iltasyazilim
FD Üye
Nasrettin Hocanın Hakiki Fıkraları
Nasrettin Hocanın Fıkraları
SANATIN YARISI
Nasreddin Öğretmen çocukken onu bir terzinin yanında
çırak olarak vermişler Aradan altı yedi ay geçmiş
Bir gün anacağı çocuğu yanında oturtup:
Anlat bakalım oğlum demiş bu kadar aydır
gidip geliyorsun Ne öğrendin ustandan?
Ufak Nasreddin kocaman gözlerini anasına
dikip:
Anam diye yanıt vermiş Dualarının bereketiyle
terzilik sanatınının yarısını öğrendim Bundan Böyle dikilmiş
şeyleri uygun bir şekilde sökebiliyorum Şu Anda iş sökülmüşleri
dikmeye kaldı Lakin sabredip onu da öğreneceğim,
hiç merak etme sen
BUZAĞININ ANASI
Bir buzağı Hoca'nın bostanını harap etmiş Ne var ne yok tepelemiş afacan buzağı Öğretmen'nın fena halde canı sıkılmış Eline bir sopa geçirmiş, buzağının anası olan ineği kovalamaya başlamış:
Yahu demişler, bostanını buzağı harap etti Sen
anasının peşinden koşuyorsun
Bilmez gibi konuşmayın demiş hoca Çocuk ne
öğrenirse anasından, babasından öğrenir
HIRSIZIN HiÇ Mi SUÇU DEĞIL
Bir gün Öğretmen'nın eşeği çalınmış can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış
Birisi :
Hocam demiş ne diye ahırın kapısına iyi bir kilit
takmadın benzeri?
Bir başka biri :
Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor? Anlamadım öğretmen efendi diye konuşmuş
Bir diğeri de :
Hoca demiş, kusura bakma lakin eşeğin çalınmasına en büyük sebep tekrar sensin Çünkü dürüst dürüst bir ahırın bile yok Nereden baksan dökülüyor
Öğretmen kızmış:
Yahu demiş, iyi, hoş de kabahatin tümü benim mi? Hırsızın hiç mi suçu değil?
KIYAMET KOPACAKSA
Hoca'ya bir oyun oynamak isteyen üç beş komşusu:
Hocam derler, duyduk ki yarın kıyamet ko
pacakmış Gel senin şu kuzuyu kesip yiyelim
Söyleyene inanmadığı halde:
Olur der öğretmen, dediğiniz olsun Bir akarsu kenarında kızartır yeriz
Güle oynaya derenin kenarına gelirler Kuzu kızartılırken Hoca :
Haydi der, ırmağa girip serinleyin biraz Hava
fazla sıcak
Hay sağ olasın Öğretmen derler Sen hele kuzuyu kızartıver
Sonra soyunup ırmağa girerler sevinçle
Onlar yıkanıp eğlenirken öğretmen hepsinin elbisesini
ateşe atıp bir güzel yakar
Adamlar dereden çıkıpda olanları anlayınca :
Yahu hocam derler ne yaptın sen? Şu Anda nasıl
döneceğiz köye?
Bu değin üzülmeyin canım der öğretmen gülerek
Nede olsa yarın kıyamet kopacak Elbiseye ne lüzum
var
EV SECDEYE GİDERSE
Uzun bir yolculuğa meydana çıkan Öğretmen bir akşam üstü
eski bir hana iner Han böylece yıkık dökük döküktür fakat nereye baksan zangır zangır titriyor Öğretmen :
Yahu hancı efendi der, bu nasıl ev böyle Şunu
içten içten tamir ettirsen olmaz mı? Her köşesinden bir ses geliyor
Hancı oralı olmaz hiç
Aldırma öğretmen der, bizim ev birazcık derviş tabiatlıdır Sürekli Allah'ı zikreder
Hoca bunları da duyunca artık dayanamaz :
Hele der, ver şu aldığın paramı da çekip gideyim burdan Ne olur, ne olmaz Ola Ki senin derviş
evinin aklına secdeye kapanmak kazanç?
HALEP ORDAYSA ARŞIN BURADA
Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile
karşısında övünüp duruyormuş:
İşte ben böyle zinde ve maharetli bir adamım
Evet ben Halep'te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!
Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş Palavracının yanında yaklaşıp:
Yaa demiş çağırmak sen altmış arşın atlarsın
Haydi atla da görelim
Adam hık mık etmiş Ama demiş ben Halep'te
atladımÖğretmen kızmış:
Canım demiş, Halep oradaysa arşın burada!?
alıntı *
Nasrettin Hocanın Fıkraları
SANATIN YARISI
Nasreddin Öğretmen çocukken onu bir terzinin yanında
çırak olarak vermişler Aradan altı yedi ay geçmiş
Bir gün anacağı çocuğu yanında oturtup:
Anlat bakalım oğlum demiş bu kadar aydır
gidip geliyorsun Ne öğrendin ustandan?
Ufak Nasreddin kocaman gözlerini anasına
dikip:
Anam diye yanıt vermiş Dualarının bereketiyle
terzilik sanatınının yarısını öğrendim Bundan Böyle dikilmiş
şeyleri uygun bir şekilde sökebiliyorum Şu Anda iş sökülmüşleri
dikmeye kaldı Lakin sabredip onu da öğreneceğim,
hiç merak etme sen
BUZAĞININ ANASI
Bir buzağı Hoca'nın bostanını harap etmiş Ne var ne yok tepelemiş afacan buzağı Öğretmen'nın fena halde canı sıkılmış Eline bir sopa geçirmiş, buzağının anası olan ineği kovalamaya başlamış:
Yahu demişler, bostanını buzağı harap etti Sen
anasının peşinden koşuyorsun
Bilmez gibi konuşmayın demiş hoca Çocuk ne
öğrenirse anasından, babasından öğrenir
HIRSIZIN HiÇ Mi SUÇU DEĞIL
Bir gün Öğretmen'nın eşeği çalınmış can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış
Birisi :
Hocam demiş ne diye ahırın kapısına iyi bir kilit
takmadın benzeri?
Bir başka biri :
Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor? Anlamadım öğretmen efendi diye konuşmuş
Bir diğeri de :
Hoca demiş, kusura bakma lakin eşeğin çalınmasına en büyük sebep tekrar sensin Çünkü dürüst dürüst bir ahırın bile yok Nereden baksan dökülüyor
Öğretmen kızmış:
Yahu demiş, iyi, hoş de kabahatin tümü benim mi? Hırsızın hiç mi suçu değil?
KIYAMET KOPACAKSA
Hoca'ya bir oyun oynamak isteyen üç beş komşusu:
Hocam derler, duyduk ki yarın kıyamet ko
pacakmış Gel senin şu kuzuyu kesip yiyelim
Söyleyene inanmadığı halde:
Olur der öğretmen, dediğiniz olsun Bir akarsu kenarında kızartır yeriz
Güle oynaya derenin kenarına gelirler Kuzu kızartılırken Hoca :
Haydi der, ırmağa girip serinleyin biraz Hava
fazla sıcak
Hay sağ olasın Öğretmen derler Sen hele kuzuyu kızartıver
Sonra soyunup ırmağa girerler sevinçle
Onlar yıkanıp eğlenirken öğretmen hepsinin elbisesini
ateşe atıp bir güzel yakar
Adamlar dereden çıkıpda olanları anlayınca :
Yahu hocam derler ne yaptın sen? Şu Anda nasıl
döneceğiz köye?
Bu değin üzülmeyin canım der öğretmen gülerek
Nede olsa yarın kıyamet kopacak Elbiseye ne lüzum
var
EV SECDEYE GİDERSE
Uzun bir yolculuğa meydana çıkan Öğretmen bir akşam üstü
eski bir hana iner Han böylece yıkık dökük döküktür fakat nereye baksan zangır zangır titriyor Öğretmen :
Yahu hancı efendi der, bu nasıl ev böyle Şunu
içten içten tamir ettirsen olmaz mı? Her köşesinden bir ses geliyor
Hancı oralı olmaz hiç
Aldırma öğretmen der, bizim ev birazcık derviş tabiatlıdır Sürekli Allah'ı zikreder
Hoca bunları da duyunca artık dayanamaz :
Hele der, ver şu aldığın paramı da çekip gideyim burdan Ne olur, ne olmaz Ola Ki senin derviş
evinin aklına secdeye kapanmak kazanç?
HALEP ORDAYSA ARŞIN BURADA
Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile
karşısında övünüp duruyormuş:
İşte ben böyle zinde ve maharetli bir adamım
Evet ben Halep'te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!
Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş Palavracının yanında yaklaşıp:
Yaa demiş çağırmak sen altmış arşın atlarsın
Haydi atla da görelim
Adam hık mık etmiş Ama demiş ben Halep'te
atladımÖğretmen kızmış:
Canım demiş, Halep oradaysa arşın burada!?
alıntı *