Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

İçtihat

İçtihat
0
109

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Güç, takat ve çaba Bir şeyi elde etmek için olanca gücünü sarfetmek anlamında hakîkî; kıyas vb yollarla hüküm çıkarmak anlamında ise mecazîdir (Zebîdi, Tâcu'lArûs, Mısır 1307, II, 329)

Bu kelime Kur'anı Kerîm'de zikredilmemiş, hadisi şeriflerde ise her iki anlamda kullanılmıştır Hz Peygamber, düzgün namaz kılmayan bir sahâbiye namazını yeniden kıl, çünkü sen namaz kılmadındemiş ve bu hal üç defa tekrar edilmiştir Üçüncüde namaz kılan bana doğrusunu öğret, vallahi ben elimden geleni yaptımderken ictehedtüifadesini kullanmıştır (İbn Ebî Şeybe, elMusannef, Haydarâbâd, 1966, I, 156) Şu hadislerde mecazî anlamında kullanılmıştır: Hâkim hükmedip, ictihadda bulunur ve isâbet ederse ona iki ecir vardır(Buhârî, elİ'tisâm, 21; Müslim, Akdiye, 15; Ahmed b Hanbel, III, 187) Allah Rasûlü, Muaz b Cebel'i Yemen'e yönetici olarak gönderirkenKitap ve sünnette hüküm bulamazsan ne ile hükmedersinsorusuna Muaz Reyimle ictihad ederimdiye cevap vermiştir (Tirmizî, III, s 616: Ahmed b Hanbel, V, 230; Şafii, elÜmm, VII, 273)

Bir terim olarak ictihad en eski fıkıh usûlü kaynağı olan Şâfiî (ö 204819)'nin erRisâlesi'nde şöyle tarif edilmiştir: Her hâdise hakkında ya ona ait bir hüküm veya hak olan hükmün yolunu gösteren bir delâlet vardır Hâdisenin açık hükmü varsa ona uymak gereklidir Eğer muayyen bir hüküm yoksa, hâdisenin hak olan hükmüne götüren yolun delili ictihad ile aranır; İctihad ise kıyastan ibarettir(Şafii, erRisâle, thk Ahmed M Şakir, Mısır 1940, s 477)

En eski fıkıh usulü kaynağında yer alan bu tarif yeterli değildir Çünkü ictihad, kıyas yoluyla olabileceği gibi, ayet ve hadislerde hâkim bulunan genel prensiplerden, kelime ve cümlelerin çeşitli delâlet ve inceliklerinden kıyas dışında kalan diğer istidlal yollarından hüküm çıkarmak tarzında da olabilir Bu duruma göre kıyas her zaman ictihada muhtaçtır, fakat ictihadın tek yolu kıyas değildir (Gazzalî, elMustasfâ, Mısır 1324, II, 229) Kıyas; hakkında ayethadis bulunmayan bir meselenin hükmünü, aralarındaki ortak illet dolayısıyla, hakkında ayethadis bulunan meselenin hükmüne bağlamaktır (Şâfiî, elÜmm, Mısır 1329, VII, 85; Şevkânî, İrşâdü'l Fuhûl, Mısır 1937, s 197)

Ayet ve hadislerden amelî (pratik) hükümleri çıkarma gücüne sahip olan fâkih'e müctehiddenir ictihad ya şer'i delillerden hüküm çıkarma tarzında olur, ya da çıkarılan bu hükümlerin toplum hayatına uygulanmasıyla ilgili bulunur Birinci kısma giren ictihad; şer'î kaynaklardan hüküm çıkaran müctehidlere mahsustur Sahâbe, Tâbiûn, Tebei tabiîn ve mezhep imamları devrinde bu çeşit ictihadlarla İslâm hukuku sistemleştirilmiştir Ancak üçüncü hicrî yüzyıldan sonra giderek ictihad yapanlar azalmış ve şartlarının ağırlığı sebebiyle bu kapının kapandığı kanaati uyanmıştır Hanbelî, Zâhirî ve Şiî mezheplerinde, ictihad kapısı sürekli açık telakki edilmiştir İkinci kısına giren ictihada gelince; hükümlerin toplum hayatına uygulanması bu tür ictihadda sürekliliği gerekli kılmıştır İslâm hukukunun yürüyen ve yaşayan hayata intibakını sağlamak, gelişen toplum hayatının yeni problemlerini çözmek için her devirde bu yola başvurulmuştur Bunu yapanlara tahrîc âlimleridenilir Bunlar, çıkarılmış hükümlerin illetlerini belirleyip yeni, benzer cüz'î meselelere uygularlar Bu, hükümleri uygulama çalışması olup, böylece ilk müctehidlerin, üzerinde görüş beyan etmedikleri bir kısım meselelerin hükümleri de anlaşılmış olur (Muhammed Ebû Zehra, Usulü'lFıkh, Kahire, ty, s 379)

İslâm hukukunda, şer'î hükümler kesin delillere yani açık ayet ve hadislere veya icmaa dayanıyorsa ictihada yer verilmez Mecelle'nin 14 maddesinde mevridi nass'da ictihada mesağ yoktur, yani ayethadis olan yerde ictihad yoluna gitmek caiz değildirdenilmiştir Ancak nass'ların sübûtu ve delâleti kat'i olur veya bir konuda icma bulunursa ihtilafa mahal kalmaz Eğer nassların sübûtu veya delâleti zannî olup kesinlik ifade etmiyorsa veya bir nasstan bir kaç hüküm çıkarmak mümkün oluyorsa ictihada başvurmak gerekir Diğer yandan ictihad, en çok hakkında nass bulunmayan olayların hükümlerini belirlemek için yapılır (Abdülvahhâb Hallâf, Masâdiru'tTeşriî'lİslâmî, s10) Devamlı farklılaşan toplum hayatında yeni meselelerin zuhûru tabiîdir Çözüm bekleyen problemlere eğilmek gerekir Ayrıca bir takım amelî hükümlerin örfâdet, istihsan, maslahat gibi tali derecedeki delillere dayandığı düşünülürse problemin ağırlığı daha iyi anlaşılır

Ancak ictihad yapacak kimsede bir takım şartların bulunması gerekir Aşağıda vereceğimiz bu şartları taşıyanlara müctehiddenir Bu esaslar fıkıh usûlünün tedvini ile birlikte ilk olarak müctehid imamlar devrinde tesbit edilmiştir

Müctehidde bulunması gereken şartlar:

1) Arapçayı bilmek:

Fıkıh usûlü bilginleri bu noktada ittifak etmişlerdir Çünkü Kur'anı Kerîm ve sünnet arap dili ile ifade edilmiştir Âyet ve hadislerdeki kelimeleri ve hitabı anlayacak kadar sarf ve nahiv bilgisiyle Arapçayı bilmek gerekir (Gazzâlî, age, II, 350353) Ebû İshak eşŞâtibî'ye (ö 7901388) göre ictihad; nass'lardan hüküm çıkarma ile ilgili ise şarttır Fakat maslahatlar ve mefsedetler nev'inden bir mânâ ve illete bağlı ise Arapça şart değildir Kıyas ictihadlarının çoğu bu kabildendir (eşŞâtibî, elMuvâfakât, Mısır (t y), IV, 162165)

2) Kur'an ilmine sahip olmak:

Kur'anı Kerîm'in hepsini bilmek şart olmayıp, beşyüz kadar olan hüküm ayetlerinin inceliklerini bilmek yeterlidir Bu ayetlerin; âmm (genel anlam), hâs (özel anlam), mutlak mukayyed, nâsihmensûh ve sünnetle ilgili durumlarını bilmek gerekir Kur'an'ı ezbere bilmek gerekmez, ihtiyaç duyuları ayetlerin yerini bulabilecek durumda olmak yeterlidir (Gazzâlî, age, II, 350353) Ebû Bekir elCassâs (ö370980) ile İbnü'lArabî (ö 5431148) gibi bilginler Ahkâmü'lKur'anadlı eserlerinde hüküm âyetlerini açıklamaya çalışmışlardır esSâbûnî'nin Tefsîru Âyâti'l Ahkâmisimli eseri de hüküm ayetleri hakkında söylenenleri özlü bir şekilde açıklamıştır

3) Sünneti bilmek:

Bu şart üzerinde de ittifak vardır Hüküm hadislerini bilmek yeterli olup, mev'ıza, ahiret hükümleri vb hadisleri bilmek şar değildir Ancak hadislerin âmmhâs, mutlak mukayyed, nâsihmensûh gibi durumlarını, rivâyet yollarını, râvilerin derece ve hallerini, adâlet ve zabt gibi vasıflarını bilmek gerekir

Hadisleri ezbere bilmek şart olmayıp, ihtiyaç duyulan hadisleri yerinde bulabilecek durumda olmak yeterlidir (M Ebû Zehrâ, age, s 382, 383)

4) Üzerinde icma veya görüş ayrılığı olan konuları bilmek:

Üzerinde ittifak (icma) edilen konuları bilmek yanında, Sahâbî ve onlardan sonra gelen müctehidlerin ihtilafa düştükleri konuları bilmek gerekir (Şafiî, erRisâle s510) Ancak bütün icma yerlerini ezberlemek şart değildir Araştırma konusu yapıları mesele hakkında icma veya ihtilaf bulunup bulunmadığını bilmek yeterlidir (Ebû Zehrâ, age, s 383 vd) Müctehidlerin ittifak ve ihtilaf ettikleri meseleleri, ihtilaf sebeplerini açıklayan eserler meydana getirilmiştir EşŞîrâzî (ö 4761083)'nin elMühezzeb, ibn Kudame (ö 623)'nin elMuğni, İbn Hazm (ö 4561063)'ın elMuhallâ, Hafîd, İbn Rüşd (ö 5951199)'ün Bidâyetü'l Müctehid ve Nihâyetü'lMuktesid adlı eserler bunlar arasında zikredilebilir

5) Kıyası bilmek:

İctihad, bütün yönleriyle kıyası bilmeyi gerektirir Hatta İmam Şafii'ye göre ictihad kıyastan ibarettir(Şâfii, age, s 383 vd) Kıyasın metodunu bilmek, nasslardan hüküm çıkarma esaslarını öğrenme ve ictihad yapılacak konuya en yakın olan nass'ı seçme imkânını sağlar Kıyası bilmek, şu üç şeyi bilmeyi gerektirir:

a) Kıyasın dayanacağı asil hükmü bilmek; bu dayanağın ayet, hadis veya icma olması, bunlarla ilgili gerekli bilgilere sahip olunması lazımdır

b) Kıyâs kâide ve prensiplerini bilmek: Meselâ, belirli ve özel bir durumu ifade ettiği sabit olan bir nass (ayethadis) üzerine kıyas yapılamaz Hz Peygamber'in dörtten fazla olan eş sayısına kıyas yapılarak hüküm çıkarılamaması gibi Çünkü bu müsâade yalnız O'na âittir

c) Önceki müctehidlerin kıyas metotlarını bilmek Çünkü bu sayısız hükümlerin açıklanmasına götüren bir yoldur (İsnevî, şerhu Minhâci'lUsûl, İbn Emir'in Takriri kenarında, Mısır 1316, III, 310)

6) Hükümlerin amaçlarını bilmek: İslâmî hükümlerin amaçları, belli bir nass'ların değil; bütün nass'ların toplamından anlaşılabilir Böylece, cüz'î bir meseledeki maksadı anlamak, küllî hükümleri ortaya koyan nass'ları anlamaya bağlıdır İslâmî hükümlerin asıl amacı insanlar için rahmet olmaktır Âyette biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdikbuyurulur (elEnbiyâ, 21107) İslâm'da güç ve sıkıntının giderilmesi, zorluğun değil, kolaylığın tercih edilmesi bu rahmetin bir gereğidir

Şâtibî şöyle der: İnsan, Allah ve Resulunün amaçlarını bütün meselelerde anlayacak bir dereceye gelirse, o, ilim öğretme, fetvâ verme ve Allah'ın bildirdiği hükümleri açıklamada Peygamber (sas)'in vârisi olma özelliğini kazanmış olur(Şâtibî; age, IV, 106)

7) Doğru bir anlayış ve takdir gücüne sahip olmak: Müctehidin gerçek ve doğru fikirleri yanlış olanlardan ayırt etme yeteneğine sahip olması gerekir (Ebû Zehrâ, age, s 387, 388)

8) İyi niyetli ve sağlam inanç sahibi olmak:

Bütün büyük müctehidler fıkıhla şöhret yapmazdan önce ihlâs ve takvalarıyla meşhur olmuşlardır İhlaslı kimse, gerçeği nerede bulursa bulsun kabul eder, taassup göstermez Büyük imamların hepsi bizim görüşümüz doğrudur, yanlış da olabilir Başkalarının görüşü yanlıştır, fakat doğru da olabilirdemişlerdir Hâlis bir niyet, sahibini dinin özüne nüfuz ettirir ve yalnız hakka yöneltir İslâm dini, ancak kalbi ihlâsla aydınlanmış olanların idrak edeceği bir dindir

İtikadı bozuk olan kimse, bid'at ve nefsî arzularının peşine düşer; selîm bir kalb ile âyet ve hadislere yönelemez Kötü niyet, düşünceyi de kötüleştirir

İşte İslâm hukukçularının ittifakla müctehidde bulunmasını kabul ettikleri şartlar bunlardır Bu şartları kendisinde toplayan müctehide mutlak veya müstakil müctehiddenir

Fakihlerin büyük çoğunluğuna göre ictihad bölünme (tecezzi) kabul etmez Nikâh meselelerinde ictihad yapan kimse, ibâdet konularında başkasını taklid edemez Yine ibadet konularında müctehid olan kimse, alım satım, nikâh ve talak gibi konularda başka bir müctehidi taklid edemez İctihadla taklid bir kimsede birleşemez Ancak müctehidin bütün şer'î meseleleri aynı derecede bilmesi mümkün olmayabilir Birçok müctehid soruları bazı sorulara bilmiyorumdiye cevap vermiştir İmam Mâlik'in otuzaltı kadar soruya bilmiyorumdiye cevap verdiği nakledilir (Ebû Zehrâ, age, s 400, 401)

Dayandığı kitap, sünnet ve icmâ delillerinden biri bilinmeksizin bir müctehidin sözünü alıp, bununla amel etmeye takliddenir Fakat deliline bakmak, öğrenmek ve ictihadına katılmak sûretiyle bir müctehidin re'yini benimsemeye ise ittibâadı verilir eşŞevkânî (ö 12501832)'ye göre, sahâbe, tabiûn ve etbâü'ttâbiîn içinden ictihad derecesine ulaşamayanlar muayyen bir müctehidi taklid etmiyor onlardan problemleriyle ilgili delilleri sorup öğrenerek bunlara ittibâ ediyorlardı Taklit bu nesillerden sonra zuhûr etmiştir (Hayreddin Karaman, İslâm Hukukunda ictihad, Ankara 1975, s 206) Müslümanlar arasında taklid yerine, ittibâ ruh ve alışkanlığının geliştirilmesi toplumu giderek vahiyle, sünnetle ve icmaı ümmetle karşı karşıya getirir Bunun sonucunda vahiy ve sünnet, toplum üzerindeki etkisini gösterir

İctihadın hükmü gâlip zandır Yani bir meselenin ictihad ile sabit olan hükmü yanılma ihtiali ile birlikte gâlip zanna dayanır Bir müctehidin devamlı isabet etmesi gerekmez Hata etmesi de mümkün ve muhtemeldir Bu yüzden Ebû Hanîfe, bu bizim ulaştığımız en iyi sonuçtur Kim bundan daha iyisine ulaşırsa ona uysunderdi imam Şâfiî de; bir hadis görürseniz ona sarılın ve benim görüşümü duvara çarpındemiştir (Ebu Zehrâ age, s 388, 389) Mu'tezile'ye göre, l)er müctehid ictihadında isâbet etmiş sayılır Çünkü hüküm, Allah nezdinde müctehidin ictihadına tabidir Aksi halde insanlar güç yetiremeyecekleri bir yükümlülükle karşı karşıya gelmiş olur (Ömer Nasuhi Bilmen, lstılahatı Fıkhıyye Kâmusu, I, 243)

Müctehidlerin tabakaları:

Fıkıh usulü bilginleri müctehidleri yedi tabakaya ayırırlar ilk dört tabaka müctehid, diğerleri mukallid derecesindedir

1) Şerîatte müctehid: Bunlara mutlak veya müstakil müctehidde denir Bunlar hem müstakil usûl ve ictihad metodu ortaya koyan hem de bunlara göre fer'î hükümler çıkaran müctehidlerdir Sahâbe fakîhleri, Saîd b elMüseyyeb ve İbrahim enNehaî gibi Tâbiûn fakîhleri, Ca'fer esSâdık ve babası Muhammed elBakır, Ebû Hanîfe, Mâlik, Şâfiî, Ahmed b Hanbel, Evzâî, Leys b Sa'd, Süfyan esSevrî ve diğerleri gibi pek çok müctehid bu tabakaya girer

2) Müntesip mutlak müctehidler: Bunlar, eksiksiz olarak ictihad ehliyetine sahip, bazan usûl ve fürûda üstadlarına muhalif olmakla birlikte genel olarak bir müstakil müctehidin ictihad usûlünü benimsemiş olan müctehidlerdir Ebû Yûsuf, İmam Muhammed, İmam Züfer, Şâfiîlerden elMüzenî, Mâlikîlerden Abdurrahman b Kasım ve İbn Vehb bunlardandır

3) Mezhepte müctehidler: Bunlar mensup oldukları mezhep imamına muhalefet etmezler Ancak onun hükme bağlamadığı meseleleri ayni usul ve metodu kullanarak Kitap ve Sünnet delillerinden çıkarırlar Tahâvî, Kerhî, Serahsî, İsfereyânî ve Şîrâzî bunlar arasında sayılabilir

4) Tercih yapan müctehidler: Rivayet edilen görüşler arasında tercihlerde bulunan fakihlerdir Bu tabaka ile önceki tabaka arasındaki fark çok azdır

5) İstidlâl sahibi müctehidler: Bunlar, görüş ve rivayetleri karşılaştırıp: Şu görüş rivayet bakımından daha sağlam ve delili yönünden daha kuvvetlidir Bu görüş kıyasa daha uygundurgibi açıklamalar yapmışlardır Aslında bu üç tabakayı tahrîc ve tercih yapanlardiye ikiye ayırmak mümkündür (Ebu Zehrâ, age, 396, 397)

6) Hâfızlar tabakası: Bunlar taklid derecesinde olup, öncekilerin tercihlerini bilmede huccet sayılırlar İbn Abidin bunlar hakkında söyle der: Onlar en sağlam, sağlam ve zayıf, açık rivayet, mezhebin zahir görüşü ve nâdir rivâyet arasında seçme gücüne sahip kimselerdir elKenz, edDürrü'lMuhtâr, el Vikâye ve elMecma' gibi eserlerin müellifleri bu tabakaya dahildir Bunlar kitaplarında reddedilmiş veya zayıf rivayetleri nakletmemişlerdir(Ebû Zehrâ, age, 397, 398)*

7) Mukallidler tabakası: Bunlar Kitabı anlayabilir, fakat görüş ve rivâyetler arasında tercih yapamazlar ibn Âbidin şöyle der: Onlar gece odun toplayıcısı gibi ellerine geçen her şeyi bir araya getirmişlerdir Bunları taklid edenlere yazıklar olsun(İbn Âbidin, Şerhu Risâleti Resmi'lMüftî, İstanbul, ty 5)

 

Similar threads

İctihad etmenin önemi Sual: İctihad nedir? CEVAP İctihadın ıstılah (terim) anlamı, müctehid bir âlimin âyet ve hadislerden, manaları açıkça anlaşılmayanları, açıkça bildiren diğer hükümlere kıyas ederek, benzeterek, bunlardan yeni hükümler çıkarmaya uğraşması demektir Mesela Kur’anı kerimde...
Cevaplar
0
Görüntüleme
102
İslâm'da, dinî hükümler, iki temel kaynağa dayanmaktadır: 1 Kitâb, 2 Sünnet İslâm'ın ortaya koyduğu bütün dinî ve şer'î hükümler, bu iki kaynaktan alınmıştır Bu kaynaklardan başka hiçbir esastan ve kanundan, İslâmî bir hüküm alınmış değildir Bu iki temel kaynaktan ayrı, Kıyâs ve İcmâ'...
Cevaplar
0
Görüntüleme
89
Farklı ictihad rahmettir Sual: Mezheplerdeki farklı hükümlerin sebebi nedir? CEVAP İctihad, bir ibadet, yani Allahü teâlânın emri olduğundan, hiçbir müctehid, diğer bir müctehidin ictihadına yanlış diyemez Çünkü, her müctehide, kendi ictihadı hak ve doğrudur Beyheki’deki hadisi şerifte...
Cevaplar
0
Görüntüleme
103
İctihad'ın belli başlı dokuz şartı vardır: 1 Arapça dilini ve üslûbunu bilmek Çünkü dinin kaynağı Kur'ânı Kerîm ile Sünneti Seniyedir Bunlar da arapcadır 2 Kur'ânı Kerîm'in ânım ve hâssını mutlak ve mukayyedini, nasih ve mensubunu bilmek 3 Peygamber'in kavlî, fiilî ve takriri sünnetlerini...
Cevaplar
0
Görüntüleme
137
İctihad, bir ibadet, yani Allahü teâlânın emri olduğundan, hiçbir müctehid, diğer bir müctehidin ictihadına yanlış diyemez Çünkü, her müctehide, kendi ictihadı hak ve doğrudur Beyheki’deki hadisi şerifte, (Müctehid âlimlerin farklı ictihadları rahmettir) buyuruluyor İmamı Şafii hazretleri, imamı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
88
858,500Konular
982,595Mesajlar
30,356Kullanıcılar
saki erolSon üye
Üst Alt