iltasyazilim
FD Üye
1970 ’li yılların başında psikanalist Sifneos göre geliştirilen Aleksitimi kavramının Türkçe karşılığı ‘ ’şehvetli sağırlık ’ ’ ya da ‘ ’duygusal körlük ‘ ’ olarak tanımlanır *Kişinin duygu ve düşüncelerini açıklama edememesi, tanımlayamaması durumudur Bu kişiler nasıl görülür?
Aleksitimi olan kişiler, başkaları göre genelde soğuk, duygusuz, vurdumduymaz gibi tanımlamalara maruz kalırlar Bu kişilerin kızdıklarını, öfkelendiklerini, sevindiklerini yüzlerindeki ifadeden çakmak mümkün değildir Her şeye aleyhinde soğukkanlılıkla durabilirler Hayal güçleri zayıftır, yaratıcılıkları değil denecek değin azdır Ruhsal durumlarını kelimelerle, hareketlerle açıklama edemediklerinden dolayı, duyguları ve hisleri baş, karın, bel ağrısı, yüksek tansiyon, panik atak , endişe bozukları gibi rahatsızlıklarla çıkış yolu bulur
Daha Fazla Kimlerde Görülür?
Önemli ruhsal travma yaşamış ahali, bu durumla başa çıkabilmek için kendi duygusal sağırlığını geliştirebilir Eğitim düzeyi düşük insanlarda duyguları açıklama edecek kelimeleri bulmakta zorlandıkları için – ve kadınlara tarafından erkeklerde – bu da genelde toplumlarda erkeklerin duygularını ifade etmesinin yoksulluk ve ayıp sayılmasından – daha sık görülen Aleksitimi, çocukluğunda yeterli sevgi ve şefkat görmeyen bireylerde de görülür
Nedenleri
Günümüzün güvenli olmayan bir rahatsızlığı olan Aleksitimi artan bir şekilde yaygınlaşan bir durumdur Ülkemizde her yüz kişiden 17 ’si duygu sağırlığı belirtisi göstermektedir Nakajima ’ya tarafından halk müziği aralarında aracısız olarak iletişimin azalması ve içsel değil fiziksel zenginleşmenin revaçta olması Aleksitiminin nedenlerindendir
Büyüyen teknoloji çağında elimizde aralıksız zeki telefon ve cep bilgisayarlarıyla dış dünyayla ve insanlarla iletişimimizi zayıflatmaya devam ettiğimiz sürece, şehvetli sağırlık gitgide artarak daha da artacaktır
Çare Olarak Yapılabilecekler
Bireysel ve grup terapisinin birlikte kullanılması etkin bir yol olabilmektedir Bireysel terapi öğrenmeyi sağlar ve iç görü kazandırır Grup terapisi ise yaşantılar yoluyla edinilen bu birikimlerin transfer edilmesine ve yaşama aktarılmasına yardımcı olur
Zinde bir irtibat de tedavide etkin rol oynar hele fakat günümüzde yediden yetmişe herkesin birer teknoloji mahkumu olduğu gerçeği varken, eskisi gibi birbirlerinin gözünün içine bakarak iletişim kurmaya çalışmalı ve sanal yerine gerçek dünyaya geri dönmeliyiz
Aleksitimi olan kişiler, başkaları göre genelde soğuk, duygusuz, vurdumduymaz gibi tanımlamalara maruz kalırlar Bu kişilerin kızdıklarını, öfkelendiklerini, sevindiklerini yüzlerindeki ifadeden çakmak mümkün değildir Her şeye aleyhinde soğukkanlılıkla durabilirler Hayal güçleri zayıftır, yaratıcılıkları değil denecek değin azdır Ruhsal durumlarını kelimelerle, hareketlerle açıklama edemediklerinden dolayı, duyguları ve hisleri baş, karın, bel ağrısı, yüksek tansiyon, panik atak , endişe bozukları gibi rahatsızlıklarla çıkış yolu bulur
Daha Fazla Kimlerde Görülür?
Önemli ruhsal travma yaşamış ahali, bu durumla başa çıkabilmek için kendi duygusal sağırlığını geliştirebilir Eğitim düzeyi düşük insanlarda duyguları açıklama edecek kelimeleri bulmakta zorlandıkları için – ve kadınlara tarafından erkeklerde – bu da genelde toplumlarda erkeklerin duygularını ifade etmesinin yoksulluk ve ayıp sayılmasından – daha sık görülen Aleksitimi, çocukluğunda yeterli sevgi ve şefkat görmeyen bireylerde de görülür
Nedenleri
Günümüzün güvenli olmayan bir rahatsızlığı olan Aleksitimi artan bir şekilde yaygınlaşan bir durumdur Ülkemizde her yüz kişiden 17 ’si duygu sağırlığı belirtisi göstermektedir Nakajima ’ya tarafından halk müziği aralarında aracısız olarak iletişimin azalması ve içsel değil fiziksel zenginleşmenin revaçta olması Aleksitiminin nedenlerindendir
Büyüyen teknoloji çağında elimizde aralıksız zeki telefon ve cep bilgisayarlarıyla dış dünyayla ve insanlarla iletişimimizi zayıflatmaya devam ettiğimiz sürece, şehvetli sağırlık gitgide artarak daha da artacaktır
Çare Olarak Yapılabilecekler
Bireysel ve grup terapisinin birlikte kullanılması etkin bir yol olabilmektedir Bireysel terapi öğrenmeyi sağlar ve iç görü kazandırır Grup terapisi ise yaşantılar yoluyla edinilen bu birikimlerin transfer edilmesine ve yaşama aktarılmasına yardımcı olur
Zinde bir irtibat de tedavide etkin rol oynar hele fakat günümüzde yediden yetmişe herkesin birer teknoloji mahkumu olduğu gerçeği varken, eskisi gibi birbirlerinin gözünün içine bakarak iletişim kurmaya çalışmalı ve sanal yerine gerçek dünyaya geri dönmeliyiz