir, yanlış duyar Nitekim mü’minler için şifâ ve rahmet olan Kur’ânı Kerîm’in zâlimlerin hüsrânını artırması1 da bu hikmete mebnîdir Zira zâlimlerin gönül pusulaları bozuktur Kalp pencerelerini gaflet tuğlalarıyla kapattıklarından, gönül hâneleri karanlık bir zindan kesilmiştir Âyeti kerîmede de şöyle buyrulur:

“Biz, Kur’ân okuduğun zaman, seninle âhirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz (elİsrâ, 45)

Kur’ânı Kerîm ise ancak “takvâ üzere bulunan, yani Allâh?ın muhabbet ve rızâsından mahrum kalma endişesiyle titreyen hassas bir gönle hidâyet, şifâ ve rahmet menbaıdır

Meselâ Hazreti Ebû Bekir radıyallâhu anh da, bedbaht Ebû Cehil de Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’i gördü Lâkin Ebû Bekir radıyallâhu anh bu görüşten nebevî tâbiriyle “üçüncüleri Allah olan ikinin ikincisi2 olma liyâkatini kazanırken; Ebû Cehil ise “cehâletin babası nâmıyla Cehennem yolcusu oldu Zira hakikati göz değil, kalp görür! Gözün yaptığı ancak kalbe tercüman olmaktır

Cenâbı Hakk’ın insan terbiyecileri olarak peygamberler göndermesi de, gönül ayarları bozulmuş toplumların tekrar istikâmetini düzeltmek maksadıyladır Zira ayarı bozulan bir gönlün, yukarıdaki hâdisede olduğu gibi neyin iyi neyin kötü veya neyin hayır neyin şer olduğunu ayırt etme kâbiliyeti kaybolmuştur

Bu kâbiliyeti tekrar kazanabilmek, ancak Peygamberler Sultanı Efendimiz’in ibadet, muâmelat ve ahlâkî bakımdan izinden yürüyebilmeye bağlıdır Zira gönüller, ancak Rasûli Ekrem Efendimiz’in hâliyle hemhâl olup ahlâkıyla ahlâklandıkça gerçek ayarını bulur, makbul kıvamına ulaşır Gönüllerin, O’nun rehberliği olmadan saâdet bulması, hayır ve şerri ayırt etmesi, Cenâbı Hakk’a yaklaşması mümkün değildir Bunun için de kulun, kalbini nefsânî arzuların esaretinden kurtararak nebevî tâlimatlar ışığında “takvâ hayatı yaşaması zarurîdir

Gönül pusulası bozulan bir insan, bir nevî câhiliye hayatı yaşıyor demektir Zira görüşü basîretsiz, sözü hikmetsizdir Bu kâinâtı gafletle seyreder İstikbal konağının kabir ve âhiret olduğunu aklının ucundan bile geçirmez Gâfil insan son nefeste gaflet uykusundan uyanır Fakat o anda duyulacak pişmanlığın artık hiçbir faydası olmaz

Cenâbı Hak da kulunun son nefesten evvel uyanmasını arzu etmektedir Bu sebeple gâyemiz, kalbî hayatımızı tekâmül ettirmek ve mârifetullahtan nasîb alabilmek olmalıdır Zira mârifetullahtan üstün bir lezzet yoktur

Nitekim Mâlik bin Dînar Hazretleri bir gün talebeleriyle otururken şöyle der:

“–Ehli dünya, tatların en güzelini tadamadan göçüp gitmiştir

Talebeleri;

“–Efendim, dünyadaki tatların en güzeli hangisidir? diye sorunca da şöyle cevaplar:

“–Mârifetullah, yani Hakk’ı gönülde tanıyabilmek

Bir başka sohbetinde, mârifetullah hakkında şöyle buyurur:

“Köpeğin önüne altın ve gümüş konsa, kıymetini bilmediği için onlara iltifat etmez Ama kemik atılınca hemen o tarafa koşar Hak’tan gâfil olan kişiler de böyledir Mârifetullâh’ın tadını bilmedikleri için ona rağbet etmezler (Dünyaya dalıp giderler)

Nitekim Allah dostlarından İbrahim bin Edhem Hazretleri de şöyle der:

“İlâhî muhabbette duyduğumuz lezzet, huzur, vecd ve istiğrâkımız müşahhas bir şey olsaydı; krallar onu alabilmek için bütün hazinelerini de krallıklarını da fedâ ederlerdi

Hazreti Ali radıyallâhu anh’ın:

“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum buyurması da; “Bana mârifetullah yolunda bir katre bilgi öğretenin, kırk yıl kölesi olurum! mânâsına gelmektedir

Velhâsıl insanın gönül pusulasını düzeltmek için, Peygamber Efendimiz’i daha yakından tanımaya ihtiyacı vardır Zira mükerrem olarak yaratılan insan, ancak bu sûretle mükerremlik vasfını koruyabilir Ve neticede Cenâbı Hakk?ın rızâsına nâil olabilir

Meselâ Hazreti Mevlânâ, zâhirî ilimde bir deryâ iken yaşadığı hâlini “hamdım, hikmet ve sırlara vâkıf olduğu zamanları “piştim, kâinat kitabının sayfalarını çevirerek vardığı mârifetullah devresini de “yandım diye ifâde etmiştir

Yine Âlemlere Rahmet Efendimiz’i yakından tanıyınca, O’nun sonsuz güzelliği karşısında:

“Bu cân bu tende oldukça Kur’ân’a kulum, köleyim; Muhammed Muhtarem sallâllâhu aleyhi ve sellem’in yolunun toprağıyım… buyurmuştur

Cenâbı Hak bizlere de, Peygamber Efendimiz’in gönül pınarından lâyıkıyla istifâde edebilmeyi nasîb eylesin Gönül pusulamızı, bir an dahî rızâsından ayırmasın…

Âmîn!


Dipnotlar:

1 Bkz elİsrâ, 82

2 Bkz Buhârî, Tefsîr, 99; Müslim, Fedâilu’sSahâbe, 1




Şebnem Dergisi


 

Similar threads

“Gel ey gönül! Hakîkî bayram, Cenâbı Muhammed’e vuslattır Çünkü cihânın aydınlığı, O mübârek varlığın cemâlinin nûrundandır (Hz Mevlânâ) Yaratılış olarak kâinattaki varlıkların en şereflisi olan insanın gerçek kıymeti, maddî yapısından ziyâde mânevî dünyâsında, yâni ahlâkında gizlidir...
Cevaplar
0
Görüntüleme
156
İNSANDAKİ İKİ TEMÂYÜL Cenâbı Hak; insanı, cennete davet etmekte Ancak onu cennete ham ve nâdân hâliyle değil, terbiye olmuş bir kıvamda kabul etmekte Kötülükleri emredip duran bir nefs ile değil, zikrullah ile itmi’nâna kavuşmuş bir gönül ile… Mülevves duygularla dolu bir kalp ile değil...
Cevaplar
0
Görüntüleme
78
Efendim; Dinin direği olan namazın Peygamber Efendimiz’in hayatındaki yeri nasıldı? Bu hususta neler söylemek istersiniz? Îman ile şereflenen bir kimse için en önemli ibadet, namazdır Makbul bir namaz, kulu, Rabbe yakınlık iklîmine götüren muhteşem bir ibadettir Peygamber sallâllâhu aleyhi ve...
Cevaplar
0
Görüntüleme
78
O’NA İTAAT HAKK’A İTAAT Âyeti kerîmede buyurulur: ???? ?????? ?????????? ?????? ??????? ??????? “Kim Rasûlullâh’a itaat ederse Allâh’a itaat etmiş olur… (enNisâ, 80) Rasûl’e itaat, Allâh’a itaattir Çünkü O sallâllâhu aleyhi ve sellem her şeyde üsvei hasenedir Allâh’ın râzı olacağı; en...
Cevaplar
0
Görüntüleme
122
Cenâbı Hak biz âciz kullarını yoktan var edip sayısız varlıklar arasında insan, insanlar arasında ehli îman, ehli îman arasında da Rasûli Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz?e ümmet kıldı Hiçbir bedel ödemediğimiz hâlde, tamamen lûtfi ilâhî ile bu muazzam nîmetlere nâil olduk Evet...
Cevaplar
0
Görüntüleme
57
858,460Konular
981,105Mesajlar
29,527Kullanıcılar
ConsternatedSon üye
Üst Alt