Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Bu beslenme stilinde de çoğunlukla tuzlu hamur işleri, tatlı hamur işleri, kızartmalar, pilav, makarna, dolma üzere kuvveti yüksek yemekler taraf almaktadır.
Oysaki oruç tutan insanların sağlıklı ,yeterli ve istikrarlı beslenmeyi her ne olursa olsun ihmal etmemeleri gerekmektedir. Zira herkesin günlük kuvvet gereksinimi, dolayısı ile de günlük karbonhidrat, protein üzere besin öğesi gereksinimleri ve günlük gereksinimleri olan likit ölçüleri da kimseden bireye nazaran farklılık göstermektedir.
Gelelim ramazanda beslenme ile ilgili tekliflerimize;
Sahih beslenme stilinin yani yerinde ve istikrarlı beslenebilmek ismine oruç tutarken günü 2 öğünde kapatmamaya itina gösterin. Mahsusen danışanlarımız arasında sahura kalkmayanlar oluyor. Bu olumsuz alışkanlık da kişinin açlık müddetini uzatacağı için insanda şeker ve tansiyon düşmeleri, sıhhatinde ilerleyen günlerle birlikte bozulmalar başlayabiliyor.
Artık günümüzde her birimiz kent hayatı sürmekteyiz, makul bir iş yapmaktayız.
Günümüzün, iş performansımızın verimli geçmesini istiyorsak ramazan devrinde de istikrarlı ve kâfi beslenmeden uzaklaşmamalıyız.
Sahuru hiç yapmamak kadar iftardan sonra birkaç saat aç bekleyip sahur vaktinden yaklaşık 2 saat kadar evvel bir şeyler yiyip yatmak da çok yanlış bir davranıştır. Ne olursa olsun kişi açlık vadesini çok çokça uzatmamalıdır. Sahur yapıldıktan sonra ise kişi en az 40-45 dakika yatma konumuna geçmemeli, yediklerini hazmetmeyi beklemelidir. Yenilen bilhassa de ağır yiyeceklerin akşam metabolizma yavaşladığı için kilo aldırmasından öte yedikten derhal sonra yatmak midedeki yiyeceklerin yemek borusundan, kişi yatarken geri çıkıp reflü oluşmasına sebep olabilmektedir.
Bu yüzden kesinlikle en az 40 dakika kadar beklenmelidir. Kesinlikle sahurda en az 1 litre kadar su içilmelidir. Sahurda zeytin, turşu, şalgam, sucuk, pastırma üzere tuzlu azıklar, sodyum orantısı yüksek olan ek unsurlu azıklar da tüketilmemelidir. Günün yekununu da düşünürsek; yani hem sahurda hem iftarda olmak üzere yekunda vücudu susuz bırakıp hayati fonksiyonlarını tehlikeye sokmamak ismine en az 2 litre kadar su tüketilmelidir.
Sahurda umumi olarak kolay tüketilebilecek ve kimseyi iftar saatine kadar tutabilecek en hoş tercih kahvaltı olmalıdır. Kahvaltı peynirden, yumurtadan, sütten varlıklı, tam tahıllı ekmekler de tüketilerek yapılmalıdır. Kişi şayet doymuyorsa yeniden gün içinde yavaş acıkmak için badem, ceviz, fındık, kayısı çekirdeği üzere yağlı tohumlar ile kahvaltıyı zenginleştirebilir.
Şayet kişi kahvaltı tercih etmiyorsa ya da kahvaltı yapmaktan sıkıldıysa o vakit 1 kase çorba yanında da zerzevat yemeği yahut kurubaklagil (kurufasülye, nohut, yeşil mercimek, börülce,barbunya) tercih edilebilir. Yanında tabi ki tokluk müddetini uzatmak ismine 1 kase kadar yoğurt ile desteklenmelidir.
Ramazanın en değerli özelliklerinden biri de misafirlikler ve mükellef iftar sofralarıdır. Kültürümüzde misafiri ağırlamak bizler için büyük kıymet taşıdığı için ikramda çoğunlukla had olmaz. Neredeyse rastgele bir kişinin yiyeceğinin 3 katı kadar yemek hazırlanır. Yalnızca misafirliklerde değil restoranların fiks menülerinde de menü 2-3 kimseyi rahatça doyuracak porsiyondadır diyebiliriz.
Oruçlu olunan 16-18 saatten sonra kan şekeri ziyadesiyle düşeceği ve acıkmanın tavana vuracağı bir durum olacağı için yemek yeme mühleti kısa sürmemelidir. Çok kısa vadede çok çokça besin alıp doyanlarda mide rahatsızlıkları çok sık görülmektedir. Velev 20 dakikadan daha kısa müddette iftarını yapanlarda doyma sinyali şimdi beyefendisine ulaşmadığı için sinyal ulaşana kadaryani kişi doygunluk hissedene kadar yemek yemeye devam edecektir.
Aç ve susuz kalınan , oruçlu olarak geçirilen 16-18 saatlik vadede binaenaleyh vücut oldukça su muhtaçlığı hissedeceği için orucu açarken su tüketilmeli, sonrasında çorba içiliyorsa çorbadan sonra da su içip yemeye kısa bir müddet yani ortalama 15 dakika kadar ara verilmelidir. Yemek aralarında su içmeyi hem hazmı zorlaştıracağından hem de besin alımını kısıtlayıp kişi ehil beslenemeyeceğinden eksper olarak tavsiye etmemekteyim.
Mümkünse 15 dakika sonrasında ana yemek yenirken yemekten evvel yahut sonra ya da hem öncesinde hem de sonrasında su içmekte yarar olacaktır.
İftar kısmı uzun bir vadeyi yani yaklaşık 40-45 dakikayı kapsadıktan sonra yani biz yavaş yavaş besinleri tüketip hem beynimizi hem midemizi tam olarak doygunluğa ulaştırdıktan sonra 1 saat ara verip meyve yahut tatlı tüketmek istiyorsak bu 1 saatlik beklemeden sonra tüketmeliyiz.
Uzun vadeli açlıklardan sonra kişi yemeğini bitirdikten sonra çoğunlukla canı tatlı tüketmek isteyebilir, mahsusen de bu durumu ramazan ayında daha çok görmekteyiz. Velev bu tatlı tercihi olağanda ramazan ayı dışında kişi 1-2 hurma yiyerek yahut 1-2 kare kadar çikolata tüketerek de tatlı isteğini bastırabilir. Lakin ramazan ayında açlık ve susuzluk müddeti daha uzun olduğu için bu kere kişi daha çabuk kuvvete çevirebileceği, damak tadına da münâsib daha kalorili tatlılara yönelir. Bu tatlılar da ekseriyetle şerbetli tatlılar olmaktadır. Bu sebeple iftarı en az 40-45 dakikaya yayarak yapmalı ve bu vade içinde de bol bol su içmeliyiz. Böylelikle tatlı isteği bir nebze de olsa baskılanır.
Evet hiç mi tatlı yemeyeceğiz ?
Tabi ki hayır. Haftada 1 en çokça 2 sefer olmak üzere şerbetli tatlılar noktasına sütlü tatlıları (sütlaç, güllaç, kazandibi, keşkül, supangle, sakızlı muhallebi) yahut 2-3 top kadar dondurma tüketilebilir. Haftanın geri kalan günlerinde ise kişi muhtaçlık hissediyorsa meyve tüketebilir.
En son lokmadan sonra ise tabi saatin geç olacağını düşünürsek ya 2 saat kadar bekleyip o denli uyumalı ya da sahura kadar oturmayı tercih edebilirsiniz. Zira bu türlü zebgin bir öğün ile beslenip üzerine tam yatış durumuna geçilirse sindirim sistemi illetleri da çok kolay tetiklenebilir.
Son olarak da değinmek istediğim nokta oruç asla ve asla zayıflamak için bir metot olarak düşünülmemelidir. Uzun periyodik açlıklarla kişi bazen ziyade bir şey tüketmek istemez ve bunu da yanına kar sayar. Gelgelelim bu pek yanlıştır. Zira bayram ile bir arada beslenme alışkanlıkları ya da beslenmede öğün sıklığı nasılsa daha sıklaşacağından kişi kesinlikle kilo alacaktır.
Unutmayalım ki ne kadar süratli ve bilinçsiz kilo kaybı olursa o kadar kolay kas kütlesinden kayıp olur ve süratlice münhasıran yağ kütlesinden kilo artışı olur. Her devir içinde bu yağ kütlesini kaybetmek azalmış kas kütlesi ile daha da zorlaşır.
