iltasyazilim
FD Üye
Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kimin üzerinde kardeşine karşı ırz veya başka bir şey sebebiyle hak varsa, dinar ve dirhemin bulunmadığı (Kıyamet ve hesaplaşmanın olacağı) gün gelmezden önce daha burada iken helalleşsin Aksi takdirde o gün, salih bir ameli varsa, o zulmü nisbetinde kendinden alınır Eğer hasenatı yoksa, arkadaşının günahından alınır, kendisine yüklenir
Buhari, Mezalim 10, Rikak 48; Tirmizi, Kıyamet 2, (2421)
Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kıyamet günü hak sahiplerine haklarını mutlaka eda edeceksiniz Öyle ki kabış (boynuzsuz) koyun için, boynuzlu koyundan kısas alınacak, taşa (niye bir başka) taş üzerine yüklenip kaldığından; adamın adamı niye yaraladığından sorulacak
(Ebu Hureyre) der ki: Biz şunu da işitirdik: Kıyamet günü, kişiyi tanımadığı birisi yakalar ve der ki: Sen beni hata ve münker işlerden görüyordun, fakat ondan men etmiyordun!
Müslim, Birr 60, (2582); Tirmizi, Kıyamet 2, (2422)
Boynuzlu koyuntabirinden gerisi Rezin'in ziyadesidir,
Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
Ahirette kimin hesabı münakaşa edilirse, azaba maruz kalacak demektir!buyurmuşlardı Ben: Nasıl olur? Allah Teâla hazretleri (meâlen):
O vakit kimin kitabı sağ eline verilirse; kolay bir hesabla muhasebe edilecek ve ehline sevinçli olarak dönecek(İnşikak 79) buyurmadı mı, (bu hesap münakaşası değil mi)?dedim
Hayır! buyurdular, bu (münakaşa değil) arzdır Kıyamet günü hesâba çekilen herkes mutlaka helak olmuş demektir!
Buhari, ilim 35, Tefsir, İnşikak 1, Rikak 49; Müslim, Cennet 80, (2876); Ebu Davud, Cenaiz 3, (3093); Tirmizi, Kıyamet 6, (2428)
Hureys İbnu Kabisa radıyallahu anh anlatıyor: Medine'ye geldim ve: Ey Allahım! Bana salih bir arkadaş nasib et!diye dua ettim Derken Ebu Hureyre radıyallahu anh'ın yanına oturdum Kendisine:
Ben, Allah'a bana salih bir arkadaş nasip etmesi için dua ettim bana, Resûlullah'tan işittiğin bir hadis söyle! Olur ki Allah Teâla Hazretlerri ondan faydalanmamı nasib eder!dedim Bunun üzerine dedi ki: Ben, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim:
Kıyamet günü, kişi amelleri arasında önce namazın hesabını verecek Bu hesap güzel olursa kurtuluşa erdi demektir Bu hesap bozuk olursa, hüsrâna düştü demektir Eğer farzında eksiklik çıkarsa Rab Teâla Hazretleri: Bakın, kulumun (defterinde yazılmış) nafilesi var mı?buyurur Böylece, farzın eksikleri nafile (namazları) ile tamamlanır Sonra, bu tarzda olmak üzere diğer amelleri hesaptan geçirilir
Tirmizi, Salat 305, (413); Nesai, Salat 9, (1232)
Yahya İbnu Sa'id rahimehullah anlatıyor: Bana ulaştığına göre, (Kıyamet günü), kulun ilk bakılacak ameli namazdır Eğer namazı kabul edilirse, geri kalan amellerine bakılır Eğer namazı kabul edilmezse diğer amellerinin hiçbirine bakılmaz
Muvatta, Kavru'sSalat 89, (1, 173)
İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kıyamet günü, insanlar arasında hükmedilecek ilk şey kandır
Buhari, Diyat 1, Rikak 48; Müslim, Kasame 28, (1678); Tirmizi, Diyat 8, (1396); Nesai, Tahrim 2, (7, 83)
Ebu Berse radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kıyamet günü, dört şeyden sual edilmedikçe, kulun ayakları (Rabbinin huzurundan) ayrılamaz:
Ömrünü nerede harcadığından,
Ne amelde bulunduğundan,
Malını nerede kazandığından ve nereye harcadığından,
Vücudunu nerede çürüttüğünden
Tirmizi, Kıyamet 1, (2419)
Ebu Sa'id ve Ebu Hureyre radıyallahu anhüma anlatıyorlar:
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kıyamet günü kul (hesap vermek üzere huzuru ilahiye) getirilir Allah Teâla Hazretleri:
Ben sana kulak, göz, mal ve evlat vermedim mi? Sana hayvanları ve ekimi musahhar kılmadım mı? Seni bunlara baş olmak, onlardan istifade etmek üzere serbest bırakmadım mı? Acaba, benimle bugünkü şu karşılaşmanı hiç düşündün mü?diye soracak Kul da: Hayırdiyecek Allah Teâla Hazretleri: Öyleyse bugün ben de seni unutacağım, tıpkı senin (dünyada) beni unuttuğun gibi!buyuracak
Tirmizi, Kıyamet 7, (2430)
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: (Ashab, Resûlullah'a): Ey Allah'ın Resûlü! Kıyamet günü Rabbimizi görecek miyiz?diye sordular Aleyhissalatu vesselam: Bulutsuz bir günde, öğle vaktinde güneşi görme hususunda bir itişip kakışmanız olur mu?diye sordu Ashab: Hayır!deyince:
Bulutsuz (dolunaylı) gecede ayı görmekte itişip kakışmanız olur mu?diye tekrar sordu Ashab yine: Hayır!deyince:
Nefsim yedi kudretinde olan Zâtı Zülcelal'e yemin olsun, Rabbinizi görme hususunda da hiçbir itişip kakışmanız olmayacak Tıpkı güneş ve ayı görmede itişip kakışmanız olmadığı gibi Böylece kul, Rabbiyle karşı karşıya gelecek Rabb Teâla:
Ey filân! ben sana ikram etmedim mi? Seni efendi yapmadım mı? Sana zevce vermedim mi? Atı, deveyi sana musahhar (hizmetçi) kılmadım mı? Reislik yapmana, ganimet malından dörtte bir almana müsaade etmedim mi?diye soracak Kul:
Evet ey Rabbim!diyecek Rab Teâla:
Benimle karşılaşacağını hiç düşünmedin mi?diyecek kul bu soruya: Hayır!karşılığını verecek Rab Teâlâ da:
Öyleyse şimdi de ben seni unutuyorum Tıpkı (dünyada) sen beni unuttuğun gibi!diyecek Sonra ikinci kul Allah'ın karşısına çıkar Rab Teâla ona da aynı şeyleri söyler Sonra üçüncüye de birinciye söylediklerinin aynısını söyler Kul: Evet! Ey Rabbim!der Rab Teâla da:
Benimle karşılaşacağını hiç aklından geçirdin mi?diye sorar Kul:
Ey Rabbim, sana, kitaplarına ve peygamberlerine inandım Namaz kıldım, oruç tuttum, sadaka verdim!der ve elinden geldiğince (Hak Teâla hakkında) hayır senâda bulunur Rab Teâla:
Bu hususta lehine şehâdet edecek biri var mı?diye soracak Kul:
Hayır, yok!diyecek Rabb Teâla:
Şimdi senin aleyhine bir şahit gönderilecek!der Kul kendi kendine: Benim aleyhime şahidlik yapacak da kim?diye içinden düşünür Kulun ağzı mühürlenir Uyluğuna: Haydi konuş!denir Uyluğu, eti, kemiği konuşup, onun amelini haber verirler Bu, onun kendisi için bir özür aramaması içindir Bu kimse, allah'ın gadabına uğrayan münâfıktır
Müslim, Zühd 16, (2968)
İbnu'lMüseyyib, Atâ İbnu Zeyd elLeysi, Ebu Hureyre radıyallahu anh'tan naklen anlatıyorlar: İnsanlar Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a: Ey Allah'ın Resûlü! Kıyamet günü Rabbimizi görecek miyiz?diye sordular O da: Siz bulutsuz dolunay gecesinde ayı görmekten şüpheye düşer misiniz?diye cevap verdi Onlar:
Hayır! Ey Allah'ın Resûlü!diye cevap verdiler Aleyhissalâtu vesselâm:
Bulutsuz bir günde güneşi görmekten şüphe eder misiniz?diye tekrar sordu Ashab yine: Hayır!cevabını verdiler Bunun üzerine:
Şunu bilin ki, siz Rabbinizi de böyle göreceksiniz Kıyamet günü, insanlar haşrolunurlar (Rab Teâla):
Kim (Benden başka) bir şeye tapıyor idiyse ona tâbi olsun!buyurur Onlardan bir kısmı güneşe, bir kısmı aya, bir kısmı da putlara tabi olurlar Orada, münafıklarıyla birlikte bu ümmet kalır Allah onlara (tanımadıkları bir surette) yaklaşır
Ben sizin Rabbinizim!buyurur Oradakiler:
(Senden Allah'a sığınırız) Biz, Rabbimiz bize gelinceye kadar bu yerdeyiz! Rabbimiz gelince biz onu tanırız!derler Derken Rableri (onların tanıyacağı surette) gelir Ben Rabbinizim!der Onlar da:
Sen Rabbimizsin!derler Rabb Teâla onları (cennete) davet eder Cehennemin üzerine Sırat kurulur Peygamberler arasında, ümmetiyle Sırat'tan ilk geçen ben olurum O gün peygamberler dışında kimse konuşmaz Peygamberlerin o günkü kelamı da:
Allahümme sellim, Allahümme sellim (Ey Rabbimiz selamet ver, ey Rabbimiz selamet ver!)olacak Cehennemde, deve dikeninin dikenleri gibi kancalar var Deve dikeninin dikenlerini gördünüz mü?diye sordu Ashab: Evet!deyince Aleyhissalatu vesselam devam etti:
İşte o kancalar, tıpkı deve dikeninin dikenleri gibidir Ancak, onların büyüklüğü ne kadardır, Allah'tan başka kimse bilmez İnsanlarrı (kötü) amelleri sebebiyle kapar İnsanların bir kısmı (kötü) ameli sebebiyle helak olur Bir kısmı da ateşin içine yıkılır, sonra kurtulur Allah, ateş ehlinden kurtarmak istediklerine rahmet etmeyi irade edince, ateş ehlinden Allah'a ibadet etmiş olanları, ateşten çıkarmaları için meleklere emreder bu kimseleri, secde izleriyle tanırlar Çünkü Allah Teâla Hazretleri secde mahallinin yakılmasını ateşe haram etmiştir
Onlar böylece ateşten çıkarlar Hepsi de ateşten kavrulmuş vaziyettedir Üzerlerine hayat suyu dökülür Selin getirdiği milli topraktan habbelerin (filiz açıp) bitmesi gibi, suyun değdiği yerler yeniden bitecek
Rabb Teâla, sonra, kullar arasındaki hükmünü tamamlayacak Derken cennetle cehennem arasında bir kul kalacak Bu, cennete girmede cehennemliklerin sonuncusudur Yüzü cehenneme doğru ilerlerken:
Ey Rabbim! Yüzümü ateş tarafından çevir! Kokusu beni perişan etti, alevi de beni kavurdudiye yalvaracak Allah Teâla'ya, kendisine dua etmesini dilediği kadar duada bulunacak Sonra Allah Teâla Hazretleri:
Ben bu istediğini versem, bundan başkasını da ister misin?diye soracak Adam: İzzet ve celâline yemin olsun! Hayır! Bundan başkasını istemem!diyecek ve istemeyeceği hususunda Allah'a ahd u misakta bulunacak (Allah), bunnun üzerine yüzünü ateşten çevirecek Adam yüzüyle cennete yönelince ve onun güzelliğini görünce, Allah'ın dilediği bir müddet susacak Sonra (dayanamayıp): Ey rabbim! Beni cennetin kapısına yaklaştır!diyecek Allah Teâla Hazretleri:
Sen bana istemiş olduğundan başka bir talepte bulunmayacağına dair ahd u misakta bulunmadın mı? Ey âdemoğlu yazık sana! Sen ne dönekmişsin!diyecek Adam:
Ey Rabbim! Mahlukatın en bedbahtı ben olmayayım!diyecek Rab Teâla: Sana bu istediğin verilse, acaba başka bir şey istemeyecek misin?der Adam: Hayır! İzzetine ve celaline yemin olsun hayır! Başka birşey istemeyeceğim!diyecek Rabbi de onu mazur addedecek Çünkü o, sabredilemeyecek bir şeyler görmüştür Adam, Rabbine, istediği ahd u misakta bulunur (Rabbi de) onu cennetin kapısına yaklaştırır Kapıya yaklaşıp onun güzelliğini ve içindeki tarâvet ve sürûru görünce, Allah'ın dilediği kadar sesini keser (Fakat daha fazla dayanamayıp atılır):
Ey Rabbim! Beni cennete koy!der Rab Teâla:
Ey âdemoğlu yazık sana! Sen ne dönekmişsin! Sana verilenlerin dışında bir şey istemeyeceğine dair bana ahd u misâk vermedin mi?diyecek Adam: Ey Rabbim! Beni mahlukatın en bedbahtı yapma!diyecek Allah onun bu haline gülecek Sonra ona cennete girmesi için izin verecek ve:
Dile (ne dilersen)!diyecek adam dileyecek Öyle ki, hiçbir arzusu kalmayacak Allah yine de: Şunları şunları da iste!deyip, istemesi gereken şeyleri zikredecek Böylece istenecek şeyler bitince Allah Teâla Hazretleri:
Bütün bunlar, bir misliyle sana verilmiştir!buyuracak
Ebu Sa'id der ki: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın: Bütün bunlar, on misliyle birlikte sana verilmiştir!dediğini işittim
Buhari, Rikak 52, Ezan 129, Tevhid 24; Müslim, İman 299, (182); Tirmizi, Cennet 20, (2560)
Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kıyamet günü insanlar üç kere Allah'a arzedilirler: İlk iki arzedilmede cidâl ve özür beyanı vardır Ama üçüncü arzedilme esnasında ellerde sahifeler uçuşur, kimisi sağ eliyle, kimisi de sol eliyle alır
Tirmizi, Kıyamet 5, (2427)
İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: Bir adam bana: (Kıyamet günü Allah'ın kişiye hususi) hitabı hakkında ne işittin?diye sordu Şu cevabı verdim:
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın: Mü'min Rabbine yaklaştırılır Öyle ki, (Allah onun) üzerine himayesini indirir ve günahlarını itiraf ettirir Ona sorar: Şu şu günahlarını biliyor musun?Mü'min kul, iki kere:
Evet ey Rabbim, biliyorum!der Rab Teâla da:
Dünyada iken bunları örterek seni teşhir etmemiştim Bugün de onları senden affediyorum!buyurur Sonra ona hasenât defteri verilir Amma, kâfirlere ve münâfıklara gelince, bunlarla ilgili olarak, bütün mahlukatın huzurunda:
Bunlar Allah namına yalan söylemişler (böylece büyük bir zulümde bulunmuşlardır) Haberiniz olsun! Allah'ın lâneti zâlimleredirdiye nida olunur
Buhari, Mezalim 2, Tefsir, Hud 4, Edeb 60, Tevhid 36; Müslim, Tevbe 52, (2768)
Hz Aişe radıyallahu anha anlatıyor: Bir adam gelerek: Ey Allah'ın Resûlü! Benim kölelerim var, bana yalan söylüyorlar ve bana ihanet ediyorlar, bana isyan ediyorlar Ben de onlara şetmediyor ve dövüyorum Onlar yüzünden (Allah yanında) durumum ne olacak?diye sordu Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
Kıyamet günü onlar, sana olan ihânetleri, isyanları ve yalanları sebebiyle muhâsebe olacaktır Senin onlara verdiğin ceza ise, eğer cezan onların günahları nisbetinde ise, başabaştır; ne lehine ne de aleyhine olur Eğer onlara verdiğin ceza günahlarından az ise bu senin için bir fazilet olur Eğer onlara verdiğin ceza günahlarından çok olursa, bu fazla kısım sebebiyle onlar lehine sana kısas yapılırbuyurdular Bunun üzerine adam huzurdan çekildi, ağlamaya ve dövünmeye başladı Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam dedi ki:
Sen Allah'ın kitabını okumuyor musun? (Bak ne diyor! (Mealen): Biz Kıyamet gününe mahsus adalet terazileri koyacağız Artık hiçbir kimse hiçbir şeyle haksızlığa uğratılmayacaktır (O şey bir hardal tanesi kadar bile olsa, onu getiririz (Mizana koyarız) Hesapçılar olarak da biz yeteriz(Enbiya 47) Adam tekrar:
Allah'a yemin olsun, ey Allah'ın Resûlü! Ben hem kendim ve hem de onlar için, ayrılmalarından daha hayırlı bir şey göremiyorum Seni şahid kılıyorum, hepsi hürdür, (azad ettim)dedi
Tirmizi, Tefsir, Enbiya, (3163)
Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) güldüler ve:
Neye güldüğümü biliyor musunuz?buyurdular Biz:
Allah ve Resûlü daha iyi bilir!dedik
Kulun Rabbine olan hitabından!buyurdular ve şöyle devam ettiler:
Kul şöyle der: Ey Rabbim, sen beni zulümden korumadın mı?
Rab Teâla: Evet korudumbuyurur Kul da:
Fakat ben bugün, kendime, kendimden başka bir kimsenin şahid olmasını asla istemiyorumder Rabb Teâla:
Bugün sana tek şâhid olarak nefsin, çok şahid olarak da kirâmen kâtibin kâfidirbuyururResûlullah devamla dedi ki:
Ağzına mühür vurulur ve diğer organlarına: Konuş!denilir Onlar adamın amelini haber verirler Sonra konuşma hususunda serbest bırakılır Adam organlarına: Yazıklar olsun size! Buradan defolun! Ben sizin için mücadele etmiştimder
Müslim, Zühd 17, (2969)
İbnu Amr İbni'lÂs radıyallahu anhüma anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Aziz ve celil olan Allah (Kıyamet günü), ümmetimden bir adamı mahlukatın üstünden seçer ve onun için doksandokuz büyük defter açar Her defter, gözün alabildiği kadar büyüktür Rab Teâla adama sorar: Bu defterde yazılı olanlardan bir şey inkâr ediyor musun? Muhafız kâtiplerim (olmadık şeyler yazarak sana) zulmetmişler mi?Kul:
Ey Rabbim! hayır! (Hepsi doğrudur!)der Rabb Teâla sorar:
(Bunları yapmada beyan edeceğin) bir özrrün var mı?Kul der:
Hayır! Ey Rabbim!Aziz ve celil olan Allah:
Evet! Senin bizim yanımızda (makbul, büyük) bir de hasenen var Bugün sana zulüm yapmayacağız!buyurur Hemen bir etiket çıkarılır Üzerinde Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden resulallah (şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın elçisidir)yazılıdır
Sonra, Rabb Teâla der: Ağırlığını (yani amellerinin ağırlığını) hazırla!Kul sorar:
Ey Rabbim! Bu defterlerin yanındaki bu etiket de ne?Rabb Teâla der: Sana zulmedilmeyecek! Hemen defterler Mizan'ın bir kefesine konur, etiket de diğer kefesine Tartılırlar Sonunda defterler hafif kalır, etiket ağır basar Esasen Allah'ın ismi yanında
hiçbir şey ağır olamaz
Tirmizi, İman 17, (2641)
Ebu Mes'ud elBedri radıyallahu anh anlatıyor: Ey Allah'ın Resûlü dendi, biz cahiliye devrinde yaptıklarımızdan hesaba çekilecek miyiz?Şu cevabı verdiler:
Müslüman olduktan sonra iyi olana, cahiliye devrinde yaptıklarından sorulmayacaktır Kötü amel işleyene, hem İslâm'daki ameli hem de önceki ameli sebebiyle hesap sorulacaktır
Buhari, İstitabe 1; Müslim, İman 189, (120)
Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Bir kimseyi (küfür veya günah gibi) bir şeye çağıran hiç kimse yok ki Kıyâmet günü, o çağırdığı şeyle birlikte tevkif edilmemiş olsun Mutlaka onunla ayrılmaz şekilde beraberdir Bir adam bir adamı (bir şeye) davet etmiş olsa dahi! sonra şu ayeti okudu (Mealen): Onları hapsedin, çünkü onlar mes'ûldürler(Saffat 24)
Tirmizi, Tefsir, Saffat (3226)
Kimin üzerinde kardeşine karşı ırz veya başka bir şey sebebiyle hak varsa, dinar ve dirhemin bulunmadığı (Kıyamet ve hesaplaşmanın olacağı) gün gelmezden önce daha burada iken helalleşsin Aksi takdirde o gün, salih bir ameli varsa, o zulmü nisbetinde kendinden alınır Eğer hasenatı yoksa, arkadaşının günahından alınır, kendisine yüklenir
Buhari, Mezalim 10, Rikak 48; Tirmizi, Kıyamet 2, (2421)
Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kıyamet günü hak sahiplerine haklarını mutlaka eda edeceksiniz Öyle ki kabış (boynuzsuz) koyun için, boynuzlu koyundan kısas alınacak, taşa (niye bir başka) taş üzerine yüklenip kaldığından; adamın adamı niye yaraladığından sorulacak
(Ebu Hureyre) der ki: Biz şunu da işitirdik: Kıyamet günü, kişiyi tanımadığı birisi yakalar ve der ki: Sen beni hata ve münker işlerden görüyordun, fakat ondan men etmiyordun!
Müslim, Birr 60, (2582); Tirmizi, Kıyamet 2, (2422)
Boynuzlu koyuntabirinden gerisi Rezin'in ziyadesidir,
Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
Ahirette kimin hesabı münakaşa edilirse, azaba maruz kalacak demektir!buyurmuşlardı Ben: Nasıl olur? Allah Teâla hazretleri (meâlen):
O vakit kimin kitabı sağ eline verilirse; kolay bir hesabla muhasebe edilecek ve ehline sevinçli olarak dönecek(İnşikak 79) buyurmadı mı, (bu hesap münakaşası değil mi)?dedim
Hayır! buyurdular, bu (münakaşa değil) arzdır Kıyamet günü hesâba çekilen herkes mutlaka helak olmuş demektir!
Buhari, ilim 35, Tefsir, İnşikak 1, Rikak 49; Müslim, Cennet 80, (2876); Ebu Davud, Cenaiz 3, (3093); Tirmizi, Kıyamet 6, (2428)
Hureys İbnu Kabisa radıyallahu anh anlatıyor: Medine'ye geldim ve: Ey Allahım! Bana salih bir arkadaş nasib et!diye dua ettim Derken Ebu Hureyre radıyallahu anh'ın yanına oturdum Kendisine:
Ben, Allah'a bana salih bir arkadaş nasip etmesi için dua ettim bana, Resûlullah'tan işittiğin bir hadis söyle! Olur ki Allah Teâla Hazretlerri ondan faydalanmamı nasib eder!dedim Bunun üzerine dedi ki: Ben, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim:
Kıyamet günü, kişi amelleri arasında önce namazın hesabını verecek Bu hesap güzel olursa kurtuluşa erdi demektir Bu hesap bozuk olursa, hüsrâna düştü demektir Eğer farzında eksiklik çıkarsa Rab Teâla Hazretleri: Bakın, kulumun (defterinde yazılmış) nafilesi var mı?buyurur Böylece, farzın eksikleri nafile (namazları) ile tamamlanır Sonra, bu tarzda olmak üzere diğer amelleri hesaptan geçirilir
Tirmizi, Salat 305, (413); Nesai, Salat 9, (1232)
Yahya İbnu Sa'id rahimehullah anlatıyor: Bana ulaştığına göre, (Kıyamet günü), kulun ilk bakılacak ameli namazdır Eğer namazı kabul edilirse, geri kalan amellerine bakılır Eğer namazı kabul edilmezse diğer amellerinin hiçbirine bakılmaz
Muvatta, Kavru'sSalat 89, (1, 173)
İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kıyamet günü, insanlar arasında hükmedilecek ilk şey kandır
Buhari, Diyat 1, Rikak 48; Müslim, Kasame 28, (1678); Tirmizi, Diyat 8, (1396); Nesai, Tahrim 2, (7, 83)
Ebu Berse radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kıyamet günü, dört şeyden sual edilmedikçe, kulun ayakları (Rabbinin huzurundan) ayrılamaz:
Ömrünü nerede harcadığından,
Ne amelde bulunduğundan,
Malını nerede kazandığından ve nereye harcadığından,
Vücudunu nerede çürüttüğünden
Tirmizi, Kıyamet 1, (2419)
Ebu Sa'id ve Ebu Hureyre radıyallahu anhüma anlatıyorlar:
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kıyamet günü kul (hesap vermek üzere huzuru ilahiye) getirilir Allah Teâla Hazretleri:
Ben sana kulak, göz, mal ve evlat vermedim mi? Sana hayvanları ve ekimi musahhar kılmadım mı? Seni bunlara baş olmak, onlardan istifade etmek üzere serbest bırakmadım mı? Acaba, benimle bugünkü şu karşılaşmanı hiç düşündün mü?diye soracak Kul da: Hayırdiyecek Allah Teâla Hazretleri: Öyleyse bugün ben de seni unutacağım, tıpkı senin (dünyada) beni unuttuğun gibi!buyuracak
Tirmizi, Kıyamet 7, (2430)
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: (Ashab, Resûlullah'a): Ey Allah'ın Resûlü! Kıyamet günü Rabbimizi görecek miyiz?diye sordular Aleyhissalatu vesselam: Bulutsuz bir günde, öğle vaktinde güneşi görme hususunda bir itişip kakışmanız olur mu?diye sordu Ashab: Hayır!deyince:
Bulutsuz (dolunaylı) gecede ayı görmekte itişip kakışmanız olur mu?diye tekrar sordu Ashab yine: Hayır!deyince:
Nefsim yedi kudretinde olan Zâtı Zülcelal'e yemin olsun, Rabbinizi görme hususunda da hiçbir itişip kakışmanız olmayacak Tıpkı güneş ve ayı görmede itişip kakışmanız olmadığı gibi Böylece kul, Rabbiyle karşı karşıya gelecek Rabb Teâla:
Ey filân! ben sana ikram etmedim mi? Seni efendi yapmadım mı? Sana zevce vermedim mi? Atı, deveyi sana musahhar (hizmetçi) kılmadım mı? Reislik yapmana, ganimet malından dörtte bir almana müsaade etmedim mi?diye soracak Kul:
Evet ey Rabbim!diyecek Rab Teâla:
Benimle karşılaşacağını hiç düşünmedin mi?diyecek kul bu soruya: Hayır!karşılığını verecek Rab Teâlâ da:
Öyleyse şimdi de ben seni unutuyorum Tıpkı (dünyada) sen beni unuttuğun gibi!diyecek Sonra ikinci kul Allah'ın karşısına çıkar Rab Teâla ona da aynı şeyleri söyler Sonra üçüncüye de birinciye söylediklerinin aynısını söyler Kul: Evet! Ey Rabbim!der Rab Teâla da:
Benimle karşılaşacağını hiç aklından geçirdin mi?diye sorar Kul:
Ey Rabbim, sana, kitaplarına ve peygamberlerine inandım Namaz kıldım, oruç tuttum, sadaka verdim!der ve elinden geldiğince (Hak Teâla hakkında) hayır senâda bulunur Rab Teâla:
Bu hususta lehine şehâdet edecek biri var mı?diye soracak Kul:
Hayır, yok!diyecek Rabb Teâla:
Şimdi senin aleyhine bir şahit gönderilecek!der Kul kendi kendine: Benim aleyhime şahidlik yapacak da kim?diye içinden düşünür Kulun ağzı mühürlenir Uyluğuna: Haydi konuş!denir Uyluğu, eti, kemiği konuşup, onun amelini haber verirler Bu, onun kendisi için bir özür aramaması içindir Bu kimse, allah'ın gadabına uğrayan münâfıktır
Müslim, Zühd 16, (2968)
İbnu'lMüseyyib, Atâ İbnu Zeyd elLeysi, Ebu Hureyre radıyallahu anh'tan naklen anlatıyorlar: İnsanlar Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a: Ey Allah'ın Resûlü! Kıyamet günü Rabbimizi görecek miyiz?diye sordular O da: Siz bulutsuz dolunay gecesinde ayı görmekten şüpheye düşer misiniz?diye cevap verdi Onlar:
Hayır! Ey Allah'ın Resûlü!diye cevap verdiler Aleyhissalâtu vesselâm:
Bulutsuz bir günde güneşi görmekten şüphe eder misiniz?diye tekrar sordu Ashab yine: Hayır!cevabını verdiler Bunun üzerine:
Şunu bilin ki, siz Rabbinizi de böyle göreceksiniz Kıyamet günü, insanlar haşrolunurlar (Rab Teâla):
Kim (Benden başka) bir şeye tapıyor idiyse ona tâbi olsun!buyurur Onlardan bir kısmı güneşe, bir kısmı aya, bir kısmı da putlara tabi olurlar Orada, münafıklarıyla birlikte bu ümmet kalır Allah onlara (tanımadıkları bir surette) yaklaşır
Ben sizin Rabbinizim!buyurur Oradakiler:
(Senden Allah'a sığınırız) Biz, Rabbimiz bize gelinceye kadar bu yerdeyiz! Rabbimiz gelince biz onu tanırız!derler Derken Rableri (onların tanıyacağı surette) gelir Ben Rabbinizim!der Onlar da:
Sen Rabbimizsin!derler Rabb Teâla onları (cennete) davet eder Cehennemin üzerine Sırat kurulur Peygamberler arasında, ümmetiyle Sırat'tan ilk geçen ben olurum O gün peygamberler dışında kimse konuşmaz Peygamberlerin o günkü kelamı da:
Allahümme sellim, Allahümme sellim (Ey Rabbimiz selamet ver, ey Rabbimiz selamet ver!)olacak Cehennemde, deve dikeninin dikenleri gibi kancalar var Deve dikeninin dikenlerini gördünüz mü?diye sordu Ashab: Evet!deyince Aleyhissalatu vesselam devam etti:
İşte o kancalar, tıpkı deve dikeninin dikenleri gibidir Ancak, onların büyüklüğü ne kadardır, Allah'tan başka kimse bilmez İnsanlarrı (kötü) amelleri sebebiyle kapar İnsanların bir kısmı (kötü) ameli sebebiyle helak olur Bir kısmı da ateşin içine yıkılır, sonra kurtulur Allah, ateş ehlinden kurtarmak istediklerine rahmet etmeyi irade edince, ateş ehlinden Allah'a ibadet etmiş olanları, ateşten çıkarmaları için meleklere emreder bu kimseleri, secde izleriyle tanırlar Çünkü Allah Teâla Hazretleri secde mahallinin yakılmasını ateşe haram etmiştir
Onlar böylece ateşten çıkarlar Hepsi de ateşten kavrulmuş vaziyettedir Üzerlerine hayat suyu dökülür Selin getirdiği milli topraktan habbelerin (filiz açıp) bitmesi gibi, suyun değdiği yerler yeniden bitecek
Rabb Teâla, sonra, kullar arasındaki hükmünü tamamlayacak Derken cennetle cehennem arasında bir kul kalacak Bu, cennete girmede cehennemliklerin sonuncusudur Yüzü cehenneme doğru ilerlerken:
Ey Rabbim! Yüzümü ateş tarafından çevir! Kokusu beni perişan etti, alevi de beni kavurdudiye yalvaracak Allah Teâla'ya, kendisine dua etmesini dilediği kadar duada bulunacak Sonra Allah Teâla Hazretleri:
Ben bu istediğini versem, bundan başkasını da ister misin?diye soracak Adam: İzzet ve celâline yemin olsun! Hayır! Bundan başkasını istemem!diyecek ve istemeyeceği hususunda Allah'a ahd u misakta bulunacak (Allah), bunnun üzerine yüzünü ateşten çevirecek Adam yüzüyle cennete yönelince ve onun güzelliğini görünce, Allah'ın dilediği bir müddet susacak Sonra (dayanamayıp): Ey rabbim! Beni cennetin kapısına yaklaştır!diyecek Allah Teâla Hazretleri:
Sen bana istemiş olduğundan başka bir talepte bulunmayacağına dair ahd u misakta bulunmadın mı? Ey âdemoğlu yazık sana! Sen ne dönekmişsin!diyecek Adam:
Ey Rabbim! Mahlukatın en bedbahtı ben olmayayım!diyecek Rab Teâla: Sana bu istediğin verilse, acaba başka bir şey istemeyecek misin?der Adam: Hayır! İzzetine ve celaline yemin olsun hayır! Başka birşey istemeyeceğim!diyecek Rabbi de onu mazur addedecek Çünkü o, sabredilemeyecek bir şeyler görmüştür Adam, Rabbine, istediği ahd u misakta bulunur (Rabbi de) onu cennetin kapısına yaklaştırır Kapıya yaklaşıp onun güzelliğini ve içindeki tarâvet ve sürûru görünce, Allah'ın dilediği kadar sesini keser (Fakat daha fazla dayanamayıp atılır):
Ey Rabbim! Beni cennete koy!der Rab Teâla:
Ey âdemoğlu yazık sana! Sen ne dönekmişsin! Sana verilenlerin dışında bir şey istemeyeceğine dair bana ahd u misâk vermedin mi?diyecek Adam: Ey Rabbim! Beni mahlukatın en bedbahtı yapma!diyecek Allah onun bu haline gülecek Sonra ona cennete girmesi için izin verecek ve:
Dile (ne dilersen)!diyecek adam dileyecek Öyle ki, hiçbir arzusu kalmayacak Allah yine de: Şunları şunları da iste!deyip, istemesi gereken şeyleri zikredecek Böylece istenecek şeyler bitince Allah Teâla Hazretleri:
Bütün bunlar, bir misliyle sana verilmiştir!buyuracak
Ebu Sa'id der ki: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın: Bütün bunlar, on misliyle birlikte sana verilmiştir!dediğini işittim
Buhari, Rikak 52, Ezan 129, Tevhid 24; Müslim, İman 299, (182); Tirmizi, Cennet 20, (2560)
Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kıyamet günü insanlar üç kere Allah'a arzedilirler: İlk iki arzedilmede cidâl ve özür beyanı vardır Ama üçüncü arzedilme esnasında ellerde sahifeler uçuşur, kimisi sağ eliyle, kimisi de sol eliyle alır
Tirmizi, Kıyamet 5, (2427)
İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: Bir adam bana: (Kıyamet günü Allah'ın kişiye hususi) hitabı hakkında ne işittin?diye sordu Şu cevabı verdim:
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın: Mü'min Rabbine yaklaştırılır Öyle ki, (Allah onun) üzerine himayesini indirir ve günahlarını itiraf ettirir Ona sorar: Şu şu günahlarını biliyor musun?Mü'min kul, iki kere:
Evet ey Rabbim, biliyorum!der Rab Teâla da:
Dünyada iken bunları örterek seni teşhir etmemiştim Bugün de onları senden affediyorum!buyurur Sonra ona hasenât defteri verilir Amma, kâfirlere ve münâfıklara gelince, bunlarla ilgili olarak, bütün mahlukatın huzurunda:
Bunlar Allah namına yalan söylemişler (böylece büyük bir zulümde bulunmuşlardır) Haberiniz olsun! Allah'ın lâneti zâlimleredirdiye nida olunur
Buhari, Mezalim 2, Tefsir, Hud 4, Edeb 60, Tevhid 36; Müslim, Tevbe 52, (2768)
Hz Aişe radıyallahu anha anlatıyor: Bir adam gelerek: Ey Allah'ın Resûlü! Benim kölelerim var, bana yalan söylüyorlar ve bana ihanet ediyorlar, bana isyan ediyorlar Ben de onlara şetmediyor ve dövüyorum Onlar yüzünden (Allah yanında) durumum ne olacak?diye sordu Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
Kıyamet günü onlar, sana olan ihânetleri, isyanları ve yalanları sebebiyle muhâsebe olacaktır Senin onlara verdiğin ceza ise, eğer cezan onların günahları nisbetinde ise, başabaştır; ne lehine ne de aleyhine olur Eğer onlara verdiğin ceza günahlarından az ise bu senin için bir fazilet olur Eğer onlara verdiğin ceza günahlarından çok olursa, bu fazla kısım sebebiyle onlar lehine sana kısas yapılırbuyurdular Bunun üzerine adam huzurdan çekildi, ağlamaya ve dövünmeye başladı Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam dedi ki:
Sen Allah'ın kitabını okumuyor musun? (Bak ne diyor! (Mealen): Biz Kıyamet gününe mahsus adalet terazileri koyacağız Artık hiçbir kimse hiçbir şeyle haksızlığa uğratılmayacaktır (O şey bir hardal tanesi kadar bile olsa, onu getiririz (Mizana koyarız) Hesapçılar olarak da biz yeteriz(Enbiya 47) Adam tekrar:
Allah'a yemin olsun, ey Allah'ın Resûlü! Ben hem kendim ve hem de onlar için, ayrılmalarından daha hayırlı bir şey göremiyorum Seni şahid kılıyorum, hepsi hürdür, (azad ettim)dedi
Tirmizi, Tefsir, Enbiya, (3163)
Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) güldüler ve:
Neye güldüğümü biliyor musunuz?buyurdular Biz:
Allah ve Resûlü daha iyi bilir!dedik
Kulun Rabbine olan hitabından!buyurdular ve şöyle devam ettiler:
Kul şöyle der: Ey Rabbim, sen beni zulümden korumadın mı?
Rab Teâla: Evet korudumbuyurur Kul da:
Fakat ben bugün, kendime, kendimden başka bir kimsenin şahid olmasını asla istemiyorumder Rabb Teâla:
Bugün sana tek şâhid olarak nefsin, çok şahid olarak da kirâmen kâtibin kâfidirbuyururResûlullah devamla dedi ki:
Ağzına mühür vurulur ve diğer organlarına: Konuş!denilir Onlar adamın amelini haber verirler Sonra konuşma hususunda serbest bırakılır Adam organlarına: Yazıklar olsun size! Buradan defolun! Ben sizin için mücadele etmiştimder
Müslim, Zühd 17, (2969)
İbnu Amr İbni'lÂs radıyallahu anhüma anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Aziz ve celil olan Allah (Kıyamet günü), ümmetimden bir adamı mahlukatın üstünden seçer ve onun için doksandokuz büyük defter açar Her defter, gözün alabildiği kadar büyüktür Rab Teâla adama sorar: Bu defterde yazılı olanlardan bir şey inkâr ediyor musun? Muhafız kâtiplerim (olmadık şeyler yazarak sana) zulmetmişler mi?Kul:
Ey Rabbim! hayır! (Hepsi doğrudur!)der Rabb Teâla sorar:
(Bunları yapmada beyan edeceğin) bir özrrün var mı?Kul der:
Hayır! Ey Rabbim!Aziz ve celil olan Allah:
Evet! Senin bizim yanımızda (makbul, büyük) bir de hasenen var Bugün sana zulüm yapmayacağız!buyurur Hemen bir etiket çıkarılır Üzerinde Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden resulallah (şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın elçisidir)yazılıdır
Sonra, Rabb Teâla der: Ağırlığını (yani amellerinin ağırlığını) hazırla!Kul sorar:
Ey Rabbim! Bu defterlerin yanındaki bu etiket de ne?Rabb Teâla der: Sana zulmedilmeyecek! Hemen defterler Mizan'ın bir kefesine konur, etiket de diğer kefesine Tartılırlar Sonunda defterler hafif kalır, etiket ağır basar Esasen Allah'ın ismi yanında
hiçbir şey ağır olamaz
Tirmizi, İman 17, (2641)
Ebu Mes'ud elBedri radıyallahu anh anlatıyor: Ey Allah'ın Resûlü dendi, biz cahiliye devrinde yaptıklarımızdan hesaba çekilecek miyiz?Şu cevabı verdiler:
Müslüman olduktan sonra iyi olana, cahiliye devrinde yaptıklarından sorulmayacaktır Kötü amel işleyene, hem İslâm'daki ameli hem de önceki ameli sebebiyle hesap sorulacaktır
Buhari, İstitabe 1; Müslim, İman 189, (120)
Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Bir kimseyi (küfür veya günah gibi) bir şeye çağıran hiç kimse yok ki Kıyâmet günü, o çağırdığı şeyle birlikte tevkif edilmemiş olsun Mutlaka onunla ayrılmaz şekilde beraberdir Bir adam bir adamı (bir şeye) davet etmiş olsa dahi! sonra şu ayeti okudu (Mealen): Onları hapsedin, çünkü onlar mes'ûldürler(Saffat 24)
Tirmizi, Tefsir, Saffat (3226)